
'BDP, GELİRSE DE KENDİ BİLİR GELMEZSE DE KENDİ BİLİR!..'
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Her gün gözümüzü açmış, BDP'nin gelip gelmeyeceğini tartışıyor değiliz. Bunun merakı başkalarına düşer, gelirlerse kendileri bilir, gelmezlerse yine kendileri bilir. Ama geldikleri taktirde sanıyorum ki, AK Parti onları da ziyaret etmek için, onlarla da görüşmek için bir girişimde bulunacaktır" dedi.
Arınç, Hükümet Sözcüsü sıfatıyla Bakanlar Kurulu toplantısının ardından görüşülen konulara ilişkin açıklama yaptı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Mısır, Libya, Tunus ve ABD ziyaretleri hakkında Bakanlar Kurulu'na bilgi verdiğini aktaran Arınç, iç güvenlik ve parlamento çalışmaları konusunda ilgili bakanların Kurul'a bilgi verdiğini ifade etti. Başbakan Erdoğan'ın, Suriyeli mültecilerin kaldığı Hatay kampına, Meclis'in açılacağı 1 Ekim tarihinden sonra gideceğini belirten Arınç, daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kara Harekatı olup olmayacağına ilişkin soru üzerine Arınç, bu tür soruların artık sorulmaması istedi. Yeni hazırlanan ve 1 yıl uzatan tezkerenin içeriğinin bir önceki ile aynı olduğunu ifade eden Başbakan Yardımcısı Arınç, tezkerenin içeriğinin, hükümetin bu konudaki azmini gösterdiğini ifade etti.
Ankara 'da meydana gelen patlamayla ilgili bir soru üzerine, eşkali belirlenen bombacı ile ilgili kapsamlı aramanın devam ettiği, eylemi bu kişinin tek başına mı yoksa başka kişilerle mi birlikte gerçekleştirdiğinin araştırıldığını söyledi. Arınç, "Şu ana kadar güvenlik görevlilerinin bir ihmali olduğu konusunda bir bilgi elimizde yoktur" dedi. Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın terörle mücadele konusunda söylediği "Siyasi ayakla müzakere sürecek" sözleriyle BDP'yi kast edip etmediğinin sorulması üzerine de şöyle konuştu:
"Bu çok açık bir ifade. Bugün kendilerine belli bir etnik kökenin mensubu olarak ve kimlerden oy aldıklarını da bir şekilde ifade ederek seçilmiş milletvekilleri kast ediliyorsa öncelikle bu insanların siyaset zemini TBMM'dir. TBMM'de kürsü dokunulmazlığı vardır. Herkes düşüncesinden, sözlerinden dolayı sorumlu değildir. O kürsüde konuştuklarını dışarıda tekrarlamaları halinde dokunulmazlıktan da istifade edeceklerdir. Ama o zemini kullanmayarak, benzer mekanlar oluşturmaya çalışmanın veya meclis'teki görevlerine başlama konusunda isteksiz davranmanın yanlış olduğunu düşünüyoruz. Eğer halktan aldıkları vekalet görevini bir şekilde yerine getirmemekte direnirlerse karşılığını hem TBMM'nin kendi mekanizmaları, hem de vekalet aldıkları halktan görecekleri şüphesizdir. Bir milletvekilinin nasıl davranması gerektiğini iç tüzük ortaya koyuyor. 550 milletvekili için böyledir. Kimse için bir imtiyaz gözetmemiz doğru olmaz. Türkiye'de hiç kimse 'Aman ha, Meclis'e gelin' diye her gün yalvarmak durumunda değil.
Ama siyasetin gereği Meclis'e gelmeleridir."
Arınç, muhalefete gönderilen davet mektubu ile ilgili soruyu yanıtlarken de Meclis'te bulunan partilere davet gönderildiğini ancak, BDP'nin grup kurmasına rağmen yemin etmediği için Meclis dahilinde sayılamayacağını, dolayısıyla BDP'den randevu talebinde bulunulmadığını söyledi. Arınç, 1 Ekim'den sonra BDP'nin yenim ederek Meclis'e gelmesi halinde onlara da mektup gönderilip gönderilmeyeceği yönündeki soruya ise, "Yasama faaliyetlerine başlamak, ant içmekle ancak mümkün olabiliyor. Eğer 1 Ekim'den sonra böyle bir şey gerçekleşirse, ki hepimiz her gün gözümüzü açmış, BDP'nin gelip gelmeyeceğini tartışıyor da değiliz, bunun merakı başkalarına düşer, gelirlerse kendileri bilir, gelmezlerse yine kendileri bilir. Ama geldikleri taktirde sanıyorum ki, AK Parti onları da ziyaret etmek için onlarla da görüşmek için bir girişimde bulunacaktır" yanıtını verdi.