
BAŞSAVCI YALÇINKAYA'YA DELİL ŞOKU
AKP’nin savunmada yaptığı “Google iddianamesi” eleştirisi örtülü olarak gerekçeye de girdi. Yargıtay Başsavcısı’nın sunduğu dellilerin büyük bölümünün delil olmadığı belirtildi. Kapatma davasının iddianamesindeki yaklaşık 400 delil, delil sayılmadı
Anayasa Mahkemesi, AKP hakkında kapatma davası açan Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya’nın iddianamede AKP aleyhine sunduğu yaklaşık 400 delilden sadece 30’unu kabul etti. Gerekçeli kararda, delillerin çoğunluğunun kabul edilmemesinin gerekçeleri şöyle sıralandı:
* Ahmet Şükrü Kılıç ile Ali Tekin eylem tarihinde parti üyesi olmamalarına rağmen haklarında siyasi yasak istenmiştir.
* Eylemleri partiye isnat edilmesi olanaksız olan kamu personeliyle ilgili iddialar delil olarak gösterilmiştir.
* Delillerin bir kısmı hukuksal inceleme konusu olmayan öznel yorumlardan oluşmaktadır ve iddianamede yer almayan kitaplar esas alınarak düzenlenmiştir. (Bu kitaplar arasında Ergenekon sanığı Ergun Poyraz’ın ’Patlak Ampul’ kitabı da yer alıyor)
* Bazı deliller yalnızca belirli bir yayın politikası olan gazete ve internet sitelerinde yer almıştır, herhangi bir ses veya görüntü kaydıyla desteklenmediği, farklı ya da karşıt gazete ve internet sitelerinde de yer almadığı tespit edilmiştir.
* Bazı deliller farklı gazetelerde farklı içerik ve uzunlukta yer almıştır.
* Gazetelerde veya internet sitelerinde yer aldığından farklılaştırılmış biçimde iddianameye alınan, eksik ve parçalı biçimde aktarılan deliller vardır.
* Delillerin bir kısmının vaki olmadığı ya da sübut bulmadığı görülmüştür.
* Bir kısmı da düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamındadır.
Gerekçede, AKP’nin gazete kupürlerine ve internetten indirilen haber ve yorumlara dayanan isnatların davaya esas alınamayacağı yönündeki savunmasına ilişkin olarak şu değerlendirmeler yapıldı:
* Yorum kanıt olamaz’
“Yorum veya haber-yorum biçimindeki belgeler kanıt olmaz. Gazete ve internet haberlerinde yer alan ifadeler, farklı ve karşıt yayın organlarında aynı biçimde yer aldığı ve bu haberlerin, ifadenin sahibi ve parti tarafından reddedilmemesi durumunda kanıt olarak değerlendirilebilir. Beyanlarla ilgili kuşkudan uzak kanıtlar sunulmadığı durumda, yalnızca bu beyanların basında yer alması ve davalı partinin isnat edilen eylemi savunmuş olması beyanın sübutu için yeterli görülmez.” Gerekçede, Meclis faaliyetlerinde “demokratik özgürlükçü düzeni ortadan kaldırma amacını açıkça ortaya koyan beyan ve eylemlerin” kapatma davalarında gözetileceği de belirtildi.
İki önemli sonuç
AYM’nin AKP kararının gerekçesinde iki önemli sonuç dikkat çekti:
PARTİLERİN KAPATILMASINDA 5 YENİ KRİTER
1- Demokratik ilkelere aykırı bir amaç taşıması
2- Şiddeti teşvik edip araç olarak kullanması
3- Demokrasiyi, hak ve özgürlükleri yok etmeyi amaçlaması
4- Bu şartlardan biri için “açık ve yakın tehlike” oluşturması
5- Partinin eylemlerine bir bütün olarak bakılması
AKP’Yİ “ODAK” YAPAN 5 KRİTER
1- Ayrışma ve gerginlik yarattı
2- Dini siyasi çıkar için kullandı
3- Toplumun temel meselelerini unuttu
4- Bu konularda tabanın değil, ülkenin iktidarı olmadı
5- Demokratik işleyiş ve meşruiyet için risk yarattı
Özgür partiler olmadıkça demokrasi olmaz
Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararında demokrasi ve laiklikle ilgili geniş değerlendirmeler yer aldı. Siyasi partilerin demokrasilerin vazgeçilmez unsuru oldukları belirtilen gerekçede “Özgür siyasi partilerin olmadığı bir sistemin demokrasi olarak nitelendirilmesi kabul edilemez. Çünkü siyasi partiler olmaksızın, toplumsal talep ve beklentilerin siyasal direktifler biçiminde somutlaşması, ulusal iradenin oluşması, toplumsal barışın sağlanması ve devlet yönetiminin halka dayanması mümkün değildir” denildi.
Gerekçede şu tespitler de yapıldı: “Esasen demokrasi toplumsal barışın ve özgürlüğün güvencesidir. Farklı düşüncelerin siyasal yaşama yansıtılmasının engellenmesi demokrasi ve temsilde adaletle bağdaşmaz. Çatışan fikirlerin ürünü siyasi partilerin fikirlerini tartışmaya açmaktan yoksun bırakılması ve başka yollarla tehlike savma refleksi demokratik siyasetle çelişki oluşturur. Anayasanın uluslararası sözleşmelere öncelik tanıyan 90. maddesi, Anayasa’nın somut kuralları, AİHM kararları ve Venedik Kriterleriyle parti kapatmalar son çare olarak düşünülmüştür.
Partilerin salt düşünce açıklamaları ile toplumsal talepleri barışçı yollarla ve hukuksal düzenlemelerle karşılama çabaları nedeniyle kapatılmaları Anayasa’yla bağdaşmaz.”
(VATAN)
Güncellenme Tarihi : 15.5.2016 05:00