Medya
  • 15.12.2009 00:01

BAYKAL: TÜRKİYE PARÇALANMA STRATEJİSİNİN İÇİNE YERLEŞTİRİLMEKTE

TBMM - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye'nin etnik temelde ayrıştırılma, kamplaştırılıp çatıştırılma, bölünüp parçalanma stratejisinin içine yerleştirilmekte olduğunu ileri sürdü.
''Türkiye'yi buraya AKP iktidarının 7 yıldır izlemekte olduğu etnik ayrıştırma politikasının taşıdığını'' iddia eden Baykal, ''Bu politikanın Kürt açılımı olarak son 4,5 aydaki uygulamaları Türkiye'yi daha şimdiden tehlikeli bir kardeş çatışması ortamına sürüklemiştir. Eğer iktidar bu yolda yürümeye devam ederse, yani virajı alamazsa çok daha vahim gelişmelerin yaşanması kaçınılmaz olacaktır'' diye konuştu.
TBMM Genel Kurulunda, 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi Kanunu Tasarısı'nın tümü üzerinde CHP Grubunun görüşlerini açıklayan Baykal, Tokat'taki saldırıda şehit olan 7 kişiyi de rahmetle andığını belirterek, millete başsağlığı diledi.
Baykal, bütçenin, şiddetin dağ başından şehirlere indiği, belediye otobüslerinin yakılması ve polis araçlarına saldırmanın sıradanlaştığı, güvenlik güçlerinin kendilerini savunmakta yetersiz kaldığı, Türk bayrağının yırtıldığı, devletin aciz bıraktırıldığı, can ve mal güvenliğinin giderek kaybolduğu, vatandaşı, sokağı sahipsiz bir Türkiye ortamında görüşüldüğünü dile getirdi.
Baykal, şöyle konuştu:
''Kimse, Bu tabloyu dünyanın hiçbir yerinde demokratikleşmenin gereği, insan haklarının sonucu diye kabul ettiremez. Bu, iktidarın demokratlığını değil, acizliğini gösteren bir tablodur. Bu tablo bize Türkiye'nin etnik temelde ayrıştırılma, kamplaştırılıp çatıştırılma, bölünüp parçalanma stratejisinin içine yerleştirilmekte olduğunu göstermektedir. Türkiye'yi buraya AKP iktidarının 7 yıldır izlemekte olduğu etnik ayrıştırma politikası taşımıştır. Bu politikanın Kürt açılımı olarak son 4,5 aydaki uygulamaları Türkiye'yi daha şimdiden tehlikeli bir kardeş çatışması ortamına sürüklemiştir. Eğer iktidar bu yolda yürümeye devam ederse, yani virajı alamazsa çok daha vahim gelişmelerin yaşanması kaçınılmaz olacaktır.''
''Demokratik açılım'' konusundaki eleştirilerini sürdüren Baykal, projenini içeriğine ilişkin en küçük bilginin daha verilmediğini, ''ucu açık'' bırakıldığını söyledi. Baykal, konunun ''PKK ile iktidar işbirliği içinde yürütüldüğünü, ortada birlikte bir çalışmanın olduğu'' iddiasını da yineledi.

-''AÇILIM DÖNEMİNDE 26 ŞEHİT VERDİK''-
Dünyanın hiçbir yerinde devletin terör örgütüyle masaya oturmadığını da ifade eden Baykal, şöyle devam etti:
''Anaların gözyaşı dinsin, şehit cenazeleri gelmesin anlayışıyla bunlar yapılıyor. Açılımdan bu yana geçen 4,5 aylık sürede 26 şehit verdik. 2002'de yani bu iktidara Türkiye teslim edildiğinde şehit sayısı 6 idi. Bir günde Tokat'ta 7 şehit verdik. Tokat, bir facia.
Bence asıl facia Tokat olayından sonra AKP yöneticilerinin, devlet yetkililerinin olay karşısında takındığı tavırdır. Acı olan budur. En dikkatli olması gereken insanlar yaşanan olayın adını koymakta sıkıntı hissediyorlar. Bu olayı PKK'nın yapmış olabileceğini bir türlü içlerine sindiremiyorlar. Hukuki, siyasi atraksiyon yaparak, bilgiçlik taslayarak bu olayın PKK dışında bir yerlerden yapılmış olabileceğini bize anlatmaya çalışıyorlar. Acelen ne, telaşın ne? Bekle. Eğer ortada somut bir delil varsa çık söyle. Sen spekülasyon yapma, komplo teorisi üretme makamında olan biri değilsin. Niye PKK'yı korumak istiyorsunuz? Niye PKK'nın bunu yapmamış olabileceğini, kamuoyunun hemen PKK'yı suçlamaması gerektiğini anlatacak kadar PKK'yı sahiplenme psikolojisine kendinizi teslim etmiş durumdasınız. Ne kadar acı bir manzara.''

-''İŞLER ÇIĞIRINDAN ÇIKIYOR''-
Terörle hiçbir ilgisi olmayan insanların birbirlerine yönelik husumet duygularının etkisi altına girmeye, birbirlerinin kimliğini sorgulamaya başladıklarını ifade eden Baykal, ''Gelinen noktada bu açılım politikasının Türkiye'yi bir kardeş kavgasına sürüklediğini görmemek için bir insanın bir iktidar militanı olması yetmez, aklını, mantığını, sağduyusunu da kaybetmiş, vatanseverliğini askıya almış olması gerekir. Etnik husumet giderek yaygınlaşıyor. İşler giderek çığırından çıkıyor'' diye konuştu.
Baykal, ''Apo'ya af arayışı'' olduğunu, ''etnisiteyi milli eğitimin içine yerleştirme çabalarının yaygınlaştığını'' iddia ederek, ''bunun Türkiye'yi zaman içinde ayrıştıracak bir sürecin düğmesine bilinçli olarak basmak anlamına geldiğini'' savundu. Baykal, ''Bu düğmeye basılmıştır'' dedi.
CHP Genel Başkanı Baykal, ''AKP'li bir grup başkanvekilinin, Anayasa'dan Türk milleti sözünün çıkarılması gerektiğini söylediğini'' de öne sürerek, Türk milleti sözünün Anayasa'dan çıkarmanın Türkiye Cumhuriyeti'nin milli bağımsızlık mücadelesinin ana kavramına tepki anlamına geldiğini söyledi.
Baykal, ''Bu, fevkalade sakıncalı, kabul edilemez bir anlayıştır'' diye konuştu.

-İKTİDAR AZMİ VE İRADESİNİ KAYBETTİ-
Baykal, iktidarın, bir süreden beri terör örgütüyle mücadele azmi ve iradesini kaybettiğini savundu.
Başbakan Erdoğan'ın Washington'a giderken, uçakta gazetecilere ''Görüşmemizde Habur ve Kandil'i gündeme getireceğim'' dediğini ifade eden Baykal, ''Elbette getirilmesi gerekir. Çünkü Kandil'de yapılması gereken çok şey var. Orası, Türkiye'ye yönelik terör harekatının dayanak noktası. Onu etkisiz kılmak zorundayız. Etkisiz kılmak için ABD ve Irak'ın yapması gerekenler var'' diye konuştu. Baykal, ''Silahla saldırı yapın, Kandil'e saldırın'' demediklerini ancak Kandil'e giden yolların denetim altına alınması, lojistik desteğin kesilmesi gerektiğini belirtti.
ABD'nin, 3 önemli PKK yöneticisinin, uyuşturucu bağlantısında sorumluluk taşıdığını ilan ettiğini ancak gereğinin yapılmadığını, 3 kişinin gelmediğini ifade eden Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
''PKK, halen nasıl İmralı'dan yönetilebiliyor, PKK halen nasıl Kandil'de bütün ihtiyaçlarını serbestçe karşılayarak, orayı Türkiye'ye karşı bir düşman üssü olarak idame ettirebiliyor? Bunun ABD ile müzakere edilmesi gerekmez mi? Başbakan, yolda 'müzakere edeceğim' dedi, dönerken merakla baktık, bütün dünya meselelerini konuşmuşuz ama Kandil'den tek kelime yok. Niye yok? Bu, PKK ile mücadele konusunda bu hükümetin maalesef gereken kararlılığı sergileyemiyor olduğunu bize açık bir şekilde gösteriyor.
Başbakan, 'İsrail'e deprem gibi cevap veririm' diyor. Güzel, ama biz deprem gibi cevabı, PKK ve Kandil'e de vermesini bekliyoruz. Oraya deprem gibi cevap yok. Oraya karşı uzlaşmacı bir anlayış...O uzlaşmacı anlayışın sonucu ne; şimdilik, sadece Tokat. Daha gerisi var, orada bitmedi o iş.''
Baykal, bu sözlerine AK Parti sıralarından gelen tepkilere, ''İzlemiyor musunuz yapılan açıklamaları, toplantıları? Sizin bilginiz, onayınız dahilinde yapılan toplantılarda alınan kararları izlemiyor musunuz? Alın bir okuyun'' diye karşılık verdi.
İktidarın, Türkiye'de sokağın egemenliğine seyirci kalan bir noktada olduğunu savunan Baykal, iktidarın gücünün; yürüyüş yapan memurlara, harç zamlarını protesto eden öğrencilere yettiğini söyledi. Baykal, sokak anarşisinin, bu iktidar döneminde tekrar ortaya çıktığını ileri sürerek, iktidarın, derhal içine girdiği tehlikeli istikameti değerlendirip, kendisini toparlaması gerektiğini belirtti. Baykal, gidişin, iyi bir gidiş olmadığını, bunun sonunun, Türkiye için çok ciddi sorunları, sıkıntıları ortaya koyacağını ifade ederek, bu konuda sorumluluğun iktidarda olduğunu kaydetti.

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 13:28

İLGİLİ HABERLER