Gündem
  • 11.1.2004 15:06

ARINÇ: ''BEN YARGININ TÜMÜNE GÜVENİYORUM''

ALİ ULURASBA AKARA - TBMM Başkanı Bülent Arınç özel bir televizyon kanalında canlı yayına katıldı. ''Ben yargının tümüne güveniyorum'' diyen Arınç, açıklamalarının ilk bölümünde 2003 yılı Meclis çalışmalarını değerlendirdi. ''TBMM halkın meclisi'' diyen Arınç, ''1. yasama dönemi son 50 yıl içerisinde sonuçları itibariyle çok önemli oldu'' ifadelerine yer verdi. 2003 yılında geçen dönemden kadük olan ve yenilenen 600 civarında tasarı ve teklif bulunduğunu ve bunlardan 258'inin kanunlaştığını ifade eden Arınç, ''Biz bir fabrika değiliz. Seri üretim yapmıyoruz. Çivi imal etmiyoruz. Bu yasamanın da şüphesiz kaliteli olması lazım. Çıkarılan her kanunun toplumun sorunlarını çözecek nitelikte olması lazım'' ifadelerini kullandı. ''Dolu dolu bir 2003 yaşadık. 2003 yılı içerisinde Parlamento'nun her mekanını topluma sivil toplum örgütlerine açtık. 2003'ü çok canlı yaşadık. Bunu 550 milletvekilimizin hepsiyle birlikte yaptık'' diyen Arınç, sadece Ankara'da değil, İstanbul'daki Meclis'e bağlı saraylarda da önemli toplumsal organizasyonlara imza attılarını belirtti. ''HERKESİN CAN EMNİYETİ OLMALI'' Arınç, bir soru üzerine isan hakları ihlallerinin, işkencenin sadece Türkiye'ye has olmadığını, bütün dünyanın sorunu olduğunu belirterek, ''Türkiye'de insan hakları ihlalleri var, işkence var. Bir takım odaklar bunu sürekli işledi. Evet Türkiye'de bu ihlaller vardır. Belki sistematik olarak yoktur ama bütün bunların önlenmesi gerekir. Bunlar ister dışarıda ister içeride, ister öğrenci, ister köy halkı olsun, kendilerine yapılan ihlallerin üzerine gitti arkadaşlarımız. CHP'li ve AK Parti'li üyelerimiz gidiyor üzerine. 15-16 sene terörün en acısını yaşamış, bölgesinde olumsuz olayların yapıldığını hepimiz biliyoruz. Bunların bir kısmı AB İnsan Hakları Mahkemesi'ni taşınmıştır'' dedi. Artık terörün bittiğini ve halkla kucaklaşıldığını kaydeden Arınç, ''Buca cezaevindeki bir tutuklu ile ilgili gazetelerin yazdığı bir konu üzerine Sayın Elkatmış ve arkadaları hemen gittiler. Onu bir rapor olarak aksettirdiler. Önemli olan ona Meclis'in iradesini koymasıdır. Bazen tebdil-i kıyafet yaparak arkadaşlarımız cezaevlerini dolaşıyor. Her şeye rağmen kötü muamele devam ediyor. Ama bunlar abartılıyor. Herkesin can emniyeti olmalı. Cezaevindeki de dahil herkesin can güvenliği sağlanmalı. Bugün basınımızın bizi özellikle dışarıdan gözetlediğini bilerek kendi kendimizi topuktan vurmaya gerek yok'' diye konuştu. Basın yazmadan önce kendilerinin olaya hemen müdahale ettiklerini belirten Arınç, TBMM Dilekçe Komisyonu'na kız istemekten borç istemeye kadar çok sayıda dilekçe geldiğini, bu tip dilekçeleri de gülerek karşıladıklarını kaydetti. MECLİS LOJMANLARININ SATILMASI TBMM lojmanlarının satışı ile ilgili bir soruyu cevaplandıran Arınç, ''Biz lojmanlar konusunda gerçekten köklü bir karar aldık. Şu anda o lojmanlar satılıyor. Bizimle ilişiği yok. 20 sene bu lojmanlarda oturulmuş. Her dönem de sözü edilmiş. Müşterek bir karar aldık, halkımızla bütünleşeceğiz, bu lojmanlardan çıkacağız dedik. Umarım ki bu herkese örnek olur. 12 trilyon lira civarında tasarruf ettik. Bize sabit gider her lojman başına 1 miyardan fazlaydı. Çok isabetli bir karar aldık. Ayrıca sağlık harcamalarından ulaştırma harcamalarından yaptığımız tasarruflardan 2003 yılı bütçesinden 30 trilyona yakan tasarruf ettik. Bu Meclis tarihinde görülmemiştir'' dedi. ''İSRAFI ÖNLEMEK NAMUS BORCUMUZ'' Arınç, açıklamalarında TBMM'deki tasarruf konusuna da değinerek, ''TBMM 2004 bütçesini en az artıran kurum oldu. Türkiye'nin belini bükenin, israfın olduğunu düşünüyoruz. Türkiye'nin bütün kurumlarında var. Namus borcumuz odur ki israfı önlemeliyiz. İsrafı her yanda önlesek halktan vergi almaya gerek kalmaz'' dedi. Genelge yayınlamakla israfın önlenmediğini, uygulamanın zorunlu olduğunu kaydeden Arınç, kendi yaptıkları uygulamalarla önemli tasarrufların sağlandığını belirtti. Arınç, personel servislerinin kaldırılmasıyla 1 trilyonluk tasarruf sağladıklarını, ancak TBMM çalışanlarının bu konuda asla mağdur edilmediğini yeni bir proje üzerinde çalıştıklarını belirtti. E-Meclis çalışmaları çerçevesinde başlattıkları çalışmalarla önemli tasarrufların sağlandığına işaret eden Arınç, sadece basın bülteni dağıtım işinin sona erdirilmesiyle 17 milyarlık bir tasarruf sağlandığına işaret etti. DOKUNULMAZLIKLAR Arınç, milletvekili dokunulmazlıkları konusunda da açıklamalarda bulundu. Yasama dokunulmazlığının önemini vurgulayan Arınç, bu tartışmaların her dönemde yapıldığına dikkat çekerek, ''Taratışmalar var. Bu tartışmanın ortasında bir Anayasa değişkiliği gündeme geldi. Gizli oylamaya girdik kabul edilmedi'' ifadelerine yer verdi. Arınç, açıklamalarında, milletvekili ile ilgili bir tezkerenin TBMM'ye gelmesi halinde birkaç hafta içinde bunun sonuçlanması görüşünü ifade ederken, milletvekilinin nerede ve ne şekilde yargılanacağının da belirlenmesi gerekliliğinin altını çizdi. ''BEN YARGININ TÜMÜNE GÜVENİYORUM'' Bir rektörün hemen yargılanamadığını, YÖK'ün kendi içinde bir mekanizması buunduğunu belirten Arınç, ''Bunun gibi hakim ve savcıların, kamu görevi yapan herkesin, BDDK Başkanı da dahil. Benim buradaki bir memuru hemen alın bunu yargılayın diyebiliyor muyum? Hayır. Bütün bunlar varken 'al milletvekilini attım senin önüne, istediğini yap.' Türk yargısına güveniyorum. Arkadaşıma katılmıyorum. Yargıya güveneceksin. Geçtiğimiz dönemlerde yargı belki yanlış karar verdi. Bireysel karar verdi, politize oldu. Adalate güvenmezseniz neye güveneceksiniz. Ben yargının tümüne güveniyorum. Yargıda sorunlar varsa çözeceğiz. Bir genelleme yapılmamalı'' diye konuştu. Arınç, dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili prosedürün hızlandırılması gerekliliğini de vurgulayarak, ''Bu prosedür mutlaka süratli olmalıdır'' dedi. Arınç, bu konuda CHP'yi de eleştirdi ve CHP'nin 1 yıldan beri uzlaşma komisyonuna üye vermediğini bu yüzden de komisyonu çalıştıramadığını belirtti. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:25

İLGİLİ HABERLER