Medya
  • 18.1.2005 11:59

BASINDA NELER OLUYOR?...

Ortalık yine toz duman. Ekonomik hiçbir mantığı olmayan bir fiyat indirim furyasının altında yeni bir basın savası çıkması endişesi, sağduyulu gazete okurunu rahatsız ediyor.

Hemen belirtmek istiyorum. Gazete'de konuştuk ve ortak karar aldık. VATAN çıktığı ilk günden bu yana ısrarla izlediği politikayı sürdürecek ve bu tür bir kavganın içinde asla yer almayacak. Binbir emekle bu gazeteyi çıkaran ve 2 yıl gibi kısa bir sürede en büyük gazeteler ligine sokan çalışma arkadaşlarımın ortak görüşü bu yönde.

Çünkü basın kavgaları sadece gazete sahiplerine, yöneticilerine gazetelerin kimliklerine zarar vermekle kalmıyor, Türk basınının itibarına da toptan zarar veriyor.

Bu nedenle taraflara öncelikle sağduyu tavsiye ediyor ve fotoğrafı daha geniş bir açıdan çekmeye davet ediyoruz. Gelin Türk basınında bu geniş fotoğrafı birlikte çekelim...

2000 yılındaki resim 4 yılda nasıl değişti?
Türkiye'nin 2000 yılı Ekim ayına kadar medya dünyasında güç sahibi 4 grubu vardı.

Doğan Grubu, Bilgin Grubu, Çukurova Grubu ve Uzan Grubu. Bunlardan Doğan ile Bilgin rakiplerine göre özellikle yazılı basında çok daha öndeydi.

Birbiri ardına gelen bankalara el koyma operasyonları sonunda Doğan Grubu'nun basındaki ağırlığı arttı. Çünkü üç rakibinin de bankasına el konuldu ve bu gruplar gazetelerini yeterince destekleyemedi.

Şimdi ise durum oldukça farklı. Star Grubu devreden tamamen çıktı. Çukurova Grubu televizyon alanında Show TV ile gücünü sürdürüyor ama medya grubu olarak eski iddiasından zorunlu olarak uzaklaşmış görünüyor.

Bilgin yani Sabah Grubu'nda ise durum oldukça karmaşık. Ortada ciddi bir sahiplik belirsizliği durumu var. TMSF (ATV ve Sabah'ın değerini korumak ve ileride satarak kamu alacağını tahsil etmek) gerekçesiyle grubun medya organlarım Merkez Grubu'na (Turgay Ciner) yıllık 10 milyon dolardan az olmamak koşuluyla kiralamış durumda.

Kira anlaşması gereği ilk iki yıl Ciner Grubu TMSF'ye 2 milyon dolar verecek. Zira Bilgin Grubu'nün SSK ve vergi borçlan var. 10 milyon dolarlık ödemelerin 8'er milyon dolarlık kısımları bu borçların kapatılmasında kullanılacak. TMSF'ye ilk iki yıl ödenmeyen 16 milyon dolar ise 13 yıla eşit olarak yayılacak Yani Ciner Grubu üçüncü yıldan itibaren her yıl 10 milyon dolar değil, 11 milyon 230 bin dolar ödeyecek.

Bu anlaşmayla malın sahibi Bilgin Ailesi (üzerinde TMSF'nin tedbiri var) görünüyor ancak gazeteler ve televizyon üzerinde söz sahibi kiracı Turgay Ciner oluyordu.

Konsorsiyumdan karşı teklif geldi
Bu tablo karşısında Doğan Grubu bir karşı hamle yaparak TMSF'ye bir başvuruda bulundu. Teklif özetle şöyleydi:

"Bilgin Grubu'nun size olan borcu ATEL şirketi (Bilgin Grubu'nun Karamehmet ile birlikte ortak olduğu 535'li hat pazarlayan şirketi. Abone sayısı 5 milyona yaklaşıyor ve değeri 540 milyon dolar olarak hesaplanıyor) ve birtakım gayrimenkuller düştükten sonra 535 milyon dolar civarında. Siz Ciner'den yılda 10 milyon dolardan 15 yılda 150 milyon dolar tahsil edeceksiniz. Biz oluşturduğumuz konsorsiyumla size 15 yılda borcun tamamını faiziyle ödeyelim. Siz de Etibank'tan kalan kamu alacağının tümünü tahsil etmiş olursunuz."

Burada çok dikkat edilmesi, altının çizilmesi gereken bir ayrıntı var. Doğan Grubu bu teklifi tek başına yapmadı. TMSF'ye verilen resmi yazıda Doğan'ın bunu bir konsorsiyum adına yaptığı ve kendisinin de en fazla yüzde 20 civarında bir pay alacağı vurgulandı. Ancak konsorsiyumun diğer ortaklarının son ana kadar isimlerinin açıklanmasını istemediği, çünkü bu isimlerin Sabah ve ATV'nin yayınlarına hedef olmaktan korktukları hem TMSF yetkililerine hem de Başbakan Erdoğan'a iletildi.

Nitekim o günlerde konsorsiyumda yer aldığı tahmin edilen Halit Cıngıllıoğlu, Sabah Gazetesi'nin manşetlerinde suçlandı.

Doğan'ın konsorsiyum adına yaptığı bu yazılı teklif üzerine TMSF Ciner'i bir kez daha çağırarak teklifi aktardı ve kendisinden de benzer bir satın alma ya da borç tasfiyesiyle ilgili teklif istedi.

TMSF ayrıca bir başka gerekçe olarak da "Bizden önceki yönetimin sizinle yaptığı anlaşmanın yenilenmesi gerekiyor. Çünkü kârın yüzde 55'i ya da cironun yüzde 6'sını denetleme imkanına sahip değiliz. Bu yüzden anlaşmayı değiştirelim" görüşünü ortaya koydu.

Ciner, önce buna tepki gösterdi. O'nun gerekçesi ise şöyleydi:

"Bu nasıl devlet anlayışı. Biz devletin bir kurumuyla protokol yaptık. Şartlara aynen uyuyoruz. Biz yeni teklif vermiyoruz. Ne yaparsanız yapın."

Ancak daha sonraki gelişmeler öyle olmadı. Araya önemli isimler girdi ve Ciner sonunda TMSF'ye bir satın alma teklifi sundu. Ciner'in verdiği ilk rakam 200 milyon dolar civarında bir satin alma değeriydi. TMSF bu rakamı beğenmedi. Bunun üzerine Ciner teklifini 310 milyon dolara kadar çıkardı. Ancak TMSF bu rakamı da beğenmiyor ve Ciner'in verdiği 310 milyon dolarlık teklifi konsorsiyumun verdiği 535 milyon dolara çıkartmak için görüşmelerini sürdürüyor.

İşte böylesine bir ortamda Ciner, Sabah'ın tiraj kaybının ve tarihinde hep birinci olmuş ATV'nin reklam gelirinde Kanal D ve Show TV'nin altına düşmesinin gerginliği ile olsa gerek Sabah'ın fiyatını 350 bin liradan 250 bin liraya indirdi. Aydın Doğan da Sabah'ın karşısına Posta'nın fiyatını indirerek çıkti.

Sabah'ın yıllık maliyeti 8.6 trilyonu rahatlıkla geçecek bu şok fiyat indiriminin yanı sıra gazete sayfalarında Aydın Doğan'a yönelik yayınları işte böyle bir ortamın sonucu.

Kararı bu tamamıyla doğru ve objektif bilgiler ışığında siz verin.

Ancak ben Türkiye'nin tek bağımsız ve her iki grubu da eşit mesafede duran tek gazetesinin Ekonomi Müdürü olarak diyorum ki;

Doğru olan Sabah ve ATV'nin Turgay Ciner'de kalmasıdır. Ancak bunun için de Ciner'in sahip olacağı malın gerçek değerini ödemesi gerekir.

Çünkü eminim ki Turgay Ciner eğer ciddi bir bedel ödeyerek Sabah'ın kiracısı değil de sahibi olsaydı bu ekonomik mantığı hiç olmayan çılgınca fiyat indirimini yaparak haksız rekabete yol açamazdı.

Ekonomik mantığının neden olmadığını da aşağıdaki rakamlarla ortaya koymaya çalıştım.

Ciner her gün 33 milyar kaybetmeyi göze aldı
Medya sektöründe rekabet yeniden alevlendi. Ciner Grubu ve Doğan Grubu bir kez daha ipleri gerdi.

Bu yüksek gerilimin altında ağırlıklı iki neden var. Birincisi Ciner Grubu'nun kiracısı olduğu Sabah Gazetesi ve ATV'nin sahipliği konusunun, önümüzdeki günlerde yeni gelişmelere gebe olması. İkincisi ise yine Sabah Gazetesi'nin tiraj açısından önlenemeyen kan kaybı...

Medyada savaşın ilk belirtisi Ciner Grubu'nun gazetesi Sabah'in tiraj kaygısıyla hafta içi fiyatını 350 bin liradan 250 bin liraya çekmesiydi.

Doğan Grubu bu hamleye, karşı hamle ile cevap vermekte gecikmedi. Sabah'ın fiyatını ucuzlatarak BÎAK raporlarına göre Posta'nın ağırlıklı olarak gazete satışı gerçekleştirdiği C 2 ve D-E gelir grubunu hedef aldığını gören Doğan Grubu da Posta'nın fiyatında gözükara bir indirime gitti. Posta'nın fiyatı, maliyet hesabı bir kenara itilerek 250 bin liradan 150 bin liraya çekildi.

Her iki indirimin de gözükara bir tavır olduğunun altını çizmek istiyorum. Zira birazdan vereceğim gazete endüstriyel maliyet analizi bu ifadenin nasıl yerini bulduğunu, sözkonusu indirimlerin gazetelere nasıl zarar yazdığını daha iyi ortaya koyacak.

Gazete kağıdının ortalama ton fiyatı halen 670 dolar civarında. Ortalama diyorum çünkü farklı ülkelerden farklı fiyatlarla gazete kağıdı ithalatı yapılıyor. Bir de gazetenin birinci sayfası ile iç sayfalarda kullandığı kağıdın kalitesinden kaynaklanan bir fiyat farkı var.

Son rakamları aldım. İç sayfalarda halen tonu 647 dolar olan Abitibi firmasının kağıdı, 675 dolar olan Rus Volga firmasının kağıdı ve 682 dolar olan Solikamsk Firması'nın kağıdı kullanılıyor. İlk iki ve son iki sayfa anlamına gelen dış formada ise tonu 789 dolan bulan ve Finlandiya'dan gelen Exo72 adlı kağıt kullanılıyor.

Bir gazete sayfasının baskı mailyeti nedir?
Kağıdın bugünkü ton fiyatı üzerinden bir hesap yaptığımızda l adet renkli gazete sayfasının maliyeti 0.51 cent olarak çıkıyor karşımıza.

Hesabı Sabah Gazetesi'ne uyarlayalım. Bu haftaya fiyat indirerek giren Sabah Gazetesi, aldığım rakamlara göre 436 bin adet basıldı.

Dünkü Sabah gazetesinin sayfalarını saydım. İstanbul baskısında ana gazetede, 34 sayfa renkli, 8 sayfa siyah beyaz olmak üzere toplam 42 sayfaydı. 12 sayfalık Günaydın ve 4 sayfalık bulmaca ekiyle birlikte Sabah Gazetesi toplamda 50 sayfa renkli, 8 sayfa siyah beyaz olmak üzere 58 sayfa çıktı. Yani sadece baskı maliyeti 395 bin lira oldu. 436 bin adet gazete basmanın Ciner Grubu'na toplam maliyeti 172 milyar 220 milyon lirayı buldu.

Yine akşam saatlerinde gelen bilgiye göre Sabah'ın net satişı 395 bin 450 adetti.

Fiyatın tamamı da gelir kaydedilemiyor
Şimdi gelin gelir hesabıyla maliyet hesabını karşılaştıralım ve net bilançoyu görmeye çalışalım. Ancak burada esas maliyeti hesaplarken iki önemli noktayı daha altını çizerek belirtmem gerekiyor. Gazetelerin satış fiyatının tamamı müessesenin kasasına satış geliri olarak girmiyor.

Bu fiyatın içinden ana dağıtıcı bayi kârı, nakliye gibi zorunlu kesintiler oluyor. Bu ekstra maliyet, satiş fiyati üzerinden Sabah'ta yüzde 22, Posta'da ise yüzde 20 civarında. Posta'da daha az olmasının sebebi ise Posta'nın sayfa sayısının Sabah'a göre neredeyse yarı yarıya daha az olmasından kaynaklanıyor. Gazetenin toplam gramajından dolayı nakliyede 2 puanlık bir fark çıkıyor.

Yani hesabı söyle değiştirmek lazım. Sabah 250 bin liraya satılıyor ancak kasasına 195 bin lira giriyor. Posta 150 bin liraya satılıyor ancak kasasına 120 bin lira giriyor.

İkinci önemli nokta ise gazetelerin belli bir birim gazete satabilmek için en az yüzde 15 daha fazla gazete basmak zorunda olmaları. Geçen yılki rakamlara bakıyorum. Sabah Gazetesi ortalama yüzde 15.04 iadeyle, Posta ise yüzde 13.11 iadeyle iş yapmış.

Bu iki noktayı da belirttikten sonra asıl hesaba geri dönelim.

Sabah'ın dün net satışı 395 bin 450 adet olunca satiş geliri de (395.450 X 195.000 TL) = 77 milyar 112 milyon 750 bin TL oldu. Oysa fiyat indirimi olmasaydı 395 bin 450 adet gazetede 280 bin liralık satış gelirine göre (350 bin liralık fiyattan nakliye ve bayi kârını düştükten sonra ortaya çıkan rakam) net satiş geliri 110 milyar 726 milyon lira olacaktı.

Yani Ciner grubu ekstra fiyat indirimi ile günde 33 milyar 614 milyon liralık yeni bir zararı daha sineye çekmeyi göze aldı.

Ekstra zarar diyorum çünkü Sabah fiyatı 350 bin lirayken de aslında 395 bin liralık maliyete göre zarar ediyordu. Bu fiyat sadece hafta içi geçerli olacak. Bir yılda 52 haftasonu yani 104 gün Sabah 350 bin liradan satılacak. Kalan 261 bin günün ise maliyeti 8 trilyon 614 milyarı bir başka deyişle 6.3 milyon doları geçecek. Tabii tirajın aynı kaldığını düşünürsek. Tiraj arttıkça zarar da artacak.

(VATAN)

Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 10:55

İLGİLİ HABERLER