Medya
  • 11.6.2005 12:12

AYDINLAR SAVAŞI BAŞLADI, NİHAT GENÇ DE ALEVE BENZİN DÖKTÜ!

NİHAT GENÇ-AKŞAM AYDINLAR SAVAŞI BAŞLADI BİLE Ülkemiz tarihinde görülmemiş şiddette büyük bir AYDINLAR SAVAŞI başlıyor haberiniz olsun. AKŞAM''da yazma günüm değil, ancak, bu alevli tartışmaya biraz daha benzin dökmek için bu yazıyı kaleme alıyorum. Özel bir yazı olacak ve birkaç küçük bilgi vereceğim. Bu yüzden okuyucularımdan özür dilerim. Önce kısa özet verelim. Ermeni Konferansı''nı eleştiren bir yazım bu gazetede yayınlandı: Sonra İletişim Yayınları, konferansı eleştirdiğim için beni yayınevinden kovdu. Sonra AKŞAM ve Hürriyet olayı ön sayfadan haber yaptı. Ve sonra TV''ler olayı perçinleyip halka taşıdı. Soru şuydu? Orhan Pamuk ''Ermeni Soykırımı'' vardır, dediğinde, neden Ermeni Konferansı''nın içindeki yazarlar, ''harika, özgürlük, bırakın konuşsun'' diye sevinç çığlıkları atarken, Nihat Genç konuşunca aynı yazarlar ''sansür'' uyguladı. Birçok köşeyazarı İletişim Yayınları''nın bu çifte standartlı sansürünü ağır dille kınadı. Ve İletişim Yayınları''nın kurucusu Murat Belge''nin adı da bu kovma işinde bolca anıldı. İşte Murat Belge suskunluğunu nihayet bozdu ve dün Radikal Gazetesi''nde ''Nihat Genç Olayı'' başlıklı yazısıyla eleştirilere cevap verdi. Bir ortaokul münazarası diliyle lafı şuraya getirdi: ''Tamam biz Nihat Genç''i yayınlamadık, peki, ama, siz de benim yazımı Cumhuriyet Gazetesi''nde yayınlar mısınız?'' Yani, ülkemizde büyük bir Aydınlar Savaşı başladı. Yıllarca kesilip kesilip sürecek bu savaşın işaret fişekleri atıldı. Artık sorun Nihat Genç''e sansür koymak değil, başka maceralara doğru kayıyor. Mesela Milliyet''ten Melih Aşık ve Cumhruriyet''ten Ali Sirmen''in İletişim''in bu tavrını eleştirmesi bomba etkisi yaptı. Sanırım eski tartışmalar günyüzüne fırlamak üzere. Yani kardeşlerim, artık medyamızda, hangi gazeteyi açarsanız açın, bir büyük aydın savaşının içine düşeceksiniz. Şimdiden, savaşın taraflarını iyi tanıyın. Kim ne dedi, iyi takip edin. Tartışmanın öznesi Nihat Genç idi, ama artık ben bu tartışmanın sadece ''bahanesiyim.'' Aydınlar savaşı, entelektüel kimliklerin, bilim ahlakı, aydın, vicdan, özgürlük, demokrasi gibi kavramlardan neler anlaşıldığı olarak patlaya patlaya sürecek!... Bence iyi ve sıkı bir tartışma olacak ve Türkiye''de nihayet ''vicdan'' ''onur'' ahlak, bilim adamı, yazarlık, neymiş, masaya yatırılacak!... Ben istesem de artık bu tartışmadan çekilemem. Ama artık araya da girmek istemem. Fakat, Murat Belge''nin yazısında benimle ilgili söylenmiş laflar var. Bu lafların çoğunu ''suçlama, ya da ''yanlış bilgi'' ya da ''dolmuşa gelme'' gibi algıladım, bu yüzden araya girip bu ''yanlışlar'' üzerinde birkaç bilgi vereceğim.. Bir. (1). Mesela Murat Belge, benden ''o adam'' diye söz ediyor. Benim adım Nihat Genç. Yazarlık hayatım boyunca medya desteği almadım. Okuyucunun karşısına reklam bombardımanıyla çıkmadım. Arkadaşlık kulüplerinin, lobilerinin torpiliyle yazar olmadım. Sadece yazarak yazar oldum. Galiba edebiyat ahlakını ciddiye alanlara artık ''o adam'' diyorlar. Oysa Orhan Pamuk medya torpiliyle yazar oldu. TV''leri onyıllar boyu kullandı. Orhan Pamuk''u İletişim''de Murat Belge dışında beğenen olduğunu da sanmıyorum. Kitapları satıldı ama okunmadı ve şimdi eski kitapçılarda Türkiye''nin en ucuz reyonlarında satılıyor. Mesela beşyüzliraya dahi Orhan Pamuk, Ahmet Altan kitabı bulabilirsiniz. Ben ise hiçbir TV''yi kullanmadım, ayrıca kitaplarım ''Radikal iki'' benzeri ilavelerde çok satanlar listelerinde kasıtlı şekilde sansür gördü. Birçok kitabım on baskıyı geçmesine rağmen hiç anılmadı. Nihat Genç çok satılan ve çok okunan yazar oldu. Bu yüzden, Orhan Pamuk ismini süsleyip cilalayanların düşmanı oldu. Bu düşmanlık ''Nihat Genç'' ismini yok sayarak kendini gösterdi. İki. (2). Murat Belge benim için ''.. o iki yıl önce galiz küfürler ediyordu...'' benzeri bir laf ediyor. Galiz sayılabilecek ne söylemişim. Ben iki yıl önce mi, yoksa geçen yıl mı, bilmem, Murat Belge''nin ''Türkiye''de en beğendiğim yazar Orhan Pamuk ve Elif Şafak''tır'' lafıyla dalga geçtim. Ve Murat Belge''ye sizin entelektüel kalibreniz işte bu dedim. Ve birtakım yazarlar yıllardır hoşbeş ettiği yazarları büyük yazarlar ilan ediyor, dedim. Tabii sert ettim. İyi ki etmişim. Yine ederim. Çünkü kardeşlerim. Bu ülkede birçok yazar, artık işi öğrenmiş. İyi yazmak, iyi hikaye, iyi roman yazmak yerine, bakın ne yapıyorlar? Ortada yazdıkları bir eser yok, ama Murat Belge gibi birkaç yazarın isminden ''o Türkiye''nin en büyük yazarı'' gibi laflar çıkartıyorlar. Bu ibareler entelektüel bir cinayettir. Bir yazarın niçin iyi olduğu eserinin kalitesiyle ortaya çıkmalı. Adını zikrederek değil. Bu cinayetlere en çok kurban giden yazarım. Çünkü ben, kimseye ağbi demedim. Kimseyle, tarikat, tekke, arkadaşlık kulübü ilişkisine girmedim. Doğru olanı yaptım, yazdım ve kitapçı raflarına bıraktım. Gerisine kamuoyu karar verir. Ancak kamuoyunda köşebaşlarını ele geçirmiş Murat Belge ve o isimleri parlatmakla meşgul yayınevlerinin emrindeki dergiler, sık sık bu isimleri sayarak büyük yazar icat ediyorlar. İsimleri söylemekle büyük yazar olunmaz. Bu torpil savaşından bıkmayan kaldı mı içinizde? Bu arkadaş tutma, kayırma savaşından artık herkes utanmıyor mu? Ve talihin şu cilvesine bakın ki; Murat Belge''nin cilasıyla övülen yazarlar Orhan Pamuk ve Elif Şafak bugün soykırım konusunda aynen Murat ağbileri gibi düşünüyorlar. Onlar zaten yazarlar kendileri gibi düşünsün diye cilalarlar. Ve ülkemizde şöhret olmak uğruna ulusal değerlerini hiçe sayacak yazar bulmakta hiç zorlanmazlar. Ve kendileri gibi düşünmeyenleri sadece yok saymazlar, bir de ''faşist'' ilan ederler. Nihat Genç, ısrarla, sabırla hikayelerini yüzbinlere taşıdı. Hepsinin burnunu metinlerimin güzelliğiyle kırdım. Bence ''galiz'' bir laf aranıyorsa, bu topraklarda edilmiş en galiz laf Orhan Pamuk''un soykırım suçlamalarıdır! Cevap 2''ye devam.. Murat Belge ''galiz küfür ediyordu'' cümlesinde şunu da ima ediyor. O da şu! Anlatayım. Bu ülkede bankalar soyuldu. Dünya tarihinin en büyük banka soygunları gerçekleşti. Ve medya içindeki yazarlar onyıllar boyunca dünya tarihinin gelmiş geçmiş en büyük banka soygunları karşısında sustular. Oysa ben bağımsız Leman Dergisi''nde banka soygunlarına karşı onlarca sert, galiz yazılar yazdım. Ve laf şuralara da geldi, dedim ki, orada solcu ağbiler var, neden tek cümlecik bu banka soygunlarına karşı laf etmiyorlar? İşte galiz dediği, bu cümlem... Murat Belge banka soygunlarından niçin rahatsız olmadı... Olsaydı, birkaç laf ederdi... Ve bugün onur savaşı verdiği köşesinden olabilirdi.. Bir sürçü lisan etmemek için çırpınıp durdular ve banka soygunlarını görmezden geldiler. Bunları söylemek niçin ''galiz'' küfür olsun.. Başka da galiz ettiğim laflar varsa, buyursun ispat etsin... Ayrıca benim halen Güvenlik Güçlerine Hakaret''ten bir davam sürüyor. Ve sanırım Habertürk''e Amerikan Bayrağını niçin salladın diye çıkıştığım için bir dava açılmak üzere. Ve fakat Susurluk dönemi boyunca hakkında en çok ağır ceza davası açılan yazarım. Ağır cezaların sayısı 5-6''ya ulaştı, hakaret davalarım sanırım otuzu geçti... Çok tazminat ödedim. Mesela, 12 Eylül''e ''cunta'' dediğim için ağır cezada yargılandım, başka bir ağır ceza davasından 8,5 ay cezam kesinleşti, lakin, Avrupa''dan gelen yasayla affa girdi. Ancak, bu beyler devlete, güvenlik güçlerine karşı yazdığım yazıları ''galiz'' sıfatları içine almıyor, kendilerini eleştirdiğim zaman ''galiz'' oluyorum.. Cevap 3..(üç). Ancak, bir yanlış, ya da yalan bir şey söylüyor Murat Belge. O da şu: ''Galiz yazılar yazdığı için İletişim daha önce kitaplarını yayınlamamış...'' Bu yalan. Şimdi yalanın hikayesini dinleyin... İletişim Yayınları satmadığı ve kitapları depoda çürüdüğü için birçok yazara yol verdi. Yıllarca beni ellerinde tutmasının sebebi, kitaplarımın iyi bir trafiği olması ve istikbal vaat eden bir yazar oluşum. Ayrıca, en çok transfer teklifi alan yazarım. Defalarca beni İletişim''den istediler, İletişim bırakmadı. Ancak İletişim çok sattığı için Orhan Pamuk için büyük reklamlar yaptı. Yapsın. Ben bir yazar olarak yayınevimin kazanmasını isterim. Ancak bize yaptığı reklam ''sıfır'' düzeyindeydi... Ve hiç değilse, bine bir oranında, yani, Orhan Pamuk''a bin ölçeğinde reklam yapıyorsanız, bize bir ölçeğinde reklam yapın, bine birlik bir ölçek içinde olalım..dedim. Bu, bine birlik özeni dahi göstermediler, fazla ve çok sıkıştırmalarla sonra sonra birkaç küçük ilan denediler. Ancak şimdi Murat Belge ''galiz yazdığı için yayınlamamışlar'' dedi. Benim dokuz kitabım İletişim, sonraki beş kitap Leman''dan çıktı. Ve bugün yayınlamayı reddettiği kitaplarım işte bu ilk dokuz kitabımdır. Sonraki beş kitabımı galiz yazılar yazdığım için yayınlamadıkları düpedüz yalan. Gerçeği aşağıda yazılıdır. Ben, kitaplarımı boğdukları için yıllardır İletişim Yayınları''ndan ayrılmak istedim, ama bırakmadılar. Hiç değilse birkaç kitabımı verin, dedim, yine vermediler. Ama sonunda, ailevi trajediler yaşadım. Mesela iki yıl içinde iki kardeşim vefat etti. Bu aile mahremiyetini bu sayfaya dökmekten acı duyuyorum, ama, ne yapayım, bu da bir onur savaşı. İletişim''e gittim. Bakın, dedim, bir gazete bana çok çok büyük paralar teklif ediyor, rüyanda göremeyeceğin kadar paralar veririz, diyorlar. Ben onlara küfrettim, orada yazamam. Ben kitaplarımdan kazanmak isterim. Ama kitaplarımı siz beşyüz adet basıyorsunuz ve bir telif ücreti yekün olarak oluşmuyor. Hiç değilse ikibin tane basın da elime para geçsin. Bunu da kabul etmediler. Ancak, cenaze masrafları geldi dayandı, borçlar, ilaçlar... İletişim''e dedim ki, ''bakın Leman Dergisi, benim kitapları bir çırpıda beşbin/onbin adet basacak ve bir telif yekünü oluşacak, bana yardımcı olun...'' Onlar da son kitaplarımın Leman''e geçmesine izin verdi. Ve benim kitaplarım İletişim''de iki, üç baskıyla boğdurulurken, Leman''da aynı kitaplar onbeşbin rakamına kadar ulaştı.. Yani, durum budur. Ben galiz yazdığım için daha önce kitaplarımı basmadılar, cümlesi, yanlış bilgidir... Kitaplarımdan birkaçını ailevi ihtiyaçtan zorlayarak ben aldım. Son söz olarak şunu söyleyeceğim, bu tartışmaya zırt pırt girmek derdinde değilim, ancak, adımın geçtiği yerlerde ''yanlış, yalan'' bilgiler varsa o zaman müdahale etmek zorundayım. Bu özel yazıyı yayınlayan AKŞAM''a teşekkür ederim, ve bu özel yazıyla vakitlerini aldığım için okuyucularımdan özür dilerim... Ayrıca beni arayarak kitaplarımı seve seve basacağını söyleyen Bilgi Yayınevi, YKB Yayınları, Everest Yayınları ve o telaşta adını unuttuğum yayınevlerine teşekkür ediyorum. Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 12:19

İLGİLİ HABERLER