
AVRUPA BASININDA BUGÜN
LONDRA (İHA) - Avrupa basınında bugün, Irak savaşında yakınlarını kaybedenlerin İngiltere Başbakanı Tony Blair'e yazdığı açık mektup, Irak Başbakanı İbrahim Caferi'nin Türkiye ziyareti, Almanya'da ölü bir kedide kuş gribi virüsüne rastlanması başlıkları öne çıktı.BBC'nin Türkçe İnternet sitesi "www.bbc.co.uk/turkish" adresinde yer alan basın özetlerine göre, İngiliz Independent gazetesi okurlarına, yakınlarını Irak savaşında kaybeden 20 ailenin Başbakan Tony Blair'e yazdıkları açık mektubu manşetinden duyuruyor.
"Sayın Blair, bizimle görüşmekten neden korkuyorsunuz" sorusunu İngiltere Başbakanı'na yönelten asker yakınları, "Biz aşağıda imzası bulunanlar" diye başlayan mektupta, Blair'e, "Çok sayıda asker ve Iraklı bu savaşta hayatını kaybetti, savaş sonlanacak gibi de görünmüyor. Askerlerimizi eve getirmenin zamanının geldiğine hararetle inanıyoruz. Tabii bunları size yüz yüze söylemek isterdik. Sizin de bildiğiniz gibi, randevu taleplerinde de bulunduk, ama fayda etmedi. Bizi ve görüşlerimizi ciddiye almanızın zamanı geldi. Ülkenin çoğunluğunun görüşlerimize katıldığına inanıyor ve bize saygı göstermenizi istiyoruz" şeklinde seslendi.
Independent, başyazısında da, Başbakan'ın savaşın başından bu yana asker yakınlarıyla görüşmediğini, yaralı askerleri hastanede ziyaret etmediğini ve askeri cenaze törenlerine de katılmadığını anımsatarak, "İngiltere'de askerlik gönüllülük esasına dayanır, askerler savaşmak için eğitildiklerini, bunun için maaş aldıklarını kabul ederler. Ancak asker yakınları, Irak'ta durumun farklı olduğunu, çünkü bu savaşın, doğru olmayan gerekçelerle ilan edildiğini savunacaktır. Hükümetin Birleşmiş Milletler'e meydan okuyarak savaşa gitmesi ve hükümetin hukuk işlerinden sorumlu devlet bakanının savaşın hukuki temellerine ilişkin görüşünün tamamını açıklamayı reddetmesi, savaşın İngiltere yasalarına göre olmasa bile uluslararası kurallar çerçevesinde yasallığını tartışmalı hale getirmektedir. Başbakan bu görüşe katılmıyor, ama asker yakınlarının karşı görüşlerini dinleme erdemi ve cesaretine sahip olmalıdır" ifadelerine yer verdi.
Guardian gazetesi ise, Irak savaşının ABD Başkanı George W. Bush'a yönelik kamuoyu desteğini, göreve geldiği 2000'den bu yana en düşük düzeye; yüzde 34'e gerilettiğini manşetinden duyurdu.
Aynı haberinde, Zogby International adlı kamuoyu yoklama şirketinin Irak'ta görevli Amerikan askerleri arasında yaptığı anketin sonuçlarına da yer veren Guardian, "dikkat çekici" olarak nitelediği bulguları, "Amerikan askerlerinin yüzde 72'si, 2006 yılında Irak'tan çekilmeleri gerektiğini düşünüyor. Üçte birine göreyse, Amerika Irak'tan hemen çekilmeli. Ankete katılan askerlerin yalnızca yüzde 20'si, Amerikan ordusuna ihtiyaç sürdükçe Irak'ta kalınmasını savunan George Bush'la aynı fikirde. Bir diğer çarpıcı bulgu ise, 'Irak'ta bulunmalarının nedeni' sorulduğunda Amerikan askerlerinin verdiği yanıtlarda ortaya çıktı. Yalnızca yüzde 25'i, Irak'ta bulunmalarının nedenini 'Arap dünyasına model oluşturacak bir demokrasi kurmak' diye açıklarken, yüzde 80'den fazlasına göre savaşın nedeni, 11 Eylül saldırılarındaki rolü nedeniyle Saddam Hüseyin'e misillemede bulunmak. Saddam Hüseyin'in böyle bir rolünün olmadığı daha önce ortaya çıkmıştı" şeklinde özetledi.
"CAFERİ'NİN ANKARA ZİYARETİ YÖNETİMİ BİRBİRİNE DÜŞÜRDÜ"
Financial Times, Irak Başbakanı İbrahim Caferi'nin Ankara ziyaretinin Irak yönetimini birbirine düşürdüğünü yazdı.
Habere göre Caferi, ülkesinin su, elektrik ve ulaştırma altyapısının yeniden inşası konusunda Türkiye'den destek aradı. Ancak bu girişim, Bağdat'ta Cumhurbaşkanı Celal Talabani'yi kızdırdı. Caferi'nin ziyaretinin Irak hükümetine danışılmadan gerçekleştirildiğini savunan Talabani, Başbakan'ın Türkiye'yle varacağı anlaşmaların Irak'ı bağlamadığını öne sürdü.
Financial Times gazetesinin iç sayfalarındaki bir diğer haberdeyse, ABD'nin Ortadoğu'daki en önemli müttefiklerinden Suudi Arabistan'ın "dış politikasını dengeleyebilmek için gözünü Asya'ya çevirdiği" belirtildi.
Ocak ayı sonunda Çin, Hindistan, Pakistan ve Malezya'yı kapsayan ve beş uçak dolusu işadamı, hükümet yetkilisi ve Kraliyet mensubundan oluşan bir heyetle, 14 günlük bir geziye çıkan Suudi Arabistan Kralı Abdullah'ın temasları, Riyad yönetiminin dış politikasını yeniden şekillendirme konusunda en kapsamlı adımı olarak görülüyor.
Ziyaretin Hindistan ayağında Suudi Arabistan, ev sahibiyle terörle mücadele konusunda kapsamlı işbirliği sözü verirken, muhtemel Suudi yatırımları da ele alındı. Ancak, Hindistan ziyaretinin önemli bir boyutu da, Riyad'ın bölgedeki en yakın, geleneksel müttefiklerinden Pakistan'a karşı Delhi'yle ilişkilerini dengelemesi oldu.
Financial Times'a göre, Suudi Arabistan'la Çin arasında diplomatik ilişkilerin yeniden kurulduğu 1990 yılından bu yana, en üst düzeyde gerçekleştirilen Pekin ziyaretinde ise, petrol yatırımları konusunda işbirliği konuları görüşüldü.
Suudi yetkililer, Çin ile yakınlaşmanın Amerika'dan uzaklaşmak anlamına gelmediğinde ısrarlı. ABD'nin eski temsilcisi Chas Freeman da, Riyad'ın Çin'e doğru adımlarını, "Suudi Arabistan, Amerika'yla boşanmıyor, ama kendine ikinci bir eş alıyor" diye yorumladı.
Daily Telegraph gazetesi, giderek büyüyen bir ekonomiye sahip olan Hindistan'ın Çin gibi, büyük miktarda temiz ve ucuz enerjiye gereksinimi olduğuna; Washington'la pazarlıkları son aşamaya gelen nükleer enerji anlaşmasının da, Hindistan'a, "nükleer silahların yayılmasının önlenmesi anlaşmasına taraf olmadan kendisine yasaklı malzemeleri edinme olanağı" sağlayacağına dikkat çekti.
Financial Times gazetesi de, özellikle İran'ın nükleer programına ilişkin tartışmalar dikkate alındığında, Washington'un Hindistan'a yönelik tutumunun "çifte standart olarak" görüleceğinin altını çizdi.
Gazetenin başyazısında ise, "Bush'un planının muhalifleri, Washington'un Hindistan'a sivil amaçlı da olsa nükleer yakıt ve teknoloji sağlamasının, kurallara dayalı nükleer silahların yayılmasının önlenmesi rejimini baltalayacağını söylüyor. Hindistan'a kazanımlar sağlamak, nükleer silaha sahip diğer ülkeleri Hindistan örneğini izlemeye teşvik edecektir. Washington'un İran'ın nükleer silah üretme kapasitesini ortadan kaldırmak için uluslararası bir uzlaşma yaratmak istediği bu dönemde, böyle bir adım bariz bir çifte standart olarak görülecektir" ifadelerine yer verildi.
Berlin'de yayımlanan Die Tageszeitung Almanya'da, ölü bir kedide kuş gribine neden olan H5N1 virüsünün saptanmasının bazıları için şaşırtıcı olabileceğini, ama pek de bir şey değiştirmeyeceğini savunarak, "Hatta beklenen bir gelişme olarak da görülebilir. Sonuçta, neden bir kedi hastalıklı bir kuşu yakalamış ya da virüsün bulunduğu toprakta eşelenmiş olmasın ki? Kuş gribi şimdiye kadar bir kediden diğerine ya da kedilerden insanlara bulaşmadı. Belki onları biraz daha az okşamak zorunda kalabiliriz, ama bu vaka insanlarla kediler arasındaki ilişkiyi etkilemeyecektir" yazdı.
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 09:54