ERGUN BABAHAN/ SABAH
Kimyası bozulmak!
Bu deyimle ilk kez işadamı Korkmaz Yiğit sayesinde tanışmıştık. Türkbank ve bazı gazeteleri satın alarak Türkiye gündemine gelen Yiğit, Alaattin Çakıcı ile telefon görüşmelerini açıklarken ''O aradığında vücut kimyam bozulurdu'' demişti.
O sözün ardından Türkiye'de çok şeyin kimyası değişti. Siyasi partilerin, liderlerin, ekonomik yapının, bankaların, kimi medya gruplarının...
Irak'a yönelik Amerikan müdahalesi de görülüyor ki, AK Parti'nin kimyasını bozdu.
AK Parti, bu sıkıntı nedeniyle dünkü tezkereyi Meclis'te kapalı kapılar ardında savunmak zorunda kaldı.
Aslında, hükümet gerçekten barış için çabaladı, içten bir mücadele verdi. Ankara'da iki-üç hafta önce görüştüğüm Başbakan Gül, krize barışçıl bir çözüm bulunması konusunda çok samimi ve ümitliydi.
Ama olmadı...
Bu saatten sonra hükümetin Türkiye'nin ulusal çıkarlarını düşünmekten başka çaresi kalmadı. Hükümet de bunu yaptı. Aslında biraz da utangaç bir biçimde yaptı.
Hem Washington'la pazarlık yapmak, hem de bayram öncesi tabanının daha fazla tepkisini çekmemek amacıyla Amerika ile işbirliği tezkerelerini parçalayarak Meclis'e getirdi.
AK Parti'nin yerine iktidarda kim olsa, aynı şeyi yapacaktı. Aradaki tek fark taktik anlayışlarda olabilirdi o kadar.
Ancak, Amerika'nın savaş kararını değiştirme kabiliyeti olmayan bir müttefiği olarak ''işbirliği'' tercihini kullanmak kaçınılmazdı.
Son gelişmelerin aslında sadece AK Parti'nin kimyasını bozmakla kalmadığı da ortaya çıktı.
Görünen o ki, Aydın Doğan'ın ve dolayısıyla da Doğan Grubu'nun kimyası ciddi şekilde bozulmuş!
Türkiye'de ilk kez büyük bir gazetenin birinci sayfasından bu durum ciddi ciddi ilân edildi.
Hürriyet Gazetesi, Çukurova Grubu ile BDDK arasında yapılan anlaşmanın kendi şirketlerinin kimyasını bozduğunu açıkladı ve aynen bu deyimi kullandı.
Anlaşılması güç bir açıklamaydı.
Ancak, gün içindeki gelişmeler bunun nedenini ortaya çıkardı.
Doğan Grubu, POAŞ için Özelleştirme İdaresi'ne vermesi gereken 95 milyon dolarlık teminat mektubunu bulamamıştı.
Aslında Aydın Doğan bunun ilk ipucunu Yeni Harman Dergisi'yle yaptığı röportajda vermiş ve POAŞ'ın alımıyla büyük sıkıntıya girdiğini anlatmıştı.
Dünkü açıklamayla, bu sıkıntı hem itiraf ediliyor, hem yükümlülüklerden kurtulmanın bahanesi aranıyordu sanki.
Anlaşmanın üzerinden günler geçtikçe, durup dururken yapılan bu açıklama, günlerdir süren kavganın bir medya savaşı olmadığının, bizim baştan beri söylediğimiz gibi, büyük bir çıkar kavgası olduğunun da itirafıydı aynı zamanda.
Bu gelişme, ünlü atasözünün ne kadar doğru olduğunu kanıtladı Sırça (camdan) köşkte oturanlar, başkalarını taşlamamalı.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:18