Gündem
  • 28.4.2003 14:26

AVRUPA PARLAMENTOSU'NDA ''ÇİRKİN RAPOR'' YARIN TARTIŞILIYOR

Avrupa Parlamentosu Dışişleri Komisyonu (AFET), Hollandalı Hıristiyan Demokrat Grup üyesi parlamenter Arie Oostlander tarafından hazırlanan yıllık Türkiye Raporu'nu ve bu rapora bağlı karar tasarısını yarın görüşecek. Söz konusu karar tasarısının değiştirilmesi amacıyla verilen 300'e yakın değişiklik önergesinin görüşülmesinin ardından, yapılacak oylamayla tasarıya son halinin verilmesi ve onay için Genel Kurul'a gönderilmesi bekleniyor. TASARININ İÇERİĞİ Türkiye karşıtı tavır ve görüşleriyle tanınan Oostlander'in bu yaklaşımını raporuna ve karar tasarısına da geniş ölçüde yansıttığı, ''Kemalist felsefenin, Türkiye'nin AB üyeliğine engel oluşturduğunu'' savunduğu görülüyor. Karar tasarısında, 3 Kasım seçimlerinde güçlü bir çoğunlukla iktidar olan AK Parti'nin, reformları gerçekleştirme alanında büyük sorumlulukları olduğu, bugünkü TBMM'nin seçmenin sadece yüzde 55'ini temsil ettiği belirtiliyor ve seçimlerde uygulanan yüzde 10 barajı eleştiriliyor. ''Devletçilik, ordunun güçlü rolü, dine karşı çok katı tavır gibi yaklaşımlara öncelik veren Kemalizm felsefesi, Türkiye'nin AB'ye katılımına köstek oluşturuyor'' gibi ifadelerin yer aldığı tasarıda, ''Kıbrıs sorununa çözüm bulunmasının, Türkiye-AB ilişkileri açısından temel önemde olduğu'' görüşü savunuluyor. Tasarıda, Türkiye'deki devlet yapısında çok kökten değişiklikler yapılması gerektiği savunuluyor. ''AB'nin siyasi değerlerinin, Yahudilik ve Hıristiyanlık kültürüne dayandığı, ancak bu değerlerin İslam ağırlıklı bir toplum tarafından da kabul edilebileceği ve savunulabileceği'' yazılan tasarıda, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, Türk halkı tarafından güvenilir bir kurum olarak görülmesi eleştiriliyor. Tasarıda, MGK ve RTÜK gibi kurumların kaldırılması da isteniyor. Türkiye'nin milliyetçi ve laik yaklaşımlarının AB modeliyle uyumlu olmadığı ileri sürülen tasarıda, ''bu engelleri ortadan kaldıracak yeni bir anayasa ihtiyacı'' olduğu iddia ediliyor. Tasarıda, Kıbrıslı Türklerin ve Türkiye'nin ''cesur kararlar almaları'', Ermenistan'a ambargoya son verilmesi, Türk ve Ermenilerin geçmişteki sorunları aşmak için diyalog kurmaları gibi istekler de yer buluyor. DEĞİŞİKLİK ÖNERGELERİ Oostlander tarafından hazırlanan karar tasarısının çeşitli değişikliklere uğratılması için verilen önergelerin çoğunde Kemalizm'e ilişkin ifadelerin ''silinmesi'' isteniyor. Bazı önergelerde ise bu ifadeler yerinde bırakılırken, terörist Abdullah Öcalan'ın tekrar yargılanması, Leyla Zana'nın serbest bırakılması, Anayasa Mahkemesi'nin HADEP konusundaki kararının iptal edilmesi ve sözde Ermeni soykırımının tanınması gibi öneriler getiriliyor. DEMİRALP: "KEMALİZMİ ANLAMAMIŞ" Türkiye Raporu ve bu rapora bağlı karar tasarısı konusunu değerlendiren Türkiye'nin AB nezdindeki Daimi Temsilcisi Büyükelçi Oğuz Demiralp, Türk kamuoyunun tepkilerinin doğal olduğunu, raportörün bunu görmesi gerektiğini söyledi. Hollandalı Hıristiyan Demokrat parlamenter Arie Oostlander tarafından hazırlanan yıllık Türkiye Raporu hakkında, Belçika'da yayımlanan bir Türk dergisine demeç veren Büyükelçi Demiralp, ''Oostlander, Kemalizm konusunu tamamen yanlış anlamıştır. Türklerin tepki göstermesi doğaldır. Cumhuriyet'in temel ilkelerine ve laiklik ilkesine sahip çıkarız. Türk kamuoyunun tepkisi de bu konudaki bilincin işaretir. Umarım raportör bunu görecektir'' dedi. Demiralp, rapora ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: ''Bir taslak rapor söz konusudur. Bu raporu ve karar tasarısını hazırlayan Hollandalı parlamenteri hepimiz tanıyoruz. Büyük ölçüde subjektif bir rapor söz konusudur. (Önemsiz) dememek ama kendi boyutları içinde algılamak lazım. Bu tür taslak raporlar, ciddi oldukları ölçüde ciddiye alınırlar. Avrupa Parlamentosu, tutarlılık ve süreklilik içinde davranan bir organ ise ortaya çıkacak nihai raporun, geçen yılki raporun devamı olması, bir ilerleme raporu olması lazım. O zaman ciddiye alınır. Kemalizm konusunda raportör büyük bir yanılgı içindedir. Bunu gören pek çok başka parlamenter vardır. AB Komisyonu temsilcisi de raportörü eleştirmiştir. Rapor ve karar tasarısı henüz taslak aşamasındadır. Bu rapor, Türkiye'nin AB'ye katılım sürecinin bir parçası değildir. Avrupa Parlamentosu'nun bir ürünü olduğu için belirli bir önemi vardır. Ciddi olduğu ölçüde, tarafımızdan ciddiye alınacaktır.'' Büyükelçi Demiralp, Türkiye'ye yönelik ''objektif ve subjektif eleştiriler'' olduğunu belirterek, şöyle konuştu: ''Bu eleştirilerin kimlerden kaynaklandığına bakmak gerekiyor. Objektif eleştiriler var. Türkiye'nin, insan hakları ve demokrasi alanındaki mevzuatından kaynaklanan ve bunların uygulamasındaki eksikliklere yönelik eleştiriler... Bunları biz kendimiz de yıllardır görüyoruz. Daha önce de görmemiz gerekirdi, çünkü Türkiye 1950'lerden beri Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne taraftır. 50 senedir bu sözleşmeyi uygulayan bir ülke olmak durumundadır. Bunların çoktan aşılmış olması gerekirdi ama maalesef, kendimize özgü nedenlerle bunları henüz tamamen aşamadık ama aşma yolundayız. Bir de subjektif eleştiriler var. Bazı ülkelerin, kendi ulusal çıkarları temelinde yaptıkları eleştirilerle birtakım önyargılara dayalı eleştiriler... Ortaçağ'dan kalma, din ve ırk farkına dayalı önyargılar var. Bazı siyasi platformlarda bunlar hala ifade buluyor, Türkiye'nin AB ile bütünleşmesine engel olarak gösterilmeye çalışılıyor. Bunlar da kabul edilemez şeyler, karşı mücadele gerekiyor.'' Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:53

İLGİLİ HABERLER