Medya
  • 8.5.2006 10:26

AVRUPA BASININDA BUGÜN

LONDRA - Avrupa basınında bugün, İngiltere'de Tony Blair ve Fransa'da Dominique de Villepin'i bekleyen zor hafta, Almanya'da okullarda öğrencilere üniforma giydirilmesi tartışmaları ve Polonya'da Cuma günü kurulan aşırı sağ milliyetçi koalisyonun neden olduğu kaygılar başlıkları öne çıktı.
BBC'nin Türkçe internet sitesi "http://www.bbc.co.uk/turkish/" adresinde yer alan basın özetlerine göre, Financial Times, "İşçi Partisi karmakarışık, Blair kontrolü ele geçirmeye çalışıyor" manşetini atarken, Daily Telegraph da, "Başbakanlık, Blair'i devirmeye yönelik komployu kınadı. İşçi Partisi savaşta" manşetini kullandı. Sağ kanat Daily Telegraph'a göre geçen haftaki yerel seçim hezimeti ardından bayrak açan bir grup İşçi Partili milletvekili, partide bu kuşağın en büyük iç çatışmasını başlattı. Gazete önce, hafta sonunda basında çıkan, "Bir grup milletvekili, Blair'in geçen yılki genel seçim öncesinde verdiği istifa sözünü tutup, yerini Maliye Bakanı Gordon Brown'a bırakacağı tarihi belirlemesi için imza kampanyası başlattı" haberlerini hatırlatarak, "Yeni İçişleri Bakanı John Reid ise, Başbakanı devirme girişimlerinin ardında, onun yeni İşçi Partisi adı altında topladığı politikalarını beğenmeyen eski İşçi Partisi yandaşlarının olduğunu söyledi ve 'Bu parti artık geriye dönemez' diye konuştu. İşçi Partisi'ndeki çatışma, Blair'in ilk yıllarındaki sıkı parti disiplininden eser kalmadığını gösteriyor" yazdı. Sol eğilimli Guardian ise, karşılıklı sert suçlamalarla geçen birkaç gün ardından Blair taraftarlarının, Brown taraftarlarına "Sizin yüzünüzden bu hafta sonu, gelecek seçimi kaybettiğimiz hafta sonu olarak anılacak" diye çıkıştığını aktardı. Öte yandan Almanya'dan Berliner gazetesi dün 54 yaşına basan Tony Blair'e biran önce pes etmesini öğütleyerek, "Gerçi başbakanlıktan ayrılırsa ne yapacağı belli değil. Emekli olmak için fazlasıyla genç. AB'de ona iş vermezler. ABD'de başkan adayı olması da, şartlar yüzünden mümkün değil. Ama eğer kendi isteğiyle gitmezse, yakında buna mecbur kalabilir. Oysa liderliği Eylül ayında Gordon Brown'a devretse, belki bu cömert davranışı yüzünden onu BM Genel Sekreteri bile yaparlar" ifadelerine yer verdi.
Fransa'da yayımlanan Liberation, geçen hafta bir rakiplerini karalama skandalıyla sarsılan Başbakan Dominique de Villepin'e baskılar artsa da, Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın ondan vazgeçmeyeceği, fırtınanın dinmesini bekleyeceği tahmininde bulundu. "Ama" diye devam ediyor gazete, "Bakalım bu mümkün mü?" Başbakan de Villepin, aralarında İçişleri Bakanı Nicolas Sarkozy'nin de bulunduğu bazı politikacıları karalamak için haklarında sahte suçlamalarla soruşturma açmakla suçlanıyor. Kendisi iddiaları kesinlikle reddediyor. İngiliz Financial Times, Paris'te istifa spekülasyonlarının arttığını, İçişleri Bakanı Sarkozy'nin bir sözcüsünün de "Başbakanlık önerilirse kabul edebilir" mesajı verdiğini yazdı.

ALMANYA'DA ÇARŞAF TARTIŞMASI
Alman basınından Die Welt Am Sonntag gazetesinde, dün yayımlanan bir söyleşiyle başlayan bir tartışma var. Alman Adalet Bakanı Brigitte Zypries, Bonn'da okula çarşafla geldikleri için uzaklaştırma cezası alan 2 öğrencinin durumuna değinerek, "Bu tür çatışmaları önlemenin yolu, herkese üniforma giydirmek. Böylece hem çarşaf sorunundan, hem de sosyal farklılıklardan doğan sorunlardan kurtuluruz" ifadelerine yer verdi. Frankfurter Rundschau, bakanın önerisinin yabana atılmaması gerektiği görüşünde. "Bu ülkede bu tür tartışmalar hep gelir, otoriterlik suçlamaları Nazi dönemine dayanır, orada da durur," diyen Frankfurter Rundschau, bu kez önerinin sosyal boyutu yüzünden tartışılmaya değer olduğunu yazdı. Die Tageszeitung ise, aynı fikirde değil. "Bakanın önerisi, bilgisayarı çekiçle tamir etmeye benziyor" diyen gazete, bunun küçük bir olay olduğunu, ayrıca öğrenciler arasındaki sosyal farklılıkların sadece kıyafetle değil, cep telefonu ya da MP3 çalarlarla da dile getirdiğini hatırlattı. Gazete, "Bakan bundan sonra da tüm öğrencilere tek tip MP3 çalar ya da tek tip saç kesimi mi önerecek?" diye sordu.
Fransa'dan Le Monde, "Polonya'da tehlike" başlığıyla duyurduğu haberinde, Polonya'da Cuma günü kurulan muhafazakar-popülist-aşırı sağ milliyetçi koalisyonun, kaygı yarattığını yazdı. "Sovyet kontrolü altında 40 yıl önce kaybolan ultra-milliyetçi anti-Semitik güçler yeniden sahneye çıkıyor. Polonya siyaseti, savaş öncesindeki alışkanlıklarına geri döner görünümünde. 2000 yılında, Avusturya'da aşırı sağcı Jörg Haider hükümete katıldığında, bu ülkeye yaptırımlar uygulanmıştı. Şimdiyse AB hiçbir şey demiyor. Birlik yorgun; öfkelenme kapasitesini bile yitirecek kadar yorgun."
Financial Times'ın iç sayfalarındaki bir habere göre, ABD, İran'a fiilen mali yaptırım uygulanması için Avrupalı hükümetler, bankalar ve şirketleri ikna etmeye çalışıyor. Benzer taktiklerin geçen yıl Kuzey Kore'ye karşı da kullanıldığını anımsatan gazete, "UBS ve Credit Suisse gibi bazı bankalar, yasa dışı işlemlere aracı olurlarsa şöhretleri sarsılır endişesiyle, İran ile ilişkilerini geçen aylarda kesti. Amerikalılar'ın onları ikna etmekte önemli rol oynadığı söyleniyor" ifadelerine yer verdi.
ABD Başkanı George Bush'un, sivil istihbarat örgütü CIA'in başına asker başkan atama girişimi yüzünden aldığı yoğun eleştiriler, bugün pek çok gazetede yer aldı. Bush'un kendi partisinden olan, Temsilciler Meclisi İstihbarat Komisyonu Başkanı Pete Hoekstra, "Michael Hayden işinde ne kadar iyi olursa olsun, göreve bir generali seçmek hem buradaki CIA kadrolarına, hem de dünya çapındaki ajanlara yanlış mesaj olacaktır" dedi. Guardian ise okuyucularına, Başkan Bush ile dün bir Alman gazetesinde yapılan mülakatı aktardı. "Bild Am Sonntag'da, başkanlığının en büyük başarısının, zaferinin ne olduğu soruldu Bush'a. Başkan Bush yanıtladı: 'Pek çok olağanüstü an yaşadım, en olağanüstüsünü seçmek zor. Ama herhalde, gölümde balık tutarken, 3 buçuk kiloluk tatlı su levreğini yakaladığım andı."
Independent gazetesi, Avrupa Şampiyonlar Ligi hayalleri beklenmedik bir şekilde sönen İngiliz futbol takımı Tottenham Hotspurs, ya da kısa adıyla Spurs'ın Avrupa'da oynayabilmek için ligin son günü olan dünkü maça büyük önem verdiğini hatırlatarak başladı haberine. Ancak maçtan bir gece önce yedikleri yemek 10 futbolcuyu birden zehirleyince, zafer umutları suya düşmüş. Takımın yöneticileri, yine de sahaya çıkan ancak varlık gösteremeyen oyuncularının rakiplerince zehirlendiğine inanmadıklarını söylüyor. Ama yine de 5 yıldızlı Marriott oteline dava açıp açmama konusunu bugün ele alacaklar. Bu arada polis de, olayla ilgili soruşturmasını sürdürüyor.
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 06:04

İLGİLİ HABERLER