AKSİYON'DAN İKİNCİ BOMBA... BİR KOMUTANI SARSAN DAVA...
Aksiyon'un 6 Eylül 2004 tarihli 509. sayısında, ''Bu soruşturma Deniz Kuvvetleri'ni sarsıyor'' başlığıyla yayınladığı haberden üç ay sonra, beklenen ''sarsıcı'' gelişme geçtiğimiz hafta ortaya çıktı.
Deniz Kuvvetleri'nde 1999-2002 dönemindeki 345 ihaleyi ve çeşitli alımları kapsayan soruşturma çerçevesinde, Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Oramiral İlhami Erdil, ile Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nde yargılanacak. Oramiral Erdil ile eşi Füsun Erdil ve kızı Deniz Erdil'i, Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanı Orgeneral İsmail Koçman başkanlığındaki heyet yargılayacak ve ilk duruşma 21 Aralık günü Ankara'da yapılacak.
Böylece, halen sürmekte olan bazı batık banka davalarında, bu bankaların yönetim kurulu üyeleri olmaları sebebiyle sanık durumuna düşen bazı emekli orgeneral ve oramiraller hariç; son otuz yıl içinde ikinci defa bir kuvvet komutanı ''yolsuzluk'' suçlamasıyla askeri mahkemeye çıkıyor. Oramiral Erdil'den önce, 1970'li yıllarda Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Emin Alpkaya yargılandı ve beraat etti. Alpkaya, Lockheed uçak şirketinden rüşvet almak ve İtalya'nın Ankara Büyükelçisi'nin Lice'de okul yapımı için kendisine verdiği 30 milyonluk çeki usulüne uygunkullanmamak suçlamasıyla yargılandı.
Albay Bahri Mısırlı
Deniz Kuvvetleri'ndeki soruşturmanın üst makamları kapsayacak şekilde genişletildiğini duyurduğumuz üç ay önceki haberde, Genelkurmay Askeri Savcısı'nın İstanbul'a gelerek yeni ifadeler aldığını belirtmiştik. Yeniden ifadesi alınan en önemli kişi, soruşturmanın başında tutuklanıp cezaevine konulan Albay Bahri Mısırlı'ydı.
Gerek sanık albay Mısırlı, gerekse soruşturma kapsamında tutuklanan işadamları özellikle üç kişiyi işaret etmekteydi. Oramiral İlhami Erdil'in emir subayı yüzbaşı Yalçın Kayatunç, kardeşi işadamı Engin Kayatunç ve Erdil'in kızı Deniz Erdil. Tutuklu sanıklardan 35 yaşındaki müteahhit Feridun Toydemir, ''Yüzbaşı Yalçın Kayatunç benim gizli ortağımdı.'' derken; Albay Mısırlı, ''İhalelerin Engin Kayatunç'a verilmesi için baskı gördüm.'' demekteydi. Askeri Savcı Albay Saim Öztürk, soruşturmada Oramiral İlhami Erdil'in kızı Deniz Erdil'e de suçlamalar yöneltiyor. Buna göre, bazı işlerin Deniz Erdil'in arkadaşı Şirin Melek Özden'e verilmesi için baskı yapıldı. Çünkü Deniz Erdil ve Melek ortaktı.
İlhami Erdil'in ilk ifadesinde, ''Ölen amcam Muhterem Kolay'ın verdiği parayla aldım.'' dediği İstanbul Etiler Alkent sitesindeki iki lüks daireyi mercek altına alan Askeri Savcı Öztürk, 1999 yılında yaklaşık 1 milyon 250 bin dolara alınan bu dairelere tedbir koydu. Savcının tespitlerine göre, Muhterem Kolay'ın çocukları dururken, bu kadar parayı Kuvvet Komutanı makamına yükselmiş ve pek çok gayr-i menkulü bulunan Erdil'e vermesi doğal değildi. Ayrıca, bu paranın Erdil'e verildiğini gösteren banka kayıtları yoktu. Bir yetkili, Oramiral Erdil'in Ankaralı olan amcasının tüccar olduğunu ve bir dönem Vehbi Koç ile ortaklığı bulunduğunu belirtiyor.
Soruşturmadaki diğer konular ise şöyle: Erdil'in telefonunu emir subayının kullanması, emir subayının Deniz Erdil'in ihale işlerini takip etmesi, Erdil ailesinin mutfak masraflarının askeri bütçeden karşılanması, Beymen'den alınan vazolara iki ödeme yapılması, Deniz Erdil'e usulsüz ihale verilmesi.
Oramiral Erdil, bütün bu gelişmeler ve hakkında çıkan ''Amiral Battı'' şeklindeki haberler üzerine NTV'ye konuşurken gözyaşlarını tutamadı. Erdil, ''Yargının vereceği karara saygılıyım. Bu dünyadan ayrılsam dahi, benim amirallik makamım elimden alınamaz.'' dedi.
Öte yandan, binbaşı rütbesinden albay rütbesine kadar ikmal gurup komutanı olarak 1991-2001 tarihleri arasında on yıl boyunca ihale ve satın alma komisyonu başkanlığı yapan sanık albay Bahri Mısırlı'nın serveti de araştırma konusu yapıldı. Aksiyon'un ele geçirdiği ifadelerinde Albay Mısırlı, doktor olan eşi Cemile Handan Mısırlı'nın Kartallı zengin bir ailenin kızı olduğunu, birkaç yüz bin dolarlık rakamlardan oluşan hesaplardaki para hareketinin eşine ait olduğunu belirtiyor.
JİTEM ilk defa yargılanıyor
Susurluk'ta 3 Kasım 1996'da meydana gelen kazadan itibaren varlığı sürekli tartışılan ve resmiyette var olmadığı belirtilen JİTEM, ilk defa Diyarbakır'da bir ağır ceza mahkemesinde yargılanıyor.
Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele Teşkilatı anlamına gelen JİTEM'in sivil görevlileri olan eski PKK itirafçıları, işledikleri öne sürülen faili meçhul cinayetler sebebiyle Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanıyor. Davada, 1996'dan itibaren çeşitli faili meçhul cinayetler işledikleri belirtilen altı sanık şöyle: PKK itirafçıları Adil Timurtaş, Recep Tiril, İbrahim Babat, jandarma istihbarat elemanları Mehmet Zahir Karadeniz, Lokman Gündüz ve korucu Faysal Şanlı.
İddianamede, itirafçıların bu eylemleri o tarihte Diyarbakır'da Jandarma İstihbarat Komutanı olarak görev yapan Binbaşı Ahmet Cem Ersever'in ''komutasında'' yaptıkları vurgulanıyor. Dosyaya göre, bu kişilerin JİTEM elemanı olarak kullanılmasından dönemin asayiş komutanları Hikmet Köksal, Hulusi Sayın ve İsmail Selen'in de haberi vardı. Ayrıca Adil Timurtaş, bizzat asayiş komutanlarından Korgeneral Hasan Kundakçı tarafından itirafçı yapıldı.
JİTEM'in ilk defa mahkemede yargılanmasına yol açan dosyada, bu kişileri Cem Ersever'den sonra JİTEM grup komutanlarından Arif Doğan ve Veli Küçük'ün de kullandıkları belirtilerek, ''Veli Küçük JİTEM Komutanı olunca bu PKK itirafçılarına asker kimliği çıkarılarak Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı'nda görev verildi.'' deniyor. Davada bu itirafçılar Güneydoğu'da görev yaparken Yüzbaşı İsmail Öztoprak'ı da öldürmekle suçlanıyor. Türk vatandaşlığına geçip Mehmet Kılıç adını alan Mesut Barzani'nin Zaho bölge komutanı Maho Geftan, Antalya'da askerliğini yaparken; Binbaşı Ersever'in isteği ile birliğinden alınıp Silopi'de peşmergelere teslim ediliyor. Yüzbaşı İsmail Öztoprak bu olayı öğrenip İbrahim Babat ile tartışınca, yüzbaşı öldürülüyor ve olaya kaza süsü veriliyor.
Birkaç yıl sonra bu sefer Binbaşı Ahmet Cem Ersever bu itirafçıların hedefi haline gelmişti. Mart 1993'te ordudan istifa eden Binbaşı Ersever, aynı yılın kasım ayında Ankara'da faili meçhul bir cinayete kurban gitti. 1998 başında meşhur Susurluk raporunu yazan dönemin Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş'ın raporunda yer alan Milli İstihbarat Teşkilatı'na ait bilgi notunda, ''Binbaşı Ersever'i Ankara'da öldüren kişiler Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım, İbrahim Babat, Alaattin Kanat ve Hoca lakaplı 35 yaşlarındaki bir kişiydi.'' deniyordu.
AKSİYON
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 23:28