
ASKERDE ARADAN ÇEKİLSİN, TAŞERONLARI DA
Derhal erken seçim! / HASAN CEMAL
Sürpriz olmadı! Anayasa Mahkemesi, CHP'nin başvurusunu kabul ederek, en kısa zamanda erken seçim yolunu açtı.
Hayırlı olsun.
Keşke cumhurbaşkanı seçimi mahkemelik olmasaydı. Keşke siyaset kurumu mahkemesiz, muhtırasız seçebilseydi 11. Cumhurbaşkanı'nı...
Olmadı.
Bundan sonra söz sırası millette. Çare, seçim sandığıdır. Çare, demokrasidir.
Aşağıda, Anayasa Mahkemesi kararından önce yazdığım yazı yer alıyor.
MUHTIRA İLE MİTİNG
Ne güzel bir yazı olurdu, Fenerbahçe'nin son haftalardaki halleri üzerine kalem oynatmak...
Ama Selahattin Duman beni uyarmakta haklı galiba. Böyle bir yazı, muhtırayla, mitinglerle, Çankaya'yla ilgili yazılardan daha tehlikeli olabilir. Hele Lig TV'nin pazar günü Saracoğlu Stadı'nda başına gelenleri gördükten sonra... Yine de iyi bir yazı olabilirdi.
Örneğin şöyle bir giriş:
"Fenerbahçe'yi bundan sonra ne mi kurtarır?
Muhtıra! Bu da nesi?
Genelkurmay Başkanı'nın sıkı bir Fenerbahçeli olduğunu unuttun mu? Aziz Yıldırım'ın ricasını kırmayabilir Büyükanıt Paşa; bir muhtıra da Haluk Ulusoy'un Federasyonu'na çaktı mı..."
Eminim çok okunurdu böyle bir yazı. Kim bilir belki de Selo bu yüzden, yazı konumu kıskandığı için elimi tuttu.
Ama bu arada siyaset de çok okunuyor. Politika kazanı maşallah fokur fokur kaynamakta...
Ankara'ya dün sabah geldim.
Herkes tam siper Anayasa Mahkemesi'nin kararını bekliyordu.
Siyaset kulisinde hemen herkesin ortak bir kaygısı vardı. CHP'nin 367 başvurusunun Yüksek Mahkeme tarafından reddedilmesi ihtimali tedirginlik yaratmıştı.
Çünkü, bu durumda Abdullah Gül'ün 9 Mayıs'taki üçüncü turda cumhurbaşkanı seçilmesinin yolu açılacaktı.
Açılırsa, AKP'liler bu yolda yürüyecek miydiler? Kimine göre elleri mahkûmdu. Sonuna kadar gidilirse, muhtıra ne olacaktı? Meydanlar ne olacaktı? Yoksa, araya erken seçim koymak daha makul bir tercih miydi? Bu açılardan AKP kulisinde de kafalar tam berrak değildi.
O yüzden 367'nin bir hukuk zırvası olduğuna inananların arasında bile, "Anayasa Mahkemesi bu başvuruyu inşallah reddetmez!" temennisi kulaklara çalınıyordu.
Kuliste bir başka konu:
CHP lideri Baykal'dı.
Baykal'ın önceki gün iki saatlik basın toplantısında muhtıra topuna girmekten ve askere toz kondurmaktan özenle kaçınması, ağzından Allah için eleştirel tek bir sözcük bile çıkmaması ilginçti.
Sosyal demokratlığı geçtik, bu nasıl demokratlıktı?.. Anlaşılan o ki, Baykal eski zamanlardan kalma "CHP artı ordu eşittir iktidar!" ipine sarılıyor, seçim kazanmak için...
Ne yazık!
Tandoğan ve Çağlayan mitingleri hiç kuşkusuz gündemin en üst sıralarına oturmuş durumdaydı.
Katılım, coşku ve heyecan...
Nereden kaynaklanıyordu?
Evet, AKP dört buçuk yıllık iktidarı sırasında kendisiyle ilgili birtakım kuşkuları giderecek yeterli adım atmadı. Bazı alanlarda kuşku bulutlarını koyulaştırdı. Laiklik ve türban ile ilgili olarak toplumda derinlere inen duyarlıklara her zaman gereken dikkati göstermedi.
Ayrıca, cumhurbaşkanlığı seçim sürecini daha farklı yönetebilir, daha etkili uzlaşma yollarını zorlayabilirdi.
Bunu da yapmadı.
Bütün bunlar toplumun bazı kesimlerinde AKP'ye karşı zaten var olan 'güven sorunu'nu daha beter besledi, büyüttü. Böyle bir ortam, 'asker taşeronları'nın da işini kolaylaştırınca meydanlar bir anda doldu taştı.
Keşke muhtıra olmasaydı!
Çünkü, bu muhtıra siyaset meydanında yine tehlikeli bir cepheleşme ve kutuplaşmanın kapısını araladı.
Keşke meydanların heyecan ve coşkusu, muhtıra ve asker eli olmaksızın, kendini seçim sandığına kanalize edebilse...
Prof. Dr. Nilüfer Göle dün Radikal'de yayımlanan makalesinde şöyle diyordu:
"AKP'nin iktidarı, Cumhuriyet'in çocukluk hastalığından kurtulması, olgunlaşması için bir fırsattır. Bu fırsatı kaçırıyor muyuz? Cumhuriyet'in çocukluk hastalığı sara nöbeti gibi yineleniyor mu? Doğrusu dünkü muhtıradan sonra, sokakları zırhlı araçların, üniformaların işgal edeceği korkusundan sonra, bugünkü sokakta bayram havalı miting insanın içini açıyor. Gönül isterdi ki muhtıra ile miting arasında bir bağlantı olmasın."
Muhtıra ile miting!
Evet, ikisi arasında bir bağlantı olmasın. Çünkü, Tandoğan ve Çağlayan mitinglerindeki muazzam katılım ve yaşanan büyük coşkuyla heyecan, laik cumhuriyetin demokrasi içinde, sivil toplumun gücüyle korunabileceğinin işaretlerini de vermiş durumda...
Muhtıranın gölgesi, işleri doğal rayından çıkarabilir.
Asker de aradan çekilsin, asker taşeronları da...
Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 19:35