Medya
  • 28.11.2008 14:02

ALTEMUR KILIÇ, BAŞBAKAN'A HAKARETTEN 20 MİLYAR CEZA ALDI, ORAY EĞİN TOPU MEHMET BARLAS'A ATTI...

 

ORAY EĞİN'İN YAZISI:

Barlas, bu işi siz çözersiniz!

Altemur Kılıç’ı iyi tanıyor muyuz? Gelin, önceki gün Radikal’de Hakkı Devrim’in onun hakkında yazdığı şu zarif satırları okuyalım:

“Bildiğim Babıâli’nin en sevimli simalarından biriydi.?Babası Ali Kılıç, Kurtuluş Savaşı kahramanı subaylarımızdan ve Atatürk’ün yakın dostlarından biriydi. (...) Benim zamanımda dünya görmüş, İngilizce’yi sahiden iyi bilen nadir gazetecilerdendi. Robert Kolej’de, [New School For Social Research’te] okumuştu. Gazetelerde yazar ve yönetmen olarak çalıştı. Yabancı ülkelerde ve Ankara’da resmî görevlerde bulundu. Basın Yayın Genel Müdürlüğü yaptı. Devir adlı haftalık haber dergisini yayımladı.”

Doğrusu etkileyici bir CV, günümüz gazetecilerinde eşine pek rastlanmıyor. Ben Kılıç’ı şahsen tanımam. Medyadaki konuşmalarından, katıldığı tartışma programlarından ve köşe yazılarından takip ederim. Bir de zaman zaman bana sert ve eleştirel mail’ler yollar, onları bilirim. Uzaktan uzağa da sevimli bulurum, haddim olmayarak “tatlı su faşisti” de derim.

Ama doğrusu hem CV’sini etkileyici olduğunu kabullenirim hem de onun düşünce hayatımız için son derece renkli bir sima olduğunu düşünürüm. Zaman zaman kızarım, öfke duyarım, bazen beni güldürür ama bir zenginlik olduğunu da kabul ederim. Ama hiçbir zaman onunla aynı şeyleri düşüneceğimi zannetmem, onunla aynı eksende yer almamız imkânsız gibidir.

Ancak Türk düşünce hayatında renklilik ve çeşitlilik eksikliği olduğu için Altemur Kılıç’ın da korunması gereken varlıklardan biri olması gerektiğine inanırım. Bir “patrimoine”dır o.

Düşünce hayatımızda keşke daha fazla Altemur Kılıç’ımız olsa...

Keşke Türkiye şu son birkaç yılda birkaç tane daha Yalçın Küçük yaratabilseydi; birkaç tane Sibel Can yerine.

Ayrık saflarda olmalarına rağmen Mehmet Şevket Eygi de Türkiye’nin bir zenginliği değil midir? Ben Abdurrahman Dilipak’ın bilgi birikimine saygı duyarım ve hiçbir zaman sesinin kesilmesini istemem. Erhan Göksel’i, İlber Ortaylı’yı, Alev Alatlı’yı da dinlerim.

Bu insanlar orijinaldir, çalışkandır. Beğenelim beğenmeyelim bizim düşünce ufkumuzu açarlar. Yanılabilirler elbette, tezlerine inanmayabiliriz ama bazen de doğru söylerler. Daha da önemlisi bizi düşünmeye zorlarlar.

Türk entelijansiyasında son yıllarda kötü bir hastalık oluştu: Liberaller sadece kendileri gibi düşünenleri “kulüplerine” davet ediyorlar ve işlerine gelmeyen bütün düşünceleri reddediyorlar. Sadece reddetmek de değil, entelektüel tavra hiç yakışmayacak şekilde küçümsemek, aşağılamak da yaygın tavırlara dahil.

Oysa ki gerçek demokrasi herkesin kendini ifade edebildiği bir özgür alan değil midir? Murat Belge konuşacaksa, elbette Altemur Kılıç da düşüncelerini ifade edecek. Mehmet Altan kadar Yalçın Küçük’ün de kendini ifade etme hakkı var, Mehmet Şevket Eygi’nin de.

Tek bir kriter var elbette: Hakaret etmemek ve bel altı vurmamak. Onun dışındaki her şey kabul edilebilir, her söz söylenebilir.

Gelelim, Altemur Kılıç’la neden giriş yaptığıma.

Altemur Kılıç, Başbakan Erdoğan’a “pervasız kabadayı” dediği için Kılıç’ı 10 bin YTL tazminata mahkum etti. Karar daha sonra Yargıtay tarafından bozuldu ve “pervasız kabadayı”nın hakaret olmadığı kararı çıktı. Ancak Antalya’da yaşayan Kılıç’ın vekaletnamesindeki bir teknik hatadan dolayı bu karardan Kılıç’ı muaf tuttular. Başbakan’ın avukatları bu şekil hatasından faydalanıp cezanın uygulanması için davayı sürdürdüler ve Kılıç’ın cezası faizlerle beraber 20 bin YTL’ye çıktı.

Sonuç Kılıç bu cezayı ödemeye mahkum edildi. 1923 doğumlu bir yazardan bahsediyoruz, onu da ekleyeyim. Pek de eşi benzeri olan bir figür değil.

Ortada teknik bir sorun olduğu da ortada. Altemur Kılıç’a karşı haksızlık yapılıyor.

Daha da acı olanı, liberallerden bu yönde bir itiraz yükselmiyor, kimse Kılıç’ı sahiplenmiyor.

Bu işi Cemil Sait Barlas’ın oğlu Mehmet Barlas’ın çözeceğini düşünüyorum. Barlas’ın Başbakan’a bir telefonu çok önemli bir diyaloğun başlamasına neden olur...

Sadece bir telefon...

Başbakan’a Türkiye mozaiğinin zenginliğini anlatmak için. Bu düşünce adamlarının da o mozaiğinin parçaları olduğuna inandırmak adına...

Ve ben eminim tek bir telefondan sonra Başbakan’ın etrafına, muhalefete, mizaha bakış açısı değişecektir.
(AKŞAM)

Güncellenme Tarihi : 15.5.2016 03:54

İLGİLİ HABERLER