
BAYKAL'DAN SÜRPRİZ ANAYASA TEKLİFİ
EDA HAN
ANKARA
CHP Genel Başkanı Baykal, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada Anayasa değişikliği ile ilgili sürpriz açıklamalarda bulundu.
Baykal, siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıran 8. maddenin ardından Anayasa Mahkemesi ve HSYK'nın yapısının değiştirilmesini öngören iki maddenin de düşmesi halinde teklife destek vereceklerini söyledi.
Baykal, "Türkiye'yi gereksiz bir referanduma sürüklenmekten alıkoymak için, eğer o iki madde de düşerse, kalan maddelerin referanduma gitmeden gerekli oya ulaşması için elimizden gelen gayreti sarfedeceğiz. Bu teklife son turda evet oyu vereceğiz" diye konuştu.
SON TURDA EVET DİYECEĞİZ
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''ülkenin anayasası ve tarihi ile barışık olmadığını, fırsat bulduğunda onlarla savaşmayı kendisine temel bir ilke edindiğini'' savundu.
Baykal, partisinin grup toplantısında, Başbakan Erdoğan'ın, 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'ye ilişkin sözlerine yanıt verdi.
Deniz Baykal, İnönü'nün, milli mücadele içinde, bağımsız Türkiye'yi kuran iki büyük kahramandan biri olduğunu, ülkeyi çağdaş, modern bir devlet haline dönüştürmek için büyük mücadele verdiğini anlattı.
İnönü'nün, bu mücadeleyi cephede, devlet kuruculuğu alanında verdiğini, kahraman olarak kendini bütün dünyaya kabul ettirdiğini dile getiren Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bir siyasetçi, devlet adamı olarak bütün dünyanın saygısını, ülkesi üzerine çekmeyi başarmış, ülkesini değiştirmeyi, modernleştirmeyi, bu doğrultuda en cesur adımları atmayı kararlılıkla sürdürmüştür. Günü geldiğinde bir tek parti rejimi içinde devraldığı Türkiye'yi, çok partili rejime, onun sonuçlarını göze alarak, iktidardan uzaklaşmayı bir büyük şeref sayarak, Türkiye'nin bunu başarabildiğini yaşarken görmeyi dileyerek, iktidardan muhalefete, tek partiden çok partiye, demokratik bir rejime geçişin, dünyanın hayranlığını kazanan en güzel örneğini vererek, Çankaya'dan, arkasında hiçbir dedikodu, yolsuzluk iddiası olmadan, elinde çantasıyla, yürüye yürüye Pembe Köşk'e inmeyi göze almış, başarmış bir insan.
Hitlermiş... Hitler kim; demokratik bir toplumun, Weimar Cumhuriyeti'nin, o zamanın koşulları içindeki liberal demokrasinin imkanlarını, seçimi kullanarak, işbaşına gelip, tarihin kaydettiği en acımasız diktatörlüğü, insanlığa karşı en büyük soykırım suçunu işleyerek, kendi ülkesi ve bütün dünyadaki milyonlarca insanın ölümünün doğrudan sorumlusu olan biri. İnönü, vatanı işgalden kurtarmak için savaşmış, sonra Lozan'da barışı yapmış, kendi devletini inşa etmeye çalışmış, bir barış adamı, devlet adamı. Ülkesine demokratik rejimi, çok partili rejimi getirmiş, hakimlere bağımsızlık, basına özgürlük vermiş, ülkeye demokratik hak ve özgürlükleri taşımış, bunu misyon olarak kabul etmiş bir insan. Buna diyeceğiz ki 'sen Hitler'sin'. Hitler, dünyayı belaya ve ateşe atan insan. İnönü, Hitler'in dünyaya attığı ateşten, Türkiye'yi kurtarmak için tarihin hayranlıkla izlediği, en büyük diplomasi zaferlerini kazanan insan.''
-''UGANDA DA BİLE OLMAZ''-
Hitler Almanya'sının zulmünden kaçan aydınların, Türkiye'ye sığındığını anımsatan Baykal, bu aydınların o günün koşullarında Türkiye'nin maaşıyla geleceğin öğretmenlerini yetiştirdiğini anlattı.
Bu aydınların ülkenin modernleşme çabasına gönülden destek verdiğini belirten Baykal, ''Bunları mı anlatacağız Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanına? Bu durum, Başbakan'ın zihniyet dünyasının bir yansımasıdır'' dedi.
Başbakan Erdoğan'ın, Türkiye'nin tarihi ile barışık olmadığını savunan Baykal, şöyle konuştu:
''Başbakan, ülkenin anayasası ve tarihi ile barışık değildir. Fırsat bulduğu zaman, fırsat bulduğu yerde onlarla savaşmayı kendisine temel bir ilke edinmiştir. Böyle bir durumun dünyada örneği yoktur. Uganda da bile olamaz. Başbakan, devleti, Cumhuriyeti ve modern Türkiye'yi sevmiyor. Türkiye'nin demokratik fikir, düşünce hareketi ve birikimini sevmiyor. Oysa ki kendi birikiminden gelmiş yüzlerce insanın böyle bir sıkıntısı yok. Başbakan, İnönü'nün sözlerini de sevmiyor; 'Bu ülkede namuslular da en az namussuzlar kadar cesur olmalı' sözünü de sevmiyor. Başbakan'ın görevi ülkeyi kaynaştırmaktır. Ayrıştırmak, ayırmak, çarpıtarak, insanları, kurumları birbirine düşürmek değildir.''
-''ATEŞ, SADECE DÜŞTÜĞÜ YERİ DEĞİL, BÜTÜN TÜRKİYE'Yİ YAKTI''-
Baykal, terör olaylarının tekrar canlandığını, Türkiye'nin büyük acılar yaşamak zorunda kaldığını söyledi. Baykal, 30 Mart ile 1 Mayıs tarihleri arasında 18 şehit verildiğini, 19 yaralının olduğunu, Türkiye'nin hemen hemen her yerinde şehit cenazelerinin, bütün milleti derinden sarstığını ifade etti.
Bu kez ateşin düştüğü yeri değil, bütün Türkiye'yi yaktığını dile getiren Baykal, her şehit olayının arkasında büyük bir insani dramın yattığını kaydetti. Baykal, bütün Türkiye'nin çok derinden sarsıldığını, terör olayının, bazıları tarafından doğru anlaşılamadığını savundu.
Baykal, bu olaylar yaşarken ister istemez herkesin aklına, ''Açılım ne oldu, anaların gözyaşı hani bitecekti, hani Türkiye'nin önünde tarihi fırsat vardı, hani Türkiye hiçbir bedel ödemeden, can kaybetmeden kendi içimizde kardeşliği sağlama imkanına sahipti?'' sorularının geldiğini belirtti. Baykal, ''Evlatlarını kaybetmiş insanların en ağır acıları yaşadığı o anda 'vatana feda olsun' yaklaşımıyla bu mücadeleye inançla sahip çıktıkların görmek bu mücadelenin şartlarını anlayamamış iktidara en büyük dersi vermiştir'' diye konuştu.
-1 MART BENZETMESİ-
''TBMM'de dün tarihi bir gün yaşandığını'' anlatan Baykal, ''TBMM, tarihinin en şerefli, en onurlu, en saygın uygulamalarından birini yaptı. Dünkü karar, 1 Mart 2003'te sergilenmiş olunan şerefli, onurlu davranışın bir benzeridir'' diye konuştu.
Anayasa değişiklik teklifinin siyasi partiler hakkında kapatma davası açılmasını Meclis'in iznine bağlayan 8. maddesinin metinden düştüğünü anımsatan Baykal, bu yönde oy kullanan milletvekillerinin ''ülkenin başına gelebilecek felaketleri hesaplayarak oy kullandıklarını söyledi.
Baykal, şunları kaydetti:
''Burada önemli olan cesaretle, güvenle adım atılmasıdır. Bunu gerçekleştirenleri yürekten kutluyorum. TBMM tarihi içerisindeki şerefli yerlerini almışlardır. Çok önemli bir iş yapmışlardır. Ülkeyi bunalıma sürükleyecek istikametten almak için üzerlerine düşen görevi onurla yapmışlardır. Küçük hesaplar ve günlük parti değerlendirmelerini bir kenara bırakarak Türkiye'nin önüne açmışlardır.
Önümüzde iki madde daha var. Bu doğrultudaki gelişmenin önümüzdeki iki önemli madde konusunda da sergilenmesi milletin bekleyişidir. Hepimizin dilediğidir. Bu burada kalmamalıdır. Bunun gereği tam yapılabilmelidir ve bu tam yapıldığı anda bilinmelidir ki Türkiye başka bir Türkiye olacaktır. Türkiye, dayatmaların işlemediği, milletvekillerinin bağımsız iradeleriyle ülkenin önünü açmaya başarabildikleri bir ülke olacaktır. TBMM, daha da şerefli, onurlu bir gelişmeyi gerçekleştirecektir. Bunu bekliyoruz. Bunun gerçekleştirmesini gerektiren her türlü sebep var.''
Anayasa Mahkemesi ve HSYK'nın yeniden yapılandıran maddelere yönelik eleştirilerini yineleyen Baykal, şöyle konuştu:
''Anayasa Mahkemesi ve HSYK ile ilgili maddeler de umut ediyorum, diliyorum, parlamentonun vatanseverliğinden bekliyorum, inşallah gerekli sayısının altında kalır. Eğer böyle bir durum olursa CHP olarak biz Türkiye'yi bir ciddi sıkıntıdan kurtarmak için üzerimize düşen görevi yapacağız. O görev şudur: Eğer biz katılmazsak diğer maddeler 367'in altında kalacak ve zorunlu olarak referanduma gidecek. Referandum ne? Belki 100 trilyonun üzerinde harcama, gereksiz yere 70 milyonunun ayağa kaldırılması. Parlamentoda bir ihtilaf olmayan, hepimizin katkı vererek çıkaracağımız bir anayasa değişikliğini gereksiz yere bu kadar masrafı göze alıp millete taşımak. Türkiye işsizlikten kırılıyor. 100 trilyonunun bu kadar anlamsız bir amaç için harcanmasına hiçbirimizin gönlü razı olmaz.
O nedenle açıkça ifade ediyorum, eğer TBMM'de o iki madde de düşerse kalan maddelerin referanduma gitmeden TBMM'de gerekli oya ulaşması için elimizden gelen gayreti sergileyeceğiz ve oy vermediğimiz, katılmadığımız o anayasa değişikliğine son turda 'evet' oyu vereceğiz. Bu bizim ta başından beri götürdüğümüz iyi niyetli, yapıcı, doğru politikanın son aşamasıdır.''
Baykal, 30 maddenin de aynı paketin içine katılmamasını, bir kısmına destek vermek istediklerini başından beri söylediklerini ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı:
''Görüyorum ki Meclis'te bir sağduyu şahlanması ortaya çıkmıştır. Meclis bu doğrultuda çok önemli bir adım atmıştır. Umarım bunun gerisi gelir. Eğer gerisi gelecek olursa, o 2 madde de düşerse, CHP olarak Türkiye'yi gereksiz bir referanduma sürüklenmekten alıkoymak için gideceğiz ve geride kalan anayasa değişikliklerinin onaylanması için her türlü desteğimizi vereceğiz. Umarım bu bir tarihi fırsat olarak değerlendirilir ve bu doğrultuda büyük bir görev yapmış olan değerli arkadaşlarımın bu doğrultudaki çabalarına bir destek olur, katkı olur. Onların sergiledikleri iyi niyete biz de aynı şekilde bir iyi niyetle bir destek vererek, TBMM içinde uyum, kardeşlik, barış, demokrasi ve hukuk zaferini hep beraber gerçekleştiririz.''