Gündem
  • 31.5.2004 14:00

BAŞBAKAN ERDOĞAN: BİR HÜKÜMET SUİKAST İÇİN KARAR ALAMAZ

ERSAN KARAOĞLU İSTANBUL - Başbakan Erdoğan, Dünya Gazeteler Birliği (WAN/World Association of Newspapers) 57. Genel Kurulu ve 11. Dünya Editörler Forumu'nda (WEF/World Editors Forum) yapılan konuşmaların ardından, yabancı gazetecilerin sorularını yanıtladı. Basın mensuplarının, ''Türkiye'nin AB üyeliği reddedilirse, halkınızın batıya dönük tavrı nasıl olacaktır?'' sorusuna Erdoğan, ''Biz şu ana kadar Kopenhang Kriterleri'ne uygun reform paketlerimizi bitirdik. Yoğun bir şekilde yasaları hayata geçirme çabasındayız. 'Aralık 2004'e kadar tüm adımları yetiştirebilir misiniz?' derseniz bu biraz zaman alabilir. Diğer tam üye olmuş üyeler bile bu eksiklikleri müzakere süreci içinde tamamlamışlardır. Türkiye bunlardan çok daha ileridedir. Böyle bir şey düşünmek istemiyorum ama, olabilecek aksi bir durumda, biz Kopenhang Kriterleri'nin adını Ankara Kriterleri koyup yolumuza devam edeceğiz'' yanıtını verdi. ''Türkiye'nin AB'ye üyeliğinden sonra sizce sırada hangi ülkeler olmalı?'' sorusuna gülerek karşılık veren Erdoğan, ''Şu anda genişlemeden sorumlu ülke biz değiliz. Programda 2007 yılına kadar Romanya, Bulgaristan, Hırvatistan ve Türkiye var. Bizim burada bir kıskançlığımız söz konusu değil. AB bunun için, çok güzel, farklı, anlamlı bir adres olabilir. Yeter ki bu süreci hızlandıralım. Yeter ki kıskançlık denilen olayı, inançları bahane etmek suretiyle bu işi geri bırakmayalım'' ifadelerini kullandı. Yemenli bir gazetecinin Arap ülkeleriyle Türkiye ortaklığı konusundaki düşüncelerini sorması üzerine Başbakan Erdoğan, ''Öncelikle demokratikleşme sürecine yönelik olarak bizler, bu münasebetlerimizi özellikle son zamanlarda geliştirmeye başladık. Bunun devam etmesinden yanayız. Üst düzey sistem bazında yardımlaşmamız, inanıyorum ki demokratikleşme sürecini çok daha farklı bir konuma getirecektir. Ama bu kısa vadeli bir süreç değildir. Demokratikleşme sürecini gerçekleştirmek için, sağlıklı ve tam demokrasi burada hedef olmalıdır'' dedi. Tayyip Erdoğan, konuşmasında Türkiye'de dini özgürlüğün durumuna da değinerek, ''Dini inanç özgürlüğü konusunda bazı sıkıntılarımız var. Bunlar zaman içinde aşılıyor. Bizler göreve geldiğimizden bu yana, özellikle AB hakkında yaptığımız çalışmalarda bu konulara yer verdik. Türkiye, bu konuları aşmış bir ülke olarak huzurlu durumdadır. İster inanç ve vicdan özgürlüğü noktasında olsun, ister örgütlenme özgürlüğü noktasına olsun, genelde mevzuattan kaynaklanan bazı sıkıntıların zamanla aşılacağı kanaatindeyim. Fikrinden, inancından dolayı eyleme dönüşmedikçe, kimsenin hapislere atılmasını istemeyen biriyim. Bunu tam olarak aştığımız gün, demokrasiye geçmiş oluruz'' diye konuştu. ''YUNANİSTAN-TÜRKİYE ARASINDAKİ İLİŞKİLER, OLUMLU BİR ÇİZGİYE TAŞINACAKTIR'' Basın mensuplarının, ''Tüm komşularınızla iyi ilişkiler içinde olduğunuzu söylediniz. Yunanistan ve Kıbrıs'la ilişkilerinizi anlatır mısınız?'' sorusuna Başbakan Erdoğan, ''Ben tüm komşularımızla iyi ilişkiler içinde olduğumuzu söylemedim. Komşularımızla olan ilişkilerin çok iyi olması yolunda iyi adımlar attığımız söyledim. Hepsiyle şu anda gidiş gelişlerimiz devam ediyor. Yunanistan ile olan ilişkilerimizi daha geniş bir platforma taşıma gayreti içindeyiz. Çifte vergilendirmeyi kaldırdık, kendileriyle bir doğalgaz anlaşması yaptık, turizmde müşterek adımlar atmak gayreti içindeyiz, Ege'deki sıkıntıları da aşacağız. İyi niyet burada esas. Bu münasebetlerimiz temenni ediyorum ki, Yunanistan-Türkiye arasındaki ilişkiler olumlu bir çizgiye taşınacaktır. Diğer Balkan ülkeleriyle ilişkilerimiz de, Türkiye istikrara sağlayarak bir rolü üstlenmek zorundadır. İlişkilerimizi geliştiriyoruz'' şeklinde yanıt verdi. İstanbul'da yaşanan bombalama olaylarıyla ilgili yargılanan 9 kişinin akıbetinin sorulması üzerine Erdoğan, ''Biz özellikle ülke olarak teröre karşı çok hassasız. Çünkü çok ağır bedeller ödedik. 1990'lı yıllarda 40 binden fazla insanımız, 15-20 Kasım'da sadece kendi ülkemizi insanını değil, ülkemizdeki yabancı misyon şeflerinden de teröre kurban olanlar oldu. Bunlar bizim için ciddi üzüntü kaynaklarıdır. Buna karşı uluslararası boyutta bir ortak mücadele platformu oluşturulmalıdır. Yasama, yürütme ve yargı vardır. Biz terörün en ağır şekilde cezalandırılmasına inanıyoruz. Türkiye'de artık idam cezası kaldırıldı. Şiddet ve işkenceye de karşıyız. Yargı nasıl bir süreç işler, bunu ben bilemem'' ifadelerini kullandı. Erdoğan, Türkiye-İsrail ilişkilerine de değinerek, ''Bizim İsrail ile ticari, ekonomik ilişkilerimiz farklı bir olaydır. Biz sadece Filistin'deki olayların değerlendirmesini yaptık. Biz özellikle Ortadoğu'da kan ve ölüm istemiyoruz. Bir hükümet, bir suikast için karar alamaz, çünkü devlet kin tutmaz. Son zamanlara Filistin'de bunlar oluyor. Biz Türkiye olarak 'barış için ne yapabiliriz' gayreti içindeyiz. Şaron bize yardımcı olmamıştır. Biz barışı sağlamak için, bize ne düşerse yapmak zorundayız. Fakat İsrail ile olan ekonomik ilişkilerimiz bunu asla değiştirmez. İsrail halkına yönelik farklı bir düşünce oluşmamıştır. Olay İsrail yönetiminin yanlışıdır'' dedi. Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Başbakan Erdoğan, kongre çıkışında bir gazetecinin ''Bakanlar Kurulu'nda yeni YÖK Yasa Tasarısı'nın veto edilmesi gündeme gelecek mi?'' sorusuna, ''Umarım gelir'' yanıtını verdi. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:18

İLGİLİ HABERLER