Gündem
  • 21.2.2003 14:39

BİYOLOGLAR DERNEĞİ'NDEN, KİMSAYAL SİLAHLARDAN KORUNMA YÖNTEMLERİ

SAFURE CANTÜRK ANKARA - Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, kimyasal ve biyolojik silah saldırısına karşı maskeli önlem aldı. Aygün, tam teşekküllü gaz sızdırmaz elbiseyi giyerek kimyasal silahlardan nasıl korunacağını gösterdi. Biyologlar Derneği ve ATO tarafından düzenlenen Biyolojik ve Kimyasal Silahlardan Korunma Yöntemi konulu panelin girişinde Sinan Aygün, tam teşekküllü profesyonel gaz sızdırmaz elbiseyi iki dakikada giyerek basın mensuplarına poz verdi. 'Tehlike Kapımızda' isimli panelin açılış konuşmasını yapan Aygün, Türkiye'nin kaçınılmaz bir savaş tehdidiyle karşı karşıya olduğunu ve meşru müdafa için icat edilen silahların artık sadece insanları öldürmek için kullanıldığına dikkat çekti. Türkiye'nin coğrafyası gereği sürekli biyolojik ve kimyasal silah tehdidiyle karşı karşıya olduğunu hatırlatan Aygün, ''Türkiye'nin kitlesel imha silahları karşısında büyük tehlike altında olmasına karşın bu silahlardan korunma yöntemleri konusunda hiç bir hazırlığı yok'' dedi. Aygün, Türkiye'de zaten bir ekonomik savaşın verildiğinin altını çizerek, insanların ümitlerinin tam yeşermeye başladığı bir dönemde savaş tehdidinin ortaya çıkmasının çok üzücü olduğunu ifade etti. Savaşların eskiden olduğu gibi caydırmaya değil öldürmeye yönelik olduğunu belirten Aygün, Türkiye'nin hemen yanıbaşında yaşanacak savaş durumunda, sözkonusu silahların etkisinin ve korunma yöntemlerinin neler olduğu konusunda kamuoyunun bilinçlendirilmesi gerektiğini kaydetti. Aygün konuşmasının sonunda, panel öncesi stantdaki gaz maskesini giyerken ne kadar bunaldığını anlatarak, kimsenin bu elbiseleri kullanmaya mecbur olmamasını diledi. Biyologlar Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Ali Demirsoy, Gılgamış ve Tufan destanlarının günümüzde yaşanan Ortadoğu krizi ile benzerliğine dikkat çekerek, mitolojide anlatılan olayların da bugünkü savaş sıkıntılarının yaşandığı mezopotamya bölgesinde çıktığı ve o dönemdeki yöneticilerin de uyarılara kulak asmayarak insanları kendileri ile birlikte ölüme sürüklediğini anlattı. Demirsoy, ''Ortadoğu'daki tufan bugün ya da yarın kopmayabilir ancak bu coğrafya vahim gelişmelere gebedir. Tek hedefi sadece ama sadece kazanmak olan teknoloji ile donatılmış sözde uygar dünyanın savaş için baskısı vardır. Bu nedenle bu gücün karşısına sadece inançla çıkmak mümkün değildir. Tehlike altındaki ülkeler mutlaka önlemlerini almalıdır'' diye konuştu. Demirsoy, Kimyasal ve Biyolojik Silahları kullanmanın yatırım ve bilgi birikimi gerektirdiğinin altını çizerek, bu silahların en ürkütücü yanının asimilasyona yol açtığı ve geri dönüşümsüz kalıtsal yapının bozulmasına neden olacağını kaydetti. Ayrıca, bu silahların sadece insanları değil tüm canlı ortamı etkileyecek olması nedeniyle tüm dünyaya zarar vereceğine işaret eden Demirsoy, ''Biz biyologlar olarak yaşanan ikinci tufanda bir bilim adamı olarak insanları uyarmak istiyoruz'' şeklinde konuştu. Milli Savunma Bakanlığı Savunma Müsteşarı Ali Ercan ise Uluslararası camiada Kimyasal ve Biyolojik Silah kullanımı ile ilişkin dünyada yürürlükte olan anlaşmalara dikkat çekerek, Birleşmiş Milletlerin bu silahlarla ilgili bir dizi önlemler aldığı ancak Rusya, Kuzey Kore, Çin, Tayvan, İran, Irak, İsrail, Suriye, Yugoslavya, Cezayir, Sudan gibi ülkelerin yapılan bu anlaşmalara taraf olmadıklarını belirtti. Ayrıca Ercan, anlaşmalara taraf olan ülkelerin anlaşma kurallarına uymadıkları bu anlaşmaların etkin bir denetim mekanizmasına tabii olması gerektiğini vurguladı. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:23

İLGİLİ HABERLER