
AVRUPA BASININDA BUGÜN
LONDRA - Avrupa basınında bu sabah, Ukrayna ve Belarus'ta yapılan seçimin yankıları ve Fransa'da yeni çalışma yasaları hakkında süregelen tartışmalar ve Blair'in dün Avustralya'da görevden ayrılma planlarına dair yaptığı açıklamalar öne çıktı.BBC'nin Türkçe internet sitesi "www.bbc.co.uk/turkish" adresinde yer alan basın özetlerine göre, Financial Times, Ukrayna'da Turuncu Devrim liderlerinin sandıkta yenilgi aldığını gösteren ilk sonuçlar için "Ukrayna'da seçim şoku" manşetini attı.
Cumhurbaşkanı Yuşçenko'nun durumunu 'küçük düşürücü bir yenilgi' olarak ifade eden gazeteye göre, "Moskova yanlısı eski tüfekler, ülke içinde batı ve doğu arasındaki bölünmüşlük haline son vermeyi vaat ediyor"
Times, "Ukrayna lideri, başbakanlık için ya görevden aldığı kadını ya da iktidardan indirdiği adamı seçmek zorunda" yazdı. Gazeteye göre, koalisyon için bu seçeneklerin her ikisi de hoş değil. Gazete başyazısında da, "Sonuçlar iki gerçeği ortaya koyuyor. Öncelikle çok şey vadeden Turuncu devrim, umutları karşılayamadı. İkinci olarak parlamentodaki nihai dağılım ne olursa olsun, Ukrayna hizip çekişmelerinin ve dış baskıların hakimiyetinde kalacak" ifadelerine yer verdi.
Belarus'ta muhalefetin geçen haftaki cumhurbaşkanlığı seçimi sonuçları aleyhinde eylemleri sürüyor.
İspanya'da El Mundo, "Olaylarda kan dökülmeden ve muhalefete baskı daha da ağırlaşmadan Brüksel ve Washington'un Avrupa'nın son diktatörü üzerinde seçimleri yenilemesi için baskıyı artırması gerek" yazdı.
Çek Cumhuriyeti'nden Prava ise burada anahtarın Rusya'nın elinde olduğunu belirterek, "Avrupa demokrasileri muhalefete yardımcı olmak istiyorsa baskıyı sadece Lukaşenko'ya değil, Putin'e yönlendirmeliler ama bu çok daha zor" ifadelerine yer verdi.
Independent da başyazısında, "Brüksel Rusya'ya uzun vadede Avrupa ile ilişkilerin Lukaşenko'nun minnettarlığından daha kıymetli olduğunu anımsatmalı" görüşüne yer verdi.
Guardian'da yazan Neil Clark ise 'ciddi olamazsınız' diyerek başladığı yazısında, "Belarus'ta yaşananlar Batının insan hakları ve demokrasiye desteğinin ne denli boş olduğunu gösteriyor. Batı ne zaman bir seçimin adil olmadığını düşünüyor? Yanıt, dış politikasını Brüksel veya Washington ekseninde yönlendirmeyi reddeden bir yönetim zafer kazandığında. Pek çokları Belarus'a yaptırımların haklı olduğunu düşünebilir. Ama buradaki demokratik eksiklikler başka yerlerdekilerin yanında önemsiz kalıyor. Kimse muhalefet adaylarını sıkı kısıtlamalara tabi tutan Mısır'a yaptırımdan söz etmiyor. Türkmenistan'a da. Lukaşenko'ya verilen yüzde 83'lük desteğin ciddi olamayacak kadar yüksek olduğundan söz ediliyor. Ama kimse Gürcistan'da Mihail Saakaşvili oyların yüzde 97'sini aldığında ses çıkarmamıştı. Demokrasiyi yayma sözlerine rağmen, bağımsız insanların istedikleri toplumsal ve ekonomik yapıyı seçmesi batının istediği son şey" ifadelerine yer verdi.
"İSRAİL'DE SEÇİM YAKLAŞIYOR"
İsrailliler de Salı günü sandık başına gidecek. Guardian'a göre, bu seçim bir anlamda Başbakan Ariel Şaron'un mirası hakkında bir oylama. Gazete, "Kadima, kurucusu Şaron'un sınırları barıştan önce belirleme planı üzerine oynayarak zafere gidiyor. Likud lideri Benyamin Netanyahu yarınki seçimi Kadima'nın tek taraflı sınır çizme planı hakkında referandum olarak görüyor. Netanyahu ise sınırları çizerken toprak bırakmaya karşı. Likud'un peşinde sınırları daha da radikal biçimde çizip 500 bin İsrailli Arap'ı vatandaşlıklarından etmeyi savunan Yisrael Beytenu var. Sonuçta solda Kadima'ya sağda Yisrael Beytenu'ya seçmen kaptıran Likud, İşçi Partisi'nin de gerisinde. Haaretz gazetesi yorumcularından Gideon Levy, İsrailli seçmenlere göre amacın her şeyin başında Filistinlilerden kurtulmak olduğunu belirtiyor.
Bir sonraki parlamentoda üyelerin çoğunluğu bir yalan üzerine seçimi kazanmış olacak' diyor Levy: İsrail'in barış yolunda ortağı yoktur... Çoğunluk oyunu Filistinlileri yok sayan ırkçı bir düzenleme lehinde verecek, Kadima da Likud da, bir ölçüde İşçi Partisi de bunu savunuyor. Hiç biri adil bir barış önermiyor" ifadelerine yer verdi.
Tek taraflı sınır önerilerini eleştiren Arap Birliği, yarın Sudan'da liderler zirvesi için toplanacak. Financial Times, İsrail Filistin sorununun gündemdeki zorlu maddelerden olacağını belirterek, "İlginç bir rastlantı sonucu, Arap Birliği 1967 yenilgisinin hemen ardından yine Hartum'da toplanmış, o zaman ünlü 'üç hayır'ı açıklamışlardı: İsrail'le barışa, İsrail ile müzakerelere, İsrail'i tanımaya hayır. Şimdi ise Arap liderleri Hamas'ı barışa, müzakerelere ve tanımaya evet demeye ikna etmeye çalışacak. Ayrıca Beyrut girişimine bağlılık ifade edilecek. 2002'de açıklanan bu girişim, 1967 sınırlarına çekilirse İsrail ile barış öngörüyordu. Arap liderleri, Hamas'ın hiç değilse bu girişime destek vererek uluslararası baskıyı hafifletmesini istiyor ama Hamas bu planı benimsemeye isteksiz" yazdı.
Financial Times, birliğin her zamankinden fazla sorunla karşı karşıya olduğunu, zaten etkin olamamakla eleştirilen örgütün, birbirine bağlı bu sorunlar altından sonuca yönelik adımlarla çıkmasının zor olduğunu da belirtti.
Guardian, İran'da Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad'ın öğrenci hareketlerini sindirmek üzere üniversitelere yöneldiğini yazdı. Gazeteye göre, öğrenci liderlerinin tutuklandığı, öğretim görevlilerinin sindirildiği hareket içinde son adım ölen askerleri kampüsler içine defnetme uygulaması. Gazete haberi, "Öğrenci liderleri bunun şehit anma törenleri düzenlemek kisvesi altında aşırı dincileri üniversiteye sokmaya yönelik olduğunu söylüyorlar. Yakınlarda yaşanan bir örneğinde, Şerif Üniversitesi içinde İran-Irak savaşında ölen 3 askerin defni sırasında bunu engellemek isteyen öğrenciler, sivil giysili Besiç milisl fdtlamalara tabi tutan Mısır'a yaptırımdan söz etmiyor. Terinin saldırısına uğradı" satırlarıyla duyurdu.
"FRANSA'DA GREV HAZIRLIĞI"
Fransa Salı günü, gençlere yönelik yeni çalışma yasasına tepki olarak genel greve hazırlanıyor.
Fransa'da Le Monde, Başbakan'ın geçen Cuma sendikalarla yaptığı görüşmeyi gecikmiş bulduğunu belirterek, bunu zaman kazanma manevrası olarak yorumladı. Le Monde'a göre, "Başbakan, ateşle oynuyor".
Liberation ise durumu bir karikatür ile tasvir etti. Karikatürde, Başbakan Villepin, grev yapan işçiler ve eylemciler tarafından iki yana çekilip parçalanırken başında Chirac'ı taşımaya çalışıyor, içişleri bakanı Nicolas Sarkozy ise bacağını kapmış, ısırıyor.
Gazete başyazısında Başbakan'ın uzun vadeli bir zafer peşinde olduğunu belirterek, "Villepin tavizsiz bir tavrı benimseyerek iş akdi aleyhtarı ekibin zamanla yorulacağına ya da isyancılarla bir tutulup desteğini kaybedeceğine oynuyor. Amacı sol kanat kurumlarını sembolik bir yenilgiye uğratmak. Onlar da duruma böyle bakıyorlar zaten. Öte yandan yarınki grevin uzatılması uzun süredir görülmemiş bir toplumsal eziyet yaratacaktır. Sendikalar buna da hazır görünmüyor" ifadelerini kullandı.
Financial Times'ta yazan Wolfgang Munchau ise Villepin'i eleştirerek, "Villepin siyasi kariyerini toplumun iyiliği için feda eden trajik bir kahraman değil. Modern Fransa siyasetinde en önemli reformlardan birini allak bullak etmiş bir siyasetçi" dedi. Munchau bu görüşünü, "Fransa'daki sorun zaten sözleşmelerin tiplerinden kaynaklanıyor. Standart, sürekli sözleşmeler absürd denecek kadar fazla iş güvencesi sağlarken, diğer, sabit süreli kontratlarda hemen hiç güvence yok. Villepin'in yeni 'iş akdi' de ilk iki senede sıfır koruma, daha sonra tam koruma ilkesi getiriyor. Ama sorun da zaten geçiş noktasında başlıyor. Yani iki senelik kontrat bittiğinde, işverenin çalışana sürekli kontrat vermekten hiç bir kazancı yok. Sonuç bu nedenle sürekli kontrat değil, işten çıkarma oluyor. Villepin yeni bir sözleşme daha yaratacağına var olan sözleşmelerdeki güvenceleri reformdan geçirmeliydi. Örneğin Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nden Olivier Blanchard bunun için genel geçer bir sözleşme yapılmasını ve çalışma süresi uzadıkça güvencenin aşamalı olarak artmasını öngörüyor" şeklinde açıkladı.
"BLAİR: HATA YAPTIM"
İngiliz basınında en öne çıkan konulardan birisi Başbakan Tony Blair'in dün Avustralya'da görevden ayrılma planlarına dair yaptığı açıklamalar.
Guardian, Blair'in "Bu planı açıklamam belki de bir hataydı" sözlerini manşetten verdiği haberinde, "Blair 18 ay evvel görevde dördüncü bir dönem geçirmeyeceğini ilan ederek belki de hata yapmış olduğunu itiraf etti. Başbakan'çın görevi halefine ne zaman devredeceği söylentileri almış yürümüşken, anlaşılan Blair de kafasında bir tarih belirlemiş. Bu konuda ayrıntıları en yakın danışmanlarından bile gizliyor ama anlaşılan ayrılma tarihi, partisi içindeki isyancıların umduğu kadar erken değil" satırlarına yer verdi.
Gazetede yazan Jackie Ashley ise bu açıklamanın özellikle başbakanlık için sabırla bekleyen Maliye Bakanı Gordon Brown'a yönelik bir savaş ilanı olduğunu belirterek, "Başbakan bu açıklamayla mümkün olduğu kadar uzun süre görevde kalmayı istediğinin işaretini verdi. 'Gl fdtlamalara tabi tutan Mısır'a yaptırımdan söz etmiyor. Törevden ayrılma söylentileri hep olur, kanmayın' demeye getirdi. Aklındaki tarih anlaşıldığına göre en erken 2008. Zaten sağlık sistemi reformu bitene dek beklemek istiyormuş- topu bundan daha uzağa atamazdı. Brown şimdi hamle yapamazsa, fırsatı kaçırabilir" yazdı.
İngiltere'de Times, 1990'larda ülkeye korku salan deli dana hastalığından kurtulmanın sanıldığı kadar kolay olmayabileceğini belirterek, "Lancet Neurology dergisinde yapılan çalışmaya göre, beyni etkileyen bu hastalıktan sanıldığından çok daha fazla insan etkilenmiş olabilir. Yani bilinen 161 vakaya karılık Creutzfeld Jacobs olarak adlandırılan deli dana virüsü yaklaşık 14 bin kişide bulunabilir. Ancak bu kişiler taşıyıcı durumunda. Bu nedenle İngiltere'de havanlardaki deli dana hastalığının kökü tamamen kurutulmuş olsa da hastalığın insanlar arasında yok olması nesillerce sürebilir" ifadelerine yer verdi.
Yine Times, İngiltere'nin FBI'ı olarak adlandırılan geniş yetkili bir polis biriminin yakında faaliyete geçeceğini yazdı.
Başbakan Blair'in bugün tanıtacağı Ciddi Organize Suçlar Birimi (Soca), ülke çapında 46 adet gizli merkezden faaliyet gösterecek. Tam kapasiteye geçtiğinde dört bin mensubu olacak. Arama, el koyma, tutuklama ve sorgu alanlarında geniş yetkileri olan birimin hedefi uyuşturucu ve insan kaçakçılığı ve para aklama gibi faaliyetlerle mücadele. Birim 1 Nisan'da göreve başlıyor.
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 09:43