
AYSUN'A ÖĞRETMENİNDEN AHLAKSIZ TEKLİF!..
Aysun ortalıklarda yok çünkü bir süredir Boston'da Harvard Üniversitesi'nde okuyormuş(!)
Şebnem ÖZCAN yazdı... (bugün)
Vay be, 'gaf kraliçesi', Harvard Üniversitesi'nde öğrenciymiş.
Aysun gibi bir dehayı nasıl da ülkemizden kaçırdık dememiz mi gerekiyor burada?
O ki "Ayakçı takımının iktidara getirdiği parti" diyerek bir zamanlar AK Parti'lileri kızdırmıştı.
O ki, "Dağdaki çobanla benim oyum bir mi" diyerek çobanları ayağa kaldırmıştı?
O ki, "Denizin altında tanrıyı görebiliyorum" diyen Ata Demirer'e "Selam söyle" diyerek cümle alemi çıldırtmıştı.
Böylesi bir zekâyı beyin göçünde(!) kaybettiğimiz için şimdi dizlerimizi mi dövelim?
Tabii ki hayır!
XXXXX
Aysun üstün zekâsından dolayı Harvard'a burslu öğrenci olarak kabul edilmedi.
Yedi Tepe Üniversitesi'nden Harvard'a yatay geçiş de yapmadı.
Çok önemli tanıdıklarını araya katıp, Harvard'ın özel kontenjanından da yararlanmadı.
Ne peki?
Kibarcası 'misafir' öğrenciymiş!
"Ceee ben geldim veee hoşça kalın..."
Başka bir tabirle "Çayınızı içtim, gidiyorum" öğrenci kontenjanına girmiş.
Daha ne dememi bekliyorsunuz, bildiğiniz kurs be kardeşim; kız birçok üniversitenin yaptığı gibi Harvard'ın da açtığı, üç beş aylık paket eğitim kurslarına yazılmış.
"Okuyor musun", "Okuyorum" diyor işte!
Üç beş ay sonra Türkiye'ye gelip "Harvard mezunuyum" diye bana, sana, çobanıma, ünlüme, siyasetçime caka satacak, içinden "Keh keh" gülüp bizimle kafa bulacak.
XXXXXXX
Geçtiğimiz günlerde Sokrates zekâsına sahip olduğunu düşündüğüm babacığı(!) Selahattin Kayacı'yla görüştüm.
"Nasılsın iyi misin ağabey, hoş beş" derken başladı anlatmaya.
Kızına özlem dolu bir baba.
Hasret çekiyor, birilerine içini dökmeye ihtiyacı vardı.
Konu döndü dolaştı yine Aysun'a geldi.
"Harvard'lı Aysun'dan haber alıyor musun ağabey" diye sordum.
"Hiç sorma; bu memleketin okumuş adam gibi adamlara ihtiyaçları var. Aysun gibilere yok" dedi.
Başladı Aysun'un öğrencilik yıllarından bahsetmeye...
Kızının okuması için zamanında çok çabaladığını, derslerden kaçmaması için okul önlerinde çok saklanıp beklediğini söyledi.
Aysun, ortaokul ve lisede çok haylazmış, aklı süs, püsteymiş hep.
Okul çıkışlarında serseri erkekler toplanırmış, Selahattin Ağabey'in hovarda kızını görmek, ona takılmak için.
Bizim Sokrates, kızı uğruna çok haytanın kafasını gözünü yarmış.
Aysun bir defa da öğretmeninin tacizine uğramış.
Okullarındaki genç bir öğretmen Aysun'a kafayı takmış.
Kızı sürekli sözle taciz ediyormuş.
Bir gün, aleni ahlaksız bir teklifte de bulunmuş.
Aysun olayı babasına anlatmış, Selahattin Bey öğretmeni sert bir şekilde uyarmış.
"Neredeyse öğretmeni dövecektim, ağzının burnunu dağıtacaktım, kendimi zor tuttum" derken hâlâ o günü yaşıyor gibiydi...
Ayrıca, sarı civcivin Harvard'lı numarasını yemediğini de yazıma eklememi istedi.
XXXXXXX
Aman Aysun şimdiden seni uyarayım.
Ben tüyoyu babandan aldım.
Tatilin bitip de ülkene dönünce ufak at olur mu, kalanları başka civcivler de yesin?