Medya
  • 2.9.2005 11:37

AVRUPA BASININDA BUGÜN...

LONDRA (İHA) - İngiltere''de yayınlanan Daily Telegraph''ın iç sayfalarındaki bir haber ''''AB bakanları Türkiye''yi konuşmak için toplanırken tehditler, ağız dalaşları'''' başlığını taşıyor. Gazeteye göre birliğin dışişleri bakanlarının dün Galler''de başlayan toplantısında Fransa, Almanya, Türkiye ve ''Kıbrıs''lı siyasetçiler arasında sahne arkasında tehditler, uyarılar ve karşı uyarılar uçuştu. Gazete özetle şöyle devam ediyor: ''''Ancak kimse safları bozup, 3 Ekim''de başlayacak müzakereleri tehlikeye atmaya hazır görünmüyordu. Avrupa Komisyonu, Gümrük Birliği anlaşması gereği Kıbrıs gemi ve uçaklarına giriş izni vermesi gerektiğini Türkiye''ye defalarca söylemişti. Ancak AB liderleri bunu müzakerelere başlanması için bir koşul yapmadı. Türkiye Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de limanların açılmasının, yalnızca AB''nin tam üyelerinden beklenen bir koşul olduğunu vurguladı.'''' İngiliz Daily Telegraph ve diğer Avrupa gazetelerinde dikkat çeken bir nokta, Kıbrıs Rum gemilerine limanların neden açılmadığı konusunda Türkiye''nin itirazlarına değinilmemesi. Aynı şekilde Kıbrıslı Türklerin adı da haberlerde genellikle geçmiyor. İngiltere''de yayınlanan Financial Times''daki habere göre ''''AB bakanları Türkiye''ye, ''Kıbrıs''la ilişkileri ilerletme baskısı yapıyor.'''' Haberde şöyle deniyor: ''''AB dışişleri bakanları dün Türkiye''ye, Kıbrıs''la tam diplomatik ve ticari ilişki kurma adımları atarak, müzakerelerin önündeki engelleri kaldırma baskısı yaptı. Newport''taki toplantıya katılan bakanlar, bir yandan Türkiye''ye bu konudaki baskıyı artırırken, diğer yandan da görüşmelerin başlamasını tehlikeye atmayacak bir formül üzerinde çalışıyor. Bir Avrupalı diplomat, ''Eğer müzakereler başlarsa AB''nin elinde, Türkiye''nin sözünde durmasını sağlamak için önemli bir koz olacak'' diyor.'''' Ancak Türkiye''ye Kıbrıs''tan başka konularda itirazlar olduğunu söyleyen gazeteler de var. Avusturya''dan Die Presse, Avusturya hükümetinden gelen, ''Türkiye''ye tam üyelik yerine alternatifler önerilmesi'' teklifini Avrupalı dışişleri bakanlarının kaale almamasını kınıyor. Gazeteye göre dünkü toplantıda Avusturyalı Bakan Ursula Plassnik''in girişimi dışlandı. Die Presse''ye göre bu karar ''şüpheye açık''. Nedenini gazetenin satırlarından özetle aktaralım: ''''Çünkü AB, Türkiye''ye, Hırvatistan''a olduğundan daha yumuşak davranıyor. Bu çok sorumsuzca bir hareket. AB, içinde olduğu krize bakmadan, dev ve tam anlamıyla istikrarlı olmayan bir ülkeyi kabul etme sözü veriyor. Müzakerelerin açık uçlu olduğu güvencesi de yeterli değil. Bu sözlere güvenecek kimse kaldı mı?'''' ''''PAMUK TARTIŞMASI SÜRÜYOR'''' İngiltere''deyse Independent, Türkiye''nin Avrupa umutlarını, ifade özgürlüğü tartışmasının gölgelediğini iddia ediyor. Gazetenin bu tartışmadan kastı, 3 gündür yakından izlemekte olduğu Orhan Pamuk davası. Pamuk hakkında, bir İsviçre gazetesinde yayınlanan Kürtler ve Ermenilerle ilgili sözleri yüzünden dava açılmıştı. Gazete bu konuda görüşüne başvurduğu İngiltere''nin eski Avrupa Bakanı, milletvekili Denis MacShane''in şu sözlerini aktarıyor: ''''Türk yetkililerin bu büyük Avrupalı yazara eziyet etmeye çalıştıkları haberini duymak, İngiltere ve Avrupa''daki Türkiye taraftarlarının tümü için derin bir darbedir. Avrupa Komisyonu, Pamuk hakkındaki suçlamaların geri alınması için Türkiye''ye lobi yapmalıdır. Ben de Türkiye''nin AB ile üyelik müzakerelerine başlama hakkını savunmaya devam edeceğim. Ama eğer yetkililer, bu büyük Avrupalı yazara saldırmaya devam ederse, Türkiye''nin büyük destekçisi olanlardan pek çoğumuz, fikirlerimizi değiştirmeye mecbur kalacağız.'''' Daily Telegraph''taki bir izlenim yazısıysa, Pamuk davasına başka bir yorum getiriyor. Gazetenin Çamlıhemşin''den bildiren muhabiri Amberin Zaman, Türkiye''deki AB karşıtı hareketi şöyle değerlendiriyor: ''''AB karşıtı kampın güçlendiğinin bir işareti de, İstanbul''daki bir savcının bu hafta ülkenin en tanınan yazarlarından Orhan Pamuk''a, Türklüğe hakaret etmekten açtığı dava. Bazı Batılı diplomatlar bu olayın zamanlamasının, yani AB dışişleri bakanları toplantısının hemen öncesine rastlamasının, Türkiye''nin üyeliğini sabote etmek isteyen Avrupa karşıtı koalisyonun bazı unsurları tarafından planlandığı görüşünde. Aynı güçlerin, Türkler ile Kürtler arasındaki gerginliği de alttan alta körüklediği düşünülüyor.'''' ''''KIBRIS BAHANE'''' Türkiye yorumlarının sonuncusu, Financial Times yazarı Philip Stephens''dan. ''''Avrupa, Türkiye''yi reddederek dünyadan elini ayağını çekemez'''' başlıklı bu makale gazetenin yorum sayfalarında yer alıyor. Philip Stephens üst düzey bir Avrupalı diplomata dayanarak, üyelik müzakerelerine zamanında başlanması şansının ''yarı yarıya'' olduğunu söylüyor. Yazar, Türkiye''ye Fransa, ''Kıbrıs'', Avusturya ve Almanya''dan gelen itirazları sıraladıktan sonra, şöyle devam ediyor: ''''Türkiye''nin de kendi kırmızı çizgileri var. Eğer AB, tam üyelik yerine başka bir şey önerebileceğini ortaya koyan bir deklarasyon yayınlarsa, Türkiye müzakerelerden çekilir. Ayrıca iç politikadaki durum, Başbakan Erdoğan''ın Kıbrıs''ı koşulsuz tanımasına izin vermez. Ne de olsa adada BM destekli siyasi çözüm şansını yok edenler, Rumlardı. Ama aslında tüm bu tartışmalar asıl meseleyi gizleyen bir sis perdesinden başka bir şey değil. Bütün bunların altında yatan siyasi gerçek şu ki, birlikte pek çok hükümet, Türkiye''nin üyeliği konusunda asla ikna olmadı. Pek çoğu için AB bir Hıristiyan tabyası, Müslüman kalabalıkları dışarıda tutan bir kale olarak kalmalıydı. Ötekilerse genişlemeye olan kamuoyu tepkisi yüzünden paniğe kapıldı. Her türlü genişlemeye kapılarını kapatmak istiyorlar. Gözlerini kaparlarsa, dünya onlardan uzak durur sanıyorlar. Ama genişlemeyi askıya almak, kapıyı kapatmanın da bir bedeli olmayacağı aldatmacasına teslim olmaktır. Balkanlar''a bakın. Ya bu ülkeleri de birliğe alacaksınız, ya da 10 yıl öncesinin karmaşasına geri döneceksiniz. Karşınıza ya elektrikçi olarak, ya da mülteci olarak gelecekler. Aynı şekilde Türkiye''yi de başınızdan atamazsınız. Daha önce sözünü ettiğim diplomat, bana AB liderlerinin Türkiye''yle ilişkilerin stratejik sonuçları hakkında bir kere bile ciddi bir tartışma yapmadığını söyledi. Safça, hafızası onu yanıltıyor sandım. Ama sonra yine onun kadar deneyimli bir başka diplomat bir sessizlik komplosu olduğunu doğruladı. Yorgun bir kabullenmişlikle, AB zirvelerinde jeopolitikaya girilmediğini söyledi. Anlaşılan bu liderler durmadan buluşuyor, ama durup konuşmuyor.'''' Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 11:12

İLGİLİ HABERLER