
Arınç'tan dershane açıklaması
Amerika yolculuğu öncesi gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bülent Arınç, dershanelerin kapatılmasıyla ilgili merak edilen soruları yanıtladı.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Bu kez, maalesef (Fethullah Gülen ile) görüşmeyeceğim. Çünkü Türkiye'de yaşanan son olaylarda veya siyasi boyutuyla bu ziyaretimin eleştirileceğini düşünüyorum" dedi.
Arınç, THY'nin tarifeli uçağıyla ABD'ye hareketinden önce Atatürk Havalimanı VIP Salonu'nda düzenlediği basın toplantısında, bir gazetecinin, "Bugün Fethullah Gülen'in dershaneler ve özel okulları, devlete devredilebileceklerine ilişkin bir mesaj gazetelerde yer aldı. Bununla ilgili görüşleriniz nedir? ABD seyahatinizde Fethullah Gülen ile herhangi bir görüşme öngörüyor musunuz?" sorusu üzerine şunları söyledi:
"New York'a gitmişken çok yakın bir yerde bulunan Muhterem Hocamızı ziyaret etmem düşünülebilirdi. Bunu gönülden arzu ederim. Çünkü kendisini sevdiğimizi, saydığımızı, yıllar öncesinden tanıştığımızı her zaman ifade etmiştim ama bu kez maalesef görüşmeyeceğim. Çünkü Türkiye'de yaşanan son olaylarda veya siyasi boyutuyla bu ziyaretimin eleştirileceğini düşünüyorum. Ne Muhterem Hocamızı rahatsız etmek gibi bir niyetim var ne de hükümetimizin üzerinde böyle bir görüşmenin farklı yorumlanmasından dolayı bir yıpranmaya doğrusu müstehak olmadığımızı düşünüyorum. Buradan ifade etmiş olayım ki gönlümden çok arzu etmeme rağmen maalesef sayın Muhterem Hocamızla bu ziyaretim sırasında bir görüşmemiz olmayacak."
Dershaneler tartışmasına ilişkin ise Arınç, daha önce Bakanlar Kurulu toplantısından sonra geniş bir açıklama yaptığını hatırlatarak, şöyle konuştu:
"Bahsettiğiniz gelişmeleri ben de basından takip ediyorum. Bildiğim kadarıyla olay şudur: Dershaneler dendiği zaman Türkiye'de şu kadar bin dershane, şu kadar bin öğrenci, şu kadar bin öğretmen varsa, bunların hepsinin sizin cemaat dediğiniz benim daha çok Hizmet Hareketi olarak yorumladığım gruba ait olduğunu düşünmeyin. Dershaneler, ticari amaçlarla kurulan özel teşebbüslerdir. Öğrencilerden para alırlar, öğretmenlerine para öderler, kira öderler. Bu, dershanelerde verdikleri kursların karşılığı, maddi olarak düşünülmelidir ama Hizmet Hareketi bunu yaparken daha fedakar davranmış olabilir. Siz bütün bu dershaneleri Hizmet Hareketi'ne mensup kurumlar olarak nitelendirirseniz, o Hizmet Hareketi'ne karşı büyük bir yanlışlık olacağı gibi, farklı amaçlarla, daha doğrusu ticari amaçlarla dershanecilik yapan ve hiç de böyle düşünceyi taşımayan diğerlerine haksızlık yapmış olursunuz."
Bu soruna rasyonel bakmak zorunda olduklarını bildiren Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Hiçbir kurumun, hiçbir kurumun taşıdığı amacı ve diğerlerini-diğerlerini dikkate almak bir tarafa- bunların Türkiye'de yasal kuruluşlar olduğunu, okullarda verilen derslerin yanında, takviye amacıyla, onları üniversiteye, hatta belli okulları kazanmaya yönelik bir katkı olduğunu düşünmemiz lazım. Eğer Hizmet Hareketi'ne bağlı olduğunu iddia eden kurumlarla ilgili söylüyorsanız, Muhterem Hocaefendi'nin daha önce de biliyorum ki hükümetimize karşı herhangi bir yanlış ve farklı düşüncesi yoktur. Hükümetimizi, Başbakanımızı her zaman çok sevdiğini, Türkiye'ye çok yararlı hizmet yaptığını ve eğer dershaneler konusunda farklı düşünüyor ve bunların kapatılması gerektiğine inanıyorsa hükümetin, dershanelerin, kursların, okuma salonlarının, etüd merkezlerinin eğitimimiz açısından, öğrencilerimiz açısından faydalı olduğunu, kapatılmaması gerektiğini Muhterem Hocaefendi söylüyor. Bu çok doğru bir gerekçe olabilir. Bunun karşılığında diyor ki 'Kapatmayın ama eğer isterseniz, bütün bu dershaneleri, okuma salonlarını siz kullanın, yine de öğrencilerimize faydalı olsun.' Bu bir fedakarlıktır. Bu düşüncenin sahibini takdir etmek gerekir."
Diğer dershane sahiplerinin böyle düşünmeyebileceğini kaydeden Arınç, "Bizim hükümet olarak yapacağımız şey, rasyonel düşünmektir. Rasyonel düşünürken, bu dershanelere olan ihtiyacın, bu dershanelerde aldıkları takviye kurslarla veya eğitimle yarışta başarılı olmak isteyen öğrencilerimizin, o dershanelerde fedakarca eğitim hizmetine katkıda bulunan öğretmenlerin de geleceğini düşünmek zorundayız. Bunu düşündüğümüz içindir ki geçtiğimiz Bakanlar Kurulu toplantısında mesele enine boyuna tartışılmıştır. Alacağımız karar hiçkimseye zarar vermeyecektir" ifadelerini kullandı.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Kuzey Amerika Medya Forumu'nu, uzun süren hazırlıklar neticesinde bu cumartesi-pazar günü New York'ta yapacağız. Onun çalışmaları için ABD'ye gidiyorum" dedi.
Arınç, THY'nin tarifeli uçağıyla ABD'ye hareketinden önce Atatürk Havalimanı VIP Salonu'nda düzenlediği basın toplantısında, yaptığı konuşmada, önceki gün tedavi gördüğü hastanede vefat eden ve bugün son yolculuğuna uğurlanan tiyatro sanatçısı Nejat Uygur'a Allah'tan rahmet diledi.
Bülent Arınç, 6-7 yıldır felçli olduğunu belirttiği Uygur'u, Türkiye'de herkesin tanıdığını, sevdiğini ve beğendiğini söyledi.
Meclis Başkanlığı döneminde, Uygur'un hem tiyatro oyunlarına giderek hem de ailesi ve çocuklarıyla tanışıp zaman zaman onunla bir araya gelerek sanatçıdan çok yararlandığını dile getiren Arınç, "Gerçekten nadir yetişen, isim yapmış, bir marka haline gelmişti. Ancak ne yapalım ki 86 yaşında Allah'ın takdiriyle Hakk'a yürüdü" diye konuştu.
- "Ziyaretimin iki önemli parçası var"
Başbakan Yardımcısı Arınç, bazı resmi görüşmeler, toplantılar ve özel çalışmalar dolayısıyla ABD ziyaretine başladığını dile getirerek, şunları kaydetti:
"Bu ziyaretimin iki önemli parçası var. Birincisi; benim görev alanımla ilgilidir. Bildiğiniz gibi Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğümüz, zaman zaman Anadolu Ajansı (AA), zaman zaman Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu, zaman zaman Radyo ve Televizyon Üst Kurulu ve diğer kurumlarla işbirliği yaparak Türkiye ve o ülkelerle, kıtalarla medya forumları yapıyoruz. Türkiye'de yaptığımız Türk-Arap Medya Forumu da bunlardan biridir. Türkiye'de ve Afrika'da karşılıklı olarak yaptığımız Türkiye-Afrika Medya Forumu da bunlardan biridir. Yine Türkçe Konuşan Ülkeler Medya Forumu, hem Türkiye'de hem de geçtiğimiz haftalarda Kırgızistan Bişkek'te yapılan bunlardan biridir. Avrupa kıtasında önce Almanya Köln'de, daha sonra Brüksel'de, daha sonra Fransa'da Paris'te yaptığımız Medya Buluşmaları bunlardan biridir."
Arınç, medya forumlarının gerçekleştiği ülkelerde ve kıtalarda, Türkçe yayın yapan radyo, televizyon, gazete, mecmua ile internet sitelerinin sahipleriyle, çalışanlarıyla ve o kıta veya ülkedeki radyo-televizyon kuruluşlarıyla bir araya geldiklerini anlattı.
Başbakan Yardımcısı Arınç, "Şüphesiz bu kıtalarla ve ülkelerle medya forumu yaptıktan sonra asıl hedefimizin Kuzey Amerika olduğunu söylemeliyim. Kuzey Amerika Medya Forumu'nu, uzun süren hazırlıklar neticesinde bu cumartesi-pazar günü New York'ta yapacağız. Onun çalışmaları için ABD'ye gidiyorum" değerlendirmesinde bulundu.
- ABD Başkan Yardımcısı Biden ile görüşme
Arınç, ziyareti anlamlı kılan ikinci önemli temasın, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ile cuma günü yapılacak görüşme olduğunu aktararak, şöyle devam etti:
"Randevu talebimizi kabul ettiler. Muhtemelen bir saatlik bir görüşmemiz olacak. Orada da Türkiye, çevremizde yaşanan olaylar, hem bölgesel hem de dünya sorunlarıyla ilgili bir görüşme yapma fırsatı bulacağız. Önemli düşünce kuruluşlarından Carnegie Endowment'ta yaklaşık 2-2,5 saatlik bir konferansa katılacağım. Bunun konusu da Türkiye'nin demokratikleşmesi ve bölgesel sorunlarla Türkiye için fırsatlar veya riskler konulu bir çalışma toplantısı olacak. Aynı zamanda Washington'da takriben 50 milyar dolara hükmeden bazı önemli kuruluşların CEO'larıyla Citibank'ın evsahipliğinde bir araya geleceğiz. Türkiye'deki yatırımlar konusunu, siyasi istikrar konusunu kendileriyle görüşme imkanımız olacak."
- "New York'ta AA Bölge Müdürlüğü'nün açılışında bulunacağız"
Arınç, AA'nın, İngilizce haber servisine de başlamak üzere olduğunu ifade ederek, "Bütün dünyadaki atılımların yanında şimdi New York'ta AA Bölge Müdürlüğü'nü açmaktadır. Kısmet olursa onun açılışında da birlikte bulunacağız" dedi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun geçen günlerde ABD'ye bir ziyareti olduğunu hatırlatan Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu ziyaret, tamamen dışişleri bakanları düzeyinde, sayın ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin Türkiye'ye gidiş gelişlerinden sonra sayın Bakanımızın ilk resmi ziyaretiydi. Savunma Bakanı ile görüştüler. Daha sonra Ulusal Güvenlik Danışmanı Susan Rice ile görüştüler. Türkiye'ye döndüler. Oradaki görüşmeleri konusunda da bizleri bilgilendirdiler.
Benim görüşmem bu amaçlara matuftur. Mayıs ayında Sayın Başbakanımızla birlikte gittiğimiz Amerika ziyaretinde, sayın Biden ile görüşme ve tanışma imkanı bulmuştuk. Kendileri Başkan Yardımcısı olarak Washington'da da birlikte bir görüşmeyi arzu ettiklerini ifade ettiler. Biz de arzu etmiştik. Böyle bir görüşmeyi inşallah birlikte yapacağız. Bunun da faydalı ve yararlı olacağını düşünüyorum"
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, dershanelerle ilgili çalışmaların devam edeceğini, bunu en mantıklı, makul ve doğru şekilde çözeceklerini belirterek, "Artık dershaneler konusunda meseleyi kızıştırmanın, bir takım radikal sözler, yazılar, karikatürlerle meseleyi içinden çıkılmaz boyuta getirmenin, farklı açılardan meseleyi büyütme çalışmalarının bir faydası yok" dedi.
Bülent Arınç, Türk Hava Yolları'nın tarifeli uçağıyla ABD'ye hareketinden önce, Atatürk Havalimanı VIP Salonu'nda düzenlediği basın toplantısında, bir gazetecinin, dershanelerin özel okula dönüştürülmesini kolaylaştıran çalışmaya ilişkin sorusu üzerine, Türkiye'de eğitim konusunun büyük aşama kaydettiğini söyledi.
Yeni bir eğitim sisteminde, 1 milyona yaklaşan öğretmen, 600 bine yaklaşan derslikle ve binlerce okullarla eğitime devam edildiğini belirten Arınç, yeni eğitim sistemine ilişkin bazı sınavların kaldırılmasının da gündemde olduğunu hatırlattı.
Eğitim konusunu bütün olarak değerlendirdiklerini ifade eden Arınç, "Bakanlar Kurulu'ndan sonra söylediğim gibi -dün de sayın Bakan'ın teyit ettiği gibi- çalışmalarımız devam edecektir ve bunu en mantıklı, en doğru, en makul şekilde çözeceğimizi hükümet olarak ifade ettik. Artık dershaneler konusunda meseleyi kızıştırmanın, birtakım radikal sözler, yazılar, karikatürlerle meseleyi içinden çıkılmaz boyuta getirmenin, farklı açılardan meseleyi büyütme çalışmalarının bir faydası yok. İster bu taraftan, ister bu taraftan atılan twitler, yazılan yazılar, kulaktan kulağa üflenen birtakım dedikodularla bu meseleyi hükümete karşı bir noktaya hiç kimse getirmemelidir" dedi.
-"Bence işin bu boyutunda hükümetin yıpratılması var"
Türkiye'de geçmişte sol ve sosyal demokrat düşüncenin, özel okullar ve dershanelere temelden karşı olduğunu belirten Arınç, şöyle devam etti:
"Özel okulların kapatılmasında da dersanelere bakış açısında da sol, sosyal demokrat düşünceler bugünkü gibi değildi. Bugün nasıl oluyor da Kılıçdaroğlu ve o paralelde siyaset yapan insanlar, dershaneleri müdafaa etmek durumunda kalıyorlar. Bence işin bu boyutunda hükümetin yıpratılması var, hükümete karşı bir cephede yer almak istek ve arzuları var. Oysa Hizmet Hareketi'nin içinde dershanecilik faaliyeti gösterenlerin böyle bir savunucuya ihtiyacı yok. Başta Kılıçdaroğlu olmak üzere diğer siyasetçilerin, bu dershaneler hakkında bugüne kadar ağızlarından olumlu bir söz çıkmadığına ama bugün hepsinin çok hararetli bir biçimde dershaneler safında yer aldığına dikkat ederek bu çelişkinin samimi mi yoksa AK Parti'ye yönelik bir yıpratma hareketi mi olduğuna bütün kamuoyu lütfen dikkat etsin. Herkesin iyi niyetle bu meseleye baktığını farz ederek ve varsayarak bundan sonraki açıklamaların bu doğrultuda olmasını ben canı gönülden temenni ederim."
- Şivan Perver ve Ahmet Kaya
Bir gazeteci, Arınç'tan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada Uludere olayı nedeniyle söylediği sözleri hatırlatarak, Şivan Perver'i eleştirmesini ve "Ahmet Kaya yaşasaydı hapiste olurdu" yönündeki sözlerini değerlendirmesini istedi.
"Kılıçdaroğlu, Şivan Perver'i eleştirdi diyorsunuz, buna karşılık cevabı benden istiyorsunuz. Ben bunun neresindeyim?" diyen Arınç, şöyle devam etti:
"Şivan Perver'e yönelik, Ahmet Kaya'ya yönelik veya sayın Başbakan'a yönelik, Mesut Barzani'ye yönelik bu eleştirileri hiçbir zaman samimi bulmuyorum, özellikle sayın Kılıçdaroğlu'nun ağzından. Bir açıdan doğru bir çizgide gidiyor çünkü kendisi (Kılıçdaroğlu), Dersim'de yaşanan trajediye de sahip çıkmamıştı. Geçmiş dönem içinde yaşanan olaylarda, hiçbir zaman ağzını açmayan, bir laf bile söylemekten kaçınan bir insanın şimdi Diyarbakır'da yaşanan, Türkiye'deki barış ve çözüm sürecinin çok özel biçimde, herkesin gönüllerine su serptiği bir zamanda bütün bunları söylemesi; samimiyetsizliktir, ikincisi kıskançlıktır, üçüncüsü çözüm sürecinin başarıya ulaşmasından duyduğu korkudur. Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu davranışlarını analiz edecek, tahlil edecek çok insan bulunabilir. Öncelikle bu konuda basına çok önemli işler düşüyor."
-"Şivan'a karşı kimsenin söz söyleme hakkı yok"
Kendisinin 2010 yılında, Almanya'ya yaptığı ziyaret sırasında Şivan Perver ile bir otelde buluştuğunu ve 4-5 saat sohbet ettiğini kaydeden Arınç, şöyle konuştu:
"Bugün 37 yıl sonra Türkiye'ye geliyorsa, o görüşmenin bunda mutlaka bir payı vardır. O zaman yüreği yaralı bir insan gördüm. Vatan toprağıyla veya Türkiye hasretiyle yanıp tutuşan ama bir taraftan örgütün tehdidi, bir taraftan da Türkiye'de karşılaşacağı manzaradan korkarak Türkiye'ye gidememek sevdasıyla yanan bir insan görmüştüm. Kendisini Türkiye'ye ben davet etmiştim. Hatta bir konser verebileceğini, artık Türkiye'ye gelmesi halinde hiçbir sorunla karşılaşmayacağını söylediğimde farklı farklı tehlikelerden, tehditlerden bahsetmişti. Ben Şivan'ın o konuda çok samimi olduğunu düşünüyorum ama bugün Diyarbakır'a gelebiliyor 37 yıl sonra. Yaptığı konuşma ve söylediği türkülerle içindeki hicranı ortaya döküyor. Buna Kılıçdaroğlu'nun alkış tutması beklenirdi ama içindeki haset ve hükümetin bu konuda başarılı olacağı endişesi, onu kendi çizgisinden bile saptıracak düzeyde. Bugün Şivan'a karşı kimsenin söz söyleme hakkı yok. Uludere'de yaşanan acı bir olaydır ama Kılıçdaroğlu onu da maalesef istismar etmektedir."
- "Kılıçdaroğlu, Ahmet Kaya ve Nazım Hikmet'i ağzına almasın"
Terörle mücadele kapsamında Türkiye'de yaşanan bütün acı olayları herkesin bildiğini ifade eden Arınç, "Bu konuda hükümeti suçlamak için en son konuşması gereken Kılıçdaroğlu'dur" dedi.
Ahmet Kaya'nın, Pınarhisar cezaevindeyken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a destek açıklamasını da hatırlatan Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ahmet Kaya, Sayın Başbakanımızı, mahkum edildiği ve cezasını çekmek üzere Pınarhisar'a gönderildiği bir zamanda, yalnız bırakmayan bir özgürlük aşığı insandı. Çaldığı, söylediği şarkılar ve türküler bir tarafa Ahmet Kaya kendi başına gelen sıkıntıları, Başbakan'a karşı gösterilen sıkıntıları, başörtülü kızlarımıza karşı yapılan eziyetleri ve tehditleri kendi nefsinde hissetmiş ve bunlara karşı onları sahiplenmişti. Ahmet Kaya'yı, Kılıçdaroğlu ağzına almasın. Nazım Hikmet'i de hiç ağzına almasın çünkü Nazım Hikmet'i de bu ülkeden kovduran, o dönemin Cumhuriyet Halk Partisi dönemiydi ve hükümetleriydi. Onu mahkum edenler, onu Türkiye'nin dışına gönderenler, gelmemesi için yasa çıkartanlar hepsi CHP'nin tek parti dönemiydi. Ağzımı açtırmayın bana(!) Bir soru sordunuz, ben 1 saat konuşabilirim ama Kılıçdaroğlu'nun dün grup toplantısında söyledikleri maalesef çok yanlış, Cumhuriyet Halk Partisi'ni çok rencide edecek. Yüzbinlerce insanın biraraya geldiği, el çırparak barış türküleri söylediği, çözüm sürecine destek verdiği bir Diyarbakır toplantısından sonra bunlar konuşulacak şeyler değil."
- Kabinede değişiklik iddiaları
Arınç, bir gazetecinin, "Son soruyu sorabilir miyim? Beni kırmayın" sözleri üzerine, "Seni kıracağıma şu önümdeki mikrofonlar kırılsın. Siyaseti bırakırsam herhalde televizyonlarda yorumcu olmak benim için mümkün. Değil mi?" diye espri yaptı.
Aralık ayı başında, yerel seçimler öncesinde, bakanlar Fatma Şahin, Binali Yıldırım gibi isimlerin yerine kabinede değişiklik olacağı yönündeki yorumların hatırlatılması üzerine Arınç, "İsimlere bakmayın ama bunlar ihtimal dahilindedir. Bunu Başbakanımız da söylüyor. Milletvekillerinden, bakanlardan olabilir. Bunlar henüz değerlendirme safhasında. Eğer bakanlarımızdan da büyükşehir belediye başkanı veya il belediye başkanı olacaksa onun yerine bir başka arkadaşımız elbette gelebilir" dedi.
Bu değişikliğin Aralık ayında olup olmayacağı sorusuna ise Arınç, "Bilemem, bunlar tamamen Sayın Başbakan'ın takdirindedir" ifadelerini kullandı.
Başbakan Yardımcısı Arınç, basın toplantısının ardından Türk Hava Yolları'nın tarifeli uçağıyla ABD'ye hareket etti.