Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası''nın (DB) Yıllık Toplantıları nedeniyle Washington''da bulunan Devlet Bakanı Ali Babacan''a, uluslararası finans çevreleri ekonomiden çok 3 Ekim AB müzakere sürecini sordular. Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanlığı''nın yanı sıra Başmüzakereci şapkasıyla da toplantılara katılan Babacan ''''AB müzakerelerinde işlenen konuların yüzde 75''i ekonomiyi içine alıyor. Son 3 yıldır ekonomik reformların sonucu olan konular. DB ve IMF çevreleri, sadece AB ilişkilerini soruyorlar'''' diyor.
IMF ile yarım kalan birinci gözden geçirme ve ikinci gözden geçirme Amerika''da tamamlanacak mı?
Arkadaşlarımız iki gün önce buraya geldiler, onlar görüşmeleri sürdürüyorlar. Yarın DB, IMF Başkanı, Anne Krueger ile görüşeceğiz. Türkiye''ye dönünce iç çalışmalarımızı yapacağız, heyeti tekrar Ankara''ya davet edeceğiz
Sonunda IMF de cari açık endişelerini dile getirdi, faiz dışı fazlaya dikkat çekti; bu konular önünüze geliyor mu?
Yüzde 6.5 faiz dışı fazlayla devam etmemizin nedeni cari açık kontrol edilemeyen boyutlara ulaşmasın diye. Şu andaki büyüklüğü itibariyle ciddi bir sorun olduğunu düşünmüyorum. Sıkı mali ve bütçe politikaları devam etmesiyle sürecek. Serbest kur rejimimiz var cari açık ciddi bir risk unsuru taşımaz. Ödemeler dengesinin tamamı ile ilgili bir sıkıntı varsa, kura yansıdığını görürüz. Kura bakmak gerekir. Bu biraz da dil alışkanlığı haline geldi. Ekonomiyle ilgili olumsuz bir yön arandığında hemen cari açık söyleniyor. Cari açığın gerçek endişesi anında kura yansır. Endişe nedir? Bu açığı finanse edilememesi. Böyle bir durumda dövize talep olması lazım. Döviz sıkıntısı beklentisi olacağına inanıyorsa, birilerinin dolar, euro toplaması lazım. Ama böyle bir şey yok.
Petrol fiyatları korkutuyor mu?
Türkiye ekonomisi artık çok güçlendi, büyüdü. Geçen sene milli gelir 300 milyar dolar, petrol faturamız 7 milyar dolar artmış. Bu enflasyona ancak 1 - 1.5 yansıyor, krize yol açmıyor. Bir de bize petrol satan ülkeler komşularımız. Bugün verilen bir araştırmada petrol satan ülkelerin ithalatının da arttığı söylendi. Bakıyorsunuz Rusya, Suudi Arabistan bunlara ihracatımız artıyor. Petrolden elde ettikleri paralar, onlarda da kalmıyor bir şekilde harcanıyor. Kilit nokta ekonomiyi dışa açmak.
Özelleştirmelerin başarısı cari açık riskini bağlar mı?
Özellikle doğrudan yabancı sermaye akışı cari açığın riskini azaltıyor. Finansmanı daha sağlıklı bir yapıya kavuşmuş oluyor.
Türkiye''ye yaklaşım nasıl? En çok ne soruluyor?
Merrill Lynch, JP Morgan, Deutcshe Bank gibi önemli finans kuruluşları Türkiye konulu toplantılar düzenledi, bunlara ilgi çok yüksekti. Türkiye''de cari açık diyorsunuz ama burada en az gelen sorular içinde bu konu. Herkes AB''ye odaklanmış durumda. Aksilik çıkar mı diye merak ediyorlar. Müzakere Çerçeve Belgesi hazırlanıyor. Taleplerimiz var, diplomasi trafiği yoğun. Bizim arzulamadığımız gelişmeler belgeye girmesin istiyoruz.
AB''yi ısrarla sormalarının bir nedeni Ermeni konferansı ile ilgili tepkiler olmasın...
Bekliyordum ama hiç soran olmadı bugün. Yapıldı işte... Artık hükümetin tavrı anlaşıldı. Hükümetin siyasi iradesini hangi yönde kullandığına dikkat ediyorlar.
Yabancı sermayenin Türkiye''de bankacılık sektörüne ilgi göstermesi toplantıların da konusu oldu mu?
Türk bankalarına ilginin çok olduğunu söylemeliyim. Yatırım yapan yabancılar memnuniyetlerini özellikle ifade ediyorlar. Birkaç tanesi ile de görüştük, son derece memnunlar.
Bankacılıkta yabancı payının sınırlanması...
Hayır, hayır öyle bir şey yok.
Türk sermayesinde beliren ulusalcı hava sizi etkiliyor mu?
Yerli, yabancı ayrımı yapmadan rekabete açıyor ve daha iyi, değerinde özelleştirmeler gerçekleştiriyoruz. Bazılarının da ''''Yabancılar keşke olmasaydı da, biz şöyle kendi aramızda bu işleri halletseydik, daha ucuza olurdu gibi'''' yaklaşımları olduğunu seziyorum. Ticari motivasyonlarla bu konuyu dile getiriyorlar. Her yıl 500 700 bin kişiye iş imkanı sağlamak zorundayız.
İş imkânını sadece Türkiye içinde sınırlı kalan sermaye ile sağlayamayız. Türk insanının mutluluğunu arttırmak, refahını arttırmak istiyoruz; amaç bu olunca sermaye yerli mi, yabancı mı, sarı mı, yeşil mi bakmadan yatırım ortamını iyileştirmemiz lazım.
''Artık seçim ekonomisi unutulmalı''
Erken seçim beklentisi var mı?
Üç dört ay önce bir ara soruldu. Başbakanımızın çok kesin biçimde açıklaması oldu, bu da soruları bitirdi. Endişe ile gündeme geliyordu, ''''Ne gerek var, bu kadar istikrarlı bir gidiş varken'''' deniliyordu. Açıkladığımız programı seçimleri kapsayacak bir halde sunduk. Dolayısıyla artık ''''seçim ekonomisi'''' tabiri unutulmalı.
Yerel seçimlerin olduğu yıl, faiz dışı fazlayı yüzde 6.5 hedefe rağmen, yüzde 7 tutturmuşuz. Hani o meşhur 2002 yılında, (Kemal Derviş''in ekonominin başında olduğu dönem) ''''Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı'''' gibi büyük lafların edildiği yılda, faiz dışı hedef yüzde 6.5, tutturulan yüzde 3.9. Peki ne oldu?
Yüzde 2.6 bugünün parasıyla 10 milyar YTL. Ciddi bir harcama. Biz harcamaları hassasiyetle götürüyoruz. Programın ilk yılı stand-by''a yeni imza atmışlar, imzalar kurumamış.
Üç liderin imzası var, bakanın imzası var, dönemin merkez bankası başkanının imzası var. O gün üç liderden de imza istiyorlardı, bugün bunlar yok. Ona rağmen, güvenin kadar eksik olduğunu gösteriyor aslında, reklamla, tantanayla ''''güçlü ekonomiye geçiş programı'''', DB''den, IMF''den oluk oluk para geliyor; bakıyorsunuz hedef 10 milyar YTL sapmış. Nerede bütçe disiplini?
Bakın 2002 yılına; kurlar oynak, faiz yüksek, reformlar yapılmış ama uygulama yok. Geri dönüp tek tek o reform yasalarını ele almak değiştirmek zorunda kalıyoruz. Siyasi istikrara son derece önemli. Elimizde iyi bir fırsat var.
2002''de çıkan uyum yasalarını, taslak gibi mi görüyorsunuz?
Çok tartışılmadan çıktı. Daha önceki dönemlerde de DB ve IMF ilişkileri hep Hazine odaklı yürüyormuş. Yani uygulayıcı bakanlıklar işin içine girmiyormuş. Biz bunu değiştirdik. Reformun konusuysa, DB heyeti gidip orada çalışıyor.
Bakanlıklar uygulamada olduğu için biz daha iyi sonuç alıyoruz. AB sürecinde de aynı süreci izleyeceğiz. Yeni müsteşarlık, bakanlık onun için kurulmayacak. Çok yanlış... Aksi halde reform lafta kalır, uygulayıcı kuruluş sahiplenmeli.
''Ekonomi ile Avrupa Birliği konuları örtüşüyor''
21 Eylül''de AB Daimi Temsilciler Komitesi''nin onayladığı karşı deklarasyon Türkiye''yi memnun etmedi...
Evet. Maalesef. Kıbrıs Rum Kesimi''nin talepleri doğrultusunda gelişti. Biliyorsunuz Dışişleri Bakanlığı resmi bir açıklamayla Türkiye''nin isteğini iletti. Müzakere Çerçeve Belgesi şu anda önemli. Müzakereler boyunca referans belge olacak.
Belge Kıbrıs Rum Kesimi''nin istediği doğrultuda çıkarsa, Türkiye müzakereleri dondurur mu?
Belgenin içeriğine dikkat etmemiz gerekiyor. Kabullenemeyeceğimiz konuları, üye ülkelere, dönem başkanlığına bildirdik. New York''taki BM toplantısının zamanlaması iyiydi.
Sayın Başbakanımız çok sayıda liderle görüştü. Dışişleri Bakanımız da bütün AB üyesi ülkelerin dışişleri bakanları ile birebir düşüncelerini aktardı. Bu konuda dışişleri bakanlığımızın söylediklerinden sonra, ekleme yapmayı doğru bulmuyorum. Mesajlarımızın koordineli olması gerekiyor.
Bu arada size AB Başmüzakarecisi olarak tavsiyeler de oluyor. Yönetim şemaları çıkıyor...
Çok esnek ve dinamik bir yapılanma olacak. Uzun bir süreç ve devletin farklı kurumlarının, bakanlıklarının, sivil toplum kuruluşlarımızın içinde olacağı bir çalışma.
AB Genel Sekreterliği''nin (ABGS) iç yapısının yeniden yapılanması gerekecek. DP, ABGS ve Dışişleri Bakanlığı asıl kurumlar. Fiilen müzakereleri yapacak kurumlar ise AB reformlarını uygulayacak kurumlar, bakanlıklar olacak. Müzakereleri yapacak yeni bir kurum oluşmayacak.
Koordinasyon kelimesini bile kullanmak istemiyorum. Yalnızca iletişim görevi denilebilir.
Başmüzakereci ve ekonomiden sorumlu bakan, ikisi birlikte yürüyecek mi?
Müzakere edilecek konularının yüzde 75''i zaten ekonomik konular, çok çakışıyor. 3 yıldır üzerinde çalıştığımız ekonomik reform çalışmalarının bir başka çerçevede bir bakıma devamı.
Bu konulara aşinayız. İki ayrı konu gibi görmüyorum. Burada IMF ve Dünya Bankası toplantıları için bulunuyoruz ama finans çevreleri bana sadece AB ile ilgili meseleleri soruyorlar.
Bu finans meseleleri ile AB''nin ne kadar örtüştüğünü gösteriyor.
(MİLLİYET)
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 11:02