Bahçeli Kılıçdaroğlu'na patladı!.. Kendisi Kemal Derviş'in çömezidir.
Bahçeli, dokunulmazlıklarla ilgili olarak da "Bu kadar çok konuşanlar dokunulmazlık zırhına bürünmesin" şeklinde konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na "Kemal Derviş'in çömezi" nitelendirmesinde bulunan Bahçeli, yeniden dokunulmazlık çağrısı yaparak "neyin hodri meydanı, dokunulmazlığı getireceksen sen getireceksin, fezleke yoluyla gelirse de oyumuz belli" diye konuştu. Bahçeli, İstanbul'da "hemşehri harekatı" yapacaklarını belirtirken, yeni bir istismar doğmaması için Cumhur İttifakı'nın yüzde 52'nin üstüne çıkması gerektiğini kaydetti.
Bahçeli, gazetecilerle buluştuğu iftar yemeğinde şu mesajları verdi:
DOKUNULMAZLIĞI KILIÇDAROĞLU'NUN GETİRMESİ DAHA AHLAKİ

- Türkiye yeniden bir seçim sürecine giriyor. Siz daha önce seçimin yenilenmesine yönelik talebinizi dile getirmiştiniz ama YSK’ya yönelik tartışmalar hala sürüyor. CHP liderinin ifadesi oldu 'çete' dedi, sizin bir dokunulmazlık çağrıınız oldu. Ama CHP kanadından bir ses gelmedi. Öncelikle ilgili dokunulmazlıkla ilgili CHP’den bir hamle gelmemesini nasıl yorumlarsınız?
YSK’nın üzerinde yeniden tartışmaları değerlendirip karara bağlayacak bir herhangi bir kurum yoktur. Böyle olunca YSK kararına; kimin hesabına nasıl gelirse değil, Anayasa, hukuk çerçevesinde yaklaşılıp karar vermişse saygı duymaktan öte yapılacak bir şey yoktur.
YSK'nın 11 üyesi vardır. Eğer kurum olarak suçlamak istiyorsanız, 7-4 şeklinde bir değerlendirme yerine YSK’yı kurum olarak esas alıp, içinden herhangi birisini ayırt etmeksizin, güzel bir dille eleştiri yapmak var iken böyle bir tartışmaya girmesi çok doğru olmamıştır.
Dokunulmazlık zırhına bürünülmemeli
Bu tartışmalar konusunda biz gerekli uyarıları kendisine yapmak istedik. Bu arada da bir konuyu dillendirdik. Dokunulmazlığın kaldırılmasıyla ilgili, ‘Ben bu kadar cesurca hukuk, adalet ilkeleri ışığında inandıklarımı söylüyor ve her türlü kelimeyi de kullanabiliyorum. Ama dokunulmazlık zırhına da bürünmek istemiyorum. Dokunulmazlığın kaldırılmasından yanayım’ şeklinde bir teklif gelirse bu teklife ilk müspet oyu benim vereceğimi söyledim. ‘Dokunulmazlığın kaldırılması konusundaki isteğine hemen ben TBMM’de dokunulmazlığın kaldırılması yönünde ilk müspet oylamayı yapabileceğimi söyledim. Bu doğru bir yaklaşımdır. Bu kadar aşırı, kırıcı, karıştırıcı konuşmayı yapan kişi dokunulmazlık zırhına bürünmemelidir, önünü açmalıdır.
SAVCILAR SORUŞTURMA BAŞLATIRSA
Tartışmayı bu boyutuyla Türkiye’nin gündemine getirirken aynı zamanda da TBMM’ye taşımış olmadır. Böyle olmadığı taktirde bu konuşmalar Türkiye’deki yargı organları, özellikle de savcılar belli suç unsurları taşıdığı kanaatiyle bir soruşturma başlatırsa o zaman bu Adalet Bakanlığı’na intikal edecektir. Oradan YSK’nın bu incitici davranışlar karşısındaki hakkını koruyabilmek açısından dokunulmazlığın kaldırılması noktasında bir fezleke talebinde bulunabilirler. O zaman yine bizim kanaatimizde bir değişiklik olmaz.
Şimdi bunları böyle düşünmek yerine bizi suçlayarak, hodri meydan demenin…
KILIÇDAROĞLU, DERVİŞ'İN ÇÖMEZİDİR

Demirden korksa trene binmez gibi geçmişte kullanılan bir söz vardır. Çok kişi de bunu cesaret unsuru olarak söyler. Şimdi hep beraber havaalanına gidelim. Buradaki mevcut yolcu sayısıyla TCDD’nin garlarındaki yolcu sayısını mukayese ederseniz, bunların hepsini demirden korkup trene binmiyor, hepsi korkak olarak nitelendiremezsiniz. Kendisinin imkanı çok yüksektir. Üst bir bürokrattır, Türk siyasetinde yeri vardır. Kemal Derviş’in çok yakını ve çömezidir. Böyle bir şahsın artık uçak ve özel araba kullandığı inancındayım. Kendisine üste para versem altı saat Adana’ya demiryolu ile gidemez diye düşünüyorum.
CHP İLÇELERE İTİRAZ ETMEMİŞ Kİ
- İstanbul’da en çok tartışılan görüş şu: aynı zarfta dört pusulanın bulunduğu ancak sadece Büyükşehir belediye başkanlığının iptal edildiği ilçeler ve diğerlerinin iptal edilmediği.. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?
Gerçekten de bize dört pusula bir zarf verdiler. Gidip onun içine attık. Bu dört pusulayı zarfa yerleştirirken güçlük çektik. Biri dışarda kaldı, diğeri dışarda ama oylar iptal edilmesin diye hassasiyet gösterdik. Fakat zarfları kullanırken dört pusulasına ben itiraz etmedim. Kemal Kılıçdaroğlu beyin de itiraz ettiğini sanmıyorum. O benden belki daha heyecanlı oy kullanmıştır. Fakat tartışma tamamen büyükşehir belediye başkanlığı üzerinde yapılmıştır.
Şimdi bu gerçeklerin ışığında İstanbul’da 39 ilçe belediyesinin 25’ini Cumhur İttifakı kazanmışken buraya bir itiraz yapmıyorsunuz, mazbatayı alıp almama noktasında değerlendirmelerde bulunuyorsunuz, mazbatanın verilmesi için YSK’ya çok büyük övgüler yağdırıyorsunuz. Sonunda 28 bin oydan 13 bine düşünce bu sefer de şaibeler olduğu ortaya çıkıyor.
Şaibeler 25 ilçede veya 39 ilçede sadece 2 yerde kendini gösteriyor., Maltepe ve Büyükçekmece’de. Oralara da itirazlar yapılıyor. Şimdi kalkıp halkı aldatmanın bir manası yok. CHP’ye oy vermiş kardeşlerimizi de aldatmanın gereği yok. O dört tanesinin içerisinde sadece Ekrem İmamoğlu ile Binali Yıldırım arasındaki oy farkının neden böyle olduğu hesap ediliyor. Gerçekten de düşündürücü. Oyların bu kadar aşağı düşmesinin sebebi üzerine konuşacağı yerde kalkıp, ‘orada dört pusula var. Onu iptal ediyorsanız bunları da iptal edin’ diyorlar.
Hele bazıları var Türkiye’de neredeyse siyaseti ve demokrasiyi kapatacak, seçimleri tamamen lağvedecek. Efendim filan tarihten itibaren seçimler iptal edilmelidir diyor. Bütün bunların hepsinin altı başka anlam taşır. Bir yerlere Türkiye’yi sürüklemenin gereği yok. Seçimler iptal edildikten sonra ne olacak? 24 Haziran’ı iptal ettiniz, 2015’i iptal ettiniz… Geriye doğru giderseniz 1946’ya kadar var! Sonra bunun altından Türkiye nasıl kalkacak, bu siyasiler nasıl kalkacak?
MİLLET HIRSIZI KOVALAMAKTAN VAZGEÇMEYECEK
Onun için milleti aldatmasınlar. 28 bin oydan 13 bin oya düşerken bu kadar çalınan oyun nereden çalındığının üzerinde mutabakat kuracakları yerde hırsızın üstünü örtmenin bir manası yok. Dört pusulayı da dahil etmiş olsa hırsızı kovalamaktan bu millet vazgeçmeyecek. MHP’de vazgeçmeyecek. Çünkü böyle kritik bir eşikte bu karmaşayı yaratan insanların niyetlerinin açığa çıkması lazım. o çıkıncaya kadar da biz bu işin arkasındayız. Onun için artık bırakın kim ne kadar haklıysa..
24 Haziran’da böyle bir beklenti içerisine girip, 24 Haziran’da geçerliliğini koruyamadığını görüp, beklentisinin karşılığını bulamayınca ortadan kaybolanların, tamamen projenin unsurları ortadan kalkmasın, deşifre olmasın diye sessiz kalıp, 31 Mart’ta tüm düşüncenizi düğümlüyorsanız Devlet Bahçeli bunun arkasını arar.