
'ARTIK SU AKAR TÜRK YAPAR!..'
Başbakan Erdoğan, YASED (Yabancı Sermaye Derneği)'in düzenlediği geleneksel Ankara resepsiyonunda konuştu.
TÜRKİYE'DEKİ YATIRIM ORTAMINI İYİLEŞTİRDİK
Katıldığı YASED derneğinin resepsiyonunda konuşması devam eden Başbakan Erdoğan: "İktidarımız döneminde sizlerle yatırım ortamının iyileşmesi için gerekli çalışmaları yaptık. Sizlerle iktidar olmadan önce konuştuğumuzda hayallerimizin ne kadar büyük olduğunu paylaşmıştık. O zamanda niçin olmasın dedikleri bugün oldu ve oluyor daha da olacak inanıyorum. Ben dünyadaki finans krizi ile başlayan ve daha sonra ekonomik krize dönüşen süreci hiçbir zaman kalıcı olarak görmüyorum. Bu gelip geçici bir süreç.
YABANCI SERMAYE GİRİŞİNDE DÜNYADA 20. SIRAYA KADAR YÜKSELDİK
Bunu iyi değerlendiren ülkeler bunu fırsata dönüştürecektir. Türkiye'de bu ülkeler içerisinde en uygun yerdir. Şöyle bir son on yıla baktığımızda Uluslararası doğru yatırımlarda önceki on yıla göre 12 kat artış sağlayan bir süreci yakaladık.
Türkiye uluslararası yatırımları çekme noktasında 95-97 döneminde 117., 99-2001 döneminde 112. sırada yer aldı. 2008'de ise 20. sıraya geldi. Bu herkesi şaşırtan bir yükseliştir. Şu 9 ayı aldığımızda bu yıl dünyadaki olumsuzluklara rağmen 9 ayın rakamı 6 milyar dolar. Temenni ederim ki son üç ayda bu rakamı biraz daha arzu edilen noktaya taşıyalım. Tüm dünya ekonomilerinde büyüme üretim yatırım ihracat istihdam olmak üzere göstergelerde ciddi düşüşler yaşandı. Bir korku ekonomisi diyebiliriz. Burada cesur davranacak olanlar bu dönemi fırsata dönüştürenler olacaktır. Bunu yapanlar yok mu var. Onlar 'Biz bu dönemde yatırım yaparak süreci fırsata dönüştüreceğiz' diyorlar.
CESUR DAVRANAN GİRİŞİMCİLER KRİZİ FIRSATA DÖNÜŞTÜRÜR
Türkiye Ağustos ayı itibari ile bu uluslararası yatırım noktasındaki çektiği yatırımla güvenilir istikrarlı bir ülke olduğunu ortaya koydu. OECD tahminlerinde bir düşüş gerçekleşti. Bütün bunlarla beraber ben inanıyorum ki krizin etkileri geride kaldığında Türkiye bu alanda yeniden atılıma geçecek daha güçlü bir şekilde küresel yatırımları çekmeye devam edecektir. Ekonominin tüm aktörleri bir yatırımcının ne tür hasasiyetler içerisinde olduğunu çok iyi bilirler. Yatırım yapacak kişi yatırım ortamına ilişkin kılı kırk yaran bir hassasiyet gösterir. Titiz bir araştırma sonucunda yatırım yerin ibelirler ve burada istikrar ve güven arar. Bu noktada 7 yılda gerçekten büyük adımlar atıldı. Yarın TBMM'de genel görüşmesini yapacağımız ve somut olarak milli birlik ve kardeşlik süreci yatırım boyutuyla da Türkiye için yeni bir çığır açacaktır. Her yatırımcı yatırım yapacağı bölgede istikrar ve güven ortamını şart olarak görür.
ARTIK SU AKAR TÜRK YAPAR DÖNEMİ BAŞLIYOR
Ekonominin demokratiklikle ne alakası var diyenler var hala. Ekonomi demokrasi ile atbaşıdır. Bir ülkede demokrasi başarılı uygulanmıyorsa sancılı ise o ülkede ekonominin de olumlu neticeler vermesini göremez ve sağlayamazsınız. Belirsizliklerin hüküm sürdüğü bir ortamda ylatırım olur mu olmaz. Ekonomik bir ilerleme de kaydedilmez. Bunu bizzat yaşayarak gördük. 2000'li yıllarda ekonomik kriz mi vardı yoktu ama Türkiye'de kriz vardı ve bunun bedelini tüm iş dünyası ödedi. Krizi o dönemde bu şekilde yaşadık. Terör bir sonuçtur ama terörün doğurduğu neticeler var. Oraya yol yapılmaması, okul yapılmaması, yatırım ortamının iyileştirilmemesi teröre istismar zemini hazırlamıştır. Eğer bugün yapılan yollar ve bu esnada bir çok müteahhidin iş makinası yakılıyorsa bunun sebebi bunların yapılmamasının isteğidir. Barajlar yapılıyor örneğin Ilısu barajı. Onunla ilgili olarak açılan pankartları görüyorum. Hasankeyf'i vermeyiz diyor. Biz orayı almıyoruz ki daha güzel bir yere ve daha güzel bir şekilde naklediyoruz. Dünyada örnekleri çok. Yarın başımıza gelecek sınır aşan sular noktasındaki faturaları biz ödemiyelim istiyoruz. Su akar Türk bakar mantığını tersine çevirmek istiyoruz. Artık Su akar Türk yapar.
İşsizlik terörün istismar vesilesidir. ABD'de nereden nereye geldi, İspanya'da nereden nereye geldi? Biz 10,7'den aldık şimdi 13'te. Temennimiz inşallah tekrar o düştüğümüz 9'lara, 8'lere bunu düşürelim. Gayretimiz bu yönde. İnşallah bu kısır döngüyü hep birlikte kıracağız. Bölgenin maküs kaderini değiştirmek ve kalkınma sürecini başlatmak zorundayız. Onun içinde milli birlik ve kardeşlik açılımının nihai hedefi budur. Olayı bir hedefe şöyle odaklamak o da çok yanlış. Biz tüm bu adımları atarken bu işin bölgesel boyutları, ekonomik boyutları, sosyolojik, uluslararası boyutu var bu işin terör sorunu ve etnik sorunlara yönelik boyutu var. Bütün bunlarla çok yönlü bir süreç kısa, orta ve uzun vadeli olarak.
İnanın zincirleme olarak bir çok şey hızlı şekilde değişecektir. İşadamlarımızın bu meseleye daha çok yoğunlaşmalarını ben bir kez daha rica ediyorum.