Gündem
  • 18.5.2006 17:30

BAŞBAKAN CENAZE TÖRENİNE NEDEN KATILMADI?

DEVLET ARIK
ANKARA - Hükümet Sözcüsü ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Danıştay 2. Dairesi Başkan ve üyelerine düzenlenen silahlı saldırının sadece Danıştay'a değil hükümete karşı da yapılmış alçak bir saldırı olduğunu söyledi.
Başbakanlık Merkez Bina'da Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül başkanlığında bir güvenlik zirvesi gerçekleştirildi. Toplantıya, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, MİT Müsteşarı Emre Taner, Emniyet Genel Müdürlüğü, güvenlik birimleri temsilcileri, Ankara Valisi Kemal Önal, Ankara Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz katıldı. Toplantının ardından kameraların karşısına geçen Bakan Çiçek, Danıştay'a yönelik saldırının sadece Danıştay'a ve yargı mensuplarına yönelik olmadığını, aynı zamanda Türkiye'nin Anayasal düzenine, devlet kurumlarına, huzura, istikrara ve ortaya çıkan duruma bakıldığında hükümete karşı da yapılmış son derece adi ve alçak bir saldırı olduğunu kaydetti. İçinde zerre kadar insani duygu taşıyan hiç kimsenin bu olayı tasvip etmesinin mümkün olmadığına işaret eden Çiçek, olayın anlayışla karşılanmasının mümkün olmadığını vurguladı. "Böyle bir vahşete de aklı başındaki hiçbir insanın gerekçe bulması söz konusu olamaz" diyen Çiçek, olayın herkesi derinden yaraladığını söyledi.
Hükümet olarak olayın üstünde hassasiyetle durduklarının altını çizen Bakan Çiçek, sabah saatlerinde de Adalet Bakanlığı'nda kendisinin başkanlığında bir toplantı gerçekleştirildiğini açıkladı. Çiçek, hem Adalet Bakanlığı'nda hem Başbakanlık'ta yapılan toplantıda olayı soruşturanların işini kolaylaştırmak, onların ihtiyaç duyduğu bilgi ve belgelerin bir an bir an önce temin edilmesi konusunda bir çalışma yaptıklarını bildirdi. Çiçek, elde bazı deliller olduğunu, teknik bilgi ve belgelere ulaşıldığını söyledi. Bu işin bağlantıları olup olmadığının araştırılmaya devam edildiğini kaydeden Çiçek, "Münferit bir kararın sonucu mu yoksa onun bağlantıları var mı bunların hepsi büyük bir titizlilikle hassasiyetle üzerinde durulmaktadır. Kamuoyunun bundan emin olması lazım" mesajını verdi.
Adalet Bakanı Çiçek, olayın üzüntüsünü yüreğinde hisseden insanlar olduğu gibi sayısı az da olsa bu durumdan istifade etmeye çalışan fırsatçılar, provokatörler veya illegal örgüt mensuplarına meydan verilmemesini istedi. Çiçek, Türk halkının sağduyusuna güvendiklerini, ferasetine inandıklarını vurguladı. Çiçek, halkı sağduyulu ve serinkanlı hareket etmeye de davet ederek, "Hepimize düşen itidali elden bırakmamaktır" dedi.

"SİYASİLERE VE MEDYAYA BÜYÜK SORUMLULUK DÜŞÜYOR"
24 saat tüm istihbarat birimlerinin ve güvenlik güçlerinin bu olayı aydınlatmak için çaba gösterdiğinin altını çizen Çiçek, şunları söyledi:
"Bu olayı bütün boyutlarıyla devletin elindeki imkanlar ölçüsünde nereye kadar çıkarılabilecekse önünde arkasında kim varsa, kimler varsa, karanlık güçler var mıdır yok mudur, Türkiye'nin huzurunu barışını istikrarını bozmaya çalışan art niyetliler var mıdır, yok mudur, bütün onları devletin istihbarat birimleriyle ortaya çıkarıp yargının önüne koymak için çaba gösteriyoruz. Vatandaşlarımızdan bu anlamda gerçekten itidal bekliyoruz, demokratik sabır, anlayış bekliyoruz. Bu üzüntülü ortamdan istifade etmeye çalışan kesimlere, örgütlere, provokatörlere fırsat verilmemesi gerektiğini ifade etmek istiyorum."
Açıklamalarının sonunda gazetecilerin sorularını cevaplayan Bakan Çiçek, ülkede huzur ve barışın hükümeti büyük ölçüde ilgilendiren bir konu olduğunu, ülkede barış huzurun bozulması halinde hükümetin işinin de zorlaşacağını, hükümetin işinin zorlaşması durumunda da devletin işinin zorlaşacağını ifade etti. "Hükümet de bir Anayasal kurumdur. Devlet erkini kullanmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir organıdır" diyen Çiçek, bu tür olayların geçmişte de yaşandığını, önyargıyla suçlamalar, değerlendirmeler yapıldığını ancak olayın şiddeti geçtikten sonra kimsenin başlangıçtaki noktada bulunmadığını söyledi. Çiçek, şöyle konuştu: "Rahmet Kutlar olayı vardı. Olay nasıl anlatıldı, sonra failler nereden çıktı. Bu tecrübeleri geçmişte çok yaşadık. Devletin tüm birimleri bu olayı ortaya çıkarmak için gece gündüz çalışıyor. Bizim bu noktada hiçbir endişemiz yok. Güvenlik güçlerimize de güveniyoruz. Telin edilmesi gereken bir olaydır. Bağlantısı neyse bunları ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Hukuk devletinde de bu olayları ortaya çıkarmanın yolu hukuku işletmektir. Eğer bir tartışma yapacaksak bunu başka alanlarda yapabiliriz. Böyle üzüntülü alanlarda fırsatçılara meydan vermeden provokatörlere, bu olaydan istifade etmeye çalışan illegal örgütlere meydan vermemek gerekir. Bu noktada ülkeyi yöneten siyasilere ve medyaya büyük sorumluluk düşüyor." Bakan Çiçek, Vakit Gazetesi'nin Danıştay 2. Daire üyelerini hedef gösterdiği iddialarıyla ilgili olarak da, bunun öncelikle basın örgütleri arasında değerlendirilmesi gereken bir konu olduğunu bildirdi. Bir kısım düzenleme yapılırken özgürlükler kısıtlanıyor diye kıyamet koparıldığını anlatan Çiçek, "Sonra bu tür olaylar meydana geldiğinde bu manşet niye atıldı, bu haberler niye veriliyor deniyor. Kim ne yapıyorsa mesleğini büyük sorumluluk duygusu içinde yapmalıdır. Her istediğini söylemek, yazmak basın özgürlüğü müdür, ifade özgürlüğü müdür? Bunun sınırı nerede başlıyor, nerede bitiyor, bunlara gerekli duyarlılığı göstermemiz lazım. Türkiye'de bazı basın yayın organları gazetecilik yapmıyor, açıkça terör örgütüne, terör örgütlerine destek sağlıyor. 'Al silahı eline, çık dağa' diyor. Şu gazete bu gazete diye konuşma yapmayı doğru bulmuyorum. Hepimize düşen sorumluluk var. Ben lafı söylerken sorumluyum, sizler manşete haber verirken sorumlusunuz" açıklamasında bulundu.

ÇİÇEK'TEN SEZER'E YANIT
Adalet Bakanı Çiçek, Cumhurbaşkanı Sezer'in "Saldırı laik demokratik cumhuriyete yöneliktir" sözlerini ve Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu'nun hükümete yönelik eleştirilerine de cevap verdi. Adalet Bakanlığı'na yapılan saldırıyı hatırlatan Çiçek, kendisine bu dönemde birçok kişinin "geçmiş olsun" telgrafı bile göndermediğinden yakındı. Çiçek, göreve geldikten sonra birçok yargı kurumuna saldırı olduğunu, bundan kısa bir süre önce de Adalet Bakanlığı'na bir saldırı düzenlendiğini hatırlattı. Çiçek, isim vermeden kendisine telgraf göndermeyenlere sitem ederek, şöyle konuştu:
"Ben buradan açıkça da söylemek istiyorum. Doğrudan doğruya bu sıkıntıyı yaşamış bir bakan olarak karşınızda konuşuyorum. Bu sıkıntıyı bizatihi ben yaşadım, benim bakanlığımdaki çalışanlar yaşadı. Yargı belli süreden beri toplumun önündedir. Onun için de bununla ilgili yazılar yazıldı. Yargının bazı kararları var ki 'Böyle karar olur mu? Diye yazılıp çizilenler oldu. Her şeyi birebir ilişkiyi kurmaya çalışırsak o zaman çok farklı sonuçlar olur. Terörün götürmek istediği noktaya daha çabuk varmış oluruz. Bu olayı kendi çerçevesi içinde tutmakta fayda var. Benim hayatım söz konusu oldu. Eğer orada bomba patlamış olsaydı pek çok yargıcımız, savcımız, iş takibi için oraya gelen, orada görev yapan savcılarımız hakimlerimiz yaralanacaktı, hayatlarını kaybedecekti. Çok şükür bu olmadı. Benim başıma ne gelecekti bilmiyorum. Ama çok kesimden bana bir geçmiş olsun telgrafı da gelmedi. Bu üzüntümü bu vesileyle ifade ediyorum. Çünkü neticede bu olayda şu veya bu şekilde değerlendirilecek konular değil daha yukarıdan değerlendirme yapmak lazım. Anayasa'da yazılı demokratik laik hukuk devleti bu ülkedeki tüm vatandaşların ortak paydasıdır. Bunu şu veya bu şekilde her vesileyle tartışmaya açılmasını ben şahsen doğru bulmuyorum. Çünkü bunlar modern devletin nitelikleridir. Anayasa'da yazılsa da yazılmasa da bunlar çağdaş devletin nitelikleridir ve bizatihi önemlidir. Biz bunu önemsiyoruz. Bunların önemini her vesileyle vurgulamaya çalışıyoruz. Yapmaya çalıştığımız bütün boyutlarıyla Anayasa'da yazılı bu nitelikleri hayata geçirmektir."
Çiçek bir gazetecinin "Başbakan Erdoğan'ın neden cenaze törenine katılmadığı" yönündeki sorusu üzerine, "Bilemiyorum, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev burada, ama bazı arkadaşlar katılacak. Ben katılacağım. Yani fiilen katılmak var, yürekten katılmak var. Ama ben şunu görüyorum bu ülkedeki hemen hemen bütün insanlarımız bu olaydan derin üzüntü içerisindedir. Burada bulunsalar da bulunmasalar da bu üzüntüyü yüreklerinde duyuyorlar. Ben net durumu bilmiyorum, ama bazı yerlere temsilen katılıyoruz, bütün Bakanlar Kurulu değil" karşılığını verdi.

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 05:25

İLGİLİ HABERLER