
AVRUPA BASININDA BUGÜN
LONDRA (İHA) - Avrupa basınında bugün, Küba'daki Guantanamo Üssü'nde kalan tutukluların hayata dönme çabaları, İran'ın nükleer programıyla ilgili son gelişmeler, Bush yönetiminin, ABD'de bazı limanların işletmesini Dubai merkezli bir şirkete verme kararıyla ilgili tartışmalar ve Yeni Türk Lirası'nın (YTL) dolar ve euro karşısında değer kaybetmesi başlıkları öne çıktı.BBC'nin Türkçe İnternet sitesi "www.bbc.co.uk/turkish" adresinde yer alan basın özetlerine göre, Independent gazetesi bugün manşetinde ABD Başkanı George Bush'a, "Dinliyor musunuz, sayın başkan?" sorusunu yöneltti. Independent ilk sayfasına 'Bush'tan Irak'ın işgalini isteyen sağ eğilimli' beş entelektüelin resimlerini de koydu.
Gazete, bu kişilerin şimdi yanlış değerlendirmelerde bulunduklarını kabul ettiklerini yazdı. 1997'de 'Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi' adlı belgeyi imzalayan entelektüellerden Francis Fukuyama da, belirtilen kişiler arasında. Fukuyama, uzun süre Irak'ın devrik lideri Saddam Hüseyin'in devrilmesini savunmuştu. Independent'ın ilk sayfasında şimdi savunduğu görüş, "Irak, Afganistan'ın yerine cihat savaşçıları için bir cazibe ve operasyon merkeziyle, eğitim alanına dönüştü. Ülkede bol miktarda Amerikan hedefi var" şeklinde yer buldu.
Eski Amerikan Savunma Bakan Yardımcısı Richard Perle de Irak'ta gidişattan şikayet ederek, "Bush yönetimi savaşta haklı, sonrasında yanlıştı. Iraklı ortaklara ihtiyacımız olduğunu anlamalıydık" dedi.
Michael Winterbottom'ın Road to Guantanamo (Guantanamo Yolu) adlı filmi, İngiltere'de sinemalardan önce bu akşam ilk kez Channel 4 Televizyonu'nda gösterilecek.
Berlin Film Festivali'nde Gümüş Ayı ödülü kazanan filmin gösterilişi öncesi Independent, 29 ay Küba'daki Guantanamo Üssü'nde tutulan üç İngiltere vatandaşıyla görüştü. Gazete; Asıf İkbal, Ruhel Ahmed ve Şefik Resul'ün kimsenin kendilerine iş vermeyeceğini ve onlara güvenmeyeceğini bildiklerini yazdı.
Ruhel Ahmed, popüler bir televizyon dizisini hatırlatıp, içinde düştüğü durumla ilgili olarak da, "Arkadaşlarım beni 'çaresiz ev kadını' olarak nitelendiriyor. İş bulmak için her şeyi yapacağım" dedi.
Daily Telegraph ise haberinde yine Guantanamo Üssü'nde tutulan bir diğer İngiltere vatandaşı Muazzam Begg'le ilgili, "Begg bir terörist miydi, yoksa masum bir işkence kurbanı mı?" sorusunu yöneltti.
Gazete Begg'in Afganistan'da çalışan masum bir öğretmen olduğunu söylediğini hatırlattı; ancak Daily Telegraph'a göre Begg, 2002'de yakalanması sonrası FBI ajanlarına, El Kaide'nin üç eğitim kampına katıldığını söylemiş. Daily Telegraph Begg'in ayrıca bu kamplarda Kalaşnikof tüfek, el bombası ve başka bazı patlayıcı maddeleri kullanmayı öğrendiğini kabul ettiğini belirtti. Amerikalı yetkililerse Begg'in bu açıklamaları baskı altında yapmadığında ısrarlı.
"KİMSE YAPTIRIM LAFINI KULLANMAK İSTEMİYOR"
Avrupa gazeteleri, nükleer programı tartışma Oyaratan İran'la ilgili son gelişmelere geniş yer ayırdı. Birleşmiş Milletler'e (BM) bağlı Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), İran'ın nükleer faaliyetleriyle ilgili bir raporu, Güvenlik Konseyi'ne göndermeyi kararlaştırmıştı.
İngiliz Times gazetesi yazarı Bronwen Maddox konseyin ilk aşamada İran'dan, uranyum zenginleştirmeyi durdurmasını ve Atom Enerjisi Kurumu denetçilerini kısa sürede ülkesine kabul etmesini isteyeceğini belirterek, "Güvenlik Konseyi daha sonra İran'ın önde gelen isimlerinin yabancı bankalardaki hesaplarını dondurabilir, İranlı diplomatlara seyahat yasağı uygulanabilir, İran'ın Dünya Kupası dahil bazı spor etkinliklerine katılması yasaklanabilir. New York'ta kimse yaptırım kelimesini kullanmak istemiyor. Kimse, Irak'a karşı uygulandığı gibi 12 yıl süren yaptırımlardan yana değil. Zira, Gıda Karşılığı Petrol programı, BM'nin en büyük yolsuzluk skandalına dönüştü" yazdı.
İspanyol gazetesi El Pais ise BM Güvenlik Konseyi'nde İran konusunda uzlaşma sağlamanın zor olacağı inancında. Gazete, Rusya ve Çin'in veto gücünü hatırlatarak; Batılı olmayan bazı ülkelerin Pakistan, İsrail ve Hindistan'la kıyaslandığında İran'a haksız davranıldığına inandıklarını yazdı. Ancak El Pais'e göre en büyük sorun, yalanları ve bazı bilgileri gizlemesi sonrası İran'ın Batı'da güvenilirliğini yitirmesi.
Alman gazetesi Der Tagesspiegel ise Berlin ve Paris'in sorunun çözümünde öncü rol oynaması gerektiği inancında. Gazete Almanya ve Fransa'nın Irak Savaşı'na karşı çıkmalarının, bu ülkelerin Tahran'la müzakerelerde ağırlıklarını arttırdıklarını savundu.
Der Tagesspiegel, Berlin ve Paris'in Londra'nın kaybettiği itibarı telafi etmesi, Washington'a da arka planda kalması yolunda tavsiyede bulunulması gerektiği kanısında.
Independent Filistinlilerin, unutulmaz rock grubu Pink Floyd'un kurucularından Roger Waters'tan, İsrail'i boykot etmesini istediklerini yazdı.
Waters, İsrail'in Tel Aviv kentinde Haziran ayında vermeyi planladığı konseri iptal etmesi için baskı altında. Bir grup Filistinli eylemci ile bazı kuruluşlar bu amaçla Waters'a mektup yazdı. Waters ise cevabında,
"Barışa inanan herhangi bir topluluk önünde çalmak beni mutlu eder. Nerede yaşıyor olurlarsa olsunlar, hayranlarım arasında ayrım yapmam. İsrailli olmak bir kişiyi insanlıktan ihraç etmez" ifadelerini kullandı.
"ABD'DE ŞOVENİZM VAR"
ABD'de Bush yönetiminin, ülkedeki bazı limanların işletmesini Dubai merkezli bir şirkete verme kararıyla ilgili tartışmalar da İngiliz basınında geniş yer buldu. Amerikan Temsilciler Meclisi Tahsisler Komitesi, kararı ezici çoğunlukla reddetmişti.
Daily Telegraph konuyla ilgili başyazısında, "Amerika'daki şovenizm" başlığını attı. Gazete, ülkedeki şoven zihniyetin, İran gibi düşman bir İslamcı devletle, stratejik açıdan çok önemli Washington'un en büyük müttefiklerinden biri arasında dahi ayrım yapamadığını yazdı.
Guardian'ın başyazısının başlığıysa, "Güvensizlik rüzgarları" şeklinde. Gazete, liman tartışmasında haklı olanın Kongre değil Başkan Bush olduğunu savundu. Dubai'yi "Körfez'in Singapur'u" olarak nitelendiren gazete, limanların işletmesinin Dubai merkezli şirkete verilmesinin, Amerika'nın güvenliğini tehdit edeceği iddialarını da 'önemsiz' bulduğunu yazdı.
Financial Times'ta ise tartışma yaratan Dubai şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı Muhammed Saraf'la yapılmış bir mülakat var.
Muhammed Saraf, tüm tartışmalara karşın limanları satmayı hiç düşünmediklerini belirterek, güvenlik konusunda iddialı olduğunu da, "Aldığımız güvenlik önlemleri en yüksek standartlarda. Amerikalı yetkililer daha fazlasını isterse, yine gerekeni yapmaya hazırız" ifadeleriyle gösterdi.
Yine Financial Times'ın bugünkü Şirketler-Piyasalar ekindeyse Türkiye'yle ilgili bir değerlendirmeye yer verildi. Gazete Türkiye'de önceki günden bu yana hisse senetlerinin ortalama yüzde 8 değer yitirdiğini, Türk Lirası'nın da Euro ve Dolar karşısında gerilediğini hatırlattı.
Financial Times'a konuşan uzmanlar öncelikle, ABD'de faiz oranlarının arttırılmasının, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için kötü olduğunu savundu.
Gazete Türkiye'yle ilgili olarak yatırımcıların aklında dış gelişmelerin olduğu, bazı iç gelişmelerin de gelecekte etkili olabileceği belirtirken, bu noktada dikkat çekilen iç gelişmelerse; Türkiye'nin cari işlemler açığı, IMF'ye söz verilen Sosyal Güvenlik reformuyla ilgili yasa tasarısının henüz meclisten geçmemesi ve Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti'nin önümüzdeki hafta dolacak görev süresinin uzatılıp uzatılmayacağı konusunda hükümetten açıklama yapılmaması şeklinde.
Financial Times Türkiye Hükümeti'nin yorgun ve bölünmüş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da her geçen gün daha da hırçın göründüğünü belirterek, "Uzmanların üzerinde anlaştıkları görüş, iç piyasalardaki durumun kötüleşmesine, dış yatırımcıların tavır değişikliğinin de eşlik etmesi halinde, Türkiye'nin önümüzdeki aylarda kendini engebeli bir yolda bulabileceği" ifadelerine yer verdi.
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 09:51