KAYNAK : Haber Vitrini
TURAN ASLAN
İSTANBUL- Türkiye'nin dışa bağımlı olduğu sektörlerinin başında ilaç sektörünün geldiği bildirildi. Ekonomik Denge'nin haberine göre, ilaçların çoğu Türkiye'de üretilmediğinden ithal ilaçların fiyatlarının el yaktığı ve reçetedeki ilaçların çoğunun eczanelerde bulunamadığı belirtildi.
Haberde, "SSK'lı veya Bağ-Kur'luları reçetedeki kısıtlamalar canını sıkıyor. Eşdeğer ilaç uygulaması başladı. Reçetedeki ilaçların en ucuzu veriliyor. Yayınlanan eşdeğer ilaç listesinde, etken maddelerine göre 61 ayrı grupta 800 dolayında ilaç bulunuyor. Uygulamayla, eczaneler kendilerine getirilen reçetelerdeki ilaçları önce listede bulup, daha sonra o gruptaki en ucuz ilacı verecek. Hasta, reçetesinde yazılan ilacın aynısını almak isterse, o ilaç listede yer alan en ucuz ilaç değilse, aradaki farkı ödeyip ilacına alabilecek" denildi.
"REÇETEDE KISITLAMA"
Listede yer alan bir çok ilacın piyasada bulunmadığı vurgulanan haberde, Bu durumda uygulama eczacıları ve hastaları zora soktuğu kaydedilerek, "Uygulamanın başarılı olabilmesi için piyasada bulunmayan ve üretilmeyen ilaçların listeden çıkarılması gerekiyor. SSK'nın 2002 yılı ilaç listesi ve uygulama talimatı Resmi Gazete'de yayımlandı. Ayakta yapılan tedavilerde, bazı durumlar hariç reçetelere en fazla 4 kalemi ve 5 günlük tedavi dozunu aşmayacak şekilde ilaç yazılacak. Ancak, tedavi yapan tabip tarafından, tedavinin 5 günü aşan sürede devam edeceğine karar verilen hastalıklarda kullanılacak ilaçlar, teşhis ve tedavi süresi tabibin el yazısı ile reçetede belirtilmek koşuluyla en fazla 15 günlük doza kadar yazabilecek. İlacın piyasada bulunan en küçük ambalajı 5 günlük tedavi dozundan fazla ise bu ilaç bir kutu olarak verilecek" ifadesi kullanıldı.
"TEDAVİ DOZU MUTLAK YAZILACAK"
Kurum dışı sağlık tesislerinde yatarak tedavi edilen hastalar için gerekli olan ve hastane eczanesinde bulunmayan ilaçlar, en fazla 5 günlük tedavi dozunu geçmeyecek şekilde reçeteye yazılabileceği belirtilen haberde, "Bu reçetelerde mutlak surette günlük tedavi dozu da yazılacak, 5 günlük tedavi dozunu ilaç kesinlikle kurum eczanesi veya anlaşmalı eczane tarafından verilmeyecek. Uzun süre yatarak tedavi gören tüberküloz hastalarına kullanım dozu belgelemek kaydıyla bir aylık miktarda ilaç verilebilecek" denildi.
Ankara Ticaret Odası Ecza Depoları ve Laboratuarları Komitesi Başkanı Mehmet Apaydın, ilaç sektörüne eczane bazında bakıldığında sektör yeterince karlı olmadığını söyledi.
Apaydın Ekonomik Denge dergisine yaptığı açıklamada, dağıtım kanalları açısından paranın tahsilatta gecikmeler olduğunu belirterek, "Faizlerde yüksek olduğu için dağıtım kanalları tıkanmış durumda. Sektörün sanayi bakımından da, fiyatlandırmanın devlet tarafından yapılması sıkıntı yaratıyor. Fiyatları Sağlık Bakanlığı belirliyor ve bu konuda sıkıntı var. İlaç sektöründe hammadde bakımından dışa bağımlıyız. İlaçların hammaddesi olan etkili maddelerin yüzde 80'i dışarıdan ithal ediliyor. Geri kalan yüzde 20 ise Türkiye'de imal ediliyor. Fakat yurt içi imalat daha fazla görünüyor. Yurt içinde yüzde 60 üretim görünüyor. Fakat hammadde üretiminin yüzde 80'i dışarıdan ithal ediliyor " dedi.
"PARA AKIŞI YAVAŞ"
Marka olarak ithalata bakılınca yüzde 40 ithalat yüzde 60 yerli üretim göründüğünü vurgulayan Apaydın, "Fiyat belirlemeyi Türk Eczacılar Birliği'nin yapması gerekir. İlacın yüzde 80 oranında alıcısının devlet olduğu düşünülürse, devletin borçlarını zamanında ödemesi lazım. Ödemeler keyfi yapılıyor. Bu büyük bir sorun. Sektörde para hızlı dönmüyor. Bu yüzden vatandaşlar ilaç bulmada sıkıntı çekiyor. Sebebi budur. Para akışının ve ödemelerin zamanında olmaması nedeniyle eczacılar zor durumda kalıyor" diye konuştu.
"UCUZ İLAÇ POLİTİKASI"
Devletin eşdeğer ilaç uygulamasını değerlendiren Apaydın, ucuz diye insanlara zehirin içirilmemesi gerektiğini ifade ederek, "Kontrollerin yeterince yapılıp yapılmadığı konusunda ciddi şüphelerim var. İlaçların biyo yararları etüd edilmeli. Devlet ilacın kesin alıcısı olmasına rağmen ilaca yeterince yatırım yapmıyor. Devletin yapısından kaynaklanan sorunlar var. Devlet çok hantal, yükünü ilaçta azaltmak istiyor. Fakat daha fazlası tedaviyi aksatır. Sağlık sistemi çöker. Ankara'da 2 bin eczane bulunuyor. İlaç sektöründe pazarın büyüklüğü ise 20 - 40 trilyon lira kadardır" şeklinde konuştu.
Sağlık Bakanı Osman Durmuş, SSK'nın hastanın doğru ilaçla kullanmasından ziyade ucuz ilaç alması ve böylece SSK kasasından az para çıkması düşüncesinde olduğunu söyledi.
Durmuş Ekonomi Denge dergisine yaptığı açıklamada, uygulamadaki listede yer alan ilaçların farmakolojik olarak bir birilerini ikame etme özelliğinin test edilmediğini belirterek, "SSK'lı hastalara en ucuz ilacın temin edilmesi sağlandı, ancak ilacın hastalığı tedavi edip etmeyeceği belli değil. Doğru ilacı seçip hastayı daha iyi tedavi edecekken, değişik hastalıklara bile sebebiyet verebilir. Eşdeğer ilaç uygulaması yürürlüğe girdi fakat listedeki ilaçların birbirlerine ikame etme özelliği test edilmedi. İlaçların fiyatlarına göre hazırlanan liste, Sağlık Bakanlığı'na onaylatılmadı" dedi.
"ALIM-SATIM DENGESİZLİĞİ"
İthal ilaç artışının bir sebebinin orijinal molekül dediğimiz ürünler olduğunu vurgulayan Bakan Durmuş, "İthal ettiğimiz ilaca hammaddeyle baktığımızda 1.5 milyar dolar civarında bir para harcıyoruz. İlaç konusunda dış alım satım dengesizliği var. Bu dengesizlik ithalatın fazlalığından kaynaklanıyor. Hammadde üretimimiz yıllara baktığınızda düşüş gösteriyor. İlaç alanında Dünya Sağlık Örgütü, uluslar arası ilaç kurumları ile ilişkilerimizi devam ettirme mecburiyetimiz var. Hammadde üreticileri rekabet etme gücünü kaybediyorlar. Dünyada 34 ülke ilaç üretiyor. Türkiye 16'ıncı ve 17'ici sırada yer alıyor. Türkiye iyi bir Pazar ve ilaç açısından ciddi bir altyapımız var" diye konuştu.
"AR-GE'YE CİDDİ BİR YATIRIM YAPILMIYOR"
İlaç üretiminde Avrupa ve dünya ölçeğinde iyi durumda olduğumuzu ifade eden Durmuş, "Fakat sıkıntı ürettiğimiz ürünleri satabilmemizle ilgili. Türkiye maalesef AR-GE'ye ciddi bir yatırım yapmıyor. Bir ülkenin AR-GE'ye ağırlık verebilmesi için en azından 15 - 20 milyar dolar bir Pazar büyüklüğüne sahip olması gerekiyor. Birde patent hakkı var. Bir ilacın molekülü yeni buluş iken, piyasaya sunulduğunda bir süre korunuyor. O molekülü ancak bu süre dolduktan sonra üretmek mümkün. Buna jenerik adı veriliyor. Piyasada orijinali pahalıyken, benzeri yani jeneriği üretildiğinde fiyatı ucuzluyor. Ancak etkinlik ve kalite açısından orijinaliyle aynı, eşdeğer olmalı. Türkiye jenerik üretim kapasitesi olan bir ülke. Maalesef kullanılmayan bir kapasite bu" dedi.
"KALİTESİNE BAKILMALI"
Bir ilacın fiyatına bakıp değerlendirilmesinin yanlış olduğu belirten Bakan Durmuş, "İçindeki hammaddesi, üretim teknolojisi, güvenliği ve kalitesi açısından bakılması lazım. Akılcı ilaç kullanımı yapmak mümkün ama fiyatına bakarak ilaçları değerlendirmek bilimsel açıdan doğru değil. Biz bu görüşümüzü Maliye Bakanlığı'na bildirdik. Bu konu daha da tartışılacak bir konudur. Bu uygulamanın şartları yerine getirilirse bunun uygulayıcı ve teşvik edicisi biz oluruz. Akılcı ilaç kullanımını yaygınlaştırmak lazım. SSK ve Bağ-Kur uygulamalarını bu açıdan doğru bulmuyoruz. SSK bu uygulamayı kimseye sormadan başlattı. Bizimle ilgisi yok. Bağ- Kur ve Emekli Sandığı da birer geri ödeme kurumu Ama bunlar bize soruyorlar, bizde doğru olanı açıklıyoruz. SSK'nın bize böyle bir talebi yok. Bizim amacımız hastanın en doğru şekilde tedavi olmasına sağlamak" şeklinde konuştu
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 16:49