Yaşam
  • 5.5.2002 10:39

AŞIRI SAMİMİYET DE EVLİLİĞİ KÖTÜ ETKİLİYORMUŞ

KAYNAK : Haber Vitrini Aynı evin içinde mesafeli olmanın eşleri sıkıntıya sokabildiği gibi, aşırı yakınlaşmanın da benzer biçimde mutsuzluğa yol açabildiği belirtildi. Çukurova Üniversitesi (Ç.Ü.) Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bekir Levent, aileyi oluşturan bireylerin ruhsal yapıları, davranış biçimleri, yetişme tarzları, çevreleri ve beklentilerindeki farklılıkların aile içindeki sorunların en önemli nedenlerini oluşturduğunu söyledi. Levent, eşler arasındaki tartışmaları tırmandıran en önemli etkenin birbirleri arasındaki mesafeyi iyi dengeleyememekten kaynaklandığını ifade ederek, yapılan aile araştırmalarının, en sağılklı ailelerde uzaklık ve yakınlık kavramlarının bir denge içinde olduğunu ortaya koyduğunu belirtti. Mesafe ayarını iyi kuran ailelelerde, eşlerin zaman zaman kendi hobileriyle ilgilenmek ve arkadaşlarıyla görüşmek gibi alışkanlıklarının bulunduğunu ve böylece daha mutlu olduklarını ifade eden Levent, orta derecede sağlıklı ailelerde ise mesafenin geleneksel cinsiyet rolleriyle ayarlandığını bildirdi. Levent, ''Cinsiyetin getirdiği rollerdeki keskin farklar zaten bir anlamda eşler arasındaki mesafeyi belirliyor. Örneğin, kadın daha duygusal davranarak yakınlığın sigortası olurken, erkek daha ciddi durup mesafeyi güvence altına alıyor.'' YAKINLAŞMA KORKUSU Levent, çeşitli nedenlerle yakınlaşma korkusu olan iki insan birbirine çok yaklaştığında ise bu kez kavgaların mesafe ayarının sigortası durumuna geçtiğini, ancak kavganın ya da tartışmaların da haklı çıkmak için değil çözüm bulmaya yönelik olması gerektiğini anlattı. Tartışmanın uygun ve belki de en vazgeçilmez bir araç olduğuna dikkati çeken Levent, bundan kaçınıldığında tartışmanın yerini ''akıl okumanın'' aldığını bunun ise daha vahim sonuçlara yol açtığını savundu. Levent, şunları kaydetti: ''Çiftler, (nasılsa birşey değişmiyor) düşüncesiyle ya tartışmaz ya da tartışınca uzlaşamaz. Genellikle herkes kendi söylemek istediğini söyler, ancak karşı tarafı gerçekten dinlemez. Hiç tartışmayan çiftler için ise evlilik çekilmez bir hal alır. Tartışmayıp akıl okumayı tercih eden çiftler kendi kendilerine konuşur. Örneğin; kadın (artık bana hiç dokunmuyor, muhtemelen beni sevmiyor, acaba bir başkası mı var?), erkek ise (dokunursam beni reddedecek, ben en iyisi reddedilmektense televizyon seyredeyim) diye akıl okur. Böylece kötü bir alışkanlık olan akıl okuma yanılgılar ve çözümsüzlüğe neden olur.'' Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 16:45

İLGİLİ HABERLER