Gündem
  • 30.6.2009 14:51

BAYKAL : 'ELİNİ TSK'NIN ÜZERİNDEN ÇEK KARDEŞİM'

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Baykal: "Bugün de sadece emeklilere iyi niyet ve dostluk mesajları yayınlamak yetmez. Ciddi adımları değerlendirmek zorundayız.

YÜZDE 1,8'LİK KÜÇÜLME KAYGI VERİCİDİR

Ekonomiyle ilgili bugün acı gerçek ortaya çıkmıştır. Bir kaç saat önce Türkiye'nin ilk çeyreğindeki küçülme oranı daralma oranı tarihi bir rekor düzeyindedir. Türkiye 13,8 bir daralma yaşamıştır. 2008'de kendini gösteren daralma olayının 2009 yılında yeni bir rekor kırarak ortaya çıktığını hepimiz gördük. Bu hepimiz tarafından değerlendirilmesi gereken bir duruma işaret ediyor. Türkiye bu konjöktürde bu ekonomik kriz diye konuşulan ortamda Türkiye dünyanın en çok etkilenen ülkelerinin başında gelmektedir. Bu küçülme oranı çok yüksek bir orandır. Şimdi 2009'un ilk çeyreğinde düşüşün daralmanın çok ciddi boyutlara geldiğine şahit olduk. Türkiye'nin yaşadığı en büyük krizlerden birisi 2001 ile mukayese edildiği zaman bunun çok daha yüksek bir daralma olduğuna tanık oluyoruz. Bu yeni seri ile ilan edilen bu düzeyde bir üç aylık küçülme yaşanmamıştır. Bir tarihi rekor korumundadır.

TÜRKİYE DÜNYANIN EN ÇOK KÜÇÜLEN ÜLKELERDEN BİRİ OLDU

Türkiyedeki bu küçülmeyi dünyadaki ülkelerle mukayese ettiğimiz zaman Türkiye en az etkilendiğine göre herhalde onlar daha fazla etkilenmiştir diye düşünmek mümkün olması gerekirken Rusya ylüzde 9,8 Japonya, 8,8, İngiltere 4,3, İtalya 2,6, ABD 2,5, Kanada 2,1 Brezilya 1,8 Fransa 1,2 Avustralya 0,4 artmış, Arjantin 2 büyümüş Çin 6,1 büyümüş. Şimdi bu rakamlardan yola çıkarak Türkiye bu krizden en az etkilenmiş diyebilir miyiz?

TÜRKİYE'NİN BÜYÜME POLİTİKASININ YANLIŞ OLDUĞUNU SÖYLEMİŞTİK

Kendi içinde de böyle bir küçülme yaşanmadığı görüldü. Üç yıl önceki milli gelir artışına döndük. Yani 2006'ya döndük. 3 Yıl kaybolmuştur. Bu ciddi bir manzaradır. Bunun çok temel nedenleri vardır. Rastlantı ile ortaya çıkmış bir durum değildir. Bu krizin gelmekte olduğu belliydi. Yanlış bir büyüme politikası götürüldüğünü, Türkiye'nin çok ciddi krizlerle karşı karşıya kalabileceğini sadece dış yatırımlarla krizden kurtulma, herşeyi başkalarına devretmeye hazır, devrettikleriyle iftihar eden bir politika ile bir yere varılamayacağını ısrarla anlattık. Bizimkiler herşeyi satmaya hazır vaziyette görünce onları almaya başladılar. Onlar alınınca ne oldu Telekom 2008'in en çok kazandıran şirketini vermişiz. Şimdi altın yumurtalar başkasının bahçesinde yumurtlanıyor. Olağanüstü kar transferi yaşanıyor. Döviz kanaması başladı. Bu neyin sonucu gelsin yabancı sermaye istediğini yapsın alsın benim benim istediği tesisimi şimdi bize döviz kaybını kar transferi yoluyla yaşattı.

EYLÜL'DE BU TABLO ÖNEMLİ SORUNLARA YOL AÇACAK

Artık gelmiyorlar büyümeyeceğiz. Bu yanlış politika. Olmadığı yıllar önce tarafımzadn söylenmiş bir politika. Dışardan para geldiği zaman içerdeki durumu idare edebiliyorsunuz. Şimdi dışardan sermaye gelmiyor bütçe de açık veriyor. Ne olmaya başladı devlet borçlanmaya başladı. Ne oldu şimdi tekrar borçlanma hızlanmaya yükselmeye başladı. Yabancı para borçlanması yapamıyorsun. Yabancı sermaye gelmediği için onlara yabancı borçlanmasını yükseltemiyorsun. Yerli para ile borçlanınca ne oluyor hazine bütün bankaların parasını emmeye başlıyor. Bu Eylül ayından itibaren TL üzerinde ve kur üzerinde bu tablo çok ciddi olumsuz etkiler yaşatacaktır. Bütçe açığı vermekle iş orada bitmiyor.

Faizler kur politikası bunlardan etkilenecek gibi görünüyor. Çıkış yolu açık. İç tasarrufları olabildiğince yukarıya çekerek el parasıyla kendi alınteriyle daha çok kaynak ayırır hale dönüşmesidir. Bunu mutlaka Türkiye gerçekleştirmek zorundadır. Bu kriz bir vesile olmalıdır, tekrar eski çarkı kısır döngüyü yaşatacak arayışlardan uzak durmalıdır. Bugün geldiğimiz noktada açıklanan rakamlar hepimizi izlenmekte olan politikanın yanlışları konusunda düşündürmelidir.

İlk üç ayda ortaya çıkan daralmanın 2009 yılına yönelik daralma oranının ciddi oranda etkileyecektir. Hükümet önce yüzde 4 büyüyecek ilan etmişti bizde sert tepki göstermiştik. Şimdi onlarda kabul etmeye başladılar. Önce 3,5 küçüleceğiz dediler, IMF açıkladı 5,2 ve OECD açıkladı yüzde 5,9. 2009 Yılı kayıp yılı olacaktır. Bu krizin Türkiye'yi vurmadığı inancındadır.

İKTİDAR İSTEDİĞİ İNSANI CUMHURBAŞKANI SEÇTİ

Önümzde konuşmamız gereken çok ciddi konular var. Bu konuları konuşurken önemli olduğunu düşündüğüm iki noktaya dikkat çekmek istiyorum. Türkiye'de bir iktidar var ve 7 yıldır işbaşında. Bu iktidar istediği insanı Cumhurbaşkanı seçti. Bugün Türkiye daha devlet geleneğini henüz ortaya koyamamış devlet haline dönüşme gayreti içinde olan deneyimsiz bir toplum gibi en temel en yaşamsal konuları karara bağlayamamış bir görüntü içinde. Temel anayasal doğrular ilişkiler hukukun işleyişi, TSK'nın konumu, yargının konumu bunlar sanki bu ülkede hiç belirlenmemiş gibi Türkiye çok temel ihtilafların tartışmaların bir yaşandığı ülke haline malesef dönüşmüştür.

HÜKÜMET SAHTE BELGELERİN PEŞİNE DÜŞÜYOR

Türkiye'de bugüne kadar çok iktidarlar geldi geçti. Böyle bir tabloyu o zaman yaşamadık. Ne Demirel ne Özal döneminde böyle birşey yaşamadık. Şimdi yaşıyor. Bu kadar çok güç bu kadar oy birilerini yeni yeni arayışlara maceralara doğru davet ediyor. Kendisine tanınan alan yetmiyor. Bütün dünyada kendisini gösteren siyaset alanı yetmiyor o siyaset alanını elinde olduğunu düşündüğü yetki doğrultusunda çevresini yıkıp kırarak dağıtarak çineyip ezerek bir egemonya haline dönüştürme arayışına giriyor. Sahte belgelerin peşine düşüyor o belgelerin peşine Türkiye'yi karıştırıyor. O belgeleri takip edeceğine ona çözüm arayacığına bir kaç saat önce TÜİK'in ortaya koyduğu belgeye bir çözüm bul.

BELGE DEĞİLDİR DEMEYE BAŞBAKANIN DİLİ VARMIYOR

Hem AK Parti'yi bitirecek hem Cemaati bitirecek. Ciddiyeti olmayan bir belge. Bu belge çıkınca Başbakan işi gücü bırakıyor bunu veri olarak hükümler vermeye siyasi tartışma açmaya başlıyor. Sakin olmak lazım, soğuk kanlı olmak lazım. Hele böyle garip özellikler taşıyan iddialar karşısında daha bir teyenni ile önünü arkasını görerek bakmak lazım ve Şanlıurfa kongresinde veriyor veriştiriyor. Arkasından ilgili kurumlar konuyu takip ediyorlar. Yetkili askeri savcılık takip ediyor bunun geçerli olduğuna dair hiçbir emare bilgisayar ortamında bulunamamış ve bunun geçerliliği yoktur deniyor. Sanki onun geçerli olmaması yanlış birşeymiş gibi ah keşke doğru olsa bunun doğru olduğu halde birileri yanlış gösteriyor düşünerek hala ortaya attığı iddiaları sürdürme gayreti içine giriyor. Bu ister istemez olayın bir belge olayı olmaktan çıkıp Türkiye'nin temel iç dengeleri ile ilgili bir hesaplaşma konusu olarak düşünüldüğü kanaatine insanları sürüklüyor. Böyle bir tablo ortaya çıkmaya başladı. Şimdi belge midir değil midir? Belge değildir demeye Başbakan'ın dili varmıyor.

ORTADA KOMPLO VARSA BUNU KİMLER, NEREDEN YAPIYOR?

Eğer bu kağıt konumunda ise bir belge niteliğinde değilse Türkiye'yi ayağa kaldıran tartışmanın anlamı değişiyor. Anlamı belge olmaktan çıkıp komplonun dayanağı haline dönüşüyor. Bu komplo ise birazda ordan bakmak lazım. Fotokopisi var aslı yok. Fotokopisi varsa bu işin aslını orada bulunduruyorsa orada çıkar bulundurmuyorsa nerede. Birden bire yepyeni bir manzara ile karşı karşıya kaldık. O daha netleşmeden bu bölünme kendisini göstermişken yeni bir manzara ile karşı karşıya kaldık.

OLDU BİTTİ İLE MECLİS'TEN GEÇİRİLDİ

Aylarca meclis gündeminde yer tuttu komisyona geldi konuşuldu tartışıldı ve şekillendi ve parlamentonun tatile gireceği son günün son saatlerinde meclis tatile girmeden önce o konuyla ilgili genel kurul müzakerelerine geçildi. O çerçevede birden bire dediler ki iki önerge var bunlar üzerinde de mutabakat sağlayalım onları da değerlendirelim. Bunlardan birisi Sivil şahısların askeri mahkemelerde yargılanmasını engellemeye yönelik. Askeri nitelikte suç olsa da sivillerin sivil yargı organlarında yargılanmasını sağlamaya yönelik bir düzenleme buna biz CHP olarak destek veriyoruz. Zaten bu konuyla ilgili gereken mercilerle görüşülmüş. Hiçbir tereddüt yok. Bu kabul ediliyor. Bu önerge de dil düzenlemesini öngören bir önerge. Müzakerenin son saatleri bir olup bittiyle meclisten bir önerge geçiriliyor. Ertesi sabah olay patlak veriyor. Kapsamlı bir şekilde ne anlama geldiği ifade edilmeyen daha önceki düzenlemenin bir gereği olarak gösterilen o önergenin aslında asker kişilerin askeri nitelikli askeri mahallerde işlenmiş suçlarının da ağır cezalık olması halinde sivil mahkemelerde görüşülmesini öngören bir düzenleme.

TEMEL BİR DÜZENLEME KİMSEYE HİSSETTİRİLMEDEN YAPILDI

Bu düzenleme komisyonda tartışıldı mı? Komisyon bu konuyu anladı inceledi mi karara bağladı mı? Komisyonda böyle bir çalışma yapmaya izin verilmedi. Fevkalade önemli bir düzenleme yapacaksınız bununla ilgili hiçbir devlet kurumuna bilgi vermeyeceksiniz gece yarısı bir önerge ile kamufle edilmiş laf cambazlıklarıyla aniden bir tek kişinin bile mecliste söz söylemesine izin vermeden böyle bir yöntem içinde karara bağlayacaksınız.

Meclis Başkanı çıkacak diyecek ki benim haberim yok. Yetkisiyle ilgili önemli bir tasarruf yapılan yetkili mercilerin haberi yok. Bir tek kişinin dahi konuşmasına olanak yok bir tek karar alacaksınız ve Türkiye'deki bir temel düzeneği çok köklü bir şekilde kimseye hissettirmeden değiştireceksiniz.

KARŞIMIZDAKİ İNSANLARIN MUTABAKATINA İNANDIK

2003 Yılında meclisteki bir oylamada meclis tarafından belgeyle tespit edilmiştir ki AK Partili milletvekilleri sahte oy kullanmışlardır. Böyle faaliyetler içine girmişler. Bu olayda evet bizim de kabahatimiz var nedir kabahatimiz meclis tatile girme kararı alınmış bir mutabakat sağlanmış ve bir centilmen anlaşması yapılmış ve neler yapılacağı konusunda bir mütabakat sağlanmış. Ama siz karşınızdaki insanların o mutabakata bir centilmen gibi uyacağı güveni gösterirseniz yanlış yapmış olursunuz. Onların ne zaman ne yapacağı belli değil.

Böyle bir tablo yaşandı. Bu tablonun önemli tarafı şu. Bir iktidar CHP milletvekillerini aldatma peşinde değil Türkiye'yi aldatma peşinde. Çık söyle açıkça askeri yargı ile adli yargı arasında düzenleme yapacağız de. Siville ilgili diyor bizde diyoruz ki evet yapalım, Genelkurmay'da yapın diyor ama başka birşey var. Askeri yargı alanına net şekilde giren bazı davaları askeri yargıdan alıp sivil yargıya değil özel yetkili ağır ceza mahkemelerine. Bu bir gizli gizli sonuç alma çabasıdır. Bu yaptığı işle iftihar etmeden yaptığı işi sahiplenemeden gizlice kendi amacına hizmet edecek şekilde sonuçlandırma arayışıdır. Bazıları askeri yargı sivil yargı terminolojisi ile bunu konuşuyor. Bunun hiç önemi yoktur. Bazı suçlar Türkiye'de askeri yargı var Anayasa'da da var. Askerlerin askeri mahallerde ve askerlerle birlikte suçlarının bir kısmını onların elinden alıp başka özel mahkemelere verme arayışının altında ne yatıyor.

DGM'de örneği görünmeyen uygulamalar şimdi özel yetkili mahkemelerde görülmeye başladı ve hakimin biri üzerimde kurumsal baskılar var dedi. O baskılar acaba bundan sonra o mahkemelerde yada benzer mahkemelerde işlemiyor mu işlemeyecek mi? O kurumsal baskı sadece o hakime mi yapıldı?

HÜKÜMET NİTELİKLİ YALANCILIK YAPIYOR

Öyle bir sivil mahkeme kurulur ki kendi kurduğu mahkemenin altında ezilir perişan olur. Olayın bu taraflarına neden bakmıyoruz da işi çok kaba konuşuyoruz. Nereden alacaksın nereden vereceksin. Neden gizli gizli farkettirmeden yanıltarak sonuç almaya çalışıyorsun düzenli dolandırıcılık vardı mahkeme tespit etti şimdi bunlarda nitelikli yalancılık yaparak sonuç almaya çalışıyorlar. Nitelikli dolandırıcılıktan nitelikli yalancılığa. Olayın esasına yönelik bazı soruları hatırlatmaya çalıştım.

SEN KİME GÜVENİYORSUN BİLMİYORUM AMA BEN SANA GÜVENMİYORUM

Eğer siz genel düzenlemelerle yetinmiyor yeni maddeler ile şuanda yürütülmekte olan davalarda da bu ilke uygulanır diyorsanız Türkiye'de aklı başında herkes falan dava ile filan davayı kendi ellerine almak istiyorlar der. Siz sivil mahkemede de elinize alabilirsiniz, askeri mahkemede de kimse eline alamamış olabilir. Geçici maddeyi koymuşlar. Anayasamızda 145. madde var. Bu madde askeri yargının hangi şartları işleyeceğini çok ayrıntılı sayılabilecek bir çerçeve içinde ortaya koymuş. Bir önerge ile dört dakika içinde kimse bilgi sahibi olmadan karara bağlayıvereceksiniz Anayasa'daki 145. madde boşlukta kalacak. Ne akıllı bunlar ne akıllılar. Beni asıl ilgilendiren şu niye yapıyorsunuz? Sizin bu ilginiz hele yürümetke olan davalarla ilgili bu heyecan ve telaşınız nereden kaynaklanıyor ne yapmak istiyorsunuz. Belli davaları kendi elinize mi almak istiyorsunuz. Siz askeri yargıtayın alacağı kararlarla ilgili bir tereddütü niçin taşıyorsunuz. O tereddüt askeri mahkemeye mi yöneliktir yoksa askeri mahkemenin ötesinde o askeri mahkemeye yansıdığını düşündüğünüz bir anlayışla mı hesaplaşmak istiyorsunuz? Bu hesaplaşmanın hukuk içinde demokrasi içinde anlamı ne Başbakan diyor ki kurumlar arasında tam bir güven vardır peki kardeşim ne uğraşıyorsun o zaman ne uğraşıyorsun gece yarısı kanunlarıyla. Yıllardan beri askeri yargının elinde olan somut konuları onların elinden kapmanın derdi ne. Senin askeri yargıya TSK'ya güvenin var mı yok mu ben bilmiyorum ama benim sana güvenim yok.

Askerde olsa sana güvenim yok sivilde olsa sana güvenim yok. Mesele başkadır bunu hiçbirimizin gözden kaçırmaması lazımdır. Bu tartışma Türkiye'yi ciddi şekilde rahatsız ediyor. Ben halkımızın milletimizin askerin siyasete bulaşmasına kesinlikle karşı olduğnu biliyorum. Bizim milletimiz askerin siyasete karışmasını istemez. Bizim milletimizde siyasetçinin askerin işine karışmasından hoşlanmaz. Siyasetçi kendi işini yapacak ama bugün siysaetçi medyaya burnunu sokuyor, yargıya burnunu sokuyor TSK'ya elini uzatıyor Başbakan'a sözümüz elini TSK'nın içinden çek.

Dünyanın durumu ortada böyle bir olay kimsenin aklından geçmiyor. Darbe diye birşey söz konusu değil.Bu manzaradan bir an önce hükümetin kendisini sıyırmasını diliyorum. Bu kavgayı giderek derinleştirmeye yönelirse bu arayışın kendisine siyasi bakımdan yararlı olacağını düşünüyor ise çok büyük yanılgı içindedir. Başbakan çok kolay bu işlere giriyor olağanüstü özensiz Ergenekon terör örgütü diyor. Mahkeme karar almış bu söylenemez diyor. Biz Başbakan'ı savcı diye biliyorduk bu sözü ile Sayın Başbakan Savcılıktan hakimliğe terfi etmiştir.

Diğer Haberler
Albaylar ifade veriyor
TOKİ ihaleyi iptal ediyor
1 Kişi sağ olarak kurtarıldı
Elektriğe zam gelecek mi?
Albay Çiçek adliyede
MGK öncesi hızlı trafik
ABD'li generalle temas
İlk çeyrekte tarihi küçülme
Araç sahiplerine müjde
Fener Dede'yi nihayet gönderdi!
İran'da tartışmaları bitiren flaş karar
İşte ABD adaleti

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 16:34

İLGİLİ HABERLER