
BAŞBUĞ : SİLAHLAR TSK'YA AİT DEĞİLDİR
SALDIRIDA ÇOK GÜÇLÜ BİR BOMBA KULLANILMIŞ
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ : "Bu toplantıya malesef biraz evvel sizlerinde duyduğu üzere üzücü bir olayla başlıyoruz. Her zaman ifade ediyorum Türkiye aslında terörle yaşayan bir ülke. Bu sabah Diyarbakır Lice'de karşılaştığımız olay, dünkü yaşanan olay terör olaylarıdır. Bu sabah Diyarbakır Lice Genç yolu üzerinde yol emniyeti için daha sonra konvoy intikali olacağından yol emniyeti için bir tank bölgeye geldikten sonra olayın olduğğu yerde ilk önce tank aynı yerden geçiyor arkasından zırhlı personel taşıyıcı aynı yerden geçerken malesef bir patlama olayı oluyor. Ve bu patlama olayı sonucunda elbette yüreğimizi yakan vatan evladını kaybettik şehit oldular. 9 Personelimizin iki tanesi uzman diğerleri er olan personelimizdir. Şu anda ordu komutanı da olay mahalline gitti. Zırhlı personel taşıyıcının altında yaklaşık 4,5 cm zırh var. Böyle bir sonuç olduğuna göre bu patlayıcı çok güçlü.
TERÖRLE MÜCADELEDE KARAMSARLIĞA YER YOK
Kaybettiğimiz 9 şehidimize ben rahmet diliyorum. Büyük bir acıdır Türk Milletinede başsağlığı diliyorum. Şunu hiçbir zaman unutmamalıyız ki terörle mücadelede karamsarlığa yer yok. Bu mücadelede kesinlikle azim ve kararlığımızı azaltmayız. Güvenlikkuvvetlerimiz terörle mücadeleye dünden daha fazla azimle devam edecektir. Olayla ilgili bize bilgi geldikçe bunları sizlerle paylaşacağız.
Biz Nisan ayında Genelkurmay Başkanı olarak benim iki faaliyetimin olacağını iletmiştik. Bunlardan bir tanesi 14 Nisan'da yapmış olduğumuz yıllık değerlendirme toplantısıydı. Bu toplantıdan sonra da İletişim İki bu toplantıyı da bu ay içerisinde olacağını bildirmiştik. Bugün bu toplantı amacıyla buradayız.
Bugün bu toplantı süresinin 90 dakika olarak düşündüm. Bu toplantıda sizlerin sorularını alarak yürütmeyi düşünüyorum. Dolayısıyla benden başlangıç olarak çok büyük bir açıklama yapmayı düşünmüyorum. Ancak sorulardan evvel bir konu üzerinde açıklama yapma ihtiyacı duyuyorum. Bu konu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülmekte olan soruşturma kapsamında bulunan mühimmat ile ilgili konu. Bulunan mühimmatlar ile ilgili gerek kamuoyunun gerekse medyanın haklı olarak bilgiye ihtiyacı var. Bazı konuların cevaplandırılmasına ihtiyaç var. Bu haklı bir istektir. Şimdi müsadenizle bu ilk olarak bu konuya ilişkin bizdeki bilgi ve değerlendirmeleri sizlerle paylaşacağım.
SİLAH VE MÜHİMMAT FARKLI ŞEYLERDİR
Konuyu doğru temele oturtabilmemiz için ilk önce silahla mühimmat arasındaki farkı ortaya koymamız lazım. Silahı tanımlamaya gerek yok. Silah tabanca, tüfek, top havan gibi şeyler. Burada silahın önemli olan noktası şu silah her silahın üzerinde mutlaka o silaha ait stok numarası var. Aynı numaraya haiz iki tane silah olmaz. Her silahın üzerinde o silaha ait bir stok numarası var. Birinci önemli nokta bu. İkincisi ise silah askeri malzeme olarak sarp malzemesi değildir. Silah envantere girdikten sonra çıkıncaya kadar uzun süre kullanılan bir maddedir.
SİLAH ORDUNUN NAMUSUDUR
Savcılığın yürütmüş olduğu soruşturma kapsamında bulunan silahlar nelerdir. Silah kavramına göre bulunan silah adedi 45'tir. Aynı zamanda tabi bu Türk kamuoyu içinde çok önemli bir husus. Birinci önemli olan nokta bu bizim için çok önemli soruşturma kapsamında bugüne kadar bulunan veya yakalanan 45 adet silah hiçbirisi TSK'nın envanterine ait değildir. Bunu özellikle ve net olarak açıklamak istiyorum. kime aittir ha bunu bazıları subaylarımızın üzerinde bulunan silahlar kendi silahlarıdır. Yargı sonucunda nereden alındığı ortaya çıkacaktır. Bizim için önemli olan bu silahların TSK'nın malı olup olmadığı. Bizim kendi envanterimizde kendi malımız olması demek bunun çalınmış olması anlamına gelir. Ki silah ordunun namısudur. Silah Türk'lükte de çok önemlidir. Bunu net olarak ifade etmek isterim.
MÜHİMMAT BİR KEZ KULLANILIR
Çok çeşitli mühimmat var. Bulunan mühimmatlarda önem arz eden lav, mühimmattır. Bulunan mühimmat kapsamında el bombası var mühimmattır. Bunların hepsini ifade etmeye gerek yok. Mühimmat ne demek, bir kere kullanılır. İkinci kez kullanamazsınız. Yani mühimmat sarf malzemesidir. Sarf malzemesidir. Her mühimmatın üzerinde sadece kafile numarası vardır.
POYRAZKÖY'DE 5 TANE BOŞ LAV PAKETLENMİŞ VE GÖMÜLMÜŞ
Bununla 200 metreden kullandığınız zaman 30 cm zırhı deler. Bu boş tabi korkmanıza gerek yok. Boş lavı ne yaparsınız. Ya eğitimde kullanırsınız yada yakılır. Beykoz Poyrazköy'de kazılar yapıldı. Beykoz'da yapılan kazıların bir tanesinde 5 tane boş lav paketlenmiş olarak kazıda bulundu.
BEYKOZ'DAKİ ARAZİYE HERKES GİREBİLİR
Bu Beykoz'daki arazi Milli Savunma Bakanlığına ait bir arazi değildir. Bir vakfa ait bir arazi. Arazinin statüsü ikinci derecede askeri yasak bölge statüsünde olmasıdır. İkinci derece yasak bölgelerin özellikleri bu ikinci derece askeri yasak bölgelere sadece yabancılar giremez. Kimler girer TC vatandaşı herkes girer. Hatta imar izni alır ise burada bina da yapar oturur faaliyette yapar. Bu konuda biraz karışık bilgiler olur. Kimse giremiyor deniyor yok öyle birşey.
ÜRETİLEN HER SİLAH TSK'YA AİT DEĞİLDİR
Taarruz el bombası üretilmiş 6300 tane üretilmiş ve çeşitli bölgelere gönderilmiş. Az önceki lav silahından üretilmiş 4500 tane üretilmiş. Bu üretilen mühimmatın hepsi TSK'nın envanterine girmiyor. Peki bu nereye gidiyor. Bazıları emniyet genel müdürlüğümüzün ihtiyacına gidiyor.
Kamuoyunda biraz yalnış bilinen ama hatta biz açıklamadık net olarak diğer yanlış değerlendirilen husus ise, deniliyor ki bu bulunan özellikle mühimmatın bir kısmı silahlı kuvvetlerinin özel kuvvetlerine ait gömülü mühimmat olabilir. Bunun net olarak cevabını veriyorum. 1986'da alınan karar çerçevesinde bu mühimmatın tümünün toplatılarak depolara aktarılması kararı verildi ve bu 1988'e kadar sürdü. Bu ne demektir TSK'nın hiçbir yerde gömülü mühimmatı yoktur.
EL BOMBALARI VE LAVLARA ÖZEL NUMARA VERİLECEK
1 - El bombaları ve özellikle lav önemli mühimmat onun için bizim mutlaka her el bombasına ve her lava özellikle stok numarası vermemiz lazım. Vereceğimiz numaranın da silinmemesi lazım. Silindiği zaman bile o numarayı görmemiz lazım. Bunu yaparsak hata olasılığını neredeyse 0'a indiririz. Şimdi bu işlem başladı. Her olaydan sonra birliklerden resmi rapor alıyoruz. Mühimmatınız tamam mı eksik mi? Alınan raporlar ve ani denetleme sonuçlarını da sizlerle paylaşmak istiyorum.
KAYITLARA GÖRE MÜHİMMAT EKSİĞİMİZ YOK
Alınan resmi raporlarda da bizim kayıtlarımıza göre mühimmat eksikliğimiz gözükmüyor. Bu mühimmatın nereden geldiği sorusu bir kaynaklardan birisi Irak her açıdan bize problem olan bir pozisyonda. Şu anda ki pozisyonunu bilmiyorum. 4 - 5 yıl öncesine kadar sokakta alabileceğiniz silahlar vardı. Diğer kaynak iç güvenlik harekatında kontrol zorluklarımız var. Elbette bazı güçlüklerimiz var. Operasyondaki birliğe el kovanını topla diyebilir misiniz? Elbette diyemezsiniz. Bunun için ne yapıyoruz bunun için mühimmat sarf malzemesi dedim. Birlik komutanı sarf edildi dediği zaman o belge hukuki belgedir. Sarf belgesine biz üst komutanların onayını gerektirir maddeler getirdik. Eskiden bir komando tugayında görev yapan komando eri bunu bir simge olarak görüyordu. Operasyonda kullandı gösteriyor ve terhis olurken eve götürüp köyüne götürüp gösteriyordu. Bunlar oldu.
MÜHİMMATIN KAYNAĞINI BULMAK YARGININ İŞİ
Bu bir iddiadır ancak böyle birşey tespit edilirse bulunan mühimmatın TSK'ya ait olduğunu görür veya iddia edilirse bizim askeri mahkememiz hemen devreye girer. Mühimmat özellikle kimler tarafından ne amaçla yapıldığını bize soruyorlar. Bu sorunun muhatabı yargıdır. Yargı bunu sorguluyor yargı temenni ediyoruz ki bu bütün kendisine gelen konuları mümkün olduğu kadar kısa sürede bu olaylar kimler tarafından yapıldığnı ortaya çıkarsın. Yargının bu konularla ilgili kararlarını biraz sabırla bekleyelim. Bazen de yargımız elbette biraz zaman olarak ta yavaş işlediğini tetkik edebilirsiniz. Ancak başka alternatifimiz yok.
Üzerimize düşen görevleri TSK olarak ben zamanında alındığını sizlerle de paylaştım. Bu konuda tereddütümüz yoktur.
Dündar : "Poyrazköydeki kazılarda bulunan el bombalarının kafile numarasını taşıyan benzeri mühimmat emniyete verilmiş olabilir mi?
Poyrazköyle ilgili daha ilk raporlar yeni geldi elimizde. Bununla ilgili net bir açıklama yok. Dolu bulunan lavların bir tanesi mesela SAT Komutanlığının envanterinde yok. Lav silahları sadece Türkiye içinde üretilmiyor. Başka ülkelere de satılıyor. Olayın karmaşıklığını sizlere aktarabilmek için açıklama yapıyorum. Silinmeden bu seri numarasını yapmaya başladık bundan sonra böyle bir problem olmayacak.
Ergenekon soruşturması ile ilgili iki iddianame ve bir çok taraflar eylem var bir kısmı da TSK ile ilgili eski komutanların içinde bulunduğu isimler var. Sayın Özkök ifade verdi, genel olarak yaklaşımınız nedir?
HEPİMİZ HUKUKA SAYGILI OLMAK ZORUNDAYIZ
Bunu isim zikretme yanlış. İsim zikredilmeyeceği mahkemenin kararı. Ama malesef bizde bu davanın özel isimle anılmayacağına dair mahkemenin kararı var. hukuk devletimiz saygı göstereceğiz. Burada hem fikir olalım. Benim bildiğim kadarıyla ilgili mahkemenin dosya numarası verilir. Dosyalara özel isimle bir davanın anılması doğru değil.
TSK olarak demokrasiye bağlıyız ve saygılıyız. Bunda da kimsenin en ufak bir tereddütü olmaması lazım. Demokrasinin en vazgeçilmez temel noktalarından birtanesi de yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü.
Yargıya ve hukuk sürecine dikkatli olmaya ve dikkatli hareket etmeye özen gösteriyoruz. Biz TSK olarak her zaman hukuka sonuna kadar güvenilmesi düşüncesindeyiz. Bunda da en ufak tereddütümüz yok.
MEDYA OLARAK HERKES KENDİSİNİ SORGULAMALI
10 dakikalık görüntü 10 kez baştan sarılıp yeniden gösteriliyor. Bu bir haber midir evet haberdir. Bunun elli kez verilmesinin amacı nedir? Bende haklı olarak bu soruyu soruyorum. Bu acaba kurumlara zarar vermiyor mu?
İtirafçı çıkıyor. Bu itirafçının itirafını bir gazete beş gün yayınlıyor. Bu gerçekten bu bir haber midir haber görevimidir nedir ne? Bu bir noktada kurumsal bağ ilişkisi kurulmaya çalışıyor. Bu elbette bizi rahatsız ediyor. Haber vermeye kimsenin bişey söylemeye hakkı yok. Ama elbette bu haberin veriliş şekli süresi ve kamu üzerinde oluşturacağı etki üzerinde de biraz düşünülmesi lazım.
Türkiye artık her sabah kalktığınız zaman acaba kimin ses kaydı ile karşılaşacağımız bir ortama geldi. Ses bantları gerçekten doğru mu? kayıt şekli legal mi? hayır peki bununla nereye gideceğiz. Bu da bizi çok rahatsız ediyor. İddianamelere bakıyoruz.
İddianamelerde öyle konular var ki TSK ile ilgili bir tanesini söyleyeceğim 1993 yılında Bingölde meydana gelen olayla ilgili bir gizli tanığın ifadesi var. Kimdir ne kadar güvenilir bu beyanın iddanamede yer alması var.
Bir diğer konu ise bazı olayların sadece ve sadece gizli tanık ve itirafçılara dayandığnı görüyoruz. Tabi bütün dosyaları incelemedik. Sadece özellikle gizli tanık ve itirafçılara dayatılmış olması da insanı düşünce noktasına sürüklüyor. Belki benim genel sorduğum sizlere bu hukuki süreç içerisinde ifade edebileceklerim bunlar.
Başbuğ Ergenekon'un Kıbrıs'a kadar yayılması konusunda ' Onu da kıbrıstaki yetkililer değerlendirsin' açıklamasında bulundu.
Özkök'ün ifadesinin alındığı bilgisi daha önce sizde var mıydı sonradan mı öğrendiniz?
İkinci iddianameyi incelediyseniz bu söz konusu konunun tefrik edildiğini görüyoruz. Yani ikinci iddianame içine almadım ayırdım diyor. Hukuki bir terimdir. Ancak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Özkök'ün ifadesine tanık olarak başvurduğu anlaşılıyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı bu soruşturmaya devam etme niyetinde olduğunu göstermeye çalıştığını gösteriyor. Bu hangi sonuca gelir bunu ne yorumlayabiliriz ne tahmin edebiliriz. Bu soruşturma sürecinin devam edeceği anlamı geliyor. Hepimize burda düşen görev bu soruşturmanın devamını beklemek. Bizden bilgi talep ettiler. Sayın Özkök'e hukuk çerçevesinde biz bu danışmanlık görevimizi yerine getirdik.
Davalara özel isim verilmez.
Biz demokrasiye bağlı ve saygılıyız. Dolayısıyla TSK'nın bünyesinde mevcut demokratik rejime aykırı faaliyette bulunamaz barınamaz. Daha açık bir izahı yoktur bunun. Biz hukuk devletine bağlıyız ve saygılıyız. Dolayısyla TSK bünyesinde farklı düşüncede olan kimse barınamaz. Bunu çok açık söylüyorum. Böyle bir durumda söz konusu değil. TSK'nın kendi bünyesinde böyle bir sorun yoktur.
ÖZDEN ÖRNEK SÖZ KONUSU KENDİSİNE AİT OLMADIĞINI SÖYLÜYOR
2007'de de bu söylendi bugün tekrar söylemek zorundayım. İstanbul Başsavcılığı bu süreci devam ettiriyor ve bu süreci beklemek zorundayız. Benim buna ilave edeceğim bir konu yoktur. Endişelerden ziyade bazı bize göre gördüğümüz ki ifade ettiğmiz hususların bir çoğu da kamuoyuna yansıması ile ilgili tespitlerimizi ifade ettim. Bunlar yeni değil daha önce de bunları ifade etmiştim.
1993 Yılında olan bir iç güvenlik esnasında olan bir olayı bu olayla nasıl bağlayacaksınız onu da anlamakta çok zorluk çekerim. 1993'te meydana gelmiş bu olayı siz silahlı örgüt olarak vasıflıyorsunuz. Yıl 1993 bunu yapan iki kişi bunu nasıl bağlıyorlar bunu da anlamakta zorluk yaşıyorum.
Bu soruşturma sürecine Genelkurmay Başkanlığı izin veriyor deniyor. Hukuk devletinde herhangi bir kurumun yürütülmekte olan bir yargı sürecine destek vermesini yada vermemesini düşünmek ayıp birşeydir. Bir kurum bu hukuk sürecine destek verecek veya vermeyecek. Böyle birşey olmaz. Ama bu malesef söyleniyor. Önemli olan bu sürecin yasalar çerçevesinde yürütülüp yürütülmemesidir. CMK ve Askeri Ceza Kanununun iyi bilinmesi gerekiyor. CMK'nın 250 maddesinde kurulan Özel yetkili ağır ceza mahkemeleri ve savcıların yetki ve görevlerini iyi anlamazsanız yanlış yorumlar yaparsınız. Örneğin CMK 119madde 5 fıkraya bakarsanız askeri alanlarda arama nasıl yapılır?
Cumhuriyet savcılarının istem ve katılımıyla askeri makamlarca yerine getirilir. Şimdi bunu bazıları şöyle yorumluyor. Bu arama askerin izni ile yapıldı. Bu maddeden siz böyle bir sonuç çıkartamazsınız. Bazen şu şekilde yorumlanabiliyor asker bu aramalara izin verdi. Yok öyle birşey Biz kanunen bu yasalara uymak zorundayız. Yürütülmekte olan yargı sürecine bu şekilde konuşmalar bizi cidden rahatsız ediyor. Bunlar bir hukuk devletinde konuşulmaması ifade edilmemesi gereken kavramlar olarak değerlendiriyoruz. Diğer bir konu.
TUTUKLULARIN ASKERİ HASTANEYE SEVKİNDE, ASKERİ MAKAM OLARAK BİZİM HİÇBİR İLGİMİZ YOKTUR
Tutuklu ve emekli askerlerin sevki mevzuat çerçevesinde ve Adalet Bakanlığının gözetiminde yapılmaktadır. Bu süreçte bizim TSK olarak hiçbir ilgimiz yoktur. Bu konuyla ilgili olarak Sayın Adalet Bakanı'da bir kaç açıklama yaptı. Ama öyle bir kamuoyu oluşturuloyr ki sanki GATA'ya sevki biz yapıyoruz. Bu yalan ve iftira. Şimdi GATA'ya yapılan sevkler ve bu kişilere uygulanan tedaviler biliyorsunuz İstanbul Tabip odası başkanı tarafından tetkik edildi ve dedi ki herhangi bir sorun yoktur.
En çirkini deniliyor ki bazı tutuklu durumunda olan kişilerin tahliyeleri asker kanalıyla yapıldığı. GATA tarafından düzenlenen bir rapora istinaden tutukluluktan tahliye durumuna geçen bir kişi gösterin. GATA'da yapılan herşey hukuka uygun yapılmaktadır. Bu konuyu bu kadar çirkin ve yalanla gündeme getirmek ahlaksızlıktır.
EVE DÖNÜŞ YASASI ETKİN ŞEKİLDE UYGULANMALI
Şimdi Türk Ceza Kanunun 221. maddesine bakar isek özellikle onun ikinci fıkrası önemli. Şöyle diyor; Örgüt üyesinin örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun iştirak işlenişine iştirak etmeksizin gönüllü olarak ayrılması durumunda hakkında suç bulunmaz. CMK'nın 171. madde de bu maddenin nasıl uygulanacağını ifade ediyor. Bunları özellikle dağdan çözülme konusunda daha iyi sonuçlar alabileceğimize inanıyorum. 2005- 2009'a kadar bu kapsamda 1038 kişi müracaat etmiş bunun 675 tanesi ceza almamış. Bu rakam aslında çok kötü bir rakam değil. 114 kişi devam ediyor 171'i reddedilmiş. Bu yazılı madde biraz zor bir madde.
Benim bu konu ile ilgili söylemek istediğim buydu.
TSK'NIN MECLİS'TEKİ YERİ
Meclis içinde yer alan bir grup siyasi parti olarak bu siyasi parti terör örgütüyle olan ilişkisini terör örgütüne bakışını açıklığa kavuşturmadan onlarla aynı ortamda olmamız mümkün değil. Bu sabah 9 şehit veren bir kurumun komutanıyım. Herşey ifade edilince olay daha karmaşık hale geliyor. Bu grup parti terör örgütüyle hala birmesafe koyamıyor.
BEDELLİ ASKERLİK UYGULAMASI GÜNDEMİMİZDE YOK
Ben diyeceğim ki benim bu yıl bu kadar personele ihtiyacım var. Eğer yapılan başvuru bundan fazla ise bu uygulanabilir. 2008'den itibaren TSK'nın ihtiyacı karşılanma oranı düşüyor. 2009'da bu bir tahmindir bunun 64'e düşmesini bekliyoruz. 2011'de 61'e düşmesini bekliyoruz. Bizim TSK olarak bedelli askerlik olasılığını düşünmemiz söz konusu değil. Birde bunun moral boyutu var. Bu sabah 9 tane vatan evladını kaybettik. Şimdi bir sistem var 15 ay. Üniversite ve yüksek okul olmayanlara bir de kısa dönem eğitimimz var. Üniversite mezunları olacak ve kısa dönem olacak. Biz daha adil bir sistem üzerinde çalışıyoruz. 2011'e kadar gündemimizde bedelli askerlik yoktur. Biz halkımızın duygularına da düşencelirene de saygı göstermek durumundayız. Normal askerliği ve kısa dönemi tek tipe indirme çalışmamız var.
TESLİM OLANLARI KAZANMAMIZ LAZIM
Üzerinde çalışıyoruz örneğin bir tanesini söyleyeyim. Özellikle teslim olan teröristlere yönelik olarak topluma kazandırma sistemlerinin kurulması gerekir. Onları kazanabilmemiz gerekir.
Bizim TSK olarak hiçbir şeyden çekincemiz yok. Bizim emir talimaz ve yasalar ne ise ona göre yaparız. Her şeye açığız ve karşıdan da açıklık bekliyoruz. Bazı konularda yanlışlık olduysa bunu düzeltiriz.
GEREKTİĞİ ZAMAN TERÖRİSTİ BİLE HELİKOPTERLE TAŞIYORUZ
Bu Maraş'ta yaşanan konu ile ilgili 30 Mart günü DHA elemanını ilgili komutan arşın çekimini yapmak için helikopteri almış götürmüş çekimden sonra aşağı indirmiş. Aynı gün saat 15:00 civarında bir helikopter malzeme yüklerken yanlarında kamera ve fotoğraf makinası olan iki kişi yaklaşıyor ve helikoptere binmek istiyor. Deniliyor ki bu helikopter malzeme taşıma helikopteri sizi alamayız. Olay günü hava açık 13 derece. Artı orada olay bölgesinden yaya olarak inen neredeyse 350- 400 kişi var. Bize gelen bilgi bu. Burada bir kaset olduğu bilgisi kanaatinde değiliz. Farklı bilgi varsa bize iletilirse bizde gerekli araştırmayı yaparız. Biz yeri geldiği zaman teröristi bile helikopterle taşıyoruz.
Biz 4-5 ayda bir fikir değiştirmiyoruz. AB'den beklentimiz Türkiye'ye diğer ülkeler gibi eşit davranılmasıdır.
MULLEN VE ABD'NİN BİZDEN HİÇBİR TALEBİ OLMADI
ABD Genelkurmay Başkanı ile görüştüm. ABD Başkanı Obama Türkiye'ye geldiği gün pazardı onu da hiçbiriniz yakalamadınız. Emekli Orgeneral Jones ile de görüştüm.
Türkiye gerçekten büyük bir ülke ve büyüklüğümüzün bir farkında değiliz. Türkiye çeşitli konularda Türkiye ne düşünüyor olayları nasıl değerlendiriyor ayrıca Türkiye ne gibi katkılarda bulunabilir bunların arandığı bir ülke. Bakın altını çiziyorum. Benim görüştüğüm iki tane ABD'li önemli iki isim. Türkiye'den bizden ne Afganistan ne Irak'la ilgili hiç bir somut talebi olmamıştır. Hiçbir özel bir talep olmamıştır.
İkincisi tabi sayın ABD Genelkurmay Başkanı Mısır, Pakistan, Afganistan ve Irak'a yapmış olduğu uzun bir geziden sonra geldi. 4 saat beraber olduk. 4 saat esnasında özellikle gezmiş olduğu gezilerle ilgili fikir alışverişinde bulunduk. Bu kapsamda basınımızda yeterli şekilde yer almıyor. Pakistan''da çok ciddi gelişmeler ar. Özellikle başta ABD olarak bizde bu ülkedeki gelişmelerden endişe duyuyoruz. Afganistan konusunu ifade etmem gerekirse Afganistan'da seçimler var. Irak konusuna gelince Irak'ta geçtiğimz haftalarda güvenlik durumu biraz daha iyileşme gösteriyor idi ancak orada yaşananlarda bizi üzmüştür. Irak dediğiniz zaman bir de Irak'ın kuzeyinde yer alan PKK terör örgütünün artık elimine tasfiye edilmesi bizim için önemli. Bu konu ile ilgili düşüncelerimizi ifade ediyoruz. Çünkü Türkiye 2009 yılında belki de 84 yılından beri sahip olamadığı bir an yakalamıştır. Bu da
PKK'nın ortadan kaldırılması için Irak'ın da bu olaya dahil olması zorunludur. Artık somut sonuçlar almak mecburiyetindeyiz. Suriye ile Türkiye'nin tatbikatı bizi ilgilendirir başkasını ilgilendirmez.
Afganistan ile ilgili 2006 yılından itibaren Afganistan'daki bütün olayların sevk ve sorumluluğu NATO'ya geçti. Bu harekatın içinde iki tip harekat var. Bir tanesi sürekli özgürlük harekatı dediğimiz harekat. Sürekli özgürlük harekatının amacı terörizmle mücadele.
KABİLDE MUHARİP BİRLİĞİMİZ VAR AMA KISITLI
Kabil Bölge komutanlığı var komuta Fransızlarda bunun altıda 3 temel ülke görev yapıyor. Bizim bir tane piyade taburumuz var. Görevi kısıtlı. Nedir bu kısıtlama bizim kuvvetlerimizi çatışan terörle mücadelede kullanamazsınız mayın temizlemede kullanamazsınız. Bundan sonra ne olacak. Bu bizim planlamamız. Biz bunun üzerinde 5-6 aydır çalışıyoruz. Biz Kabil bölge komutanlığı sorumluluğunu bize geldi almak zorundayız. Seçime denk geldiği için Kasım'da alın dediler. Ağustos yerine Kasım ayında Kabil Bölge komutanlığını almamız söz konusu. Biz özellikle Afganistan'daki bütün eğitim okul kuruluşlara yardımcı oluyoruz personel gönderiyoruz ve oraya daha fazla personel göndermeyi de düşünüyoruz.
AZERBAYCAN VE ERMENİSTAN İLİŞKİLERİ
1921 Kars anlaşması var. Anayasanın başlangıç maddelerinde yer alan Türkiye'nin topraklarından vazgeçme, soykırım iddialarından vazgeçme sorunları var. Temel olarak böyle ifade edilebilir. Soykırım olayı hukuksal olarak özel kasta dayanan bir olaydır. siyasi gruplar soykırım kavramı içine girmez. Burda bir özel kast var. Bunun içinde belge koyması lazım. Bunu kim koyucak .
1991'de Ermenistan'ın Dağlık Karabağ'ı kendi topraklarında sayması. Bu konu özellikle Ermenistan'ın işgal etmiş olduuğu Azerbaycan topraklarından birliklerini çekmesi önemli bir konudur. Sayın Başbakan bu konudaki fikirlerini net olarak açıkladı. Bizde bu düşünceye aynen katılıyoruz.
Ben bu toplantıya katıldığınız için hepinize teşekkür ediyorum. Biz herşeyden önce Türk milletine güveniyoruz. Gücümüzün farkında olalım. Olaylara sadece kötü noktasından bakmayalım. Türkiye'de herşey yasalara uygun gittiği sürece ben Türkiye'nin bütün sorunları ile başarıyla mücade edeceğine inanıyorum tabi tekrar bugün acı bir gün bugünkü toplantıya o kapsamda başlamıştık. Bugün hayatlarını kaybeden 9 tane vatan evladımız bunların acısı tabi çok büyük. Ailelerinin acılarını paylaşıyoruz. Onlara her zaman saygılıyız. Bu kapsamda Türk Milletine tekrar başsağlığı diliyorum. Malesef Türkiye bulunduğu şartlar çerçevesinde terörle yaşamda mücadelede tek yer olmayacak şey karamsarlık. Karamsarlığa düşme terör eylemini yapan kişilerin arzu ettiği noktaya gelmektir.