Yaşam
  • 21.9.2005 03:28

AYŞE ARMAN ÇOK KONUŞULAN 'GAMZE ÖZÇELİK OLAYI'NI YAZDI: 'KONUYU SAPTIRMAYALIM!..'

AYŞE ARMAN'IN HÜRRİYET'TEKİ YAZISI:

Arkadaşlar, lütfen konuyu saptırmayalım  
 
GÜNLERDİR hangi gazeteyi açsanız Gamze Özçelik hadisesi.

Gündemin birinci maddesi.

Türk-Kürt çatışmalardan bile önce geliyor.

Herkes bir ucundan tutmuş yazıyor.

Manşet yapıyor.

Birinci sayfasına taşıyor.

Rahatsız mıyım?

Evet.

Hem de çok.

Ama...

Bu mesele çok yazılıyor, çok çiziliyor, çok deşiliyor diye değil...

***

Ben pazar günü Hürriyet Gazetesi’ni arayarak görüşlerini açıklayan okurlar gibi düşünmüyorum.

Onların ‘Bir kadının bilmem nesine neden bu kadar çok yer veriyorsunuz?’ şeklindeki itirazlarına katılmıyorum.

Katılmadığım gibi, geri de buluyorum.

Çünkü biliyorum ki, bu konuda yeteri kadar tepki gösterilmezse, kınanmazsa, eleştirilmezse bir gün pekálá kendilerinin bilmem nesini de bir televizyon kanalında, bir gazetede, bir internet sitesinde görebilirler.

Aslına bakarsanız, bu kadar tantana...

Onlar anlamasa da...

Onları ve herkesi korumak için!

***

Ne var ki...

Çok üzerine gidilen her olayda olduğu gibi, bunda da çok lafın getirdiği bir kirlenme, bir konuyu saptırma söz konusu...

Öncelikle...

1. Bu olay, her kadının başına gelebilir. Evet gelebilir ama bu cümle yeterli değil. Çünkü her erkeğin başına da gelebilir. Çünkü her insanın başına gelebilir. Türkçesi, Gamze Özçelik hadisesi bir kadın meselesi değildir.

2. Bu olayın, Kate Moss’un kokain kullanmasıyla zerre kadar alakası yoktur. Benzetme bence yanlış. Hiç kimse -dünyanın en büyük uyuşturucularını almış olsa bile- böyle bir muameleye tabi tutulamaz. Hiç kimsenin özel bir anı, izni olmadan herkese gösterilemez.

3. Bu olayın O. J Simpson ve Michael Jackson tecavüzüyle de uzaktan yakından alakası yoktur. Tek benzerliği kamuoyunun bütün bu olayları medyadan ilgiyle takip etmesi. O kadar. Siz ortadan ikiye çatlasanız da, insanlar bu tür olayları merak edecek. Medya da onlara yer verecek. Ama burada medyaya önemli bir görev düşmekte: Bu tür bir olayın, hepimizin aşk hayatını en az AIDS kadar sekteye uğratabilecek bir olgu olduğunun farkına varmak ve olan biteni düzgün bir bakış açısıyla yansıtmak...

4. Tekrar ediyorum: Burada bir kadının kişilik hakları ihlal edilmiştir. Mahrem olması gereken birtakım görüntüler ifşa edilmiştir. Mağdur kadın olsa ne fark eder, erkek olsa ne fark eder?

Yok, ‘Odaya iki erkekle çıkmış’, yok ‘Yoksa, o da mı işin içindeymiş’, yok ‘Uyuşturucu mu kullanmış...’ Bu tür şeyler, olayı sadece saptırır. Şöyle ki, madem yukarıya iki erkekle çıktı... Müstahaktır! Hayır efendim, değildir! Hiç kimsenin böyle iğrenç bir şey yapmaya hakkı yoktur.

5. Son olarak: Gülben Ergen olayında, kriz iyi yönetildi, sorun olmadan halledildi. Ama bu olayda Gamze’nin önce inkar etmesi sonra kabullenmesi ve konuşmaması yüzünden (ve tabii iki avukatın mahkeme salonu yerine medyada tartışmayı tercih etmesi yüzünden) kriz kötü yönetildi ve kızın aleyhine sonuçlanmaya doğru gidiyor. Gamze Özçelik’in bir an evvel çıkıp konuşması gerekiyor. Bizim de şunu aklımızdan çıkarmamamız: Gamze’yi unutun. Evet, olayda bir kadın var ama bir erkek de olabilirdi. Bu vakada bir kadın. İsimleri, soyadları, kişiliklerini, söz konusu isimlerin magazin niteliklerini filan unutun. Bir insanın doğuştan sahip olduğu kişilik haklarının ihlali söz konusu burada. Hiç kimse hiç kimsenin özel bir anını herkese göstermez. Adi olan, iğrenç olan, pis olan, kötü olan, suçlu olan gösterendir. Gösterilen değil. Gösterilen mağdurdur...

8. Gamze Özçelik’in kişiliğini, özel hayatını, özel hayatındaki ayrıntıları kullanarak olayı başka bir yere çekmeyelim, saptırmayalım... Lüften...

HAMİŞ: Fatih Altaylı’nın dün Gamze Özçelik’le ilgili yazdığı yazıyı yeni gördüm. Daha önce görseydim, belki de yukarıda yazdığım yazıyı yazmazdım. Gamze Özçelik’le ilgili bugüne kadar yazılmış en iyi yazı. Bu ülkede yaşayan bir kadın olarak kendisine teşekkür ediyorum.

 

FATİH ALTAYLI NE YAZMIŞTI?

Vurun kahpeye mantığı

Bu "mantıksızlık" karşısında kafayı yememek mümkün değil.
Türk basınının en usta, en analitik kalemleri bile avukatların tuzağına düşüyor.
Gazetelerimiz ve gazetecilerimiz birdenbire Gamze Özçelik'in ne kadar hafifmeşrep bir kadın olduğunu yazmaya başladılar.
Utanmasalar başına geleni "hak ettiğini" söyleyecekler.
Kimse farkında değil ama bu olay bir tecavüz davası değil. Zaten işin ortaya çıkış biçimi de bu değil.
Bir "haysiyetsiz", beraber olduğu bir kadının seks anındaki görüntülerini ortaya döküyor.
Davanın konusu bu. Nerede yattılar, gönüllü mü yattılar, zorla mı yattılar, görüntüyü kim çekti konuları önemli değil.
Burada mesele bir özel ilişkinin görüntülerinin ortaya dökülerek bir kadının haysiyetiyle oynanması, bu yolla o kadından nedenini bilmediğimiz bir intikam alınmasıdır.
O görüntüler dün de çekilmiş olabilir, 6 ay önce de, 2 yıl önce de.
Gamze Özçelik bu ilişkiye zorla da girmiş olabilir, gönüllü de.
Gamze Özçelik'e ilaç da verilmiş olabilir, kendisi de uyuşturucu kullanmış olabilir.
Ama bunların hiçbiri o görüntülerin ortaya dökülmesindeki suçu ortadan kaldırmaz.
Mantıktan giderek uzaklaşan yazar dostlarımız bilmelidir ki, bir geneleve gidip ilişkiye girseniz bile o görüntüleri çekip yayınlayamazsınız.
Aklınızı başınıza toplayın..

Nerede kadın hıçkırıkları?

Her olayda ortaya fırlayıp "kadın hakları" diyen kadın hakları savunucuları bu olayda her nedense tam siper. Neredesiniz, neden Gamze Özçelik'e sahip çıkmıyorsunuz? Yoksa siz de mi bazıları gibi "Hafif kadındı. İyi oldu" diye düşünüyorsunuz?

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 11:04

İLGİLİ HABERLER