Dünya
  • 29.3.2007 10:35

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER AFRİKALI ERKEKLERİ SÜNNETE ÇAĞIRIYOR

İngiliz basınında bugün İran ile yaşanan rehine asker kriziyle ilgili yorumlar, İngiltere İçişleri Bakanlığı'nın bölünmesi planları, Paris'te gençler ve polis arasındaki gerginlik ve Birleşmiş Milletler'in (BM) sünnet çağrısı başlıkları öne çıktı.
BBC'nin Türkçe internet sitesi "http://www.bbc.co.uk/turkish/" adresinde yer alan basın özetlerine göre, İran tarafından Cuma günü gözaltına alınan İngiliz donanma askerleri arasındaki tek kadın olan 26 yaşındaki Faye Turney'nin siyah başörtülü resmi İngiltere gazetelerinden tümünün ilk sayfasında yer aldı.
Faye Turney'nin dün yaptığı açıklamalar, kaleme aldığı mektup ve kendisiyle birlikte gözaltına alınan diğer askerlerin görüntülerinin İran televizyonunda yayımlanmasıyla ilgili ayrıntılar gazetelerde geniş yer buldu. Independent'ın başyazısında, artık sessiz diplomasi aşamasının sona erdiği görüşü dile getirildi. Gazete şu bilgilere yer verdi: "Gözaltına alınan denizcilerin televizyonda görüntülerinin yayımlanması kesinlikle kabul edilemez bir durum. Tutsaklara nasıl muamele edilmesi gerektiği yönündeki tüm uluslararası kanunları çiğniyor. İran ile İngiltere arasındaki anlaşmazlığın Başbakan Blair'in söylediği gibi 'farklı bir aşamaya' girdiği aşikar. Ancak acı gerçek şu ki, İngiltere güçlü bir konumda değil. Karasuları sınırları hakkındaki karmaşıklık ne olursa olsun, uluslararası hukukta ne denilirse denilsin, İran'ın elinde 15 İngiliz askeri var. Bunun yanısıra, petrolü ve zaten uluslararası toplumdan hor görülmesi de mevcut. Yani, daha fazla tecrit edilmesi yönündeki tehditler sadece sınırlı bir etki yapabilir".
Times Gazetesi ise İngiltere'nin İran üzerindeki baskıyı devam ettirmesi gerektiği görüşünde. Gazete, "Son iki gündür İngiliz yetkililerin sergilediği gecikmiş, ama sağlam duruş; Tahran'da iktidarı ellerinde tutanları belki de uzun bir rehine krizinin İngiltere'den daha çok İran'a zarar vereceğine ikna etmiş olabilir. Eğer bu hissiyat devam ederse, o zaman İran buna kesinlikle bir son vermek isteyecektir. Şimdiye dek ilerleme kaydedilmesi ancak güçlü bir İngiliz duruşuyla mümkün oldu. Bu yaklaşım gevşetilmemeli" yorumunu yaptı.
Guardian Gazetesi'nin başyazısında İran'ın bu tutumunun "kendini ayağından vurmaya değil, kendini havaya uçurmaya eşdeğer" olduğu yazıldı. "İran bu şekilde davranarak, çok daha temel bir sorun olan uranyum zenginleştirmeyi reddetmesi konusunda kendi davasına verdiği zararı hafife almamalı. Sertlik yanlıları, Washington ve İsrail'deki yeni muhafazakar görüşün ekmeğine yağ sürüyor. Dün Basra Körfezi'nde tatbikat yapan iki grup uçak gemisi vardı. Ambargolar başarısız olduğu takdirde, Pentagon'un İran'ın nükleer tesislerine hava saldırısı düzenleme planlarının çok daha ileri düzeyde olduğundan kimse kuşku duymuyor. İran'ın nükleer silahlara sahip olması ve bunun Ortadoğu'daki etkilerine karşı konuşmak için, İran'ın şimdi konvansiyonel silahları ve komutanlarıyla yaptıklarından daha iyi bir neden olabilir mi?" Guardian yazarı Timothy Garton Ash ise krizin çözümü için Avrupa Birliği'nin gerçek bir dayanışma sergilemesi gerektiği görüşünde. "Avrupa Birliği, İran'ın en büyük ticari ortağı durumunda. İthalatının yüzde 40'ı Avrupa Birliği'nden geliyor ve ihracatının da dörtte birinden fazlası yine birliğe gidiyor. İran, Rusya ve Çin'den sonra Almanya'dan en fazla ihracat kredisi alan üçüncü ülke. Dün Avam Kamarası'nda eski dışişleri bakanlarından Malcolm Rifkind, 'İngiltere'nin Avrupalı dostları, yani özellikle Almanya, Fransa ve İtalya, İran'a rehineler bırakılıncaya dek ihracat kredilerinin askıya alınması ihtimalinden söz edebilirler mi?' diye sordu. İşte dönem başkanı Almanya için bir soru: İşi sadece lafta mı bırakacaksınız? Barış ve özgürlük uğrunda Avrupa dayanışması hakkındaki söylevlerinizin, yazılı oldukları kağıt kadar bir değeri yok mu?"

İNGİLTERE İÇİŞLERİ BAKANLIĞI BÖLÜNÜYOR
Financial Times Gazetesi'nde yer alan bir habere göre, İngiltere Başbakanı Tony Blair bugün İçişleri Bakanlığı'nı ikiye bölme planlarını açıklayacak. "Başbakan Blair bugün İçişleri Bakanlığı'nda on yıllardır görülmeyen büyüklükte bir elden geçirmeye yeşil ışık yakacak. Bakanlık biri şu anki İçişleri Bakanı olan John Reid'in başında olacağı bir ulusal güvenlik bakanlığı ve diğeri de Avrupa tarzı bir adalet bakanlığı olmak üzere iki parçaya bölünecek. Bölünme, Kuzey İrlanda'da hükümetin kurulacağı 8 Mayıs tarihinde gerçekleşecek. Bu durum, Tony Blair'in ertesi gün yapacağı göreve veda konuşması öncesinde, siyasi mirasının önemli unsurlarını hayata geçireceği yönündeki kanıyı güçlendiriyor".
Paris'te bir tren istasyonunda dün 300 kadar genç ile polis arasında çatışma çıkması ve 13 kişinin gözaltına alınması haberi de hemen hemen tüm İngiliz gazetelerinde yer buldu. Independent Gazetesi haberinde, olaylardan merkez sağın cumhurbaşkanı adayı Nicolas Sarkozy'nin politikalarının sorumlu tutulduğunu yazdı. "Çatışmalar, gerek solcu gerekse aşırı sağcı siyasetçiler tarafından Sarkozy'ye saldırmak için kullanıldı. Muhalifleri, isyanın Sarkozy'nin politikaları ve içişleri bakanıyken yaptığı yorumlar nedeniyle polis ve gençler arasında tırmanan gerilimin bir ürünü olduğunu savundu. Doğru ya da yanlış, olaylar Sarkozy'ye siyasi anlamda zarar verebilir. Fransız kentlerinin yoksul banliyölerinde halk Sarkozy'den nefret ediyor. Şimdi gerek sol gerekse merkez sağda, Sarkozy'nin cumhurbaşkanı olması halinde kentlerde daha fazla şiddet olaylarının yaşanmasından endişe ediliyor".
Guardian Gazetesi'ndeki bir haberde, Birleşmiş Milletler'in AIDS'in yayılmasını önlemek için hastalıktan muzdarip ülkelerde tüm erke yanlıları, Wasklere sünnet olmaları yönünde çağrıda bulunduğu aktarıldı. Ayrıntılar özetle şöyle: "Dünya Sağlık Örgütü ve Birleşmiş Milletler'in AIDS'le mücadeleden sorumlu kurumu UNAids tarafından yapılan resmi çağrı, İsviçre'de yürütülen bir çalışma sonucunda sünnet olmuş erkeklere HIV virüsünün bulaşması ihtimalinin yüzde 60 oranında daha az olduğunun ortaya çıkması üzerine yapıldı. Çağrının özellikle Kara Afrika, ve bir oranda da Doğu Afrika ülkelerini hedef aldığı, ancak ülkelerin bu çağrıya uyup uymama kararının kendilerine ait olacağı belirtildi. AIDS'in en çok görüldüğü Kara Afrika'da erkeklerin tümünün sünnet edilmeleri halinde, 20 yıl zarfında 5 milyon 700 bin kişinin HIV virüsü kapmasının ve 3 milyon kişinin ölmesinin engellenebileceği tahmin ediliyor".
Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 20:36

İLGİLİ HABERLER