Sağlık
  • 15.9.2011 15:23

BAKAN ÇELİK: CAN YAKACAĞIZ

OSMAN AKIN - ABDULLAH ÇİBİR
"İsraf ve suistimal konusunu çözeceğiz. Çok ciddi teftişlerimiz var. Eczane, hastane, doktor ve vatandaş ilişkilerinde can yakacağız. Eğer israf ve suistimali çözmezsek hizmeti hak eden dürüst vatandaşlara nitelikli sağlık hizmeti sunmakta zorlanacağız" dedi.
Bursa'nın Fethiye Mahallesi'nde Özel Medicabil Hastanesi'nin açılışında konuşan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, sağlıktaki israf ve suistimallerle birlikte çocukların ve torunların geleceğinden çalındığını, "Bir kutu ilaçtan ne olur?" deme lüksüne sahip olmadıklarını bildirdi.
2002 yılında 9.8 milyar 2010'da 40 milyar, 2011 yılında ise 45 milyar sağlık harcaması gideri olduğunu kaydeden Çelik, ilaç konusundaki rakamları da kamuoyuyla paylaştı. 2002 yılında 5.2 milyar lira olan ilaç giderinin 2010 yılında 15.4, 2011 yılında 16 milyar liraya çıktığını ifade eden Çelik, "Bugün, 2002 ye göre 3 katı bir ilaç gideriyle karşı karşıyayız. Şimdi bunların hepsi milletimize helal-ı hoş olsun. İstediğimiz bir şey yok.
Bu rakamlar muazzam rakamlar. Ama burada Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak, yani bu hizmetleri satın alan bir bakan olarak, şunu da ifade etmek istiyorum. Şimdi vatandaşlarımızın tabii ki sağlığa erişim kolay olduğu için harcamaları artabilir. Fiyat artışlarından dolayı giderlerimizde artış olabilir ama bir başka kalemler var. Bunlar israf ve suiistimaldir. Suiistimal ve israf konusunu mutlaka çözmek zorundayız.
Eğer çözemezsek o zaman bu hizmeti hak eden dürüst vatandaşlarımıza bu nitelikte ve daha da niteliği artmış sağlık hizmeti sunmakta zorlanacağız. Bundan dolayı çok ciddi teftişlerde tespitlerimiz var. Birincisi israf alanında. 'Doktor bey yazıver lazım olur.' Doktora sesleniyorum: Lazım olur diye ilaç yazılır mı?
Hastanın keyfine göre ilaç yazmak doğru mu? Tabii doktorların tümü için söylemiyorum. Birçoğunu tenzih ediyorum. Ama belli az sayıda doktorumuzun 'yazıvermesi' neticesinde evlerimizdeki buzdolapları ilaçtan geçilmiyor. Evlerde poşetler dolusu ilaç var. Yazık, bu israfı bu ülke hak etmiyor. Kalkınmaya endekslinmiş olan ülkeye bu yanlışlığı yapmayalım. İhtiyaçsa yazılacak, devlet de sosyal devlet olarak bunu karşılayacak. Ama ihtiyaç yokken ilacı yazıver diye yazılıyorsa unutmayalım ki, gelecek nesillerden, çocuk ve torunlarımızdan çalıyoruz demektir. Ülkenin refah düzeyinden, kalkınmasından bir şeyler çalıyoruz. Bir kutu ilaçtan ne olur deme lüksüne sahip değiliz.
Suistimaller ise eczane-hastane, eczane-doktor, vatandaş-eczane ilişkilerinde biraz can yakacağız. Çünkü az sayıdaki bu yanlışlığın içinde olanların bütün sağlık sektörünü, hekimleri, çalışanları ve eczaneleri karalamaya hakkı olmadığı inancındayız. Onun için sağlık sektöründeki sıkıntıları biliyoruz. Onları dün rektörlerimizle İstanbul'da düzenlediğimiz toplantıyla masaya yatırdık. Oradaki sorunları tam günden başlayıp diğer alanlara varıncaya kadar enine boyuna değerlendiriyoruz. Onlara çözümler üretmeye çalışacağız. Ama bu taraftan israf ve suistimalleri engellemek görevi hepimizin görevidir" dedi.

"İÇERİDE İSTİKRAR, DIŞARIDA İTİBAR VAR"
Türkiye'nin uzun yıllar kayıp yıllar dönemini yaşadığını ifade eden Çelik, "Kayıp yıllar çok şükür 2002 yılında sona erdi. Ve Türkiye'de siyasi istikrar sağlandı. Siyasi istikrar bildiğiniz gibi ekonomik istikrarı da beraberinde getirdi. Türkiye her alanda çok önemli mesafeler katetmeye başladı. Adeta Türkiye'nin her alanda yeniden inşa edildiğini hep beraber müşahede ediyoruz. Türkiye büyüyor, gelişiyor.

Dün açıklanan büyüme rakamlarını hepiniz biliyorsunuz. 2011 yılının ilk çeyreğinde en çok büyüyen ülkelerin başında Türkiye gelmekte. 2011'in ikinci çeyreğinde yüzde 8.8 büyüyen, yine rekor kıran bir Türkiye var. İşsizlik rakamları açıklandı. 2010 yılı Haziran ayında işsizlik oranı aylık yüzde 10.5' idi. 2011 Haziran ayına göre işsizlik oranı 9.2'ye geriledi. Rakamları hangi açıdan ele alırsanız ele alın Türkiye'de gerçekten bir ciddi değişimin, dönüşümün, gelişmenin, kalkınmanın yaşandığını, birilerinin imrendiği güzel bir tablonun oluştuğunu dost düşmen herkes görmektedir.



Demek ki IMF'siz oluyormuş. Demek ki sözü dinlenen ülke olunuyormuş. İlle de söz dinlemek zorunda değilsiniz. Sözü dinlenen ülke de olunuyormuş. Demek ki yardım alan ülke değil, yardım eden ülke de olunuyormuş. Türkiye bugün Somali'sinden Balkanlara, Afrika'nın tüm coğrafyasından Asya'ya kadar her yere yardım elini uzatan bir ülke. İçeride çok şükür istikrar, dışarıda itibar var. Bunları hep birlikte millet olarak gerçekleştirdik. Bu güzel tabloları söylerken hiçbir zaman dünyada olup bitenleri, özellikle girmeye çalıştığımız AB'de ekonomik anlamda ve diğer anlamda görmezlikten gelemeyiz" diye konuştu.

"DOSTLARIMIZI DAHA DA MEMNUN EDECEĞİZ, DÜŞMANLARIMIZ ÜZÜLÜRSE ÖNEMLİ DEĞİL"
Dünya büyük bir duraksamanın yaşandığının altını çizen Çelik, "Bugün öyle Avrupa ülkeleri var ki ilaç bedellerini ancak iki yıl sonra ödeyebiliyor. Tedavilerle ilgili 6-7 aylık süreler veriliyor. Her alanda dünyada büyük bir duraksama, durağanlık ve sıkıntı yaşanırken Türkiye'nin tablosu gerçekten aydınlık bir tablo. Yatırım ve müteşebbislerin geleceği görebileceği bir tabloyla karşı karşıyayız.
Daha güçlü olacağız, daha da gelişeceğiz, daha da büyüyeceğiz. Dostlarımızı daha çok memnun edeceğiz, düşmanlarımız üzülürlerse hiçbir mahsuru yok. Onlar da üzülmeye devam etsinler. Reformlara devam edeceğiz, yeni Meclis 1 Ekim'de açılır açılmaz anayasa reform çalışmalarıyla başlayacağız" şeklinde konuştu.

"DÜŞÜK GELİRLİ OLANLARIN PRİMLERİNİ DEVLET ÖDEYECEK"
Hükümet olarak herkese eşit, adil, kolay erişilebilir ve sürdürülebilir bir sağlık hedefleri olduğunu hatırlatan Bakan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Amacımız önce insandı. İnsan merkezli bir yaklaşımdı. İnsanı merkeze aldığımız için de hizmetler bir bir yerini bulmaya başladı. 1 Ekim 2008 tarihi bizim de nesillerimize bırakacağımız önemli bir tarihtir. Çünkü o gün, 1982 Anayasası'nda genel sağlık sigortasına geçeceğimizin yazılmasına rağmen 26 yılda gerçekleştirilemeyen genel sağlık sigortasına geçiş günüdür. Ve sosyal güvenlik reformunun yürürlüğe konduğu gündür. İşte bu tarihten itibaren Türkiye'de çok önemli değişimler gelişimler gerçekleşti.
2012 yılına girerken genel sağlık sigortası çerçevesinde yeşil kartlıları da sosyal güvencesi olmayan varlıklı insanları da. Hani şu anda varlıklı olduğu için sosyal güvenlik kapsamına girmeyen vatandaşlarımızı da yeşil kartlıları da gelir testine tabi tutarak bunları da sosyal güvenlik kapsamına alacağız. Ve 1 Ocak 2012'den itibaren asgari ücretin 3'te birinden daha düşük geliri olanların primleri devlet tarafından yatırılacak. Yeni bir döneme de 1 Ocak 2012 itibarıyla girmiş oluyoruz.
Sağlık hizmetlerinden yararlanabilmek için bekleme sürelerini kaldırdık. Bunları eşitledik. İnsanlarımız arasındaki farklılıkları kaldırdık. Memur başka, BAĞKUR'lu başka, SSK'lı başka gibi ayrımcı anlayışlar çok gerilerde kaldı. Bürokrasiyi kaldırdık. Sağlık karnesi onayları, kuyrukları vardı. Artık sağlık karnesi tarihe karıştı. TC kimlik numarası ile bütün işlemlerimiz yapılıyor. İlaç temini ise her yerden mümkün. Hastaneler birleşti. 1854 sağlık tesisini bu 9 yıllık dönemde ülkemize kazandırdık."

"HASTANEYE GİTME SAYISI YILDA 2'DEN 8'E YÜKSELDİ"

Nitelikli sağlığın önemine dikkat çeken Çelik, "Nitelikli sağlık hizmeti nitelikli mekanlarda verilir. İşte şu an açılışını yaptığımız Medicabil Hastanesi gibi. Türkiye'de nitelikli sağlık hizmetini verdiğimiz alanlar 10 binden 35 bine çıkarıldı. Ve 2015 yılında hedefimiz, 123 bin nitelikli sağlık alanıdır. 2002 yılında bir vatandaşımız 1 yıl içinde ancak 2 kez hastaneye gidebiliyordu. Şu anda hastaneye gidiş sayısı 8'e ulaştı. Bu gelişmiş ülkelerin oranlarına çıkmış bulunuyor.
Sağlığa erişimin ne kadar kolay olduğunu da gösterir. Sosyal güvenlik kurumu olarak bin 735 özel sağlık kurumundan hizmet alıyoruz. Ve 278 milyon her yıl sağlık kurumlarına müracaat var. Bunun 71 milyonu özel sağlık kurumları tarafından gerçekleştiriliyor. Ve bunun için biz Sosyal Güvenlik Kurumu olarak 5.1 milyar liralık ödeme yapıyoruz. Tüm bu hizmetler sağlıkta attığımız adımların neticesinde geldiğimiz nokta şudur: 2003 yılında, 'Sağlık sisteminden memnu musunuz?' diye yapılan araştırmaya cevap yüzde 39 iken, 2010 yılında memnuniyet yüzde 73'e çıktı. Yüzde 39'dan yüzde 73'e çıkan rakamsal boyut dikkate alınırsa sağlıkta nereden nereye geldiğimizi rahat bir şekilde görebiliriz" dedi.
Bursa'da birçok yatırıma imza attıklarını ifade eden Çelik, "Bursa'da da çok şeyler yaptık. Özel hastanelerin sayısı 3'ten 12'ye çıktı. 2011-2012 yılının Bursa için sağlık yılı olacağını çok önceleri söylemiştik. Bursa ve ilçelerinde sağlık yatırımlarımız 2012 yılında tamamlanmış olacak. Ve şu anda sağlıkta yatak kapasitemiz 4 bin 937'den 6 bin 474'e çıktı. Bu tesislerimiz bittiğinde Bursa çok farklı bir noktaya gelmiş olacaktır" diye konuştu.

Güncellenme Tarihi : 23.3.2016 14:02

İLGİLİ HABERLER