İŞTE COŞKUN'UN YAZISI..
Hoca...
ANLADIĞIM kadarıyla şöyle oldu:
İnfaz Savcılığı ‘‘sahtecilik’’ hükmü kesinleştiği için Erbakan Hoca'nın ‘‘yakalanması’’ emrini çıkarttı.
Burda iki şey uymuyordu:
Birincisi; Erbakan'ı polisler yakalamaya gideceklerdi ama, zaten onu devletin koruma polisleri koruyordu.
İkincisi; Hoca polisten hemen önce, nasıl olduysa CMUK kapsamında birçok hastalığa yakalanmıştı.
Sıra gelmişti, hastalıkların kanıtlanmasına...
*
Hoca hastanenin kapısından girer girmez arkadaşları ‘‘Tekerlekli sandalye yetiştirin...’’ diye bir ağızdan bağırdılar.
Ömrü başbakanlık koltuğuna oturmak için mücadele ile geçen Erbakan'a tekerlekli koltuk yetiştirildi.
Elbette Hoca doktorlara hastalıklarını nasıl anlattı, içerde neler oldu bilemeyiz. Bildiğimiz; başhekimin odasında oturarak ‘‘heyete giren’’ Hoca'da birçok hastalık bulunduruldu.
(Makamda otururken o idrar tahlili nasıl yapıldı, ben bir tek orasını anlayamadım.)
Erbakan'ın bir saat içinde ‘‘teşhis konulan’’ hastalıkları:
Hipertansif kalp yetmezliği, hipertansiyon, omurlarda kırıklar, aort darlığı, bacaklarda ağrı ve yürüme güçlüğü, şeker, beyin enfarktüsü, bel omurunda öne eğilme, göğüs omurlarında yana eğilme, böbrek bozukluğu ve yetmezliği.
Allah korumuş, iyi ki ‘‘yaşamıyor’’ raporu vermediler.
*
Bir saatte heyetten ‘‘sahtecilik’’ suçuna karşı, bir ‘‘sahici’’ rapor alan Hoca (bizim Osman sağlam raporunu on dört günde almıştı) hastanenin kapısında zaten sandalyeden kalkıp gitti.
İnsanın huyu değişmiyor.
Şimdi:
Doğrusunu isterseniz ben Hoca'nın hapiste yatmasını hiçbir zaman istemezdim, buna canım sıkılırdı.
Ama o; laik cumhuriyet yasalarının hoşgörüsünü, Oktay Ekşi ağabeyin dün dediği gibi ‘‘laik düzenin bir vijdanı olduğunu’’, kendisini yıkmak isteyenlere bile acımasız davranamadığını gördü mü acaba?
Ve çağdaşlığı yakalamak için çırpınan bir ulusu, uygarlık yolundan alıkoymanın hayır getirmediğini...
Din duygularını kullanarak irtica tohumları ekmenin ‘‘hayırlara vesile olmadığını’’ anladı mı dersiniz?...
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:19