Medya
  • 20.12.2005 12:45

AKŞAM YAZARINDAN, CAN DÜNDAR'A AĞIR ELEŞTİRİ....

ORAY EĞİN'İN AKŞAM'DAKİ YAZISI:

Romantik isyankar

[email protected]

 

Bugün bir tabuyu daha yıkmanın zamanı geldi. Sırada Can Dündar var. Pazar günü Milliyet'in sürmanşetindeydi. Milliyet, portmantoyu bile değiştirmeden iyi gazete olunacağını kanıtlıyor ya, genç ve başarılı bir hazine bulmuş gibi Can Dündar'a sarıldılar yeniden. O da kendince 'lifestyle' yazıları falan attırıyor, ama tabii Ankara'da yaşamanın verdiği kısırlıkla en fazla... Kasabada Şebnem Ferah konseri oluyor mesela, 'genç yazar' soluğu hemen orada alıyor. Ardından da iki Pazar eki satırı...

Dün de, Yıldız Tilbe'nin İbrahim Tatlıses'i bir hafta rating'lerde geçmiş olmasını 'Bir dönemin kapanışı, bir devrin başlangıcı' heyecanıyla anlatıyordu. Nasıl büyük bir heyecanla hem de. (Not: Yıldız Tilbe, Doğan grubunun yeni kanalı Star'da program yapıyor)

Ancak popüler kültürle ilgili bu büyük iddia kendi kendini aynı akşam daha geçersiz kıldı. Pazar geceki İbo-Yıldız Tilbe rekabetinin rating raporlarına yansıyan sonuçlarına göre yine İbo birinciydi. Reha Muhtar, İbo'ya çıktı, İbo ardından Reha Muhtar'a çıktı ve iki rating canavarı bir gecede Can Dündar'ın sosyolojik kuramını yerle bir etti. Bu kadar kolay mı olacaktı? İnsan bir analiz yapar, bir iddia ortaya atar da aynı gece realite çürütür mü?

Neyse, aslında yazının zaten elle tutulur bir tarafı bile yoktu. Bir arkadaşım hemen fark etmiş: 'En basit kompozisyon ödevini bile başaramamış' diyordu, 'Yazının içinde mantık tutarlığı bile yok.'

Metin üzerinden çalışalım.

Diyor ki Can Dündar: 'Ve insan en çok, aynayla yarışırken yeniliyor.' İbo'yla Yıldız'ın şöhrete ulaşma macerasının benzeştiğini anlatıyor, ama şöhreti taşıma macerasının ayrıştığından yakınıyor. Zorlama bir benzetme sorunu işte. Tabii bir de şiirli satırlar başlamış: 'İbo muktedirdi. Yıldız mazlum... / İbo saldırgandı. Yıldız kırılgan... / İbo ezerken, Yıldız'da hep bir ezilmişlik vardı.' Neresi benzeşiyor derken... Meğerse bunlar ayrışma satırlarıymış.

Bunlar da benzeşen yönler: 'İbo mağarada doğdu, Yıldız evde. Yıldız 12 yaşında şarkı söylemeye başladı, İbo 18'de. İbo'nun kaderini TRT değiştirdi, Yıldız'ınki Sezen Aksu.' Bu minvalde devam ediyor 'benzeşmeler'; nasıl denir 'uysa da uymasa da.' Olmuyor işte, Ankara'dan popüler kültüre bakılmıyor.

Ben en çok şu 'eleştirel' satırları sevdim: 'Yönetmenlik mi? Kolay. O da yapıyordu. / Köşe mi? Basit. O da yazıyordu. / Klip mi? İş değil. O da çekiyordu.' Aman yanlış anlamayın, bunlar özeleştiri satırları, romantik isyankarın itirafları değil. İbo'ya yönelik satırlar.

Tabii insan karıştırabiliyor; zira en güzel şarkı sözünü de Can Dündar yazmamış mıydı, en cazip köşe yazarı o değil miydi, Türkan Şoray'a film yazan kimdi (sahi mahkeme ne oldu?), işadamlarına belgesel yapan şirket sahibi gazeteci de - evet yine o değil miydi?

Bu sene AKP iktidarının Oya Aydoğan'ı gibi Başbakan ve çevresinin peşinde dolaşan, Ali Babacan için sayfalar dolusu aşk-hayranlık yazıları kaleme alan da - yine Can Dündar'dı.

İnsan Zelig'dir, her kaba girebilir ama bunu yaparken de iki dakika hiç değilse dürüst olur değil mi? Şimdi şunu sormanın cevabı gelmedi mi: Romantik İsyankar kimi kandırıyor? Belki tutmayan sosyolojik tahlilleri ve romantik diliyle birkaç üniversite öğrencisini tavlıyordur, ama bu maya artık tutmuyor.

Siz kanıyor musunuz? Açıkçası ben artık kanmıyorum. Bütün işadamlarını sıradan geçiren, onlara efkarlı sesiyle romantik belgeseller yapan Can Dündar'ın hangi isyanından söz edilebilir? Hadi işadamlarını geçelim, Türkiye'nin starlarıyla yaptığı söyleşilerde nasıl bir hayranlık, hepsine aşk, büyüye kapılma vardı. Her görüştüğüne övgüler düzen bir röportajcılık, sosyologluk nasıl mümkün olur?

Ve son numarası: Said-i Nursi belgeseli çekiyormuş. Ama 'para almıyormuş.' Yine aynı soru: Kimi kandırıyor Can Dündar? Bir insan neden para almadan, durup dururken Said-i Nursi belgeseli çeker. Hadi çekecekse, o zaman insan geçmişinde, mesela 32.Gün'de yaptığı onca eleştirel İslamcılar, Refah Partisi vs. haberlerini nasıl yutar?

İşte bu belgesel, hırsına yenilen emekli bir isyankarı anlatır.
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:25

İLGİLİ HABERLER