Medya
  • 15.3.2005 11:36

AVRUPA BASININDA BUGÜN...

LONDRA (İHA) -İngiltere''de asker eğitim kışlalarında nedeni resmen açıklık kazanmayan ölümlerle gündeme gelen taciz ve zorbalık iddialarının ardından Parlamento Komitesi, silahlı kuvvetler bünyesinde bir ''anlayış değişikliğine'' ihtiyaç olduğu sonucuna vardı. Independent gazetesi konuyu ''''İngiliz ordusunda zorbalık kültürü'''' başlığıyla yorum yazılarında değerlendiriyor. Silahlı kuvvetler içinde, sorunun giderek büyüdüğünün açık olduğunu belirten gazete özetle şunları yazıyor: ''''Rapora göre eğer bir asker gördüğü muameleden şikayet ederse, üstleri tarafından ''''zayıf'''' olmakla suçlanıyor. Bu nedenle pekçok olay rapor edilmiyor, kayıtlara geçmiyor. Deepcut eğitim kışlasında dört erin intihar etmesi, sorunun ne kadar ölümcül boyutta olduğunun da göstergesi - ki bir balistik uzmanı, bu ölümlerden ikisinin intihar olduğu konusunda şüpheleri olduğunu rapor etti. Bu ölümler konusunda bağımsız bir soruşturma yapılmazsa silahlı kuvvetlere yapışan ''zorbalık'' yaftası kolay kolay çıkmayacak.'''' Times gazetesi de, aynı konuya vurgu yapıyor ve Komite''nin, ölen acemi askerlerin ailelerinin soruşturma yapılması isteğine bir yanıt vermediğini belirtiyor. Daily Telegraph ise Komite''nin tavsiyelerini olumlu buluyor ancak orduya katılma yaşının 16''dan 18''e çıkarılmasını anlamsız buluyor ve soruyor: ''''16 yaşındaki gençler evlenebiliyor, pekçok işte çalışabiliyor. Neden orduya katılamasınlar?'''' IRAK''TAKİ KOALİSYON ASKERLERİ Times gazetesinin diplomasi editörü Richard Beeston''ın bugünkü yazısında konu Irak''taki koalisyon askerleri. ''''Gönüllü koalisyonda saflar zayıflıyor'''' başlıklı yazısında Beeston, Irak savaşının üzerinden neredeyse iki yıla yakın zaman geçmişken koalisyona destek veren ülkelerin birer birer cepheden ayrılmayı seçtiğini ifade ediyor. Amerika Birleşik Devletleri ordusunun kapasitesini zorladığı bir dönemde Hollanda, Ukrayna ve Polonya gibi başlıca müttefiklerin Irak''ı terk ettiklerini belirten yazar şöyle devam ediyor: ''''Irak''ta küçük bir birliği olan Portekiz geri çekildi. Üç bin askeri olan İtalya hükümeti, bu ay başında bir İtalyan gizli servisi ajanının Amerikan askerleri tarafından öldürülmesinin ardından askerlerini geri çekmesi için kamuoyu baskısı altında. Bir dönem asker sayısı bin beş yüze ulaşan Hollanda, bu hafta görevi İngilizler''e devrederek çekildi. İngiltere asker sayısını azaltmayı umarken ek birlikler göndermek zorunda kaldı. Koalisyon için en büyük sıkıntı ise, Bağdat bölgesinde görev yapan iki ülkenin durumu. Ukrayna ilk grubu geri çekerken kalan askerler de altı ay içinde Irak''tan ayrılacak. Aynı bölgedeki Polonya askerlerinin sayısının da yarıya indirileceğinin işaretleri geldi. Görünen o ki, koalisyona destek veren ülkeleri, kalıcı hükümeti belirleyecek olan ve Aralık ayında yapılması planlanan seçimlerden sonra Irak''ta tutmak kolay olmayacak.'''' ''''DÜNYA BANKASI''NIN ÜSTLENDİĞİ GÖREVE GEREKEN ÖNEMİN VERİLMİYOR'''' Guardian gazetesindeki makalelerden birisinde ise ekonomik cephede verilen bir savaş mercek altına alınıyor. Nobel ödüllü ekonomi profesörü Joseph Stiglitz''in kaleme aldığı yazı, Dünya Bankası''nı ve James Wolfensohn''dan sonraki başkanın kim olması gerektiğini değerlendiriyor. Dünya Bankası''nın üstlendiği göreve gereken önemin verilmediğini savunan yazar, ihtiyaç duyan ülkelere verdiği madd3 yardımın yanı sıra Dünya Bankası''nın gelişmekte olan ülkelerde eğitim ve sağlığa da yatırım yaptığını belirtiyor. Wolfensohn''un görevinden ayrılmak istediğini hatırlatan Stiglitz, seçilecek yeni başkanın büyük önemi olduğunu ifade ediyor. Stiglitz, yazıda şunları yazıyor: ''''Bundan 60 yıl önce varılan bir anlaşmaya göre Dünya Bankası''nın başkanı Amerikalı, Uluslararası Para Fonu IMF''nin başkanı ise bir Avrupalı oluyor. Yani, Dünya Bankası''nın başkanı Amerika Birleşik Devletleri Başkanı tarafından atanıyor, IMF''nin patronu ise Avrupalılar''ın belirlediği bir isim oluyor. Amerika''da Başkan''ın atamaları Senato tarafından da onaylanmak zorunda, ancak Dünya Bankası Başkanı''nın atanması Kongre''de tartışılmaktan bile muaf.'''' ''''DÜNYA BANKASI''NIN BAŞARISI, BAŞKANININ GÜVEN VERMESİNE BAĞLI'''' ''Kendi içlerinde şeffaf işlemeyen bu tür kurumların verecekleri demokratikleşme tavsiyeleri ne kadar ciddiye alınabilir?'' diye soran Joseph Stiglitz, Dünya Bankası Başkanı''nın neden sadece Amerikalılar arasında arandığını ve bu işin neden kapalı kapılar ardında yapıldığını da sorguluyor. Yazı şöyle devam ediyor: ''''Başkanlık için adı geçen iki kişi, Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz ve Hewlett Packard şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı Carleton Fiorina. Ne Wolfowitz''in ne de Fiorina''nın ekonomik gelişme ve mal3 piyasalar konusunda tecrübesi var. Dünya Bankası''nın başarısı, başkanının güven vermesine bağlı. Bu işi yapabilecek birinci sınıf isimler var. Eski Meksika lideri Ernesto Zedillo, eski Brezilya Merkez Bankası Başkanı Arminio Fraga ve kurumun eski başkan yardımcısı Kemal Derviş. G7 ülkelerinin demokrasi söylemlerini harekete geçirme zamanı gelmiştir. Irak savaşı öncesinde Amerika Birleşik Devletleri''nin, ''acil tehdit'' savlarına direnirken haklıydılar. Buradaki savaş da bunun kadar önemli. Gelişmekte olan ülkelerdeki milyarlarca kişinin yaşamı, yoksullukla savaşa bağlı. Bu savaşta doğru generali seçmek savaşı kazanmayı garanti etmeyecek elbette ama yanlış seçim başarısızlık olasılığını arttıracaktır.'''' ''''EURO KABUL EDİLDİ ANCAK HİÇ SEVİLMEDİ'''' Ekonomi, Daily Telegraph''ın da yorum yazılarından birisinin konusu. ''''Ne sevildi ne güvenildi'''' başlıklı yazı, Avrupa Birliği''nin tek para birimi euronun serüvenini ve üye ülke halkları arasındaki güvensizliği aktarıyor. ''''Euro banknotları ve bozuklukları eski Frank, Mark ve Pesolar''ın yerini alalı üç yılı aştı. Euro kabul edildi ancak hiç sevilmedi'''' diye başlayan yazı Brüksel''de açıklama yapan Avrupa Birliği yetkililerinin, üye ülkelerde tek para birimine tüketici güveninin yerleşmediğini itiraf ettiklerini aktarıyor ve şöyle devam ediyor: ''''Sebebi açık. Avrupa Birliği''nin 350 milyonluk nüfusu aptal değil. Euroya güvensizliğin başlıca üç nedeni var. Birincisi banknotların kendisi. Euro uluslararası bir proje. Bu nedenle banknotlarda ulusal semboller kullanılmadı. Hiç olmayan köprüler, hayali kemerler süslüyor euroyu. Tüketiciler, hayal3 varlıklara güven duymuyorlar. İkinci neden, euroya geçişin masraflı olması. Özellikle birliğe yeni üye olan ülkelerde nüfusun yüzde 71''i, euronun fiyat artışlarını da beraberinde getireceğini düşünüyor. Haksız da değiller. eski üyeler de bu sorunla karşı karşıya kalmıştı. Fransa''da yapılan bir araştırma 2002 yılında fiyatların yüzde 10 arttığını ortaya koydu. Üçüncü neden ise, tek kalıptan çıkan elbisenin her bedene uymayacağı. Örneğin İrlanda ekonomisi büyüyor, Almanya''da ise yavaşlama var. Tek para birimi farklı ekonomilerin ihtiyaçlarını karşılayamaz.'''' Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 11:17

İLGİLİ HABERLER