Yaşam
  • 17.12.2005 10:32

BATI TRAKYA TÜRKÜ İÇİN ŞERİAT HUKUKU...

Yunanistan'da, Batı Trakya Türklerine, talebe bağlı olarak ya "şeri hukuk", ya da "medeni hukuk" uygulanıyor. 1913'te, Osmanlı Devleti'yle Yunanistan arasında imzalanan Atina Antlaşması ve gene aynı tarihte Bulgaristan'la imzalanan İstanbul Antlaşması, Batı Trakya, Selânik, Drama ve Kavala'daki Türklerin azınlık haklarını korumak amacıyla, aile hukukunu, müftü ve cemaat liderlerinin yetkisinde bırakmıştı. 1913 yılında Batı Trakya Bulgaristan'a aitti. O tarihte Selânik, Drama ve Kavala'da da Türkler yaşıyordu. 1919'da Neuilly Antlaşması'yla Batı Trakya Yunanistan'a bırakıldı. 1922'de ise, mübadele ile, Türkiye'deki Rumlar Yunanistan'a, Selânik, Drama ve Kavala'daki Türkler ise Türkiye'ye geldi. Bu suretle, çifte hukuk sistemi sadece Batı Trakya Türkleri için geçerliliğini korudu. 1920 tarihinde de, Yunan Meclisi, 1913 Atina Antlaşması'nı onaylayarak, buna resmiyet kazandırdı. 1913 Atina Antlaşması'na göre, müftüleri Müslüman azınlık seçiyor, müftüler seçildikten sonra, Yunanistan'ın İstanbul'daki, yani Osmanlı payitahtındaki büyükelçisi, şeyhülislâmdan onay alıyordu. Bu onaydan sonra ancak müftü göreve başlıyordu. 1984 yılına kadar sadece azınlığın değil, diğer Yunan vatandaşlarının da yalnız papazlar tarafından evlendirilmeleri mümkündü. 1984'de Papandreu'nun çıkardığı yasa ile, azınlık olsun veya olmasın, herkese resmi nikâh imkânı tanındı.

NİKAHI MÜFTÜ KIYIYOR
1990'da, Yunan Meclisi, 1920'de çıkardığı yasayı iptâl etti. Böylece, 1913 tarihli Atina Antlaşması'nın bazı hükümlerinin uygulanması ortadan kalktı. 1990'da çıkarılan kanuna göre, müftüleri Müslüman cemaat seçmiyor, 10 yıllık imamlar arasından vali tayin ediyor. 1913'te Türk azınlığın özerkliğini koruyabilmek için kabul edilen ve daha sonra da aynı gerekçeyle cumhuriyet döneminde sürdürülen şerhukuk sisteminin 1990'dan sonra bu açıdan bir önemi kalmadı. Batı Trakya Türkleri, atanmış müftüyü kabul etmiyor, kendileri de ayrıca bir müftü seçiyor; ama mühür valinin tayin ettiği müftünün elinde. Aile hukukunun uygulanmasında atanmış müftüler yetkili. Batı Trakya'daki Türkler, genelde imamlar ve müftü tarafından evlendiriliyor; boşanma, vesayet, velâyet, miras gibi işlemler de gene müftülük eliyle yapılıyor. Müftünün kıydığı veya onayladığı nikâhın belediyede tescil mecburiyeti yok. Ama, özellikle çocuklar doğduktan sonra, nüfusa kayıt aşamasında müftünün kıydığı nikâh doğal olarak Yunan makamlarına intikal ediyor ve resmiyet kazanıyor.

Lozan'dan doğan hak
AK Parti İstanbul İl Başkanı Mehmet Müezzinoğlu, eşi Faize Hanımla Gümülcine'de imam nikâhı kıydırdığını, sonra da bu nikâhı Yunan makamlarına tescil ettirdiğini söyledi. Müezzinoğlu, Lozan Antlaşması'nın, azınlıkların hukukunu cemaat yönetimine bıraktığını hatırlatarak sözlerini şöyle sürdürdü: "Resmi makama tescil ettirmezseniz, vatandaşlık hukukundan yararlanamazsınız. Meselâ, ben 27 Aralık'ta doğdum, babam askerlik sebebiyle 3-4 gün gecikerek belediyeye kaydımı yaptırmış, bundan dolayı ceza yedi. İmam, nikâhı kıyınca, belgeyi müftüye gönderip onaylattırıyor. Evlenen çift de müftülükten belge alıp, bu evliliği belediyeye resmen tescil ettiriyor. Dolayısıyla evlilik resmi kütüklerde de yer alıyor." "Şerhukuka göre, erkek birden fazla evlenirse ne olacak?" sorusuna Müezzinoğlu ise şu cevabı verdi: "Bizim geleneksel yapımızda, böyle bir şey yok. Toplum kabul etmez."

Müftü: 3 kere 'boş ol' demekle iş bitmez
Batı Trakya'daki Türklere şerhukukun uygulanması konusunda görüşlerine başvurduğumuz seçilmiş müftü İbrahim Şerif, bize şu bilgileri verdi: "Batı Trakya'da bir de örfhukuk var; yani yaşadığımız geleneklerimizden kaynaklanan bir uygulama söz konusu. Bu yüzden, her ne kadar şerolarak birden fazla evlilik mümkün ise de, kimse ikinci kere evlenmiyor. Boşanmalarda da, '3 kere boş ol' demekle iş bitmiyor. Nikâhı, imam kıyabiliyor ama, boşanma hususunda sadece müftü yetkili. Biri Dedeağaç- Dimetoka'da, diğeri İskeçe'de, üçüncüsü de Gümülcine'de olmak üzere 3 müftümüz var. Müftü, mutlaka boşanmak isteyen tarafları çağırıyor, her ikisini veyahut onların avukatlarını dinliyor, kararı ona göre veriyor. Evlenmek amacıyla imama başvuranların bekâr olduklarını gösteren belge, belediyeden alınıyor. Eğer, daha önce boşanmışlarsa, bu durum, Yunan mahkemelerinden onaylı bir vesikayla tescil edilmeli. Evlenirken, taraflar arasında sağlanan anlaşmayla, erkeğin kadına mehri muaccel olarak, bilezik, altın zincir, elmas küpe gibi ziynet eşyaları vermesi sağlanıyor. Ayrıca, müftü, boşandığı takdirde erkeğin mehr-i müeccel olarak ödeyeceği parayı genelde reşat altını cinsinden bir deftere kaydediyor. Boşanma sırasında kadına, mehr-i müeccel ödeniyor. Ayrıca çocuklar varsa, genelde kadına teslim ediliyor ve müftü tarafından nafaka bağlanıyor. Müftünün icraatına Yunan hükûmeti müdahale etmiyor. Buna mukabil, kararı benimsemeyen Türklerin, mahkemeye gidip Yunan Medeni Kanunu'nun uygulanmasını istemesi mümkün. Özellikle, mirasta, hiç kimse müftüye başvurmuyor; çünkü şerhukuka göre kadının bir, erkeğin iki hakkı olduğu biliniyor. Çok muhafazakâr ailelerin haricinde, miras söz konusu olduğunda, herkes Yunan mahkemesine müracaat ediyor."

(NAZLI ILICAK-BUGÜN)

 

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:26

İLGİLİ HABERLER