Medya
  • 22.10.2003 11:52

AYDIN DOĞAN GAZETECİLERDEN KAÇTI MI?

YAVUZ SEMERCİ/ SABAH Aydın Doğan görüşmeye evet mi dedi, hayır mı? Hürriyet gazetesi yazarı Fatih Altaylı köşesinde Aydın Doğan'ın kendisine söylediği sözleri aktardı. Doğan, ''Ne biçim gazetecisiniz siz. Bas bas bağırıyorum. İsteyen gazeteci gelsin, canı ne istiyorsa, kafasında ne varsa, hakkımda ne iddia varsa sorsun, yazsın diyorum. Biriniz bile ortaya çıkmıyorsunuz'' diyerek, eklemiş ''Cesur gazeteci arıyorum.'' Altaylı gibi ben de Doğan'ın çağrısını o gün hatırladım. Cesur gazeteci olduğum için değil, konuya hakim olduğum için randevu istedim. Sağolsun, Aydın Doğan, Cuma'ya ''görüşelim'' mesajını iletti. Meğer o gün ''cesur gazeteci'' patlaması yaşanmış! Dün aradılar. Aydın Bey başbaşa görüşmekten vazgeçmiş. Herkesi bir araya toplayarak, toplantı düzenlemeye karar vermiş. Beni de aralarına davet ediyorlar. Röportaj, basın toplantısına dönüşünce katılmaktan vazgeçtim. Yönettiğim ekonomi sayfalarında yaklaşık bir yıldır Doğan Grubu'na ilişkin pek çok haber ve iddia yer aldı. Örneğin; POAŞ-İş Doğan birleşmesi, Dışbank, Aydın Doğan- Halit Cıngıllıoğlu ortaklığı, Hollanda'da kurulu Demir-Halk Bankası'nın Doğan ve Cıngıllıoğlu'na satılması, POAŞ borcunun ötelenmesi, POAŞ'ta altın hissenin kaldırılması, grubun borsa operasyonlarının boyutu, Doğan'ın halka açık şirketleriyle, halka açık olmayan şirketleri arasındaki hisse ve fon hareketleri, TBMM Yolsuzluk Araştırma Komisyonu ve Sermaye Piyasası Kurulu'nun tespit ve suç duyuruları. Elbette haberlerimize ilişkin Doğan Grubu'ndan yapılan açıklamalar sayfalarımızda yer aldı. Ancak konular önemli ve teknik bilgi içeriyordu. Doğan'ı kızdıran pek çok haber ilk kez SABAH'ta yayınlandı. İşte bu nedenle görüşme karşılıklı olmalıydı. Aydın Doğan'ın dediği gibi, kafamızdaki soruların tümünü sormalı, kendisini dinledikten sonra, konuları belgeleriyle tekrar tekrar derinleştirmeliydik. Yanıtları da virgülüne dokunmadan yayınlamalıydık. Ama olmadı. Üstüne üstlük görüşme çağrısını yapan Doğan'ın kendisi. Belki Doğan'ın vakti olmadığı için herkesle tek tek görüşmekten vazgeçti. Belki cesaret edemedi. Belki de niyeti bu değildi, yazarı Altaylı onu zor durumda bıraktı. İyi de o zaman bu tip bir çağrı yerine ''basın toplantısı yapıyorum'' demesi daha doğru değil miydi? Ayrıca Fatih Altaylı, ''Bana sorarsanız Aydın Doğan'la konuşacak gazeteci bulunur da, söylediklerini gazetesinde yayımlatacak gazete patronu bulunmaz'' sözünün önyargılı bir yaklaşım olduğu ortaya çıktı. Eğer Doğan, randevusunu iptal etmeseydi, sorulara verdiği yanıtları gazetesinde kelimesine dokunmadan yayınlayacak gazeteci ve gazete patronu hazırdı... Umarım tekrar bir fırsat doğar... Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:54

İLGİLİ HABERLER