Modern Türk astronomisinin bahtsız temsilcileri üniversitelerine yeni bir teleskop satın alabilmek için ödenek peşinde koşadursunlar, tarihte astronominin temellerini atan Türk ve Arap bilginleri dünyamızın 380 bin kilometre uzaktaki uydusu üzerinde çoktan ölümsüzleştiler bile. Gök gözlemleri ve hesaplamaları alanında günümüzde ulaşılan büyük bilgi birikimine önemli katkılarda bulunmuş bir çok Müslüman bilim adamının adı, onların değerini iyi bilen Batılı bilginlerce dünyamızın uydusu üzerindeki çeşitli yer şekillerine verilmiş. Ahmet İbn-i Kesir, Mustafa Kemal Atatürk, Fatih Sultan Mehmet, Ali Kuşçu, Uluğ Bey ve Nasıreddin-i Tusi, halen çeşitli ay haritalarında yer alan Türk adlarından yalnızca bir kaçı...
Bir çok kavim tarafından binlerce yıldır çıplak gözle düzenli olarak sürdürülen ay gözlemleri, İtalyan bilgini Galileo Galilei'nin 1610 yılında ilk teleskobu yapmasıyla birlikte daha etkin biçimde yürütülmeye başlandı. Teleskobun keşfinin ardından Doğu dünyasına büyük fark atan Avrupalı astronomlar, 17. yüzyıldan itibaren de Ay yüzeyinin ilk ayrıntılı çizimlerini gerçekleştirdiler.
Teleskopların büyütme kapasiteleri gelişip Ay'a yönelik gözlemler arttıkça, dünyamızın uydusu üzerine yazılmış bilimsel makalelerde de giderek ''ortak bir dil'' kullanma ihtiyacı doğdu. Ay'daki yer şekillerini evrensel bir terminoloji ile birbirinden ayırmak gerektiğini farkeden Batılı bilginler, 18'inci yüzyıldan itibaren, varlığını saptadıkları her yeni coğrafi oluşuma çeşitli alanlarda öncü kabul ettikleri kişilerin adlarını vermeye başladılar.
20'nci yüzyıla gelindiğinde ise, ''Ay'ın kodlanması'' çalışmaları yalnızca astronomların kişisel inisiyatiflerine bırakılmayıp daha sistematik bir çizgiye oturtuldu. Günümüzde bu yöndeki çalışmalar genelde, birbirinden ayrı faaliyet gösteren bir kaç uluslararası kurumun ortak kararıyla yürütülüyor. Ancak, Ay'a yeni adlar konulmasına yönelik kararlardaki en büyük otorite ise 1919'da kurulan, merkezi Paris'teki Uluslararası Astronomi Birliği.
AY'DAKİ BAZI TÜRK BÖLGELERİ
ATATÜRK KRATERİ
Ay'ın kuzey yarımküresinde, Toros Dağları'nın güneybatısında bulunuyor. Daha önceki adı harf sınıflama sistemine göre yalnızca ''A'' olan bu oluşuma, 1956 yılında İngiliz astronom Prof. Dr. Hugh Percy Wilkins tarafından ''Atatürk'' adı verildi.
FATİH SULTAN MEHMET KRATERİ
Yine Toros Dağları yakınında bulunan orta büyüklükte bir kraterdir. Atatürk kraterine de oldukça yakın bir konumdadır. 1958'de bu adı almıştır.
ALİ KUŞÇU KRATERİ
Atatürk ve Fatih Sultan Mehmet kraterleriyle birlikte, Ay'ın Toroslar bölgesinde ''Türk diyarı''nı oluşturan üçüncü önemli kraterdir. Günümüzde pek çok Türk gencinin adını dahi bilmediği büyük Türk astronomu Ali Kuşçu'nun anısına, adı tıpkı önceki iki krater gibi yine İngiliz gökbilimci Percy tarafından verilmiştir.
ULUĞ BEY KRATER GRUBU
Ay'ın dünyaya bakan cephesinin kuzey-batı kenarında bulunan son derece büyük bir kraterdir. Ana kraterinin çapı 48 km. olan Uluğ Bey grubu, beş krater ve bir sıradağdan meydana gelir. Uluğ Bey, çok önemli bir devlet adamı olmasının yanısıra Türk astronomisinin de babası sayılmaktadır.
TOROS SIRA DAĞLARI
Ay'ın kuzey yarımküresinde ve dünyadan gözlem açısına göre sağ tarafta bulunan, astronomlarca Anadolu'ya adanmış bir dağ grubudur.
ALFRAGANUS (İBNİ KESİR) KRATERİ
Asıl adı Ahmet İbn-i Kesir olan, ancak Batı dünyasında ''Alfraganus'' olarak tanınan Ferganalı (şimdiki Özbekistan) bu Türk, 9'uncu yüzyılda yaşamış saygın bir matematik ve astronomi bilginiydi.
NASIREDDİN-İ TUSİ KRATERİ
Tarihte ''Azerbaycan'ın ilk rasathanesini kuran Türk'' olarak tanınan Horasanlı büyük astronom Tusi'nin adı, günümüzde Ay'ın güney karımküresindeki dev bir kraterde yaşıyor.
(Yeni Şafak)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:12