
"BAYRAMDA HAKAN'IN GÖZÜNÜ VERDİĞİ ÇOCUK GELDİ, TUHAF OLDUM"
|
Çoğu evde sevinç yaratan bayram bazı ocaklarda acıları artırıyor, diğer günlerden daha çok ıstırap veriyor. Çünkü 'gidenler' bayramlarda daha çok hatırlanıyor, acısı bir kez daha yüreklere kazınıyor. Bayramı bayram gibi yaşayamayan ailelerden biri de Canıdemir Ailesi... 18 yaşındaki oğulları Hakan'ı 3 Kasım'da kapkaççı terörüne kurban verdiler. Hakan, Kocaeli Üniversitesi İşletme Fakültesi 1'inci sınıfta okuyordu. Okul günleri Ümraniye'deki evinden çıkıyor, Adapazarı Ekspresi'yle Kocaeli'deki okuluna gidiyordu. Ders bittikten sonra tekrar evine dönüyordu. Ta ki 3 Kasım'a kadar. Kapkaççılar babasının hediye olarak aldığı cep telefonuna göz koyasıya kadar. Üç kişinin gencecik bir çocuğa saldırması, yolcuların sinip hiçbir şey yapmaması ve acı son... Hayatının baharındaki bir gencin son durağı raylar oluyor. Trenden atılan Hakan hastaneye kaldırılıyor ama ne çare... Acı son!
140 milyon için öldü
Bayramın birinci günü, Canıdemir Ailesi'nin evine konuk olduk. Odanın baş köşesinde Hakan'ın büyük boy bir fotoğrafı ve aile albümü duruyor. Hakan'ın babası Muzaffer Bey 34 yıllık eğitimci... Milli Eğitim Müdürlüğü İlköğretim Müfettişleri Başkan Yardımcısı. Oğlunun ölüm haberini aldıkları günün acısı hala taptaze: "Eve yaklaştığında telefon ederdi. O gün de etti. Son sözü 'Tamam' oldu. İşte o andan sonra çeteden biri telefonu elinden kapmış, aralarında boğuşma başlamış. Bu sefer ikinci ve üçüncü kişi de katılmış kavgaya. Oğlumu atmışlar trenden...(Susuyor, sonra devam ediyor) Vagondakiler seyretmiş. Kızıltoprak İstasyonu'na 85 metre kala atmışlar oğlumu. Aldıkları telefonu da 140 milyona satmışlar."
Başbakan ve Bakan Gül aradı
Acılı baba oğlunu ölüme götüren kapkaççılar için şunları söylüyor: "Ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılanıyorlar: 27 Ocak'ta mahkememiz var. En ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum. Biliyorum, alacakları ceza Hakanı'mı geri getirmeyecek ama başka Hakanlar ölmesin. Dileğim bu."
Muzaffer Bey'i oğlunun ölümünden sonra Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gül arayıp başsağlığı dileğinde bulunmuş. İkisinden de tek isteği olmuş: "Kapkaçla ilgili cezaların ağırlaştırılmasını talep ettim. 2. el cep telefonu satışını engelleyin dedim. Daha sonra Ankara'ya gittim, milletvekilleriyle bakanlarla görüştüm. TBMM'ye önerge verilmesi ve araştırma komisyonu kurulması için çalıştım. Çünkü kapkaçın altında sosyolojik, ekonomik, kültürel ve eğitim sorunları var. Ben oğlumu kapkaç terörüne kurban verdim, başkaları vermesin."
Hakan'ın organları 6 kişiye hayat verdi
Hakan öldükten sonra ailesi organlarını bağışlama kararı aldı. Hakan'ın organlarıyla 6 kişi hayata döndü. Belki de acı olayın tek tesellisi bu oldu ailesi için. Babası Muzaffer Bey organ bağışının önemine değinirken, yaşadığı bir olayı hüzünlenerek anlatıyor: "Oğlumun iki gözü, karaciğeri, böbrekleri ve kalbi başka insanlara hayat verdi. Gözünü verdiği çocuk geldi. Hakan'ım gibi gencecik. Ona baktıkça tuhaf oluyorum. O da benim bir oğlum oldu. Onun gözüyle bakıyor bana."
Annelerini görsem yüzlerine tükürürüm
Acılı anne Süheyla Canıdemir'in gözleri hâlâ nemli. "Bir parçam öldü, canımdan bir parça koptu" diyerek acısını şöyle dile getiriyor: "18 yaşına kadar gözüm gibi baktım Hakanı'ma. Biz memur ailesiyiz. Bir gün olsun vitrinden beğendiğim bir elbiseyi alamadım oğullarıma, ama kendim diktim. Kimin ne hakkı var bir başkasının malını almaya? Kimin ne hakkı var can almaya? Ama ben o kapkaççı çocuklara kin duymuyorum, ama onları yetiştiren annelerini görsem yüzlerine tükürürüm. Anne olmak bu kadar ucuz mu? Devletimden tek isteğim var, insanlara acı çektirenler bedelini ödesin. Kapkaççılar düşük cezalarla kurtulmasın." (VATAN)