Gündem
  • 28.12.2003 15:45

BAŞBAKAN, REJİM TARTIŞMALARI ÇIKARMAK İSTEYENLERİ KÖŞEYE SIKIŞTIRDI!...

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin, Anayasası'nda tanımı yapılmış olan rejiminden memnun olduğunu belirterek, ''Türkiye, bütün anayasal kurumlarıyla ama en önce hükümeti ve meclisiyle, rejimini sonsuza dek yaşatmaya kesin kararlıdır'' dedi. Erdoğan, Kocatepe Kültür Merkezi'nde yapılan AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'na katıldı. Burada yaptığı konuşmada, parti örgütlerini oluşturan bilincin, derin demokrasi bilinci olduğunu kaydeden Erdoğan, siyasi bilincin temel alanlarından bir tanesi olan demokrasinin biçimsel tarifi ile yetinmediklerini, demokrasiyi sadece yönetim biçimi olarak algılamadıklarını, bunlara ek olarak bir hayat tarzı olarak gördüklerini söyledi. Demokrasinin, hem bir usül rejimi hem de esaslar rejimi olduğunu vurgulayan Erdoğan, demokrasinin esaslarının toplum tarafından kabul görmesinin demokratik bilincin oluşmasında esas noktayı oluşturduğunu kaydetti. Erdoğan, aksi takdirde yönetim düzeyinde demokratik usüller ne kadar titizlikle uygulanırsa uygulansın, bunun demokratik kültürün az yerleştiği anlamına geleceğini söyledi. ''DERİN DEMOKRASİ KAVRAMINA ÖNEM VERİYORUZ'' AK Parti'nin siyasetteki misyonunu, sadece ''siyasi alanın en güçlü partisi olmak'' şeklinde sınırladığını, aynı zamanda ''siyasi alanı genişletme ve demokrasi ile güçlendirme'' olarak belirlediğini ifade eden Erdoğan, bu nedenle AK Parti'nin ''derin demokrasi'' kavramına önem verdiğini, bunu kendi markası olarak belirlediğini ve teşkilatlarını buna göre yönlendirdiğini anlattı. Başbakan Erdoğan, ''AK parti, demokrasinin sadece fiziğinin ya da kaslarının sağlıklı olması değil, damarlarının sinirlerinin ve tüm hücrelerinin sağlıklı olması gereğini ortaya koyuyor. Bu derin demokrasi bilinci, demokrasiyi Türkiye'nin sadece elbisesi ya da aksesuarı değil, hücreleri ve ruhu olarak görmelidir. Sizler bunun taşıyıcısı olmak zorundasınız'' diye konuştu. AK Parti'nin Türkiye'de yeni bir siyaset sahnesi açtığı günden bu yana birlikteliklerinin derinleşerek sürdüğüne işaret eden Erdoğan, şunları söyledi: ''Türkiye aşkının oluşturduğu bu kadro, Türkiye'ye hizmete adanmış bir kadrodur. Yola çıktığımız günden bugüne kadar çok hayırlı ve anlamlı mesafeler aldık. Ülkemizi karanlık bir tünelde devraldık. Söz verdiğimiz gibi, ülkemizi ışığa, aydınlığa kavuşturduk. Her gün, (yarın ne olacak) kaygısıyla bir ay sonrasını göremezken, şimdi herkesin önünü görebilmesini sağladık. Aydınlığın ve temiz yönetimin sembolü olan partimiz, bütün ülkeyi aydınlattı, aydınlatıyor ve aydınlatmaya devam edecek. Kendi heyecanımızı ve enerjimizi ülkemize kazandırdık. Elde ettiğimiz hasılayı halkımıza verdik.'' ''AK PARTİ, MİLLETİN KALBİNDEN DOĞMUŞTUR'' Siyasetin giderek değersizleştiği, devletin ve milletin asli kurumlarının yıprandığı, Türkiye'nin hiç de haketmediği şekilde örselendiği ve halkın devlete olan güveni alabildiğine zayıfladığı bir dönemden sonra iktidara geldiklerini anlatan Erdoğan, şunları kaydetti: ''AK Parti'nin siyaset sahnesine adım attığı günden itibaren, Türkiye'yi gerileten, demokratik talepleri ertelenen halka tepeden bakan siyaset, gerilemeye başlamıştır. Milletin önderliğinde kurulan AK Parti, derin siyaset bilinciyle ülkemizin bahtını açmıştır. Gülmeyen yüzler gülmeye başlamıştır, gelecek kaygısı yerini umuda bırakmıştır. AK Parti, milleti millet kılan bu ülkeyi devlet kılan değerlerle, yani milletin kalbinden doğmuştur.'' Başbakan Erdoğan, AK Parti'nin kısa zamanda milletin gönlünde taht kurmasının kendiliğinden olmadığını, halkın bu partide kendini bulduğunu ifade ederek, AK Parti'nin bir yıl gibi kısa bir zamanda büyük çekim merkezi haline geldiğini söyledi. Erdoğan, ''AK Parti çekim merkezi olmaya devam ettiği içindir ki, yıllarca halka sırtlarını dönen siyasetçiler erimeye ve buharlaşmaya devam ediyorlar'' diye konuştu. BUHARLAŞAN SİYASETÇİLER... Başbakan Erdoğan, AK Parti'nin büyüyen başarısının her geçen gün ülkeye karşı sorumluluklarını artırdığını kaydederek, bu sorumluluk şuuruyla yollarına devam ettiklerini söyledi. Siyaset üretemeyenlerin ne için buharlaştıkları üzerinde düşünmeleri gerektiğine işaret eden Erdoğan, halktan korktukları, iktidar sarhoşluğuna kapıldıkları için buharlaştıklarını kaydetti. Erdoğan, halkın kendilerine olan teveccühünü sorumluluklarının artması olarak gördüklerini ifade etti. Maraton koşucusu olduklarını, ufuklarında uzak mevzilerin bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, ülke için yapacaklarını hiçbir zaman yeterli görmediklerini ve görmeyeceklerini bildirdi. Başbakan Erdoğan, her zaman daha ileriye bakacaklarını ve daha çok çaba harcayacaklarını belirterek, Türkiye'yi özlemlerine kavuşturmak için yola çıktıklarını ve bu yolda yürümeye devam edeceklerini söyledi. Hiçbir zaman yapamayacaklarını vaat etmediklerini, toplumun önüne sahici bir siyaset anlayışı ve gerçekçi projelerle çıktıklarını ifade eden Erdoğan, siyasetlerini millet eksenli olarak tanımladıklarını ve bu eksende siyaset ürettiklerini, bundan sonra da bu çizgilerini koruyacaklarını anlattı. Erdoğan, AK Parti'nin ilk bir yılını demokrasi ve adalete yatırım yılı olarak değerlendirdiklerini; sarsılan ekonomiyi sağlam zemine oturttuklarını, güven zeminini sağlamlaştırdıklarını, kimsenin hayallerine sığdıramadığı hedeflere ulaştıklarını, enflasyonu yüzde 40 oranında gerilettiklerini bildirdi. Türkiye'nin kronik olarak küçülürken AK Parti'yle büyümeye başladığını belirten Erdoğan, bir cümle ya da bir tavırla ülkenin yüzde 40 yoksullaştığı kriz günlerinden, sağlam bir istikrar ortamına gelindiğini ifade etti. YOLSUZLUK DÜZENİNİN KALINTILARI ''Demokrasimize karşı oynanan bir oyunu deşifre etmek istiyorum'' diyen Erdoğan, bir siyasi sistemin halkına adalet, güvenlik ve refahı vaat ettiğine dikkati çekti. Erdoğan, demokratik bilincin özünün, ''bu üç kavramı birbirine feda etmeden aynı değerde görerek güçlendirmek ve üretmek'' olduğunu vurguladı. Geçen yıllar boyunca, adaleti zedeleyen, refahı halkından esirgeyen ve böylece ülkedeki güvenlik ortamını bozan bir sistemin oluşturulduğunu belirterek, ''Siyasetin rant kurumu haline dönüştüğü bu sistemde, bürokrasiden başlayarak pek çok alana sirayet eden bir yolsuzluk düzeni kurulmuştur. Bu sadece devletle sınırlı kalmamış, işadamları da bu denkleme katılarak millet aleyhine adeta bir düzenek oluşturulmuş. Türkiye'nin bu sistemden kurtulması için sadece iyi niyetli ve dirayetli ellerle yönetilmesi yetmez. Aynı zamanda çağdaş yapısal reformları da gerçekleştirmesi gerekir. Siyasetsiz siyaseti, milletsiz milliyetçiliği ve halksız halkçılığı siyaset sahnesinden AK Parti kovduysa, yolsuzluk düzeninin tüm kalıntılarını da tamamen ortadan kaldırmaya kararlıdır.'' Bu nedenle, Türkiye'nin çağdaş siyasi değerlere uygun reformları yapmaya mecbur olduğunu vurgulayan Erdoğan, bu reformlar konusunda AB müktesebatı çerçevesinde kararlı adımlar atıldığını söyledi. Erdoğan, böylece millete gerçek anlamda adalet ve zenginlik üretecek bir yapı kurmanın ilk basamaklarını tırmandıklarını, bu adımların, demokrasiyi güçlendirdiği gibi milletin geleceği için işleyen bir sistemi de artık yerleşik hale getirdiğini vurguladı. ''ESKİ SİSTEMDEN BESLENENLERİN GAYRETİ...'' Erdoğan; adalet, güvenlik ve zenginliği aynı anda üreten bir sisteme geçmenin, demokrasinin sosyolojik temelini de daha çok güçlendireceğini kaydetti. Başbakan Erdoğan, ''Eski sistemden beslenenler ise attığımız her adımı sistem tartışması olmaktan çıkarıp rejim tartışması gibi sunma gayreti içine giriyorlar. Lütfen boşuna yorulmasınlar'' diye konuştu. Meşru sınırlar içerisinde kendilerini eleştirenleri bu konunun tamamen dışında tuttuklarını, her türlü eleştirinin başlarının üstünde yeri olduğunu, yanlışlarını söyleyenlere doğruları kadar saygı duyduklarını anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Söylediklerim, bu kategorinin tamamen dışındadır. Ne zaman çağdaş bir sisteme kavuşmak için bir adım atsak, bu adımlar konusunda son derece ilkel tepkiler verenler söyleyecek başka şey bulamayınca, rejim tartışması çıkarmak gibi sakıncalı bir oyun oynamaya başlıyorlar. Böylece, akıllarınca milletin ve devletin meşru hükümeti hakkında bazı şaibeler oluşturabilecekleri gibi bir gafletin içine düşüyorlar. Türkiye'de herhangi bir sebeple yapılan rejim tartışması yoktur. Türkiye, Anayasası'nda tanımı yapılmış olan rejiminden memnundur. Bu, zoraki bir memnuniyet de değildir. Defalarca kanıtlanmış ve milletimizin karakteri haline gelmiş bir memnuniyettir. Böylesi çelik bir coğrafyada sapasağlam ayakta durmasını sağlayan temel referansın, en önce Anayasası'ndan kaynaklandığının bu millet bilincindedir. Türkiye, bütün anayasal kurumlarıyla ama en önce hükümeti ve meclisiyle, rejimini sonsuza dek yaşatmaya kesin kararlıdır.'' Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:20

İLGİLİ HABERLER