Ekonomi
  • 24.2.2003 15:01

ASO BAŞKANI ÇAĞLAYAN, IRAK KONUSUNDA BUSH'UN SENEDİNİN KÖRFEZ KRİZİNDE PROTESTO OLDUĞUNU SÖYLEDİ

SAFURE CANTÜRK ANKARA - Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Zafer Çağlayan, işyerlerinde çalışan işçilerin çıkarlarını koruyacak, huzuru sağlayacak, keyfi işten çıkarmaları engelleyecek düzenlemele mutlaka gerek olduğunu belirterek, ''Ancak iş güvencesi sağlayalım derken işsizliği artırıp işyerlerimizin kapanmasına yol açabiliriz'' dedi. ASO Şubat ayı Olağan Meclis toplantısının açılış konuşmasını yapan ASO Başkanı Çağlayan, genel ekonomik değerlendirmelerde bulunarak, çalışma yaşamına ilişkin sanayicilerin beklentilerini dile getirdi. Çağlayan, olası bir Irak savaşı konusunda Türkiye'nin ABD ile görüşmelerinin sadece para konusu yapılması olarak gösterilmesinin yanlış olduğunu ve ABD'nin anlaşma yapmayıp 'Başkanın sözleri senettir' açıklamalarının da samimi olmadığını ifade ederek, ''1991 Körfez Krizi'nde Baba Bush'un sözü de senetti ama o senet protesto oldu. Bu nedenle hükümetin çalışmalarını başarılı buluyorum'' diye konuştu. IMF'nin 4. gözden geçirme çalışmalarının hala sonuçlanmamış olmasını Türkiye'nin ABD ile hala savaşa katılıp katılmama konusunda anlaşamamasına bağlayan Çağlayan, Türkiye'nin IMF'nin elinden ancak İş Güvencesi ve İş Yasası gibi sorunları çözerek kurtulacağını dile getirdi. Hükümetin iktidarda hemen hemen 100 gününü doldurduğunu, ancak verilen sözleri tam olarak yerine getirmediğini vurgulayan Çağlayan, Kıbrıs ve Irak konularındaki belirsizliğin ekonomiyi olumsuz etkilediğini belirtti. Türkiye'de getirilmek istenen iş güvencesi yasası ile ilgili eleştirilerde bulunan Çağlayan, Avrupa ülkelerinin pek çoğunda katı iş güvencesi yasasını yumuşatma yollarına giderken Türkiye'de bunun daha da katı bir şekilde uygulanması için diretmelerinin düşündürücü olduğunu kaydetti. Bu yasayı uygulamamızı isteyen AB ülkelerinin amaçlarının gelişmekte olan ülkelerle rekabet avantajını kobileri yok etmek olduğunu iddia ederek konuşmasına şöyle devam etti: ''Eğer iş güvencesi yasası işçinin ve ekonominin lehine olsaydı, onlar kendi iş güvencesi yasalarını katılaştırırken bizim yumuşatmamızı istemektedirler ama bunun tam tersini yapmaktadırlar. Bütün bunlardan iş güvencesine karşı olduğum anlaşılmasın ancak iş güvencesi sağlayalım derken işsizliği artırıp, işyerlerimizin kapanmasına yol açabiliriz''. Hükümetin emek piyasasını rahatlatacak yapısal reformlara acilen başlaması gerektine dikkat çekerek, popülizme dayalı getirilen iş güvencesi yasasında yer alan düzenlemelerden 50'den fazla işçi çalıştıran işyerlerine, 3 yıllık kıdemi olan ve 25 yaşından büyük işçileri kapsayacak şekilde daraltılması gerektiğini savunan Çağlayan, ihbar süresinin azaltılmasını, iş akdinin feshini ispatlama yükümlülüğünün iş verenden alınmasını, toplu işten çıkarmalarda bildirim süresinin 30 günün altına çekilmesini ve kıdem tazminatının her yıl için 15 günlük ücret üzerinden hesaplanması gerektiğini istedi. Çağlayan, 158 Sayılı ILO sözleşmesinin AB'ye girmek için gerekli olmadığını kaydederek, bu sözleşmeyi sadece 6 AB ülkesinin imzaladığını hatırlattı. Bu yasayı imzalayan hükümetin, başbakanın, bakanın bugün tasfiye olduğunu ve yaptıkları popülizmin işe yaramadığına işaret eden Çağlayan, zaten zor durumda olan Türk ekonomisinin iş yasasının çıkmasıyla daha da kötüleşeceğini, yasanın işsizliği artıracağını hatta yeni sermayeyi yurt dışına kaçıracağını iddia etti. İstihdam yaratmayı engelleyen tek konunun iş yasası olmadığını da belirten Çağlayan, Türkiye'nin iş gücü maliyetinin yüksekliği konusunda OECD ülkeleri içinde ilk sırayı aldığını ve bu konuda şampiyon olduğunu dile getirdi. Çağlayan son olarak, küresel ekonomide ayakta kalma ve rekabet gücünü korumanın işçilerin ücretlerine zam yaparak değil işgücü verimliliğini artırarak sağlanacağını ifade etti. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:25

İLGİLİ HABERLER