BAKAN ÇELİK, REKTÖRLERİN YÖK TASLAĞINA İLİŞKİN SERT AÇIKLAMALARINA CEVAP VERDİ...
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, bazı rektörlerin hükümete karşı siyasi söylemler geliştirmesinin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından tepkiyle karşılandığını, bunun da son derece doğal olduğunu söyledi. Çelik, Başbakan Erdoğan'ın söylediği sözün, bütün üniversite camiasına, bütün öğretim üyelerine, bütün rektörlere yönelik olmadığını belirtti.
Bakan Çelik, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı Prof. Dr. Engin Bermek ve beraberindeki akademisyenleri, Bakanlık'ta kabul etti.
Basına kapalı gerçekleşen ve yaklaşık 1.5 sat süren görüşmenin ardından Çelik, konuya ilişkin bilgi vermek amacıyla gazetecilere açıklama yaptı.
Toplantıda, Yüseköğretim Kanunu'nda yapılması planlanan değişikliklerin ele alındığını belirten Çelik, daha önce TÜBA'dan görüş istediklerini ve bildirilen görüşlerden bazı konuları dikkate aldıklarını ifade etti.
Toplantıda sözlü fikir alışverişinde bulunduklarını kaydeden Çelik, görüşmelerinin son derece faydalı olduğunu dile getirdi.
Benzeri görüş alışverişlerinde bulunmaya devam edeceklerini söyleyen Çelik, ''Türkiye'deki üniversite sisteminin liyakat esasına göre yapılması gerektiği'' görüşünün dile getirildiğini kaydetti.
Çelik, araştırma görevlilerinin atamalarının, tıpkı Tıpta Uzmanlık Sınavı'nda olduğu gibi merkezi atamayla yapılması gerektiğini ifade etti.
SORULAR
Çelik, açıklamasının ardından gazetecilerin gündemdeki gelişmelere ilişkin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, dünkü açıklamasının Yükseköğretim Yasa Taslağı konusunda kurulan komisyonların çalışmalarını etkileyip etkilemeyeceğini ifade ederek, ''Köprüler atıldı mı?'' sorusu üzerine Çelik, ''Hayır köprüler atılmadı'' dedi.
Üniversitelerarası Kurul'un oluşturduğu alt komisyon ile 21 Eylül'de Yıldız Teknik Üniversitesi'nde 8 saat süren toplantı yapıldığını anımsatan Çelik, toplantının ardından üzerinde mutabakata varılan ilkelerin kamuoyuna açıklandığını belirtti.
Çelik, şöyle devam etti:
''Bu süreç devam ederken, Sayın Başbakan'ın bir çeşit hakem rolü üstlenmesiyle Üniversitelerarası Kurul'un oluşturduğu alt komisyonla bu çalışmalar devam ederken, üniversitelerin açılması münasebetiyle bazı rektörlerimizin hükümete karşı siyasi söylemler geliştirmesi Sayın Başbakanımız tarafından tepkiyle karşılanmıştır. Bu da son derece doğaldır. Başbakanımızın söylediği söz, bütün üniversite camiasına, bütün öğretim üyelerine, bütün rektörlere yönelik değildir. Orada söylenen söz, özellikle maksadını aşan, gerçekten hükümete karşı bir bilim adamının, bir üniversitenin başındaki insanın sarf etmemesi gereken sözleri sarf eden kişilere yönelik olarak söylenmiş sözlerdir. Bütün üniversite camiasına, bütün rektörlerimize ve üniversitelerimize yönelik bir söz değildir. Bunun böyle bilinmesi ve böyle algılanması gerekiyor.'' Yasama yetkisinin, TBMM'ye, siyasi iradeye ait olduğunu vurgulayan Çelik, herhangi bir konuda yasa yapılırken ilgili tarafların görüşlerinin alındığını, bunun katılımcı demokrasinin gereği olduğunu söyledi.
''SİNEYE ÇEKMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL''
Üniversitelerarası Kurul'un oluşturduğu alt komisyonla yaptıkları çalışmanın da bu anlayışla yürütüldüğünü ifade eden Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Ancak gerçekten hududu aşan, yetki ve sorumluluğu aşan ve bilimsel nezaketin ötesinde bazı sözler sarf edildiği zaman Sayın Başbakan'ın veya yetkili olan bizlerin bütün bu söylenenler karşısında susması, bunu sineye çekmesi mümkün değildir. Biz millet adına icra yetkisi üstlenmiş olan insanlarız, yani millet adına ülkeyi yönetmeye çalışıyoruz. Milletin seçmiş olduğu vekilleri, milletin bağrından çıkan bir Parlamento'yu ve hükümeti, kimsenin bu şekilde karalamaya, kimsenin bu şekilde ifadelerle muhatap almaya hakkı yoktur. Bu yapıldığı zaman elbette gerekli cevaplar kendilerine verilecektir.''
''SÖZLERİ DUYUNCA HAYRETLER İÇİNDE KALDIM''
Bir gazetecinin, ''Bir rektör 'Gerekirse hepimiz birer Kubilay oluruz' dedi. Bir başka rektör de Başbakan'ın sonunun Adnan Menderes'e benzeyebileceğini söyledi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz'' sözleri üzerine Çelik, şunları kaydetti:
''Özellikle bu tür söylemler, bu müzakere sürecine, bu diyalog sürecine zarar veren sözlerdir. Üniversitelerarası Kurul'un oluşturduğu alt komisyonda bizimle çalışan, 8 saat bizimle aynı ilkeleri paylaşan bir rektör arkadaşımızın üniversitesinin açılışı dolayısıyla söylediği sözleri duyunca hayretler içerisinde kaldım. Bir taraftan aynı masa etrafında biraraya geleceksiniz, ortak aklı işleteceksiniz, ortak aklı biraraya getirerek sonuç almaya çalışacaksınız, öte taraftan da karşınızda medyayı görünce, sizi alkışlayan bir grup görünce ucuz kahramanlıklar yapacaksınız. Bunun kabul edilebilir tarafı yoktur. Bu tür ucuz kahramanlıklara Türkiye'nin de aslında tahammülü yoktur. Öyle 'Kubilay gibi oluruz' gibi ifadelerin de ben bugün için kesinlikle anlamlı olmadığını düşünüyorum. İnsanlar hangi kelimeyi, hangi cümleyi ifade edeceklerini ölçerek, tartarak, hesap yaparak kullanmalıdırlar.''
''KAMUOYU EN GÜZEL CEVABI VERECEKTİR''
Bir başka rektörün Başbakan'a yönelik sözlerinin hatırlatılması üzerine de Çelik, şunları kaydetti:
''Sayın Başbakanımız, ani parlamaları olan bir insan değildir. Başbakanımız, Üniversitelerarası Kurul'un seçmiş olduğu alt komisyonu bizimle birlikte kabul etti ve sabırla 3.5 saat dinledi ve şunu söyledi; 'Milli Eğitim Bakanlığı'nda bu konuyu çalışan, taslağı hazırlayan arkadaşlarımızla biraraya gelin, mutabık olduğunuz, üzerinde anlaşmaya vardığınız konuları bir tarafa bırakalım, hala açık olmayan ve üzerinde anlaşmaya varılmayan bir konu varsa onu birlikte bir kez daha görüşelim' dedi. Şimdi Sayın Başbakan böyle bir yaklaşımda bulunurken ve rektörlerimizin diğer problemleriyle de yakından ilgilenmeye söz vermişken, üniversitelerimizin başta mali kaynakları olmak üzere personel ihtiyacı ve benzer konularda çözümler getirmek için ilgili bakanlıklara ve kişilere talimatlar vermişken, bir üniversite rektörünün Başbakan'dan 'gafil' olarak söz etmiş olması ve Türkiye'de 10 milyona yakın insandan oy alan bir Başbakan'dan bu şekilde söz etmiş olmasını ben kamuoyunun vicdanına havale ediyorum. Kamuoyunun sağduyusu buna en güzel cevabı verecektir.'' ''Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in açıklamaları rektörlere destek olarak yorumlandı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusuna karşılık da Çelik, ''Hangi açıklama neye yöneliktir, hangi niyete yöneliktir, ben hiçbir zaman hayatımda niyet sorgulaması yapmadım, şimdi de yapma düşüncesinde değilim'' yanıtını verdi.
Başbakan Erdoğan'ın, bu konudaki iyi niyetine, yaptığı çalışmaların örnek verileceğini dile getiren Çelik, üniversitelerin kadro sıkıntısının bu çerçevede çözümlendiğini anlattı. Üniversitelere bu yıl, 3 bin 500 kişilik kadro verildiğini ancak bunun üniversitelere nasıl dağıtılacağı konusunda YÖK'e yazı yazıldığını anlatan Çelik, YÖK'ten, ''bu konuda sadece YÖK yetkilidir'' yanıtı alındığını söyledi.
Çelik, bunun üzerine, yaptıkları girişimlerle sorunu çözümlediklerini, belli kriterler ölçüsünde kadronun dağıtıldığını belirtti.
SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULACAK
Bakan Çelik, iyi niyet çerçevesinde yapılması gerekenlerin yapıldığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Üniversitelerimiz bizim üniversitelerimizdir. Rektörlerimiz bizim rektörlerimizdir, bu şekilde konuşmaya, toplumu bu şekilde germeye, gerginlik yaratmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Ülkenin seçilmiş Başbakanı'na bu tabirlerle hitap etmenin nezaketle, saygıyla kesinlikle ilgisi yoktur. Zaten bunlarla ilgili olarak da özellikle hakaret boyutuna varan tahkir ve tezyif anlamına gelen bütün açıklamalarla ilgili de yasal süreç devam edecektir. İlgili kişilerle ilgili olarak suç duyurusunda bulunulacaktır.''
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:44