Tercüman’ın edindiği bilgilere göre, 78 üyeden oluşan kurulun toplantısına sadece 35 üye katıldı ve bunlardan da 24’ü rapora onay verdi. Bu durum eleştirileri de beraberinde getirdi. ‘Tek kültürlü ulus-devlet’ yerine, ‘Türkiyelilik’ üst kimliğinin benimsenmesinin istendiği raporun, yarın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a sunulacağı bildirildi.
Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu’nun 1 Ekim 2004’teki toplantısına sadece 35 üyenin katıldığı, katılımın az olması nedeniyle bazı üyelerin raporun oylanmasına karşı çıktığı belirtildi. Ancak tartışmalı raporun, kurul divanından gelen “gerekli oylamayı yapmak için katılım yeterli” cevabıyla görüşüldüğü kaydedildi. Rapora 24 üye olumlu oy verirken, aralarında Adalet ve İçişleri Bakanlığı temsilcilerinin de bulunduğu 11 üyenin ret oyu kullandığı bildirildi. 78 üyeli kurulun 12 üyesi hükümet temsilcilerinden oluşuyor.
Sahip çıkan yok
Azınlık Hakları ve Kültürel Haklar Çalışma Grubu Başkanı, Ankara Üniversitesi Siyasi Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Baskın Oran tarafından hazırlanan raporu kurul üyelerinden hiçbirinin sahiplenmemesi dikkat çekti.
Kurula, Adalet Bakanlığı Temsilcisi olarak katılan Ceza İşleri Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Kürtül, “Divan Başkanlığı’na, toplantıya katılımın yeterli olmadığını ve bu nedenle oylama yapılmaması gerektiğini ilettik. Ancak divan, ‘bu sayı bizim tüzüğümüz için yeterli bir sayıdır’ diyerek oylamaya onay verdi. Ben bakanlığım adına ret oyu kullandım” dedi.
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve İnsan Hakları Danışma Kurulu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ise raporun içeriği hakkında konuşmaktan kaçınarak, “Bizim yönetmeliğimize göre toplantıda bulunanların oy çokluğu ile karar alınabilir. Toplantının yapıldığı gün hatırladığım kadarıyla bu duruma kimse itiraz etmedi” ifadesini kullandı. Kurulun esnek bir yapısı olduğunu söyleyen Kaboğlu, “Raporda yer alan hiçbir cümleye dokunulmayacak diye bir şey yok. Tüm kurul üyelerinin aynı fikirde olması da mümkün değil. Herkesin özellikle bu kadar tartışmalı konularda uzlaşması imkânsız” diye konuştu.
Divanla kavga
Tartışmalar arasında geçen oylama sırasında, üyelerin az olması nedeniyle katılımcıların divanla kavga ettiği de belirtiliyor. Ankara’da bomba etkisi yaratan raporu kurul üyelerinin çoğunluğu kabul etmiyor.
İnsan Hakları Başkanı Doç. Dr. Vahit Bıçak, raporun Başbakanlık’a ait bir rapor olmadığını ifade ederek şöyle konuştu:
“Bu raporun, İnsan Hakları Danışma Kurulu’nun bütün üyelerinin görüşlerini yansıtıp yansıtmadığı konusunu takdirlere bırakıyorum. Bu rapor, kamuoyuna intikal ettikten sonra danışma kurulu üyelerinden başkanlığımıza çok sayıda faks geldi. Üyeler, bu raporun görüşlerini yansıtmadığını, raporu hazırlayanların kişisel görüşü olduğunu açık bir dille belirtmişlerdir.”
Kurulun üyesi olan Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği Başkanı (TMMOB) Mehmet Soğancı da, sadece taslak metin olarak bekledikleri konuyu, önlerinde bir rapor halinde bulduklarını belirtti.
Toplumsal Düşünce Derneği Başkanı Fethi Bolayır ise rapora ret oyu verdiklerini ifade ederek, “Türkiye’nin bağrına saplanmış bir bıçaktır. Avrupa Birliği bile bu kadar yapmadı. Türkiye’yi bölmek kimseye fayda getirmez. Sevr sendromu içerisinde olanlar bu raporu hazırlamışlardır. Türkiye dışındaki ve içindeki bölücüler zaten bunu yapıyor” dedi.
Hukukun Egemenliği Derneği Başkanı Erdem Akyüz de rapora evet oyu kullanmadıklarını ifade ederek, 1 Ekim’de yapılan toplantıda oylamalara karşı çıktığını söyledi. Akyüz, “Rapordaki ifadeler, yazanların kişisel görüşüdür. Bu rapor geçerli, gerçekçi ve tarafsız değildir. Suç unsuru vardır” dedi.
Yeşim ERASLAN / ANKARA
Skandal raporun
3 küstah maddesi
l Türkiye’de azınlıkları ve dolayısıyla kültürel hakları ilgilendiren mevzuat, ülkedeki azınlık kavramı ve haklarından daha kısıtlayıcı durumdadır. Bunun temel kaynağı Anayasa’nın 3. maddesidir: ‘Türkiye devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçe’dir.’ Devletin bölünmez bütünlüğü tüm dünyada tartışılmazdır. Fakat ‘milletin bölünmez bütünlüğü’ kavramı bizlere doğal gelivermekle birlikte, bir Batılı’ya son derece terstir. Çünkü bu terimi kullanmak milletin tek parça olduğunu söylemektir ki, milleti oluşturan çeşitli alt kimliklerin inkarı anlamına gelir.
l Diğer yandan “devletin dili Türkçe’dir” ibaresini anlamak, hepten imkânsızdır. Çünkü devletin dili olmaz. Bir millet olarak “Türkler’den” söz ederken, “Türk” teriminin aynı zamanda bir etnik grup anlamına geldiği görülmemektedir
l Türkiye’nin parçalanma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu hususunda bir ‘Sevr sendromu’nun yaşandığı bilinmektedir. Böyle bir havanın bugün de ileri sürülmesi ve bir ‘paranoya’ haline gelmiş olması rahatsız edicidir.
İhanet belgesi
CHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi, “Rapor, sahipsiz gibi görünüyor ama sahibi Başbakan Erdoğan’dır. Başbakan görüşlerini açıklamak zorundadır” dedi. Başbakanlık’tan toplumsal huzuru bozacak bir raporun çıkmasının dikkate değer olduğunu vurgulayan Selvi, “Rapor sahipsiz kaldı. Komisyon birbirine düştü. Bu bir talihsizliktir. Devlet yönetimindeki zaafiyetin göstergesidir” ifadesini kullandı.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural da raporu ‘paçavra’ olarak nitelendirdi. Raporun, milletin ne olduğunu anlamayan, medeniyetin ne olduğunu bilmeyen bir zihniyet tarafından hazırlandığını belirten Vural, “Türkiye üzerinde emelleri olanların düşünceleri ortaya konmuştur. Bunların süratle kamudan uzaklaştırılması gerekir” dedi.
MHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Nacar da, raporu ihanet belgesi olarak nitelendirdi. Kendi içinde tutarsız bir rapor olduğunu kaydeden Nacar, “İlmi gerçeklerden uzak, zorlamalarla kaleme alınmıştır” diye konuştu.
DYP Genel Başkan Yardımcısı Saffet Arıkan Bedük ise, raporun, cumhuriyeti kuran felsefeye, değerlerine ve Anayasal rejime ters düşen bir rapor olduğunu söyledi. Bedük, “Bu rapor kendi kendini inkar etmenin bir göstergesidir. AB İlerleme Raporu’nda bile olmayan, Türk tarihi ile bağdaşmayan bir kısım değerlendirmeleri kabul etmek mümkün değildir. Hükümetin, Başbakan’ın bu çelişkili rapor karşısındaki tutumunu merak ediyoruz. Başbakanlık bu raporun neresindedir?” diye sordu.
H.O.Tercüman
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 23:07