LONDRA - İngiliz basınında bugün, işadamı Asil Nadir ile ilgili bir gelişme, İngiltere Başbakanı Tony Blair'in dış politika konuşmasının yankıları, Yunanistan'ı en ırkçı Avrupa ülkesi bulan araştırma ve hız yaptıkları için ceza alan ralliciler ele alındı.
Times, ekonomi ekinde işadamı Asil Nadir ile ilgili bir gelişmeye yer vererek ''Polly Peck'in kaçak sahibi Kıbrıs'ta başkanlık makamı peşinde'' ifadesini kullandı. Times'a göre 10 yıl aradan sonra İngiltere'ye dönerek aleyhindeki sahtecilik davalarıyla yüzleşme hazırlığındaki Asil Nadir, hakkındaki tutuklama emri karşısında, Kuzey Kıbrıs'ta başkanlık seçimlerine katılmayı planlıyor. Ancak gazete Kıbrıs'taki gözlemcilerin Nadir'in seçim kazanmasına fazla ihtimal vermediklerini de ekledi.
İngiltere gazeteleri, bu sabah ağırlıklı olarak Blair'in dün geceki dış politika konuşmasını yorumladı. Financial Times, ABD Başkanı George W. Bush'un gelecek hafta Londra'yı ziyaret edeceğini anımsatarak ''Irak protestoları yaklaşırken Blair Bush'u savundu'' manşetini kullandı.
Gazete, bu ziyaretin Blair açısından bir halkla ilişkiler felaketi olabileceğini de belirterek ''İngiltere ve Amerika'nın Irak'ta güçlerini birleştirmesinden 6 ay sonra, Blair, Avrupa savunma entegrasyonuna açık tavrıyla, önde gelen Amerikalıları kızdırıyor. Üstelik Blair hükümeti bir yandan iç siyasette ayakta durmaya çalışırken bir yandan da onbinlerce veya yüzbinlerce kişinin katılacağı gösterilerle başetmek durumunda. Ancak Başbakan, Irak konusunda savunmaya çekilmedi. Irak'ı 21. yüzyılın çekirdek önemdeki savaşı diye niteledi'' diye yazdı.
Times, birinci sayfa manşetinde ''Kamuoyu Blair'in özel ilişkisini hor görüyor'' dedi. Gazetenin yayımladığı kamuoyu yoklamasına göre İngilizlerin yarısı Blair ve Bush ilişkisinin ülke adına kötü olduğu görüşünü savundu. Seçmenlerin yüzde 59'u da Amerika'nın dünyadaki itibarının Bush'un başkanlığı döneminde azaldığına inanıyor.
Daily Telegraph birinci sayfasında, Blair'in ''Bush'un ziyaretinin tam zamanı'' sözlerini manşete çekerken, Guardian gelecek Salı başlayacak 3 günlük ziyaretin güvenlik boyutunu öne çıkardı. Gazete, ''Guardian'ın aldığı bilgilere göre Başkan'ın etrafında bir girilmez alan oluşturmak isteyen ABD güvenlik ajanları ile göstericilerin mümkün olduğunca özgürlüğe sahip olmasını isteyen Londra Belediye Başkanı Ken Livingstone arasında gerginlik yaşanıyor. Polis ise arada kalmış durumda.
Organizasyonu yapan Stop the War Coalition ile İngiltere Müslüman Derneği, 100 bin kişinin Bush'u protesto etmek için sokaklarda olacağını umuyor. Bush'un kentte olacağı 3 gün boyunca polisin tüm izinleri iptal edildi. 4 milyon sterline mal olacak güvenlik operasyonunda, 3 bin 800 polis ve 250 silahlı Amerikan ajanı yer alacak'' diye yazdı.
''WASHINGTON'UN IRAK MODELLERİ''
Financial Times'ta Amerika Birleşik Devletleri'nin iki önde gelen düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü ve Dış İlişkiler Konseyi'nden Ivo Daalder ile James Lindsay, Washington'un Irak siyasetini değerlendirdi.
Ortak makalelerine göre, Washington'da Irak konusunda izlenmesi istenen iki ayrı sav var. Gazete bunların, Almanya modeli ve Afganistan modeli olduğunu belirtti.
ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz ve yeni muhafazakarların başını çektiği kesim, Alman modelini savunarak ''ABD, ancak dünya istediğimiz gibi şekillenirse güvende olur'' dediler ve uzun süreli askeri varlık istediler.
ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney ve Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'in başını çektiği ve ''iddialı milliyetçi'' olarak anılan kesim ise bu kadar maliyetli ve geniş kapsamlı bir vizyona karşı tutum sergiliyor. Gazete, onların savunduğu Afganistan modeli için, ''Amerika'nın amacı, demokratik bir cennet yaratmak değil, terörist ve direnişçileri yenilgiye uğratmak olmalı. Afgan modeline göre, çok uluslu barış gücünce desteklenen egemen bir yerel hükümet iç güvenliğe odaklanırken, ABD terör karşıtı eylemlere eğilir'' diye yazdı.
Bush bu modellerin neresinde durduğunu irdeleyen Daalder ve Lindsay'e göre Başkan'ın milliyetçilere meyilli olduğunu, yani Afgan modelini tercih ettiğini belirtti.
İki yazar, ''Zaten gitgide düşen kamuoyu desteği de onu bir an önce Irak'ta egemenliği devretmeye yöneltecektir'' dedi. Ancak Irak'ı demokratik bir yönetime dönüştürmeyi içeren bu çabanın Bush'un sandığından daha zor olacağını da vurguladılar.
Avrupa Birliği ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki çelik vergisi gerginliği ise Guardian'a ''ticaret savaşı yaklaşıyor'', Independent'a ''Amerikan ürünlerinin fiyatı ikiye katlanabilir'' manşetleri ile yansıdı.
''İNGİLİZ MUHAFAZAKAR PARTİ'NİN GÖLGE KABİNESİ''
İngiliz iç siyasetine dair bir gelişme, Muhafazakar Parti'nin yeni liderinin gölge kabinesini belirlemesi de gazetelerde geniş yer aldı. Haberlere göre, Michael Howard'ın gölge kabinesi 26'dan 12 üyeye iniyor.
Daily Telegraph, ''Howard kendisinden önceki lider Iain Duncan Smith'in ekibinin yarısını tasfiye etti, önünden çekilen rakiplerini ödüllendirdi. Gölge kabinenin odaklanacağı konuların başında gelecek seçimin savaş meydanları olan ekonomi, kamu hizmetleri ve asayiş var'' diye yazdı.
Independent ise Howard'ın seçimlerini, ''Her ne kadar önde gelen Muhafazakarlar bu yeni ekibin bir sonraki genel seçimi kazanabilecek nitelikte olduğunu söylese de hükümet çevrelerinde değişim daha çok İşçi Partisi'nin Avam Kamarası'ndaki çoğunluğunu azaltmaya yönelik bir gerilla savaşı taktiği olarak görülüyor'' sözleri ile değerlendirdi.
Independent başyazısında ''Howard bazı riskli adımlar atsa da cesur ve yaratıcı bir lider olduğunu kanıtlıyor'' dedi. Gazete, ''siyaset yeniden ilginç hale gelecek'' yorumunu yaparken, İşçi Partisi stratejistlerini de uyararak ''Howard'ı ciddiye alsanız iyi edersiniz...'' diye yazdı.
''AVRUPA'DA EN IRKÇI YUNANİSTAN''
Guardian, Avrupa Birliği'nce yapılan bir ankete de sayfalarında yer verdi. Buna göre Avrupa'nın en ırkçı halkı Yunanistan'da bulunuyor. Gazete, bunun ayrımcılık karşıtı bir yasanın acilen çıkması gerektiğinin kanıtı olduğunu belirtti.
Gazete, ''Avrupa'nın en ırkçı vatandaşları olan Yunanlar, Atina hükümetinin hazırladığı yeni bir yasaya göre, eğer din veya etnik grup farkı gözeterek ayrımcılık yapmaktan suçlu bulunurlarsa, bir yıla kadar hapis cezası alacaklar.
Son dönemde göçmen nüfusla yaşanan gerginliklerin bir sonucu olan yasanın, yıl sonuna kadar parlamentoda onaylanması bekleniyor. Avrupa Sosyal Araştırmalar Merkezi'nin hazırladığı bir araştırma da Yunanistan halkının Avrupa'nın 'en yabancı düşmanı' halkı olduğunu gösteriyor.
Buna göre, halkın çoğu 'göçmen işsizlik demek' diye düşünürken, suç işlerken yakalanırlarsa göçmenlerin sınırdışı edilmesini savunanların oranı Yunanistan'da yüzde 79. Bu oran İngiltere'de yüzde 41'' diye yazdı.
Financial Times, yaklaşan Olimpiyat Oyunları dolayısıyla Yunanistan hakkında 6 sayfalık bir ek hazırladı. İncelenen başlıklar arasında azınlık hakları da var. Gazeteye göre son yıllarda Batı Trakya'da yaşanan sıkıntılar önemli ölçüde azaldı.
Gazete, ''Avrupa kurumlarının getirdiği yasal güvenceler, Müslüman Türkler'e kendilerine ayrımcılık yapılmayacağı teminatını sağlıyor. Ancak Atina, Trakya'da çoğunluğu Türkçe konuşan 100 bin kişilik bir toplum olduğunu kabul ediyor da bu toplumu tanımlamak için 'Türk azınlık' ifadesini kullanmaya yanaşmıyor.
İsimler ve markalar Ankara ve Atina arasında hala tartışma konusu. Ayrıca Müslümanların müftülerini seçme talebi de soruna neden oluyor. Üçüncü sorun ise Yunan hükümetinin vakıfların yönetimine müdahaleleri...
Yeni eğitim siyaseti, Müslümanların ayrım görmeden geleceği planlayabileceği yolunda, teşvik edici bir işaret. Ancak 100 yıldır tek bir dil, tek bir halk ve tek bir din tanımının öğretildiği Yunan toplumunda azınlıkların nasıl kabul görecekleri hala yanıtlanması zor bir soru'' diye yazdı.
Gazeteler geçen yılki İngiltere Rallisi sırasında hız yaptıkları gerekçesiyle kayıtlara geçen sporcuların davasını aktardı. Hatta dünyaca ünlü 4 ismin İngiltere'de otomobil kullanmasının yasaklandığı davayı Times ilk sayfasına taşıdı.
Habere göre geçen yıl Galler bölgesinde, 50 km. hız sınırı olan bir yolda, hız kameraları 17 ralliciyi hız yaparken yakaladı. Hatta İngiltere'nin çıkardığı ralli dünya şampiyonu, bu nedenle mahkemede 150 sterlin para cezası ve 3 ceza puanı aldı. Bazı sürücüler, kararın yarışın Galler'de yapılmasını önlemeye yönelik olduğu yorumunu yaptı.
İSKOÇLARI KIZDIRAN ETEK TARTIŞMASI
Guardian ise Avrupa Birliği'nin ortak tanımlar geliştirme çalışmalarının İskoçları kızdırdığına dikkat çekti. Çünkü İskoç ulusal giysisi kilt, ''etek'' olarak kabul edildi ve Birlik tarafından kadın giysisi sınıfına sokuldu.
Gazete, ''Bir İskoç'a kiltinin azıcık feminen göründüğünü söylemek yürek ister. Avrupa Birliği yetkilerinin İskoç ulusal giysisini etek olarak nitelemesi ise mPA'üthiş bir gürültü kopardı. Birliğin istatistik kurumu Eurostat, firmalardan ürettikleri kiltleri kadın giysisi olarak sınıflandırmasını istedi hatta aksi halde bin sterlin ceza ödeyeceklerini bildirdi.
Dün ise İskoçya başbakanı devreye girerek, Avrupalı yetkilileri kararlarını gevşetmeye ikna etti. Edinburgh'dan bir üretici, Avrupa Birliği'nin gafı karşısında şaşkındı: 'Kiltin nasıl giyileceğini bilmeyen birkaç kişiyle karşılaştım ama etekle karıştıranı hiç görmedim' diye konuşan Alison Ross, şöyle devam ediyordu: 'Üstelik iyi yapılmış bir kiltten daha erkeksi ve seksi bir şey de olamaz...''' diye yazdı.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:01