
BAKAN ÇUBUKÇU: BUNU OKUYAN ÇOCUKLARIN KANI DONMADI MI?
Siirt'te bir süre önce ortaya çıkan tecavüz olayının ardından bugün de bazı basın organlarında, Pervari'de YİBO öğrencisi 8 çocuğu 2 ve 3 yaşındaki bebeklere tacavüz ettikleri haber kamuoyunda derin bir sarsıntıya neden oldu. Meclis'te gazetecilerin konuyla ilgili sorularını cevaplayan Bakan Çubukçu yaşanan hadisenin yaklaşık 1 yıl önce gerçekleştiğini olay üzerine Cumhuriyet savcılığı tarafından soruşturma açıldığı bazı sanık ve mağdurların yargılanma sürecinin tamamlandığını söyledi.
Olayla ilgili olarak kimisinin cezaevinde bulunduğunu, kimisinin koruma kararıra alındığını söyleyen Bakan Çubukçu, " Değerlendirme yapmamın bir Bakan olarak altınız çizmek istiyorum. Bu olayın 1 yıl önce gerçekleşmiş olduğu haberi yapan gazete tarafından çok kısa küçük bir ayrıntı olarak yer aldığını söylerim. Daha önce devlet Bakanlığı dönemimde de zanlıların ve mağdurların çocuk olduğu haberler söz konusu olduğunda yapılması gereken bir takım değerlendirmeler var." dedi.
Çocuk hakları ile ilgili geniş kapsamlı bir çalışma yaptığını ve bunu gazetelerin medya temsilcilerine gönderdiğini kaydeden Çubukçu, bunun, suçun ve mağdurun çocuk olduğu haberlerin nasıl verilmesi gerektiğiyle ilgili olduğunu belirtti. Bunu yaparken habercilik ilkelerinden taviz verilmesi, meselenin saklanması, meselenin örtbas edilmesi değil tam tersine sözkonusu çocuk olduğunda çocuğa yönelik korumanın sağlanması gerektiğini kaydeden Çubukçu, bu bilgilerin kamuoyuna nasıl verilmesi gerektiği yönünde sağlanan ilkeler olduğuna işaret etti.
Çubukçu şunları kaydetti: "Bugün gördüğüm haberde iç sayfayı açtığımda beni dehşete düşüren bir görüntü vardı. 3 yaşında tecavüze uğrayarak ölmüş bir çocuğun otopsi fotoğrafı tüm açıklığı ile kullanılmış. Bu yayın ilkelerine uyulmamasından dolayı gerçekten çocuklara faydalı olacağımız bu haberlerin mağduru çocuklar olmuştur. Bu resimi toplumla paylaşmanın habercilik ilkelerini kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Bu konu çok üzerinde durduğum bir konu oldu. 5 yıllık bakanlık dönemimde sürekli bunu vurguladım. Zanlıların ve sanıkların çocuk olduğu bir durumlarda, çocukların yargılama süreçleri tamamlandığında, haklarında koruma kararı verildiği, rehabilitasyon süreçlerinin neredeyse tamamlandığı bir dönemde yeniden damgalanmalarının bu topluma faydasının olacağını zannetmiyorum. Artık 10 yıl önceki gibi bir kaza anında insanın ölümünün gösterilmesinin, kanlı hadiselerle gösterilen görüntünün ilgi çekmediğini zannediyordum, yanılmışım. Sözkonusu olan çocuklar olduğunda gerçekten çok dikkatli olmamız gerekirken kamuoyu bunu ilgi ile izliyor olabilir ama değer yargımız haber değeri olmamalı. Değer yargımız çocuklar olmalı. Haber değeri ile çocuk haklarını yan yana koyduğumuz zaman çocuk haklarından yanayım. Herkes ile görüşüyorum. Söylenen şey 'haber karşısında kanımız dondu' deniliyor. Bunu okuyan çocukların kanı donmadı mı? Bu haberin veriliş şekli bu açıdan sorgulanmamalı mı?"