AYM twitter kararında Çineli gazeteciye atıfta bulundu
Aydın'ın Çine İlçesi'nde yayın yapan Çine Madran Gazetesi Yayın Yönetmeni Emin Aydın'ın, iki ayrı köşe yazısından dolayı aldığı hapis ve para cezasını Anayasa Mahkemesi'ne taşıdı. Anayasa Mahkemesi'nin Gazeteci Emin Aydın'ı haklı bulduğu (B.No:2013/2602,23/1/2014) kararı, bu kez mahkemenin twitter için verdiği yasağı kaldıran kararında sekiz geçti.
Gazeteci Emin Aydın'ın avukatı Murat Özcan, Anayasa Mahkemesi'nin müvekkili için verdiği kararın özellikle yerel basın açısından son derece önemli olduğunu ve ifade özgürlü kapsamında büyük önem taşıdığını belirtti.
KARAR, TWİTTER DAVASINDA EMSAL OLDU
Twitter'ın kapatılmasının ardından başlayan süreçte Anayasa Mahkemesi'nin twitter yasağının ifade özgürlüğü kapsamında olduğuna hükmederek yasağı kaldırdığını hatırlatan avukat Özcan, 49 maddede toplanan gerekçeli kararda da 8 kez müvekkili Emin Aydın için veriler kararın dosya numarasının yazılarak atıfta bulunulduğunu söyledi.
Avukat Murat Özcan da, tüm Türkiye'yi ilgilendiren bu konu hakkında kendi başvurularının emsal gösterilmesinin gurur verici olduğunu belirterek şunları söyledi:
"Mahkemece verilen bu karar özellikle yerel basın açısından son derece önemli olup, Anayasa Mahkemesi'nin ifade özgürlüğü kapsamında verdiği ilk karardır. Anayasa'da sadece düşünce ve kanaatler değil, ifadenin tarzları, biçimleri ve araçları da güvence altına alındı. Anayasa'nın 26'ıncı maddesinde düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün kullanımında başvurulabilecek araçlar, söz, yazı, resim veya 'başka yollar' olarak ifade edilerek 'başka yollar' ifadesiyle her türlü ifade aracının anayasal koruma altında olduğu gösterildi. Türk milletine hayırlı olsun."
EMİN AYDIN DAVASI NEYDİ
Çine İlçe Emniyet Müdür Vekili Hakan Hilmi Yaman, Gazeteci Emin Aydın hakkında 3 Ekim 2012 tarihinde yazdığı 'Ucuz olmak' ve 'Motosikletli zibidiler' başlıklı yazılarında kendisine hakaret ettiği ve iftira attığı iddiası ile Çine Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Cumhuriyet Savcılığı'nın açtığı davalar birleştirildi. 09 Ocak 2012 tarihinde Çine Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davada karar verildi. Hakim, Aydın'ın iftira ve hakaret suçlarından 10 ay hapis cezası ve 14 bin 160 lira para cezasına çarptırılmasını hükmetti.
Çine Madran Gazetesi'nin Yayın Yönetmeni Emin Aydın, ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini iddia ederek avukatı Murat Özcan aracılığı ile Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkını kullandı. Dava Anayasa Mahkemesi tarafından 23 Ocak 2014 tarihinde karara bağlandı ve Emin Aydın, haklı bulundu.
"ZOR GÜNLER GEÇİRDİM"
Anayasa Mahkemesi'nin kendisi hakkında verdiği kararı emsal gösterdiğini avukatından öğrenen gazeteci Emin Aydın, "Türkiye'de yerel mahkemeler özellikle yerel basına karşı çok acımasız davranıyor. Benim hakkımda yapılan başvurunun ardından bir gün içinde dava açıldı. Adaletin en hızlı işlediği gazeteciyim" dedi.
Bu davanın ardından maddi manevi zorluklar yaşadığını anlatan Aydın, "Doğup büyüdüğüm toprakları terk etmek zorunda kaldım. Evimi sattım ve yine bir yerel gazete sahibi olan ağabeyimin yanında çalışmaya başladım. Mücadeleden de vazgeçmedim ve Anayasa Mahkemesi'nde hakkımı aradım. Bugün haklı olduğumuz bir kez daha ortaya çıktı" diye konuştu.
İŞTE GEREKÇELER
Anayasa Mahkemesi'nin twitter yasağını kaldıran 49 maddelik gerekçeli kararında 25, 33, 34, 36, 37, 42, 43 ve 44'üncü maddelerinde Emin Aydın için verilen (B.No:2013/2602,23/1/2014) numaralı bozma kararına atıf yapıldı. Twitter kararında Aydın'la ilgili maddeler şunlar,
"25. İfade özgürlüğü, demokratik toplumun temellerinden biri olup toplumun gelişmesi ve bireyin kendini gerçekleştirmesi için vazgeçilmez koşullar arasında yer alır. Toplumsal çoğulculuğa ancak her türlü fikrin serbestçe ifade edilebildiği özgür tartışma ortamında ulaşılabilir. Bu bağlamda toplumsal ve siyasal çoğulculuğu sağlamak, her türlü düşüncenin barışçıl bir şekilde ve serbestçe ifadesine bağlıdır. Aynı şekilde birey özgün kişiliğini düşüncelerini serbestçe ifade edebildiği ve tartışabildiği bir ortamda gerçekleştirebilir (B.No:2013/2602,23/1/2014, ğ41).
33. Anılan düzenlemeler uyarınca ifade özgürlüğü, sadece "düşünce ve kanaate sahip olma" özgürlüğünü değil aynı zamanda sahip olunan "düşünce ve kanaati (görüşü) açıklama ve yayma", buna bağlı olarak "haber veya görüş alma ve verme" özgürlüklerini de kapsamaktadır. Bu çerçevede ifade özgürlüğü bireylerin serbestçe haber ve bilgilere, başkalarının fikirlerine ulaşabilmesi, edindiği düşünce ve kanaatlerden dolayı kınanamaması ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilmesi, anlatabilmesi, savunabilmesi, başkalarına aktarabilmesi ve yayabilmesi anlamına gelir (B.No:2013/2602,23/1/2014, ğ40).
34. İfade özgürlüğü, demokratik toplumun temellerinden biri olup toplumun gelişmesi ve bireyin kendini geliştirmesi ve gerçekleştirmesi için vazgeçilmez koşullar arasında yer alır. Hakikat ışığı fikirlerin çarpışmasından doğar. Bu bağlamda toplumsal ve siyasal çoğulculuğu sağlamak, her türlü düşüncenin barışçıl bir şekilde ve serbestçe ifadesine bağlıdır. Aynı şekilde birey özgün kişiliğini düşüncelerini serbestçe ifade edebildiği ve tartışabildiği bir ortamda gerçekleştirebilir. İfade özgürlüğü, kendimizi ve başkalarını tanımlamada, anlamada ve algılamada, bu çerçevede başkalarıyla ilişkilerimizi belirlemede ihtiyaç duyduğumuz bir değerdir (B.No:2013/2602,23/1/2014, ğ41).
36. Anayasa'da sadece düşünce ve kanaatler değil, ifadenin tarzları, biçimleri ve araçları da güvence altına alınmıştır. Anayasa'nın 26. maddesinde düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün kullanımında başvurulabilecek araçlar "söz, yazı, resim veya başka yollar" olarak ifade edilmiş ve "başka yollar" ifadesiyle her türlü ifade aracının anayasal koruma altında olduğu gösterilmiştir (B.No:2013/2602,23/1/2014, ğ43).
37. Bu bağlamda ifade özgürlüğü, Anayasa'da güvence altına alınan diğer hak ve özgürlüklerin önemli bir kısmı ile doğrudan ilişkilidir. Görsel ve yazılı medya araçları yoluyla fikir, düşünce ve haberlerin yayılmasını güvence altına alan basın özgürlüğü de düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün kullanılma araçlarından biridir. Basın özgürlüğü, AİHS'de ifade özgürlüğüne ilişkin 10. Madde kapsamında koruma altına alınmışken, Anayasa'nın 28 ilâ 32. maddelerinde özel olarak düzenlenmiştir (B.No:2013/2602, 23/1/2014, ğ44).
42. Kamu otoritesince yapılan müdahalenin haklı sebeplere dayanması, hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması sırasında hakların özüne dokunulmaması ve ölçülü olunması gerekmektedir. Hakkın amacına uygun şekilde kullanımını son derece zorlaştıran, ciddi suretle güçleştiren, örtülü bir şekilde kullanılamaz hale koyan ve etkisini ortadan kaldıran sınırlamalar öze dokunur niteliktedir (bkz. AYM, E.2006/121, K.2009/90, K.T. 18/6/2009). Sınırlama amacı ile aracı arasında adil bir dengenin gözetilmesi şeklinde tarif edilen ölçülülük ilkesi ile daha az sınırlayıcı ya da daha hafif tedbirlerle sınırlama amacına ulaşılması mümkün olduğu halde hak ve hürriyetleri daha çok sınırlayan, haklardan yararlanacak kişilere daha ağır yükümlülükler getiren düzenlemelerin önlenmesi amaçlanmaktadır. Dolayısıyla belli bir amaca ulaşmak için alınan sınırlayıcı tedbir, gereğinden ağır ve katı ise o sınırlama ölçülü olmayacağı gibi demokratik toplum düzenine de uygun bir sınırlama olmayacaktır (B.No:2013/2602,23/1/2014, ğ51).
43. İfade özgürlüğü konusunda devletin pozitif ve negatif yükümlülükleri bulunmaktadır. Kamu makamları negatif yükümlülük kapsamında Anayasa'nın 13. ve 26. maddeleri kapsamında zorunlu olmadıkça ifadenin açıklanmasını ve yayılmasını yasaklamamalı ve yaptırımlara tabi tutmamalı; pozitif yükümlülük kapsamında ise ifade özgürlüğünün gerçek ve etkili korunması için gereken tedbirleri almalıdır (benzer yöndeki AİHM görüşü için bkz. Özgür Gündem/Türkiye, B.No:23144/93, 16/3/2000, 43). Bu denge kurulurken Anayasanın 13. ve 26. maddeleri kapsamında kanunen öngörülen sınırlı sebeplerle ve meşru amaçlarla, demokratik toplum düzeninin gerekleri gözetilerek, sınırlama amacı ile aracı arasında ölçülü bir dengenin gözetilmesi ve hakkın özüne dokunulmaması gereklidir (B.No:2013/2602,23/1/2014, ğ56).
44. Anayasa Mahkemesi, müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olup olmadığını, müdahalede bulunulurken hakkın özüne dokunulup dokunulmadığını, ölçülü davranılıp davranılmadığını her olayın kendine has özelliklerine göre takdir edecektir (B.No:2013/2602,23/1/2014, ğ61)"
Gazeteci Emin Aydın'ın avukatı Murat Özcan, Anayasa Mahkemesi'nin müvekkili için verdiği kararın özellikle yerel basın açısından son derece önemli olduğunu ve ifade özgürlü kapsamında büyük önem taşıdığını belirtti.
KARAR, TWİTTER DAVASINDA EMSAL OLDU
Twitter'ın kapatılmasının ardından başlayan süreçte Anayasa Mahkemesi'nin twitter yasağının ifade özgürlüğü kapsamında olduğuna hükmederek yasağı kaldırdığını hatırlatan avukat Özcan, 49 maddede toplanan gerekçeli kararda da 8 kez müvekkili Emin Aydın için veriler kararın dosya numarasının yazılarak atıfta bulunulduğunu söyledi.
Avukat Murat Özcan da, tüm Türkiye'yi ilgilendiren bu konu hakkında kendi başvurularının emsal gösterilmesinin gurur verici olduğunu belirterek şunları söyledi:
"Mahkemece verilen bu karar özellikle yerel basın açısından son derece önemli olup, Anayasa Mahkemesi'nin ifade özgürlüğü kapsamında verdiği ilk karardır. Anayasa'da sadece düşünce ve kanaatler değil, ifadenin tarzları, biçimleri ve araçları da güvence altına alındı. Anayasa'nın 26'ıncı maddesinde düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün kullanımında başvurulabilecek araçlar, söz, yazı, resim veya 'başka yollar' olarak ifade edilerek 'başka yollar' ifadesiyle her türlü ifade aracının anayasal koruma altında olduğu gösterildi. Türk milletine hayırlı olsun."
EMİN AYDIN DAVASI NEYDİ
Çine İlçe Emniyet Müdür Vekili Hakan Hilmi Yaman, Gazeteci Emin Aydın hakkında 3 Ekim 2012 tarihinde yazdığı 'Ucuz olmak' ve 'Motosikletli zibidiler' başlıklı yazılarında kendisine hakaret ettiği ve iftira attığı iddiası ile Çine Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Cumhuriyet Savcılığı'nın açtığı davalar birleştirildi. 09 Ocak 2012 tarihinde Çine Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davada karar verildi. Hakim, Aydın'ın iftira ve hakaret suçlarından 10 ay hapis cezası ve 14 bin 160 lira para cezasına çarptırılmasını hükmetti.
Çine Madran Gazetesi'nin Yayın Yönetmeni Emin Aydın, ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini iddia ederek avukatı Murat Özcan aracılığı ile Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkını kullandı. Dava Anayasa Mahkemesi tarafından 23 Ocak 2014 tarihinde karara bağlandı ve Emin Aydın, haklı bulundu.
"ZOR GÜNLER GEÇİRDİM"
Anayasa Mahkemesi'nin kendisi hakkında verdiği kararı emsal gösterdiğini avukatından öğrenen gazeteci Emin Aydın, "Türkiye'de yerel mahkemeler özellikle yerel basına karşı çok acımasız davranıyor. Benim hakkımda yapılan başvurunun ardından bir gün içinde dava açıldı. Adaletin en hızlı işlediği gazeteciyim" dedi.
Bu davanın ardından maddi manevi zorluklar yaşadığını anlatan Aydın, "Doğup büyüdüğüm toprakları terk etmek zorunda kaldım. Evimi sattım ve yine bir yerel gazete sahibi olan ağabeyimin yanında çalışmaya başladım. Mücadeleden de vazgeçmedim ve Anayasa Mahkemesi'nde hakkımı aradım. Bugün haklı olduğumuz bir kez daha ortaya çıktı" diye konuştu.
İŞTE GEREKÇELER
Anayasa Mahkemesi'nin twitter yasağını kaldıran 49 maddelik gerekçeli kararında 25, 33, 34, 36, 37, 42, 43 ve 44'üncü maddelerinde Emin Aydın için verilen (B.No:2013/2602,23/1/2014) numaralı bozma kararına atıf yapıldı. Twitter kararında Aydın'la ilgili maddeler şunlar,
"25. İfade özgürlüğü, demokratik toplumun temellerinden biri olup toplumun gelişmesi ve bireyin kendini gerçekleştirmesi için vazgeçilmez koşullar arasında yer alır. Toplumsal çoğulculuğa ancak her türlü fikrin serbestçe ifade edilebildiği özgür tartışma ortamında ulaşılabilir. Bu bağlamda toplumsal ve siyasal çoğulculuğu sağlamak, her türlü düşüncenin barışçıl bir şekilde ve serbestçe ifadesine bağlıdır. Aynı şekilde birey özgün kişiliğini düşüncelerini serbestçe ifade edebildiği ve tartışabildiği bir ortamda gerçekleştirebilir (B.No:2013/2602,23/1/2014, ğ41).
33. Anılan düzenlemeler uyarınca ifade özgürlüğü, sadece "düşünce ve kanaate sahip olma" özgürlüğünü değil aynı zamanda sahip olunan "düşünce ve kanaati (görüşü) açıklama ve yayma", buna bağlı olarak "haber veya görüş alma ve verme" özgürlüklerini de kapsamaktadır. Bu çerçevede ifade özgürlüğü bireylerin serbestçe haber ve bilgilere, başkalarının fikirlerine ulaşabilmesi, edindiği düşünce ve kanaatlerden dolayı kınanamaması ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilmesi, anlatabilmesi, savunabilmesi, başkalarına aktarabilmesi ve yayabilmesi anlamına gelir (B.No:2013/2602,23/1/2014, ğ40).
34. İfade özgürlüğü, demokratik toplumun temellerinden biri olup toplumun gelişmesi ve bireyin kendini geliştirmesi ve gerçekleştirmesi için vazgeçilmez koşullar arasında yer alır. Hakikat ışığı fikirlerin çarpışmasından doğar. Bu bağlamda toplumsal ve siyasal çoğulculuğu sağlamak, her türlü düşüncenin barışçıl bir şekilde ve serbestçe ifadesine bağlıdır. Aynı şekilde birey özgün kişiliğini düşüncelerini serbestçe ifade edebildiği ve tartışabildiği bir ortamda gerçekleştirebilir. İfade özgürlüğü, kendimizi ve başkalarını tanımlamada, anlamada ve algılamada, bu çerçevede başkalarıyla ilişkilerimizi belirlemede ihtiyaç duyduğumuz bir değerdir (B.No:2013/2602,23/1/2014, ğ41).
36. Anayasa'da sadece düşünce ve kanaatler değil, ifadenin tarzları, biçimleri ve araçları da güvence altına alınmıştır. Anayasa'nın 26. maddesinde düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün kullanımında başvurulabilecek araçlar "söz, yazı, resim veya başka yollar" olarak ifade edilmiş ve "başka yollar" ifadesiyle her türlü ifade aracının anayasal koruma altında olduğu gösterilmiştir (B.No:2013/2602,23/1/2014, ğ43).
37. Bu bağlamda ifade özgürlüğü, Anayasa'da güvence altına alınan diğer hak ve özgürlüklerin önemli bir kısmı ile doğrudan ilişkilidir. Görsel ve yazılı medya araçları yoluyla fikir, düşünce ve haberlerin yayılmasını güvence altına alan basın özgürlüğü de düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün kullanılma araçlarından biridir. Basın özgürlüğü, AİHS'de ifade özgürlüğüne ilişkin 10. Madde kapsamında koruma altına alınmışken, Anayasa'nın 28 ilâ 32. maddelerinde özel olarak düzenlenmiştir (B.No:2013/2602, 23/1/2014, ğ44).
42. Kamu otoritesince yapılan müdahalenin haklı sebeplere dayanması, hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması sırasında hakların özüne dokunulmaması ve ölçülü olunması gerekmektedir. Hakkın amacına uygun şekilde kullanımını son derece zorlaştıran, ciddi suretle güçleştiren, örtülü bir şekilde kullanılamaz hale koyan ve etkisini ortadan kaldıran sınırlamalar öze dokunur niteliktedir (bkz. AYM, E.2006/121, K.2009/90, K.T. 18/6/2009). Sınırlama amacı ile aracı arasında adil bir dengenin gözetilmesi şeklinde tarif edilen ölçülülük ilkesi ile daha az sınırlayıcı ya da daha hafif tedbirlerle sınırlama amacına ulaşılması mümkün olduğu halde hak ve hürriyetleri daha çok sınırlayan, haklardan yararlanacak kişilere daha ağır yükümlülükler getiren düzenlemelerin önlenmesi amaçlanmaktadır. Dolayısıyla belli bir amaca ulaşmak için alınan sınırlayıcı tedbir, gereğinden ağır ve katı ise o sınırlama ölçülü olmayacağı gibi demokratik toplum düzenine de uygun bir sınırlama olmayacaktır (B.No:2013/2602,23/1/2014, ğ51).
43. İfade özgürlüğü konusunda devletin pozitif ve negatif yükümlülükleri bulunmaktadır. Kamu makamları negatif yükümlülük kapsamında Anayasa'nın 13. ve 26. maddeleri kapsamında zorunlu olmadıkça ifadenin açıklanmasını ve yayılmasını yasaklamamalı ve yaptırımlara tabi tutmamalı; pozitif yükümlülük kapsamında ise ifade özgürlüğünün gerçek ve etkili korunması için gereken tedbirleri almalıdır (benzer yöndeki AİHM görüşü için bkz. Özgür Gündem/Türkiye, B.No:23144/93, 16/3/2000, 43). Bu denge kurulurken Anayasanın 13. ve 26. maddeleri kapsamında kanunen öngörülen sınırlı sebeplerle ve meşru amaçlarla, demokratik toplum düzeninin gerekleri gözetilerek, sınırlama amacı ile aracı arasında ölçülü bir dengenin gözetilmesi ve hakkın özüne dokunulmaması gereklidir (B.No:2013/2602,23/1/2014, ğ56).
44. Anayasa Mahkemesi, müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olup olmadığını, müdahalede bulunulurken hakkın özüne dokunulup dokunulmadığını, ölçülü davranılıp davranılmadığını her olayın kendine has özelliklerine göre takdir edecektir (B.No:2013/2602,23/1/2014, ğ61)"
Cem ULUCAN/AYDIN, (DHA)-
Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 06:20