Tezkerenin reddedilmesinden asker rahatsız mı, değil mi? Dünkü yazımda rahatsız olduğunu belirtmiştim.
Niye?
Çünkü asker, Türkiye'nin bugünün koşullarında ulusal güvenlik çıkarları açısından Kuzey Irak'ta bulunmak istiyor. Bu yüzden tezkerenin reddedilmiş olması planlarını karıştırmış durumda.
Tabii hemen akla geliyor:
Türk askeri zaten Kuzey Irak'ta değil mi? Evet öyle. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 1995'te yaptığı büyük operasyondan beri Türk askeri Kuzey Irak'ta bulunuyor. Kuzey Irak'taki kilit noktaları kontrolü altında tutuyor.
Ancak son zamanlarda Türk askeri varlığı daha ağırlıklı olarak Kuzey Irak'a girdi. Çünkü tezkere nasıl olsa TBMM'den geçecek düşüncesiyle, Türk askerinin çok önceden yapılan planlar çerçevesinde Amerikan askerinden önce Irak sınırından girerek belirli yerlerde konuşlandığı ama fazla ilerlemediği, beklediği biliniyor.
17 binle 20 bin arasında Türk askerinden söz ediliyor. Bazı kaynaklara göre, bu sayının ileride 50 bine yükselmesi öngörülmüştü.
Bu amaçla Trakya'dan Güneydoğu'ya, Irak sınırına askeri birlik kaydırıldığı bir başka gerçek. Türk Silahlı Kuvvetleri'nde bu yeni düzenlemeler için 2 bin civarında yeni atamanın da bu yakınlarda sonuçlandırıldığı güvenilir bir kaynak tarafından ifade edildi.
Asker neden Kuzey Irak'ta bulunmak istiyor?
Çok özetlenirse:
(1) Kuzey Irak'ta bağımsız Kürt devletine gidebilecek oluşumlara zamanında set çekmek...
(2) Kerkük ve petrolünün Kürt denetimine girmesini engellemek...
(3) 1991'dekine benzer bir Kürt göçünü Irak topraklarında karşılamak...
(4) Kuzey Irak'ta, daha çok İran sınırına yakın dağlık bölgelerde konuşlanmış 4 bin 500 - 5 bin PKK'lıyı etkisiz hale getirebilmek...
Asker, genel olarak bu nedenlerle Kuzey Irak'ta bulunmak istiyor. Ama şimdi tezkerenin reddedilmesiyle birlikte Kuzey Irak'ta varlığının meşru temeli ortadan kalkmış oldu.
Şimdi ne olacak?
Türk askeri bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Kuzey Irak'taki varlığını fiilen mi sürdürecek? Ya da örneğin TBMM, Kuzey Irak'a sadece Türk askerinin girmesine imkân veren bir tezkere mi geçirecek?
İlginç olan şu:
Türk askerinin Kuzey Irak'a müdahalesiyle ilgili olarak Washington, tezkerenin reddedilmesinden sonra olumsuz sinyaller vermeye başladı. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Marc Grossman önceki akşam NTV'ye yaptığı açıklamada iki noktaya işaret etti:
(1) Türkiye Kuzey Irak'ta tek başına hareket etmesin. (2) Türkiye, Irak sürecine katılma şansını yitiriyor.
Amerika'nın Ankara'ya, özellikle askere dönük bu mesajlarıyla birlikte Kuzey Irak'ta Türk bayrağını yakma gibi çirkinlikler ve dozu gitgide artan Türkiye karşıtı gösteriler çoğalmaya başladı. Türkmenleri dışlayan kararlar alınırken, Ankara'ya gelen Irak Ulusal Muhalefeti lideri Ahmet Çelebi, dün Dışişleri Bakanlığı'nın önünde şu demeci verebiliyordu:
''Türk ordusunun Kuzey Irak'a müdahalesi, ne Irak'a ne de Türkiye'ye bir fayda sağlar.''
Bunların hiçbiri rast gele, birbirinden kopuk gelişmeler değil. Ankara, düğmeye Washington'da basıldığına inanıyor.
Bu arada Washington anlaşılan daha düne kadar diplomatik kuliste söylediklerini bugün kamuoyuna taşımaya başladı. Yani Ankara'ya demek istiyor ki:
''Amerikan askerine 'ikinci cephe' izni vermezsen, ben de sana Kuzey Irak'ta taş koyarım.''
Ankara'da asker bugüne kadarki planlarını, öyle biliniyor ki, Amerika'ya Kuzey Cephesi izninin verileceğini öngörerek yaptı. Mutlaka bazı alternatifler de oluşturmuştur. Ancak, bu konjonktürde Amerika'yı dışlayarak Kuzey Irak'ta tek başına bulunmanın bazı açılardan risk taşıdığının başından beri farkında asker...
Şimdi ne olacak?
Oyun çok açık oynanmaya başladı.
Dünkü yazımda belirttiğim gibi, Ankara'yla Washington arasında açılmış olan ikinci tezkere hattı önümüzdeki günlerde daha hareketlenecek gibi...
Bu bakımdan, AKP lideri Tayyip Erdoğan'ın dün partisinin Meclis grubunda ''Seyirci kalamayız. Sorumluluk sahipleri duygularıyla hareket edemez'' sözünün altını çizmekte yarar var.
(Hasan Cemal/ Milliyet)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:29