Esenler Köyiçi Mezarlığı''ndaki erik ağacı, mahalledeki çocukların gözdesiydi. Baharla beraber yetişmeye başlayan eriklerin cazibesine kapılanlardan biri de mezarlığın hemen bitişiğinde oturan Cengiz Asker oldu. 14 yaşındaki Cengiz, arkadaşı Yunus ile 22 Nisan günü mezarlığa gitti. Erik ağacına ulaşmak için duvardaki tellerin aşılması gerekiyordu.
Önce Yunus geçti ve Cengiz''e dönerek uyardı: ''''Tellerde elektrik var'''' dedi. Telleri aşıp mezarlığa inen Yunus, elektrik akımının güçlendiğini hissetti. O sırada Cengiz, ''''İki erik gördüm, onları koparacağım'''' dedi.
Yunus biraz uzaklaştıktan sonra tam arkasını dönüp, ''''Burada daha fazla elektrik var'''' diyecekti ki, Cengiz''in pantolunundan takılı halde, tellerde baş aşağı asılı kaldığını ve ağzından köpük geldiğini gördü. Yunus hemen arkadaşını kurtarmaya çalıştı ancak dokununca elektrik onu geriye attı. Daha sonra koşarak mezarlığın yanındaki kahveye koştu ve yardım istedi. Gelenler Cengiz''i asılı olduğu yerden kurtardı. Mosmor olmuştu. Kalabalıktan biri ''''Çocuk ölmüş'''' diyordu.
Duran kalbi şokla çalıştırıldı
Cengiz önce Esenler Özel Hayat Hastanesi''ne kaldırıldı. Doktorlar beş kez şok vererek Cengiz''in kalbini çalıştırmayı başardı. Burada iki gün kaldıktan sonra ailesi masrafları ödeyemeyeceği için İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi''nde yer ayırttı. Ama ertesi gün tam Cengiz götürülecekken, ''Acil hasta çıktı'' denilerek sevki iptal edildi.
Bunun üzerine ailesi, Cengiz''i SSK ile anlaşması bulunan Özel Gaziosmanpaşa Hastanesi''ne yatırdı. Cengiz 2.5 aydır yoğun bakım servisinde vücudunda elektriğin yarattığı tahribatla yatıyor. Kol ve bacaklarındaki kasılmalar nedeniyle acı çekiyor, bu yüzden de doktorlar onu uyutuyor.
15 gün kapı kapı dolaştılar
Cengiz''e bu hastaneden verilen raporda, ''elektrik çarpması-CPR sonrası hipoksik enefalopati'' tanısı konulmuş. Kararda ise kullanılan ilaçlara rağmen ''spastisitesi'' devam eden hastaya çeşitli ilaçlar verildiği ancak ameliyat gerektiği belirtilerek implante edilebilir, programlanabilir infüzyon pompası (1 adet), intrathecal kateter (1 adet) ve synchromed dolum kiti (1 adet) olmak üzere üç cihazın temin edilmesi isteniyor. Aile bu raporla SSK''ya başvurdu ve ilaçların teminini istedi. Ancak SSK''dan devlet hastanesinden rapor alınması gerektiği yanıtı verildi. 15 gün boyunca İstanbul''daki tüm devlet hastanelerine başvuran aileye, ''hasta görülmeden rapor verilemeyeceği'' söylendi.
Oğlum ''çürüyor''
Cengiz''in babası Abdullah Asker, yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
''''Sürekli yatmaktan oğlumun vücudunda çürüme başlangıcı var. Yoğun bakımda enfeksiyon da kaptı. Doktorlar Amerika''dan getirilecek cihazlarla yapılacak ameliyatın kasılmaları önleyeceğini söyledi. Ancak SSK, cihazları getirmeyi reddediyor. Devlet hastanesinden sağlık raporu istiyor. İstanbul''daki tüm devlet hastanelerinden rapor istedik, ''Hastayı görmeden rapor veremeyiz'' diyorlar. Ancak Cengiz cihaza bağlı, ha deyince oradan oraya götürülemiyor. Hastane, ''Sorumluluk alıyorsanız sevk edin'' diyor. Yapacak başka bir şey yok, yoğun bakımlarda yer bulursak devlet hastanesine sevk edeceğiz.''''
''Yerinde görülebilir ama...''
SSK İstanbul Sağlık İşleri Genel Müdürlüğü''nden Naci Tatlısu ise Cengiz Asker''in durumunun özel olduğunu, özel hastaneden verilen rapor üzerinden devlet hastanesinin onay verebileceğini söyledi. İl Sağlık Müdürlüğü''nün devlet hastanelerinden birine talimat vermesiyle, doktorların gidip hastayı yerinde görmesi ve rapor vermesi gerektiğini belirten Naci Tatlısu, SSK''nın devriyle bu tür sorunların çözümünde güçlükler yaşandığını ifade etti.
''İyileşmesi mümkün''
Özel Gaziosmanpaşa Hastanesi Başhekimi Dr. Sedat Azak ise, sadece hastanın acılarını dindirmek için değil, genel uyutmayı azaltıp, şuurun geri dönmesini sağlamak için de baklofen pompası takılmasını istediklerini belirterek şöyle konuştu:
''''Hastanın beyin faaliyetleri çok kısıtlı, hareket edemiyor ve normal solunum yapamadığından solunum cihazına bağlı. Eklemlerinde ve kollarında kasılma oluyor. Bu kasıntı bele yerleştirilen baklofen adındaki pompayla ilaç verilerek giderilebilir. Baklofeni takarsak, hastanın kasılmasını önlemek için beyni uyutma kesilecek ve belki de beyin faliyetlerinin bir kısmı başlayacak. Uyutmayı kestiğimizde, şuurun gelmesini beklememek için boğazdan nefes almasını da sağlayabiliriz. Böylece hasta solunum cihazına da bağlı kalmaz. Uyutma durumu bittiğinde şuur açılıp, beyin faliyetleri geri dönebilir. Üç ay sonra tam olarak iyileşenler de var.''''
Elektrikli tuzağı kim kurdu, hâlâ meçhul
Cengiz Asker hastanede ne olup bittiğinden habersiz yatarken ailesi boş durmayarak, mezarlıkta elektriğin ne işi olduğunu anlamaya çalıştı. Olay yerine polisler geldi, ifadeler alındı, görgü tanıkları neler olduğunu anlattı. Ancak bir süre sonra tellerdeki elektrikten eser kalmadığı gibi, elektriğin nereden geldiği ve nereye gittiği meçhul kaldı. Baba Abdullah Asker, savcılığa başvurarak olayın araştırılmasını istedi. Savcılık, ''Karakoldan evrak gelmeden bir şey yapamam'' dedi. İki aydan fazla karakolda bekleyen ve aileyle polis arasında tartışmalara neden olan evrak nihayet geçtiğimiz günlerde savcılığa ulaştı. Savcılığın yapacağı soruşturmadan, elektriğin nereden geldiği ve işin sorumlusunun kim olduğu bulunmaya çalışılacak. Baba Asker, ''''Elektriğin nereden geldiğini bilmediğimiz için kimseyi de suçlayamıyoruz. Adalet bu işi çözsün'''' diyerek temennisini dile getiriyor.
(RADİKAL)
Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 12:30