Gündem
  • 11.10.2022 12:39

Behçeli : Kılıçdaroğlu Amerika'ya adaylarının ismini öğrenmeye gitti

Kılıçdaroğlu’nun ABD ziyaretine tepki! Bahçeli: Herkes biliyor ki adaylık için işaret, icazet almaya gittin..

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin TBMM'deki grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Bahçeli, CHP'nin başörtüsü teklifiyle ilgili "CHP’nin TBMM’ye vermiş olduğu kanun teklifi samimiyetsiz, tutarsız, içerik itibarıyla da baştan savmadır" dedi. Bahçeli, "Kılıçdaroğlu ve CHP yönetimi şayet samimiyse, başörtüsü meselesini yasal değil, anayasal güvenceye kavuşturmak için haydi gelin elinizi taşın altına koyun, dürüstseniz gereğini yapın" ifadelerini kullandı. Kılıçdaroğlu'nun ABD ziyaretine de sert tepki gösteren Bahçeli, "Herkes biliyor ki, ABD’ye Cumhurbaşkanı adaylığı için icazet almaya ya da işaret edilecek müstakbel zillet adayının ismini öğrenmeye gittin." dedi.

İşte Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları:

"Yurt içinden ve yurt dışından televizyon ekranları, radyo kanalları, sosyal medya platformları vasıtasıyla toplantımızı takip eden aziz vatandaşlarımızı, gönül ve kültür coğrafyalarımızda nice zorluğa direnerek varoluş mücadelesi veren kardeşlerimizi içtenlikle selamlıyor, hepsini kucaklıyorum.

Nasıl bir hayat sorusuna verilecek en makul ve muhtevalı cevap nasıl bir siyaset sorusuna yüklenecek anlam halkalarında gizlidir. Siyaset özü itibariyle bir mesuliyet, bir meftuniyet, bir mecburiyettir. Aynı zamanda ahlaki, insani, vicdani ve fikri temellere dayanması, sınır hatlarının milli ve manevi ilkelerle ihata edilmesi hem gerekli hem de gerçekçi bir yaklaşım olacaktır. Uçta yatıp ortada duranlar, tarlası sırtında gezip hilenin harmanını yapanlar, rüzgâra göre yelken açıp ilk sallantıda gemiden kaçanlar, kulaksıza küpe burunsuza hızma olanlar, sözlerini heybenin delik gözüne koyanlar, suyu kesik değirmen gibi boşa dönüp duranlar elbette ne siyaset ne de samimiyet iddiasında bulunabilirler.

Siyaset, soğuk tandırdan sıcak ekmek alma hesabı yapanların, rüyasında sinek avına çıkanların, şapkayı ayağına çarığı başına giyenlerin, yalanı kana kana içip de bir damla hakikati yudumlamaktan mahrumiyet çekenlerin hakkı ve harcı olamaz. Türk siyasetinin bir ahlak reformuna, yeni bir kalkınma hamlesine, istikamet ve ilhamını milletimizin hedef ve özlemlerinden alan büyük bir atılım haline ileri düzeyde ihtiyacı vardır.

KILIÇDAROĞLU'NUN ABD'YE GİTMESİ

Kılıçdaroğlu’nun bu gelişmelerin gölgesinde apar topar ABD’ye gitmesi talihsizliktir, densizliktir, pervasızlıktır, düşüncesizliktir. Gerekçeyi de hazırlamışlar, neymiş, ziyaretin amacı teknolojik ve bilimsel gelişmelere yönelik görüş alışverişinde bulunmakmış. Cumhuriyet’in ikinci yüzyıl vizyonunu en parlak beyinlerle tartışacaklarmış.

Utanın, utanın; parlak beyin arıyorsanız milletimizin gözleri çakmak çakmak parlayan evlatlarına bakın. “Bir Türk dünyaya bedeldir” diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına sarılın. Muhtaç olduğunuz kudreti uzaklarda değil eğer varsa damarlarınızda arayın.

Merakımız şudur; Kılıçdaroğlu teknolojik ve bilimsel gelişmeler hakkında ne söyleyecek, neyi duymayı umut edecek, hangi parlak beyinlerle bir araya gelecektir? Sayın Kılıçdaroğlu, bırak bu işleri, geç bu masalları, ağzında bal olan arının kuyruğunda iğnesi olur. Buna da çok dikkat et.

Herkes biliyor ki, ABD’ye Cumhurbaşkanı adaylığı için icazet almaya ya da işaret edilecek müstakbel zillet adayının ismini öğrenmeye gittin. Kılıçdaroğlu’na diyorum ki, denenin döne dolaşa geleceği yer ya bir kursak ya da bir değirmen taşıdır.

Su yatağını, yel de tepesini mutlaka bulacaktır. Sayın Kılıçdaroğlu, ağaca dayanma bükülür, suya güvenme dökülür, ABD’ye bel bağlama seni bir dolara ele verir.

Sen sen ol, gene de tedbiri elden bırakma, ne de olsa Türkiye Cumhuriyeti vatandaşısın, sabahın soğunu sayma, akşamın ayazına kalma, Biden ve çevresinin telkinlerine, Pensilvanya’nın tembihlerine asla inanma, sakın kulak kabartma.

Dolduruşa gelip ona buna fazla güvenme, sonra dost bildiklerin postunu doldurur. Şeytanla aşık oynayanların sonu hüsrandır.

Kılıçdaroğlu’nun malum ziyareti nefretle hazırlanmış, Türkiye husumetiyle yazılmış talimat listelerini almak maksadıyla planlanmış ve uygulamaya geçirilmiştir. Zehirden nasıl şifa olmazsa, zillette de vefa olmaz, Türkiye’ye bir fayda beklenmez.

Sayın Kılıçdaroğlu, açma kapıyı el ucuyla, açarlar kapını el gücüyle, yel gücüyle, fitne gücüyle. CHP Genel Başkanı’nın ABD’ye yüz sürmesi, el açması, aman dilenmesi tek kelimeyle acizliktir, yetersizliktir, milletine sırt dönmektir.

CHP'NİN BAŞÖRTÜSÜ TEKLİFİ

Kabuk bağlamış yaraları deşerek siyaset üretilemez. Uçurum kenarında sahte pehlivanlık pozu vererek siyaset yapılamaz. Toplumsal yapıyı önce ideolojik mahallelere ayırıp sonra da iki ayrı yakayı birleştirmek amacıyla köprü kurmaya çalışmanın adı da siyaset olamaz. Kutuplaşmaya can suyu verenlerin kucaklaşma söylemi kuyruklu yalandır. İstismar çarkıyla inkar tekerini çevirip eşzamanlı barışma masalı anlatanlar palavracı tiplerdir.

CHP Genel Başkanı, “Türkiye’yi barıştıracağım” diyor. Helalleşme çağrısı yaparak geçmişi değil de geleceği kurtarmaya çalıştığından bahsediyor. Barışmak için küslüğün ve küslerin olması gerekmiyor mu? Türkiye’nin barışması için doğudan batıya, kuzeyden güneye küslüğün hâkimiyeti lazım değil mi? Peki bu küslük nerededir? Birbirine küsen kimledir? Kılıçdaroğlu’nun görüp de bizim göremediğimiz, müşahede ve mülahaza edemediğimiz bu küsler nereye saklanmış, nerede sadır olmuştur? Kılıçdaroğlu’nun ya ruh sağlığında kaygı verici bir bozulma vardır, ya da siyaseti akıl dağılması, rota sapması yaşamaktadır. İki durum da kendisi ve partisi adına buhrandır.

Kılıçdaroğlu’nun vaki durumu aynen şöyledir: “Tatsız aşa tuz neylesin, akılsız başa söz neylesin.” Aklı arkada tutup ahmaklığı kılavuz yapan Kılıçdaroğlu ve CHP yönetiminin hali pürmelali tamı tamamına budur. Türk milleti birlik ve beraberliğin iftiharıdır, itibarıdır, ibrasıdır, ihyasıdır. Türkiye barış ve huzurun, sevgi ve saygının gıpta edilen ülkesidir. Üzerinde yaşadığımız topraklarda bin yıldır kardeşlik hüküm sürmektedir. Türkiye küs değildir, tam tersini iddia eden Kılıçdaroğlu ve çıkarcı ortakları kündeye gelmiş müfteriler koalisyonudur.

Kılıçdaroğlu’na tavsiye ediyorum, diken olup ayağa batıncaya kadar, gül ol da yakaya takıl. Namertliğin izini süreceğine mertliğin kulvarına gir de adamlıkla anıl. Fakat ne gezer, ne söylesek nafile, ne yapsak beyhude, bir kulağından girip diğerinden çıkıyor, sanki duvara konuşuyoruz, aynı tas aynı hamam. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun siyaseti siyaset değildir, yolu yol değildir, çizgisi belirgin ve net değildir. Bildiğiniz üzere, başörtüsü meselesi milletimizin kalıcı ve köklü mutabakatıyla çözülmüş bir meseledir. Bu konuyu ısıtıp tekrar gündeme getirmenin, yeniden kısır bir tartışma ortamı yaratmanın hiç kimseye bir faydası dokunmayacaktır. Türkiye’de başörtüsü sorunu bitmiş, mağduriyetler dönemi kapanmıştır. Ancak Kılıçdaroğlu’nun derdi başkadır, hesabı başkadır, hedefi başkadır, hevesi başkadır.

"TUTARLILIĞINIZI GÖSTERMENİN ALTIN FIRSATI"

Bu kapsamda CHP’nin geçen hafta hazırlayıp TBMM’ne vermiş olduğu kanun teklifi samimiyetsiz, tutarsız, içerik itibariyle de baştan savmadır. Kaldı ki yeni bir kanuni düzenlemeye ihtiyaç da yoktur. Hatırlatırım ki, 9 Şubat 2008 tarihli 5735 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla Anayasa’nın 10. maddesinin dördüncü fıkrasına “bütün işlemlerinde” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında” ifadesiyle, 42.maddesine altıncı fıkradan sonra gelmek üzere, “kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yükseköğretim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez. Bu hakkın kullanılmasının sınırları kanunla belirlenir” fıkrası eklenmişti.

Ak Parti'yle birlikte yaptığımız bu değişiklik esas itibariyle başörtüsü meselesini tamamen çözerek anayasal güvenceye kavuşturmuştu. 411 milletvekilinin eli adalet için, inanç ve ifade hürriyeti için kalkmıştı. Ancak CHP Anayasa Mahkemesi’nin kapısında soluğu alarak bu kanunu iptal ettirmişti. Bu nedenle, Kılıçdaroğlu’nun 3 Ekim 2022 gecesi sosyal medya hesabından bir video yayımlayarak başörtüsüne yasal düzenleme çağrısı yapması, müteakiben hazırlanmış teklifin TBMM Başkanlığına sunulması baştan ayağa sahtekarlık, savrukluk, sakatlık ve saçmalıktır. Biz o günlerde 411 el kaosa kalktı manşetlerini unutmuş değiliz. Biz o günlerde, bizzat Kılıçdaroğlu’nun başörtüsüne bez parçası dediğini unutmuş değiliz. Bugün ise Kılıçdaroğlu’nun başörtülü kardeşlerimize rehine iftirasını da unutacak değiliz.

Kılıçdaroğlu ve CHP yönetimi şayet samimiyse, şayet mazilerindeki ayıplı sayfalardan nedamet duyuyorlarsa, buyursunlar, gündemdeki anayasa değişiklik teklifine destek versinler. Başörtüsü meselesini yasal değil, anayasal güvenceye kavuşturmak için haydi gelin elinizi taşın altına koyun, dürüstseniz gereğini yapın, karnınızdan konuşmayın, işte er meydanı, işte demokrasi imtihanı, işte tutarlılığınızı göstermenin altın fırsatı.

Milliyetçi Hareket Partisi başörtüsü sorununun bütünüyle gündemden çıkarılması amacıyla hayırlı bir girişim olarak değerlendirdiği anayasa değişikliğine sonuna kadar vardır ve sözünün de 2008 yılında olduğu gibi arkasındadır. Sayın Kılıçdaroğlu, minderden kaçma, kaçak güreşme, bahane arama, açık sofraya oturmak için teklif ve ısrar bekleme. Gerçi sütünde olanın tırnağında getireceğini biz gayet iyi biliriz. Niyet okumasak da, geçen hafta CHP sözcülerinin açıklamalarıyla yine pişmiş aşa su kattıklarına, anayasa değişikliğine sıcak bakmadıklarına şahit olduk.

Her şeye rağmen umudumuzu kaybetmek istemiyoruz, CHP’den milli iradeye, inanç hürriyetine saygı bekliyoruz. Ziyaret çalısı gibi, gelene takılan gidene takılan, erken kalkanın elinde kalan, yangına çırayla koşan, suyu yüzeyde kaynatmanın peşine düşen CHP’nin ve diğer zillet ortaklarının ne yapacağını, nasıl bir tutum takınacağını eninde sonunda Türk milleti görecek ve bir kez daha teyit edecektir. Değerli Milletvekilleri, Türkiye’nin geçmişten tevarüs edip geleceğini risk ve tehlikelere sevk eden sorun alanlarına ciddiyetle eğilmek, bu mahut sorunları cesaretle de ele almak evvela siyaset müessesinin başlıca sorumluluğudur. Anlaşmazlıkların, görüş ayrılıkların, soğuk bakışların, katılaşmış diyalogların, yanlış anlamaların, canlı önyargıların muhakkak bitirilmesi halisane dilek ve temennimizdir. Toplumsal yaraların sarıldığı, kronik meselelerin köklü çözümlerle buluşturulduğu, milli ve manevi değerlerle kenetlenmiş bir Türkiye’ye Allah’ın izniyle vasıl olmak hepimizin müşterek gayesidir. Elbette her alan ve sahada bir uzlaşma vasatı tezahür etmelidir. Yalnız başına uzlaşmak da yetmeyecektir, nitekim mühim olan doğruda uzlaşmak, adalette uzlaşmak, ahlakta uzlaşmak, vicdanda uzlaşmak, huzurda uzlaşmak, ebediyete kadar birlikte yaşamakta uzlaşmaktır. Bize göre uzlaşmanın adresi de büyük Türk milletinin kutlu varlığıdır. Bizim üstesinden gelemeyeceğimiz, altından kalkamayacağımız hiçbir sorun yoktur. Sürekli erteleyerek, sürekli yok sayarak, bunların yanı sıra ihmal ve iradesizliğin pençesine düşerek ulaşacağımız hiçbir yer yoktur, olamayacaktır. Vakit yüreklerin toplu vurma vaktidir. Vakit el ele vermenin vaktidir.

Teslim olmuş başa devlet konmaz, konsa bile çok durmaz, duramaz.

Kılıçdaroğlu barışma ve helalleşme hikayesini anlatadursun, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait bir cenaze nakil aracında yüklü miktarda uyuşturucu yakalanmıştır. Meğer İstanbul Belediyesi gerçekten de çok çalışıyormuş! Bunlara kalsa, kaçakçılık meşru, hırsızlık olağan, yağma sıradan, ihanet de demokratik bir haktır.

Zillet ittifakı işte budur. CHP’nin gerçek yüzü suçtur, kirdir, çamurdur, kokuşmuştur. İnanıyoruz ki, Allah bilir kulunu, ona göre verir çulunu. Zilletin çulu Türkiye’nin başına geçirilmek istenen deli gömleğidir.

Ülkemizin Parlamenter Sisteme geri dönmesi söz konusu değildir. Henüz Cumhurbaşkanı adayını bulamamış, bulmak için de okyanus ötesinde gezip tozmayı iş edinmiş sömürülmüş bir zihniyete Türkiye teslim edilir mi? Milli gelecek emanetlerine bırakılır mı?

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türk ve Türkiye yüzyılının stratejik gücü, yönetim güvenliğidir.

Cumhur İttifakı zalime aman vermeyen, teröriste fırsat tanımayan, Türk düşmanlarına göz açtırmayan, egemenlik haklarımızı, hükümranlık yetkilerimizi, milli çıkarlarımızı kürenin her köşesinde serdengeçti bir yürekle savunan muktedir ve muhteşem bir millet iradesidir.

Bu bıçkın irade kilitleri açacak, perdeleri aralayacak, ufku aydınlatacak, sis bulutlarını dağıtacak, 2023 ve takip eden yıllarda küresel güç Türkiye’yi inşa ederek zalime Yavuz, mazluma Yunus, mağduriyetin kuyusunda kalmış biçarelere Yusuf olacaktır.

Ağaç gider çalı kalır, çalı gider çakıl kalır, yiğit gider namı kalır, Türk nereye giderse şanı kalır, saygıyla ve şerefle anılır."

 

Güncellenme Tarihi : 11.10.2022 12:23

İLGİLİ HABERLER