
BAHÇELİ'YLE ERDOĞAN ARASINDA DETERJAN POLEMİĞİ
ANKARA - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde yaşanan olayların Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi gündemine ne zaman ve hangi kapsamda getirileceğinin açıklanmasını isteyerek, bütün partilerin yer alacağı bir TBMM heyetinin de bölgeye gönderilmesinin yararlı olacağını ifade etti.
Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde yaşanan olaylarla ilgili yaptıkları açıklamalara karşı, Başbakan Erdoğan'ın verdiği cevabı eleştirdi. Erdoğan'ın ''2002 yılında Uygur bölgesine MHP'nin yaptığı ziyareti kullanma gafletine düştüğü'' görüşünü savunan Bahçeli, ''gerçeklerin saptırıldığını'' iddia etti.
Devlet Bahçeli, Uygur dilinin Sincan Üniversitesi programından çıkarılması uygulamasının 1 Eylül 2002'de başladığını, bu tarihten 2 ay kadar sonra 3 Kasım 2002 seçimlerinde AK Parti'nin iktidara geldiğini anımsattı. Bahçeli, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
''Bu gerçekler karşısında, şimdi, Başbakan Erdoğan kendisi ve partisinin 7 yıllık iktidar döneminde bu konuda ne yaptığını dürüstçe kamuoyuna açıklamak zorundadır. Bu konu ve Uygur Türklerinin sorunları hakkında 7 yıl içinde bir kere olsun Çin makamları nezdinde bir girişim yapılmış mıdır? Bunun yapıldığını iddia ediyorsa, Başbakanı bunu somut bilgi ve verilerle açıklamaya davet ediyorum. Susar ve meseleyi geçiştirmeye çalışırsa, Türk milleti kendisi hakkında gereken hükmü verecektir.
Başbakan kısa süren uluslararası bir toplantıda bu konuyu ne zaman ve nasıl gündeme getirmiştir? Hassasiyet ve beklentilerini ayaküstü sohbetlerde mi dünya liderlerine aktarmıştır?''
Başbakan Erdoğan'ın, Uygur bölgesindeki saldırıları ''soykırım'' olarak nitelendirdiğini ifade eden Bahçeli, ''Erdoğan'ın, Türk soydaşlarına soykırım uygulayan bu ülke ile ilgili ne yapacağının Türk milletince merakla beklendiğini'' kaydetti.
MHP Lideri Bahçeli, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
''Başbakan Erdoğan'ın, kendisinin özürlü siyaset tarzı ve anlayışının bütün çarpıklıklarını MHP'ye yükleyerek yalan, çamur ve iftira siyaseti yapma alışkanlığı, tedavi kabul etmeyen derin bir rahatsızlık haline dönüşmüştür.
Geçtiğimiz hafta sonu parti kongrelerinde bizi 'tutarlı olmaya, hamaset değil icraat yapmaya, kan üzerinden siyaset yapmayı bırakmaya ve istismar siyasetini terk etmeye davet etmesi' kangrene dönüşen bu rahatsızlığın hezeyanları olmuştur.
Aklanma, yıkanma ve temizlenme yeri bağımsız Türk mahkemeleridir. Bunun için de ilk önce dokunulmazlık zırhının arkasına sığınmaktan vazgeçme erdeminin gösterilmesi gerekmektedir. Başbakan ve arkadaşları bu hesabı Türk adaleti önünde mutlaka vereceklerdir. MHP, 'adalet kaçkınlarının' sürekli peşinde olacak, demokrasi ve hukuk kuralları içinde Türk milleti adına bu hesabın sorulmasını sağlayacaktır. Başbakan'ın siyasi kabusu da budur.''